
UŞAK
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Uşak Kent Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, Uşak’ın tüm ilçelerini sayarak, oralarda yaşayan vatandaşlara selam gönderdi.
Uşak’ın aşıkların, efelerin, yiğitliğin, kahramanlığın, zaferin şehri olduğunu ve bugün tarihi bir coşkuyu, heyecanı Uşaklılarla birlikte yaşadıklarını ifade eden Erdoğan, cumartesi günü Sivas ve Yozgat’ta başlattıkları mitinglere Afyonkarahisar, Kütahya bugün de Burdur ve Uşak ile devam ettiklerini anlattı.
Başbakan Erdoğan, 19 Eylül 1958'te merhum Başbakan Adnan Menderes’in Uşak’ta “sizlere canım kurban, daima hizmetinizdeyim” dediğini anımsatarak, şöyle devam etti:
“Merhum Menderes, daima milletinin, ülkesinin hizmetinde oldu. Merhum Menderes, tam da Uşak’ta ifade ettiği gibi milletine hizmet yolunda canını feda etti, Allah rahmet eylesin, mekanı inşallah cennet olsun. 1950’de milletin teveccühüyle iktidara gelmiş ama zorla ve zorbalıkla iktidardan uzaklaştırılmış, 2 arkadaşıyla birlikte idam edilmişti. Menderes, millet için ülkesi için çırpınırken maalesef tıpkı bugün olduğu gibi o günde Cumhuriyet Halk Partisi, yıkmanın, bozmanın, tahrip etmenin ülkeyi gerilime sürüklemenin mücadelesini veriyordu. Bugün, hangi manşetler atılıyorsa o gün de dikkat edin aynı manşetler atılıyordu. Bugün hangi tahrikler yapılıyorsa o günde aynısı yapılıyordu, bugün sokaklar tahrik ediliyorsa o günde gençler sokağa itiliyordu. Bugün CHP, sokakta, Meclis’te ülke içinde ve dışında nasıl bir gerilim siyaseti yapıyorsa o günde aynısını yapıyordu. Menderes’e nasıl ağır iftiralar atılmışsa bugün de aynı ağır iftiralar çeşitli vasıtalarla gündeme taşınıyor.”
"Demek ki görmek istedikleri rüya o"
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, bugün sosyal medyada AK Parti’ten ihraç edilen birisi ve bir gazeteci tarafından kendisinin yoğun bakımda olduğuna dair iddialarda bulunulduğunu belirterek, “Demek ki görmek istedikleri rüya o. Ben, şimdi hamdolsun dün Milli Güvenlik Kurulu’ndan çıktım, geldim. Önce Burdur, şimdi buradayım. Yarın da Rabbim müsaade ederse Balıkesir’deyim ve cumartesi, pazar 4 mitingim daha var, bunları yapacağız Allah’ın izniyle. Bu can, bu tende oldukça durmak yok, onlar avunsunlar dursunlar. Laf üretmesinler laf, iş üretin iş. Biz, çalışıyoruz, biz iş üretiyoruz, biz bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik. Bu millete hizmetkar olmaktan daha büyük lütuf olur mu” diye konuştu.
Okyanus ötesinde Türkiye'yi dinleyen bir yer var
Başbakan Erdoğan, 3 yıl önce 15 Mayıs’ta yine Uşak’ta aynı meydanda bir seçim mitingi daha yaptığını, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na "eline ÖSYM ile ilgili maili kimin tutuşturduğunu sorduğunu” hatırlattı. Aradan 3 yıl geçmesine rağmen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun hala o soruya cevap vermediğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“CHP Genel Başkanı elinde salladığı, sınava girecek gençlerimizi de tedirgin ettiği sahte mailin, şakanın cevabını veremedi. Ne bizden, ne gençlerden özür dilemedi. Bu işten dolayı yüzü kızarmadı. Çünkü yüz kızarması edebin işaretidir. CHP Genel Başkanı bu şakadan ders almadı, eline sonradan bir de Kayseri ile ilgili sahte belgeler verdiler, onları sallamaya başladı, orada da çuvalladı. Kayseri Belediye Başkanım, o genel müdürden çok para kazandı, Kayseri’deki bütün kardeşlerimizi, vatandaşlarımızı sucuk partileriyle doyurdu.
