Dolar
32.56
Euro
35.02
Altın
2,319.31
ETH/USDT
3,160.20
BTC/USDT
64,288.00
BIST 100
9,722.09
Gündem

'Büyük Türkiye davasından asla dönmeyeceğim'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Gazi Mustafa Kemal'in yolundan ve inandığım büyük Türkiye davasından asla dönmeyeceğim." dedi.

Mehmet Tosun, Barış Gündoğan  | 20.03.2019 - Güncelleme : 21.03.2019
'Büyük Türkiye davasından asla dönmeyeceğim' Fotoğraf: AA/Raşit Aydoğan

Ankara

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Kılıçdaroğlu'nu asmamız lazım' diyorlar. Şunu söyleyeyim; bana saldıran PKK idi. Şimdi başka bir cepheden aynı kafa saldırıyor. Nereden saldırırlarsa saldırsınlar, kimden gelirse gelsin Gazi Mustafa Kemal'in yolundan ve inandığım büyük Türkiye davasından asla dönmeyeceğim." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisince Keçiören Gülbaba Caddesi'nde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmasına, vatandaşları selamlayarak başladı.

Keçiören'de Güçlü Şenel'in, Ankara'da ise Mansur Yavaş'ın belediye başkanı seçilmesini isteyen Kılıçdaroğlu, iftiralar karşısında aklanan Yavaş'ın artık Ankara değil, Türkiye markası olduğunu belirtti.

Temiz siyaset, memleketin huzuru, bayrak, vatan için sonuna kadar çalışacağına söz veren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Dün, 'Kılıçdaroğlu'nu asmamız lazım' diyorlar. Şunu söyleyeyim; bana saldıran PKK idi. Şimdi başka bir cepheden aynı kafa saldırıyor. Nereden saldırırlarsa saldırsınlar, kimden gelirse gelsin Gazi Mustafa Kemal'in yolundan ve inandığım büyük Türkiye davasından asla dönmeyeceğim. Efendim 'Beni asacaklarmış da ben korkacakmışım da' bilmem ne. Bunları tamamen geçiniz. Benim idamım ile ilgili kanun getireceklermiş. Getirmezseniz namertsiniz, oy vermezsem namerdim."

Milli Kurtuluş Savaşı'nın merkezi Başkent Ankara'da Gazi Meclis'in bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, yıllardır Ankara'yı yönetenlerin hiçbir sorunu çözmediklerini, rant dağıttıklarını iddia etti.

Ankara'nın huzura, birlik beraberliğe, kırsal kesimde yaşayanların gelire, trafik sorununun çözülmesine, hiçbir çocukların yatağa aç girmemesine ihtiyacının olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, esnafın, sanayicinin, tüccarın, serbest meslek erbaplarının huzur içinde yaşaması gerektiğini vurguladı.

Kılıçdaroğlu, her evde 1-2 işsizin olduğuna işaret ederek, sadece son bir yılda işten atılan kişi sayısının 1 milyon 11 bine ulaştığını savundu.

"Saraydakiler bu acının farkında mı? Getirmişler gündeme 'Türkiye'nin beka sorunu var.' Türkiye'nin beka sorunu varsa, 17 yıl, 15 yıl, 14 yıl, 12 yıl önce yoktu. Niye şimdi beka sorunu var? Kim getirdi bu beka sorununu Türkiye'nin gündemine?" diye soran Kılıçdaroğlu, iktidarın Türkiye'yi iyi yönetemediğini, insanları ekmeğe, işsizliğe mahkum ettiğini anlattı.

"Sanki savaşa gidiyoruz"

Eğer bir beka sorunu varsa, bunun sebebinin iktidar ve Türkiye'nin üretimden koparılması olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Yunanistan'dan saman, mercimek, buğday, pamuk ithal ettiğini vurguladı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Niye biz yapmıyoruz? Niye üretmiyoruz? Neden bunlardan söz edilmiyor? Neden vatandaşın derdinden söz edilmiyor? Neden vatandaşın sorunu çözülmüyor. Bize saldırıyorlar. Sabah, öğle, akşam saldır. Sanki savaşa gidiyoruz. Altı üstü yerel seçim. Kimi seçeceğiz? Muhtar, il genel meclisi üyesi, belediye meclis üyesi, belediye başkanı, büyükşehir belediye başkanı seçeceğiz. Sanki savaşa gidiyoruz. Elde kılıç neredeyse birbirimizi gırtlaklayacağız. Bundan özenle herkesin kaçınması lazım. Hepimiz gideceğiz bütün bu sorunların sebebi olan siyasal iktidara bir demokrasi dersi vereceğiz. 'Sen, beni açlığa, yokluğa mahkum ettin, çocuğum işsiz, kalkmışsın meydanlarda konuşuyorsan' diyeceksiniz, demokratik yollardan oyumuzu kullanacağız ve onlara bir ders vereceğiz." diye konuştu.

Keçiören'de yıllardır AK Parti'ye özel bir destek verildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Geçmişte AK Parti'ye oy veren sevgili vatandaşlarıma seslenmek isterim; 17 yıl omuzunda taşıdın, 17 yıldır tek başına iktidar yaptınız, 17 yıl istediği kanunu, kararnameyi çıkardı, 17 yıl istediği valiyi, kaymakamı, müdürü, müsteşarı tayin etti. 17 yıl ne denirse hepsini yaptı. En can alıcı soru şu; 17 yılda ne istediysen AK Parti'li seçmen sana verdi, 17 yılın sonunda neden bu insanları soğan, patates kuyruğuna mahkum ettin? Bu soruyu sandığa giden her vatandaşımın kendi vicdanına sormasını ve oyunu öyle kullanmasını istiyorum. 'Yeter' demesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Ankara'nın, fabrikaların kurulmasının, Osmanlı'nın borçlarının son kuruşuna kadar ödenmesinin, bu fakir milletin hiç kimseye el avuç açmadan bağımsızlığını korumasının sebebinin üretim olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ilk yıllarında pamuk, incir, üzüm, buğday satan Cumhuriyetin fabrikalar kurduğunu hatırlattı.

Türkiye'nin ilk şeker fabrikasının yumurta satılarak kurulduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Şimdi ne yapıyoruz? 21. Yüzyılda fabrika satıyoruz, domates, patates, buğday alıyoruz, el alemin mallarını alıyoruz." diye konuştu.

"Sen, benim onu külahıma anlat"

Kılıçdaroğlu, artık dönemin ve devrin değiştiğini belirterek, şunları söyledi:

"Kendileri diyorlar ki 'Kimsenin önünde diz çökmeyiz.' Sen, benim onu külahıma anlat. Telefon etti sana Trump, Papazı hemen serbest bıraktın. Niye bıraktın? Niye hapse attın? Ne için? Trump, büyük patronu telefon etti, o nedenle serbest bırakılıyor. Ben bu ülkenin bütün vatandaşlarını seviyorum hangi partiye oy verirse versin. Her vatandaşımın sorunu, benim sorunumdur. Eğer bir ülkede bir çocuk yatağa aç giriyorsa, o dert benim derdimdir. Ben diğer siyasetçilere benzemen. Öyle saraylarda, malda mülkte gözüm yok. Benim bütün derdim vatandaşın derdidir. Vatandaş huzur içindeyse ben de huzur içindeyim. Komşu açken, tok yatma kültürümüz yoktur. Komşunun da karnı doyacak. Cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz, her şeyimiz var, neden alıyoruz bu malı dışarıdan?"

Son 16 yılda Londra'daki bir avuç tefeciye 149 milyar dolar faiz ödendiğini ileri süren Kemal Kılıçdaroğlu, bu parayla barajların, fabrikaların kurulabileceğini, binlerce insanın istihdam edilebileceğini vurguladı.