Şimdi CHP Genel Başkanı bir başka skandal, sahtelikle bu sefer bir montajla bir kez daha ortaya çıktı. Bu kez, eline o montajı kimin tutuşturduğunu çok iyi biliyoruz, okyanus ötesinde CHP’nin hocalığını yapan bir zat var. Türkiye’deki uzantıları yoluyla tüm Türkiye’yi dinleyen, telekulaklık yapan, maalesef röntgencilik yapan bir yer var. Şimdi, okyanus ötesinden CHP Genel Başkanı'nın eline bu kez bir montaj verildi. Genel Başkanı eline şeker tutuşturulmuş çocuk gibi ortalıkta dolaşıyor, zannediyor ki montajla Uşaklıları kandıracağım, zannediyor ki Türk milletini kandıracağım. Bu millet ferasetiyle hareket eder, onun feraseti hiçbir zaman yalana prim vermedi, dolana prim vermedi, talana prim vermedi ve CHP’ye de bugüne kadar hiçbir zaman prim vermedi, bundan sonra da vermeyeceğine inanıyorum.”
"Doktora öğrencileri asgari ücreti alıyor"
Meydandaki üniversite öğrencilerine seslenen Erdoğan, "Sizler biz gelmeden önce 45 liracık burs alıyordunuz. Bunları hep öğrendiniz değil mi? Şimdi ne alıyorsunuz? Beslenme yardımı, toplamda 520 lirayı falan buluyor. Master öğrencileri çok daha yüksek, doktora öğrencileri asgari ücret alıyor" diye konuştu.
Öğrencilere "şu andaki yurtlarınız nasıl?" diye soran Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Daha güzel olacak. Üç karyola, eskiden biz ranzada kalıyorduk, ranzada. Hiç endişeniz olmasın. Bakınız şu anda tablet bilgisayarlar öğrencilerimize dağıtılıyor. Geçen gün bu paralel yapının gazeteleri şöyle bir haber yapmış; 'tablet bilgisayarları öğrenciler almıyor' diye. Bunlar var ya bunlar, bunlar sirk cambazı, sirk cambazı. Yalan iftira her şey bunlarda var. Yavrularımız tablet bilgisayarları 'ne zaman gelecek' diye hasretle bekliyor. Bunlar diyor ki 'almıyor.' Şu anda 675 bin tablet bilgisayarın ihalesine çıkıyoruz, şimdi o yapılıyor. Süratla inşallah onlar gelecek. Önümüzde şu anda 10 milyon tablet bilgisayarı biz bütün yavrularımıza dağıtacağız ve etkileşimli tahtalarla okullarımızı donatacağız, internet ağıyla bütün gençliğimizi dünyaya açacağız. Hedefimiz bu."
"TÜRKSAT 4'ü uzaya gönderdik..."
Öğrencilerin okula başladıkları gün kitaplarını masalarının üzerlerinde bulduklarını da anımsatan Başbakan Erdoğan, erkek çocuklara farklı, kız çocuklara farklı eğitim öğrenim yardımı yaptıklarını anlattı.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bakın şu anda beyi ölmüş olan annelere destek veriyoruz, iki ayda bir 500 lira. Niye? Biz sosyal devletiz. Yıllar yılı bu ülkede kızlarımızı bir birinden kopardılar, evlatlarımızı bir birinden kopardılar, 'senin başın örtülü' dediler 'okula gidemezsin' dediler. Kardeşlerim ne oldu? Gitti mi? Gitti. Dünya yerinden mi oynadı? Biz bu ara biliyorsunuz Türksat-4'ü uzaya gönderdik. Ama dikkat ettim, bakayım dedim başörtüye falan takıldı mı? Başörtüye takılmamış. Gitti be, gitti gitti. Yıllarca bunla uğraştılar, yıllarca bunun önünü kesmek istediler. Ne oldu şimdi, benim başörtülü kızım da başı açık kızım da el ele omuz omuza aydınlık yarınlara yürüyorlar. Bu yavrularımızın mayası sağlam, bunlar bir birini Allah için vatan için millet için seviyorlar. Birliğimizi beraberliğimizi kardeşliğimizi bozmak isteyenlere 30 Mart'ta bir cevap daha verelim. Onun için durmak yok... Biz ne dedik Aşık Veysel gibi 'Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece' dedik. Gideceğiz, gündüz gece. Hiç endişeniz olmasın."