İktidarın, ülkeye, vatana, Türkiye'ye değil, tefecilere çalıştığını savunan Kılıçdaroğlu, milliyetçiliğin CHP'nin 6 okundan biri olduğunu hatırlattı.

Milliyetçiliğin, bayrağı, vatanı sevmek, yedi düvelin önünde diz çökmemek olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ülkücülüğün de hiç kimsenin müdahale etmediği, kalkınmış, karnı tok, saygınlığı olan bir Türkiye'yi inşa etmek olduğunu kaydetti.

"Kendi imzası, benim imzam değil"

Bu hedefe lafla değil, çalışmakla, üretmekle ulaşılabileceğine işaret eden Kılıçdaroğlu, bütün fabrikaların satıldığını söyledi.

Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası'nın özelleştirilmesine ilişkin Resmi Gazete'de yer alan Cumhurbaşkanı kararnamesini okuyan Kılıçdaroğlu, "Kimin imzası var okuyorum, tarih 19 Aralık 2018 Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı. Benim imzam değil, onun imzası. Diyor ya 'Kılıçdaroğlu, ispat edersen Cumhurbaşkanlığını bırakırım.' Bırakır mı? Kendi imzası, benim imzam değil. Devletin Resmi Gazetesi, benim değil. Üstünde Türk bayrağı var." dedi.

"Bir devletin namusunu nedir? Silah fabrikalarıdır. Bir devletin silah fabrikalarını yabancı bir orduya satıyorsun, bu memleketin namusunu satıyorsun demektir." diyen Kılıçdaroğlu, şu görüşlerini paylaştı:

"Bütün ülkücü kardeşlerime sesleniyorum, kendi silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çekene 'milliyetçi' denmez. Kendi silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çekene oy verene de 'milliyetçi' denmez. Daha büyük bir şey var; Erdoğan'a gerçekten yürekten teşekkür ediyorum. Çünkü ben bu kadarını bilmiyordum. Konuşma yapıyor, bana sözde cevap verecek. Kamu imkanlarıyla gerçekleştirmeye kalktıklarında yatırım için 50 milyon dolar gerektiğini söylüyor. Yani Katar ordusuna niye vermişler? 50 milyon dolar para bulamadıkları için devletin imkanı yok, 50 milyon doları Katarlılar veriyor ve biz de fabrikayı onlara teslim ediyoruz. 50 milyon dolar nedir Allah aşkına? Senin Muğla'daki yazlık sarayına harcanan para 100 milyon doların üzerinde. 1 milyar doların üzerinde senin o saray için harcadığın para. 'Bu ülkenin silah fabrikasını 50 milyon dolar para bulamadım diye Katar ordusuna veriyorum' diyor. Buradan Sayın Erdoğan'a çağrı yapıyorum, o sözleşmeyi iptal et, 50 milyon doları ben sana bulacağım kardeşim. Bütün Türkiye şahit olsun."

"Bahçeli için de söylüyorum"

Tank Palet Fabrikası'nın aynı konuda üretim yapan dünyanın en büyük fabrikasından biri olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, "Sen kalkıyorsun Katar ordusuna satıyorsun. Katar ordusu ne yapacak? Tank yapacak. Kime satacak? Türk Silahlı Kuvvetlerine. Benim fabrikamdan ben tank satın alacağım, parayı Katar ordusu alacak. Akla, mantığa bakın." diye konuştu.

Bunları aynı zamanda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için de söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, Tank Palet Fabrikası'nın bu memleketin namusu ve onuru olduğunu vurguladı.