"Biz Kanunilerin torunlarıyız"
"Ey Genel Müdür, sen de SSK'nın başındayken duman ettin SSK'yı" diyen Erdoğan, "Anneler hatırlıyorsunuz değil mi bu CHP'nin başındaki adam Sosyal Sigortalar Kurumunun başında genel müdürdü bir zamanlar. Hastanelerde ne yapıyorduk o zaman? Kapılarda, kuyruklarda bekliyor muyduk? Doğru dürüst tedavi olabiliyor muyduk? Doktorun yazdığı ilaçları hastanenin eczanesinden alabiliyor muyduk? Yarısı var yarısı yok. Şimdi istediğin eczaneye gidebiliyor musun? İstediğin hastanede tedavi olabiliyor musun? Şimdi artık doktorlar eğer hastaneye gidemiyorsa bir hasta, evine gidip evinde tedavi ediyor. Şimdi aile doktorluğu müessesini getirdik, aile hekimliğini getirdik. Niye? Batının gelişmiş ülkelerinde aile hekimliği var da benim ülkemde niye olmasın? Çünkü biz Kanunilerin torunlarıyız. Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Bir sağlıklı nefese, devleti, Devlet-i Aliyye Osmaniye'yi feda etmeyi göze alan bir ecdadın torunlarıyız biz. Farkımız bu" değerlendirmesinde bulundu.
"1960'ta Türkiye 12 tane uçağı nereden buluyor"
27 Mayıs darbesinin ardından Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığınca dağıtılan tebliği gösteren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Burada enteresan olan şu. Merhum Menderes'e oynanan oyun bu. 'Ankara'da bütün hükümet erkanı ve Demokrat Parti başkanları yabancı memlekete kaçarken yakalanmışlardır' diyor. Burası çok enteresan, 'Beraberlerinde 12 uçak dolusu altın mücevherat ve parayı kaçırmaktayken yakalandılar' diyor. Bitmedi. Sabık Başbakan Adnan Menderes ve Sabık Reisicumhur Celal Bayar askeri kumandanlık tarafından tevkif edilmiştir' diyor. 'Eskişehir'de matbaası olan herkes bu havadisi basıp yayınlamalıdır' diyor. Altında, dikkat, 'Vatanseverliğinize hitap ediyoruz, Demokrat Parti il, ilçe ve bucak başkanlarının kaçmalarına mahal vermeden tevkif edilmelerini ve askeri kuvvetleri gelinceye kadar salınmamalarını rica ederim' diyor. Eskişehir Örfi İdare Komutanı Tuğgeneral Bedii Kireçtepe. Bu memleket neleri gördü, neleri yaşadı, düşünebiliyor musunuz? 12 tane uçak dolusu altın mücevherat kaçırılıyormuş, ne zaman 1960'ta. Türkiye 12 tane uçağı nereden buluyor, o kadar mücevheratı oraya nasıl sığdırıyor? Bunlar, bu müfteriler var ya aynı hiç değişmiyor. Tezgah aynı tezgah, montajcılar yine aynı. İşte aynen şimdi de CHP'nin başındaki zat. Bu zat yolsuzlukla gidiyordu, Rahşan affı ile yırttı. Gidiyordu, Rahşan affıyla yırttı."
Türkiye kasetlerle idare edilemez
CHP, MHP'nin de dinlendiklerini söylediklerini hatırlatan Erdoğan "İşte bunları minimize etmek için bu adımları atalım istiyoruz. Kardeşlerim biz bugün varız, yarın olmayabiliriz veya olmayacağız. Ama bir sistem, bozuk bir sistem var. Bu sistemin düzeltilmesi gerekiyor. Salı günü grup toplantımızda söyledim, özellikle bunlar için 'Aç tavuk kendisini, darı ambarında görürmüş'. CHP'de kasetle genel başkan gönderir, kasetle genel başkan getirirsiniz ama bunu Türkiye'de hiç kusura bakmayın yapamazsınız. Evelallah. CHP kasetlerle idare ediliyor olabilir ama Türkiye kasetlerle idare edilemez. Bu kasetlere, bu montajlara Türkiye teslim olmaz. Millet buna izin vermez, millet buna geçit vermez" diye konuştu.