"Kaça sattı, ihale ne zaman oldu bilen var mı? Acaba bedava uçak karşılığında bizim silah fabrikasını mı verdi?" diye soran Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu sorunun cevabını almış değilim. Erdoğan, milletin önüne çıkıyor, beni eleştiriyor. 'Tank Palet Fabrikası'nı biz kimseye vermedik, mülkiyeti bize ait' diyor. Bari memleketi verseydin. 25 yıllığına Katar ordusuna veriyorsun. Nasıl yaparsın sen bunu? Bu nasıl vatan sevgisi? Bir soru daha, bu Tank Palet Fabrikası'nı Katar ordusuna satarken, askerlerin görüşünü aldın mı? Tank Palet Fabrikası'na Katar ordusu oturduğunda, bizim orada subaylar, erler, bilim insanları çalışıyor, yeni üretimleri buluşları var. Bizim bu subaylarımız Katar ordusunun emrinde mi çalışacak? Bu soruya ister Erdoğan, isterse onun sözcüsü Bahçeli cevap versin benim için fark etmiyor. Birinden biri çıksın cevap versin."

"İthal adayla Ankara mı yönetilir"

Milliyetçilik ve ülkücülüğün sıradan bir olay olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Kimse, kolay kolay milliyetçi olamaz. Milliyetçi olmak için Kuvayımilliyeci olmak lazım, Ankara'da seğmen olmak lazım. Milliyetçi olmak için Ankara'ya, Ankara yiğidi bir kişiyi belediye başkanı olarak getirmek lazım. İthal adayla Ankara mı yönetilir? 6 milyonluk Ankara'da bir tane belediye başkan adayı yapacak adam bulamadınız mı? İthal aday. Neymiş? Kayseri'den geliyor. Bırak Kızılay'ı, Sincan, Bala nerededir bilmez. Bütün bunları Ankaralıların düşünmesi lazım." dedi.

Kendisini dinleyen vatandaşlardan Yavaş'a ve Güçlü'ye oy isteyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"50 milyon doları bulamadığı için 20 milyar dolarlık fabrikayı Katar ordusuna sattı. '50 milyon dolar param yok' diyor, 20 milyar dolarlık fabrikanın yarısını Katar ordusuna sattı. 50 milyon dolar para bulamıyorsun fabrika için de Suriyeliler için 35 milyar dolar buldun. Vatandaşımız, sandığa giderken bunu düşünmeyecek mi? Bunlardan memleket sever falan çıkmaz. Bir ülke kendi silah fabrikasını dünyanın hiçbir ülkesine satmaz. Dünyada örneği yoktur."

Vatandaşları sevdiğini, hizmet etmek istediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Ben böyle konuştuğum için Erdoğan çok rahatsız. 'Bay Kemal konuşuyor' diyor. Bay Kemal konuşacak, Bay Kemal Türkiye'ye gerçekleri anlatacak. Bay Kemal olmak kolay değil. Bay Kemal olmak için önce namuslu, dürüst adam olmak lazım. Bay Kemal olmak, oğlunu bedelli askerliğe göndermemek demek. Bay Kemal olmak için kul hakkı yememek gerekiyor. Bay Kemal olmak için, 'komşusu açken tok yatan bizden değildir' kültürüne sahip olmak lazım." ifadelerini kullandı.

"Bedava uçak, en büyük zillet odur"

Çiftçinin, esnafın, işsizin, sokakta gezen çöpten kağıt toplayıp geçimini sağlayan 6 milyon kişinin derdini dile getirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Rahatsız oluyor Beyefendi, 'beni alkışlayın' diyor. Güzel şey yap alkışlarım ama gidip de devlet fabrikasını Katar ordusuna '50 milyon dolar para bulamadım' diye satıyorsan, kusura bakma seni alkışlamam, seni bu ülkede milliyetçi ve vatansever olarak ilan etmem. Sana verilen bir uçak yüzünden devletin silah fabrikası mı satılır? Bedava uçak, en büyük zillet odur. Katar Emiri bedava uçak verdi, ben uçağa bineceğim. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tarihine hakarettir. Bedava uçağa bindin, şimdi talimat alıyorsun. Sizinle beraber her türlü mücadeleyi yapacağız, hiç kimsenin önünde diz çökmeyeceğiz. Bu ülkeyi, bu vatanı, bu bayrağı, bu milleti seveceğiz. Kim olursa olsun, oy versin vermesin kimin sorunu varsa o sorunla ilgileneceğiz." diye konuştu.

Belediye başkan adaylarından hiçbir ayrım yapmamalarını isteyen Kılıçdaroğlu, Ankara'ya kimliğini yeniden kazandıracaklarını vurguladı.

Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş ve Güçlü Şenel'i yanına çağırarak, "Her türlü iftirayı attılar. Niye iftira ediyorlar? Kazanamadıkları için. Ama Mansur Başkan, bütün bunların hepsini aştı. Onun gönlünde insan sevgisi, hizmet aşkı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Ankara var. Onun gönlünde kırsalda yaşayan vatandaşla şehirde yaşayan vatandaş arasında sağlıklı bir gelir dağılımı, ucuz bir Ankara, herkesin işinin aşının olduğu bir Ankara var." dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Şenel'in de aynı ilke ve ülküyle yola çıktığını sözlerine ekledi.

Kılıçdaroğlu, RS FM canlı yayına katıldı

Kılıçdaroğlu, RS FM canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Beka meselesi tartışmalarına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Muhtar, belediye meclis üyesi, belediye başkanı seçiyoruz. Bu bir beka meselesi değil. Beka sorunu, eğer bir toplum üretimden koparılırsa beka sorunu ortaya çıkar." dedi.

Türkiye'nin üretimden kopartıldığını ve bu kapsamda bir beka sorunuyla karşı karşıya kalabileceğini savunan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

"Bu, çok bilinçli ortaya kondu ve siyaset kurumu bu tuzağa düştü. Neydi? Doğrudan gelir desteği. Çiftçiye 'ekme, biçme' dediler. Aldı parayı yan geldi yattı. Dünya Bankası verdi parayı. Şu anda Batı'nın bütün egemen güçleri 82 milyonluk Türkiye'yi kim doyuracak diye onun mücadelesini veriyorlar. 'Beka sorunu' diyorlarsa bu bir gelecek sorunudur. Bu sorunu çözmek için de Türkiye'nin yeniden üretim sürecini başlatması gerekir. Bunun da yerel yönetimlerle doğrudan ilgisi yok." diye konuştu.

Yerel seçimlerin aynı zamanda bir referandum veya güven oylaması olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bir ekonomik kriz var, ciddi bir kriz. Henüz daha kriz yeteri kadar da topluma mal olmadı. Önümüzdeki süreçte çok daha ağır olacak. Şimdi hükümet seçim nedeniyle bütçeyi sonuna kadar aştı, dünyanın borcunu yaptı, dünyanın faizini ödüyor zaten şimdi. 'Nisana kadar nasıl idare ederim' diye bir düşüncesi var. Öyle anlaşılıyor ki kısa süre sonra IMF'nin kapısını çalacaklar bunlar, öyle görünüyor." görüşünü paylaştı.

"Erken seçim talebi olmaz"

"Cumhur İttifakının beklenenden az oy alması durumunda bir erken seçim olur mu?" sorusunu "hayır" diye yanıtlayan Kılıçdaroğlu, ucuz siyasetten Türkiye'nin kurtulması gerektiğini söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Mansur Yavaş'ın adaylıktan çekilmesi gerektiği şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, Yavaş'ın seçilmesi üzerine bir erken seçime gerek olmayacağını tekrarladı. 

Kılıçdaroğlu, "Sayın Bahçeli'nin kaygılarını anlamış değilim. Belediye başkanı seçimi yapılınca bu bir endişeye mi yol açacak? Şu kaygıyı anlarım, kaybedeceklerini bildikleri için kendilerine gerekçe bir üretebilirler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugüne kadar bizim bir beka sorumuz var söylemini asla dile getirmemiştir. Beka sözcüğünün kullanılması için Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gelecek sorunu olması lazım. Böyle bir sorumuz yok." diye konuştu.

Türkiye'nin iyi yönetilmediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, iktidarın 17 yılın sonunda ülkeyi soğan kuyruğuna soktuğunu söyledi. 