"Hem özel okula para, hem dersaneye para"
Paralel bir yapının emniyet ve yargı içindeki uzantılarıyla binlerce kişinin telefonlarını 3 yıldan fazladır dinlediğini, dinlenenler arasında bakan, milletvekili, kendi çalışma arkadaşları ve bürokratların da olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"CHP'si, MHP'si, BDP'si bütün bunlar, siyasi partiler hepsi var ama kendileri yok. Kendileri yok. Kardeşlerim peki ne için, şantaj için. Bir kumpas, istediği zaman, istediği yeri kontrole alacak. Bakın bir dershane meselesi çıktı hatırlayın. niye rahatsız oldular, çünkü orada yılda 1 milyar dolarlık rant vardı. Şimdi ne diyorum biliyor musunuz, sakın ha bu dershanelere yavrularınızı göndermeyin. Devletin okullarına gönderin, başka yere de göndermeyin, çünkü bunların hepsi sülük gibi emiyorlar. Hafta sonlarında bundan böyle anneler, babalar arzu etmeleri halinde biz okullarımızda çocuklarımıza takviye dersini vereceğiz, oradan yavrularımız yarışa girsin. Özel okullarda bile para alıyorlar, özel okullarda para alındıktan sonra yine gidiyor dersaneye, bu ne biçim iştir ya. Hem özel okula para, hem dersaneye para. Hep para, money, money, money hep bu. Ya benim Anadolu'daki Ayşe bacım önümü kesiyor diyor ki, 'Ahırdan davarımı sattım. Davarı sattım, oraya verdim, çocuk yine üniversiteye giremedi' diyor. E bunlar vakıa. Bakıyorsun öbür tarafta Fatma bacım diyor ki 'Bileziklerimi verdim, sattım. Gönderdim yine giremedi' diyor."
"30 Mart Esma'ların zaferi olacak"
Seçimlere 30 gün kaldığını ve çok koşmak gerektiğini belirten Erdoğan, "Kapı kapı dolaşacağız. Şimdi bazı ablalar geliyormuş kapılara, ablalar. Bilmiyorum belki sizin kapılara da gelmiş olabilir. Ne diyorlar 'Aman oyunuzu sakın ha AK Parti'ye değil gidin başka partilere verin'. Öyle diyorlarmış. Onlara şunu söyleyin, onlara şunu söyleyin, 'Siyaseti çok mu seviyorsunuz, kurun partinizi çıkın meydana' deyin. Onlara bunu söyleyin. Olay bu" diye konuştu.
"Rabia" işareti yapan Erdoğan, "İnşallah 30 Mart Esma'ların zaferi olacak. Sizden bunu istiyorum. Gençler çok çalışacağız. Sadece 780 bin kilometrekareye değil inşallah dünyaya olacak bu mesajınız, çok önemli bu. Onun için sizlerden çok gayret istiyorum, çok koşacağız, çalışacağız ve bunu başaracağız. Zaten bütün bu iftiralara rağmen bütün bu montajlara rağmen, tabi çıldırıyorlar, hala kamuoyu araştırmalarında yüzde 45, yüzde 50 bandını görünce bunlar çıldırıyor. İnşallah bu coşkunuz bu heyecanınız çok daha farklı bir neticeyi 30 Mart'ta doğuracak ve hiç merak etmeyin evelallah" dedi.
"Düşünebiliyor musunuz, bu paralel yapının polisi, benim korumam olmuş"
"Bu paralel yapının elemanları Başbakanınızı dinliyor" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Düşünebiliyor musunuz, bu paralel yapının polisi, benim korumam olmuş, ne bileyim ben, polisim, polis, devletin polisi ve benim odama böcek yerleştiriyor. Ve orada beni dinliyor. Şimdi kaçak, şimdi kaçmış. Bir başkası yine aynı şekilde ve geçenlerde bunların çünkü yalanı bol, gazetelerinde 'Kaçmak diye bir şey yok Türkiye'de' diyor. Türkiye'de ise çıksın meydana. Bunların gazetelerinde yalan bol, takiyye bol, iftira bol, fitne, nifak bol. Yaptıkları bu. İşte Enerji Bakanım bu paralel yapı tarafından dinleniyor. Enerji Bakanımız nükleer santral için, doğalgaz için, petrol için son derece önemli, son derece gizli görüşmeler yapıyor, bu paralel yapı bunları da dinliyor. Bunları dinlemekle kalmıyor yurt dışına servis ediyor.
Cumhuriyet Halk Partisi de böyle bir yapıyla apaçık bunlarla kol kola geziyor. Bunlarla iş tutuyor onların sözcülüğünü onların maşalığını yapıyor. Milliyetçi olduğunu iddia eden MHP böyle bir ihanete sessiz kalıyor. Hatta bu ihanete bu oyuna bu kirli senayoya destek veriyor. Bakın bir kez daha söylüyorum, Uşak'ta söylüyorum, bu sadece benim şahsıma yapılmış bir saldırı değildir. Bu saldırı sadece partime yapılmış bir saldırı değildir. Bu saldırı doğrudan doğruya Türkiye Cumhuriyeti'ne, doğrudan doğruya 77 milyona, istiklalimize, bağımsızlığımıza yapılmış bir saldırıdır. Türkiye'nin büyümesinden, güçlenmesinden, iddia ve hedef sahibi olmasından rahatsız olan o hain eller var ya onlar bunları idare ediyor, büyüyen ekonomiden rahatsızlar."
Ben dahi aldatıldım
Erdoğan, vatandaşlardan oylarını birilerinin yaptığı gibi ipotek altına aldırmamalarını istedi.
"Üzülüyorum şu paralel yapıya, o tabanda olan saf, temiz kardeşlerimize, diyorum ki, bu oyuna gelmeyin" ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:
"Çünkü zekatını veriyor, tertemiz, hakikaten iyi niyetle veriyor. 'Burada işte bir hizmet var diyor' ne hizmeti geçin. Aldatılıyoruz, aldatıldık ben dahi aldatıldım. Geçenlerde büyük bir iş adamı, önemli bir dostumuza, kardeşimize geldi. Dedi ki 'Ben yıllarca zekatımı bunlara verdim', ailece gelmişler, Türkiye'nin sayılı zenginlerinden. Ama dedi, 'Artık ben durumu gördüm, şimdi endişe ediyorum, acaba benim bu zekatlarım kabul oldu mu?' Dediler ki kendisine 'Endişe etme senin zekatın kabuldür.' Çünkü adamcağız yeniden zekat verecek, ona hazırlanıyor. Ne hale geldi görüyor musunuz? Bu, bu millete yakışır mıydı? Bana diyor ki 'Sen, Türkçe Olimpiyatları'nda hep methüsena yaptın.' Doğru yaptım ama ben sizin art niyetinizi, hafızanızın arka tarafında bu tür bir beklentinin, düşüncenin olduğunu bilmiyordum ki. Çünkü ben rüya da pek görmem. Ama bunlar biliyorsunuz rüya da çok görüyorlar, peygamber efendimizle görüşüyorlar, tweet atıyorlar, peygamber efendimiz diyor ki, 'Tweetleri artırın, iki katına artırın' diyor. Onlar soru soruyorlar ve oradan da diyorlar ki 'Evet, artırın.' peygamber efendimiz sizin tweetlerinizle mi uğraşacak, şu hale bakın. Yani Miraçtan peygamber efendimizi indirip kamyona bindiriyorlar, yürütüyorlar, nerede? Televizyon kanallarında. Böyle bir şey olabilir mi? Sevgililer sevgilisi peygamberimizle onun o şahsı manevisiyle kalkıp da bu şekilde istihza edilebilir mi? Bunlar bunu dahi yaptılar. Televizyon kanallarında bunu dahi yaptılar. Ne olacak, beddua ile güçlendiğini zanneden bir yapı, anlayış bunu yapar."
"Bana da tespihler geliyordu"
Kendilerinin 'Bedduaya lanet, duaya davet' dediklerini ve farklarının da bu olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Biz oralara gidip konuştuğumuzda bize de oradan o zaman kitaplar geliyordu, kitaplarda da o zaman ben beddua edilen insan değildim, methiyeler düzülen bir insandım. Kitabın ön kapağında o methiyeler yazıyordu. Bana da tespihler geliyordu, onu da söyleyeyim. Hediyeler bana da geliyordu, şimdi gereğini yapacağız tabii o ayrı mesele ama bunlar arşivimize de girecek" diye konuştu.
"30 Mart'ta eski Türkiye ile yeni Türkiye arasında bir tercih yapacaksınız, ya 'Eski Türkiye' diyecesiniz ya da yeni Türkiye mücadelesine destek olacaksınız" ifadelerini kullanan Erdoğan, kalabalığa "Eski Türkiye mi, yeni Türkiye mi" diye sordu. "Yeni Türkiye" cevabı üzerine Erdoğan, "Yeni Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz. Yeni Türkiye'nin mimarlarını karşımda görüyorum. Yeni Türkiye'nin mimarlarını selamlıyorum" diye konuştu.
"Biz bu gündeme teslim olmayacağız"
Kendisinin yoğun bakımda olduğuna dair haberlere tepki gösteren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bunlar bu. Hayatları bu. Ne oldu biz 6 sıfırı attık, enflasyon patladı mı? Hayır. Çatladı çatladı. Bak o gün bugündür hamdolsun Türkiye'de enflasyon tehdidi kalmadı.
Biz bu gündeme teslim olmayacağız, bu saldırılara boyun eğmeyeceğiz. Bizim çok işimiz var. Bizim Türkiye için üretecek çok daha fazla eserimiz, hizmetlerimiz var. İnşallah üçüncü havalimanını da yapacağız. Onun da önünü kesmek istediler. Düşünün devletin cebinden bir kuruş çıkmıyor. 46 milyar dolara senede 100 milyon yolcu kapasiteli bir havalimanı yapıyoruz. Tuttular onları da dinlediler. Onların önünü kesmek istediler. Niye? Çünkü Türkiye'nin çok daha güçlenmesini istemiyorlardı. Çok daha enteresan. Dedik ki 'Kanal İstanbul yapacağız.' 'Yapamazsınız' dediler. Yapacağız, onlara rağmen yapacağız. Çünkü çevre tehdidi yaşayan boğazımızı inşallah Kanal İstanbul ile kurtarmış olacağız. İşte Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren bitiyor. Sizlere şimdi bir müjde vereceğim. İnşallah sizlerle çıktığımız bu yolda, sizlerin hayır dualarıyla, sizlerin desteğiyle Türkiye'yi büyütmeye devam edeceğiz. Yeni dönemde inşallah AK Partili belediyeyle geleceğe yürüyeceğiz."
"12 yılda 3 katrilyon yatırım"
Uşak'a 12 yılda 3 katrilyon yatırım yaptıklarını ve ili desteklediklerini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"İnşallah daha da ileriye taşıyacağız. Ulaştırma ve haberleşmede Uşak'a 353 trilyon harcadık. Eğitimde 163 trilyon harcadık. Sağlıkta 153 trilyon harcadık. Biliyorsunuz, 400 yataklı hastanemizi yaptık, hizmetinize sunduk. Orman ve su işlerinde 204 trilyon harcadık. Tarımda 405 trilyon harcadık. Aile ve sosyal politikalarda 233 trilyon harcadık. Gençlik ve sporda 129 trilyon yatırım yaptık.
Açılışını bizzat yaptığım Zafer Bölgesel Havalimanı, Kütahya ve Afyon ile size hayırlı olsun. Afyon-Ankara-Uşak, işte müjdeye geldim şimdi. Yeni bir müjde, İzmir Yüksek Hızlı Tren projesiyle Afyon'u hem Ankara hem İstanbul'a hem İzmir'e çok kısa sürede ulaşılabilir hale getiriyoruz. Bu hattın Ankara-Afyon kısmının inşası sürüyor. 1 milyar 700 milyon, yani 1 katrilyon 700 trilyon lira proje bedeli olan Afyon-Uşak bölümünün yapım ihalesine de yakında çıkıyoruz. Proje tamamlandığında Ankara-Uşak arası 2 saat 20 dakika olacak. Buna ilave olarak mevcut Manisa-Uşak-Afyon demiryolunu yenilemek için de çalışmalarımızı başlattık. Uşak il sınırlarında kalan 157 kilometrelik demiryolu hattının 72 kilometrelik kısmının yenileme işine 2013 yılında başladık. 45 kilometrelik kısmı tamamladık. Ayrıca gar alanına Uşak'ın ticaret hacmine uygun yeni bir lojistik merkezi yaptık."
Muhabir: Serdar Açıl
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.