"Varlık kuyrukları" söylemini "milletin aklıyla alay etmek" olarak niteleyen Kılıçdaroğlu, böyle bir durumda en büyük kuyrukların Japonya'da, Almanya'da, Kanada'da, Amerika'da olması gerektiğini dile getirdi. 

"Alışverişe çıkıyor musunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, siyaset nedeniyle çok vakit bulamadığını ancak eşinin pazara gittiğini söyledi.

Aristokrat bir aileden gelmediğini ve mütevazi bir yaşam sürdüğünü kaydeden Kılıçdaroğlu, SSK Genel Müdürlüğü döneminde Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden sonra en büyük bütçeyi yönettiğini ve o zamanki ile şimdiki mal varlığının ortada olduğunu belirtti.

Erdoğan'ın SSK Genel Müdürlüğü dönemindeki videoları izlettirmesini nasıl bulduğunun sorması üzerine Kılıçdaroğlu, "Bir sorun yok. Devleti genel müdürler yönetiyorsa ve genel müdürlerin parlamentonun üzerinde bir yetkisi varsa bütün sorumluluğu alıyorum. Ama genel müdürler parlamentodan çıkan yasalar çerçevesinde hareket etmek zorundaysa onun sorumlusu başka." açıklamasını yaptı.

Tazminat davaları

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açtığı tazminat davalarıyla ilgili bir soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, bunların kendini yıldırmadığını, doğruları söylemeye devam edeceğini söyledi. 

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bugüne kadar Erdoğan'ın açtığı bütün davalarda kaybettiğim dava yok. Alt mahkemelerde onlar kazanıyorlar nedeni şu, benim davamın düştüğü mahkemenin başkanını değiştiriyorlar, yeni bir başkan getiriyorlar. Son üç davada, üç ayrı mahkemeye düştü derhal başkanları değiştirdiler. Onlar geldi delilleri toplamadan mahkumiyete karar verdiler. Üst mahkemeye gittik. Tabii mahkumiyete karar verdikleri için biz bir bedel ödemek zorundayız, ödedik onu. Bugüne kadar açılan davalardan birisi sadece AİHM'e gitti, onu da kazanacağım ben. Anayasa Mahkemesine giden davalarım vardı, beni haklı buldu."

Bugün de bir gazeteden dava kazandığını bildiren Kılıçdaroğlu, kendisinin "5 paralık" dava açtığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Hatay'da yaptıkları barajlara ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "6 baraj yaptık 3'ünü de yapıyoruz. Yok öyle bir şey. 6 tane baraj yok. Bana 6 baraj göstersin orada." ifadesini kullandı.

110 bin makam aracı var

İşsizlik rakamlarına değinen Kılıçdaroğlu, hükümete CHP olarak 13 maddelik ekonomik krizden kurtulma reçetesi önerdiklerini ancak uygulanmadığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Hala savurganlık var. Almanya'da makam aracı 9 bin Türkiye'de 110 bin." dedi. 

"İstanbul'u, Ankara'yı İzmir'i alırsanız, buralara teröristler dolacak mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Bunların tamamı panik içinde olan iktidar kanadının halka söylediği yalanlar. Bir adam teröristse bu ülkenin polisi, savcısı, istihbaratı yok mu? Hazır listeye girmişse yeri belli, adresi belli gidip yakalayıp atsınlar hapse. Bir insana terörist demek siyasetçinin görevi değil. Siz kalkıyorsunuz herkesi terörist ilan ediyorsunuz, neye göre? Beyefendi istedi diye. Bu ülkede PKK bana saldırdı, Erdoğan'a, Bahçeli'ye değil. Bu tamamen sıkışmışlığın, başarısızlığın getirdiği bir söylem. 'Sıkıştım söyleyecek sözüm yok en iyi ben muhalefeti teröristlikle suçlayayım.' Bize terörist dediler, bize FETÖ dediler, en son birisi kalktı 'Kılıçdaroğlu için idam sehpası kurulmalı' dedi. Allah akıl fikir versin bu nasıl medyadır. O kanal biliyorsunuz operasyonlar için kullanılan bir kanattır. Orada belki başka ülkelerin derin devletleri vardır. Bu tür karmaşa işlerini falan yaparlar, belli mecraları seçerler oradaki insanları aracılığıyla."

Kılıçdaroğlu, bu tür girişimlerin "bir kaos" yaratma girişimi olduğunu belirtti. 

CHP olarak ülkeye karşı sorumlulukları bulunduğunu ve asla kaos çıkmasını istemediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Sonuçta hepimiz siyasetçiyiz ülkeyi geleceğiz yöneteceğiz. Vatandaş memnunsa devam edecek, değilse gidecek. Fakat 'Erdoğan ben geldim asla gitmem, gitmemek için her şeyi yaparım' diyor. Yanlış olan bu, o yüzden demokrasi kan kaybediyor." diye konuştu.

Bir soru üzerine YPG'nin terör örgütü olduğunu defalarca söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, bir terör örgütünün isminin çok fazla telaffuz edilmesinin ise terör örgütün duyulmasına yardım edeceğini bildirdi. 

Batılı ülkelerin terör olaylarında hiç yaralı görüntüsü vermediğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Erdoğan ne yaptı? Erdoğan kalktı Yeni Zelanda'daki teröristin görüntülerini meydan meydan yayınladı. Bu o kişiye hizmet etmek demektir." değerlendirmesinde bulundu. 

Yeni Zelanda'daki katliamın görüntülerini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasete malzeme ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Gerçekten günahtır, ayıptır." dedi. Bunun teröristin amacına hizmet edeceğini savunan Kılıçdaroğlu, "Benim bildiğim bunun adı bizim ceza kanununda adı, terör örgütüne yardım ve yataklıktır." açıklamasını yaptı.

Kılıçdaroğlu, başka bir soru üzerine İYİ Parti dışında hiçbir partiyle iş birliği yapmadıklarını söylerken, kendilerinin saygın siyasetten yana olduklarını söyledi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mansur Yavaş'la ilgili sözlerini "ben milli iradeyi tanımam" manasına geldiğini ve bir algı amacı taşıdığını iddia eden Kılıçdaroğlu, Yavaş'ın seçilmesi durumunda görevinin başında olacağını söyledi. Mehmet Özhaseki'ye yönelik "ithal aday" eleştirileri hatırlatılarak, kendisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığının sorulması üzerine ise Kılıçdaroğlu, üç çocuğunun da İstanbul doğumlu olduğunu ve iki durumun aynı olmadığını söyledi. 

Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelerde uluslararası finansı sağlayıp mükemmel projeler hayata geçireceklerini ifade etti.

Ankara ve İstanbul anketlerinin iyi olduğunu ancak rehavete kapılmadan son güne kadar çalışacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, CHP olarak Adana'yı Mersin'i, Antalya'yı, Hatay'ı ve Bursa büyükşehir belediye başkanlıklarını da kazanacaklarını söyledi.

"Kimse başkanları görevden alamaz"

"İstanbul'u, Ankara, İzmir'i kazandığınızda başkanlar görevden alınırsa tepkiniz ne olur?" sorusu üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, "Kimse başkanları görevden alamaz." dedi. "Ya mazbata hiç verilmezse" denmesi üzerine de Kılıçdaroğlu, "o zaman farklı bir Türkiye çıkar ortaya." ifadesini kullandı.

"Battal İlgezdi'nin sizi ve 15 Temmuz'a kontrollü darbe söylemini eleştiren bir videosu dolaşıyor." hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, "Konuşmasının bir bölümü dinledim orada CHP olarak eksikliklerimiz, kusurlarımız sayıyor. Doğru. Onu ben de zaman zaman dile getiriyorum. 15 Temmuz'la ilgili bizim parlamentoda araştırma komisyonunun raporunu okumamış, biraz kalın olduğu için herhalde o raporu kendisine göndereceğim, okumasını isteyeceğim." açıklamasında bulundu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın