Başbakan Yardımcısı Akdoğan: PKK çok ciddi bozguna uğradı
Başbakan Yardımcısı Akdoğan "PKK çok ciddi bir bozguna uğradı, bu açık. Bir panik yaşadığı da görünüyor" dedi.
ANKARA
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "PKK birtakım terör eylemlerine başladı ve bunun üzerine bu operasyonların yapılması kaçınılmazdı, yapılmasaydı bugün başka şeyler konuşurduk, Türkiye başka bir yere sürüklenmiş olurdu" dedi.
Akdoğan, Kanal 7'de katıldığı "İskele Sancak" adlı programda gündeme dair soruları yanıtladı.
Terör saldırılarının siyasi bir amaca hizmet ettiğini anlatan Akdoğan, "Türkiye'de terör, uzunca bir zaman siyaseti baskılamak için, ülkeye yön vermek için, siyaseti dizayn etmek için kullanılan bir enstrüman olmuştur" diye konuştu.
Akdoğan, Ankara'daki terör saldırısında da birilerinin Türkiye'yi bir şekilde rota çizmek için terörü bir araç olarak kullandığına işaret ederek, Türkiye'nin iç ve dış politikasına dizayn ve müdahale etmek maksadı güdüldüğünü ifade etti.
Olayın faillerin kimlikleri ve faillerinin örgütsel bağlantılarının tespit edilmesi şeklinde iki yönlü olarak araştırıldığını dile getiren Akdoğan, ayrıca olayda ihmal ya da kusur olup olmadığının da değerlendirildiğini bildirdi.
Akdoğan, terör olaylarının nedenlerinin iyi irdelenmesi ve buna karşı da ortak bir tutumun sergilenmesi gerektiğine işaret ederek, saldırının seçim sürecinde gerçekleşmesinin başlı başına bir sandığa dönük eylem olduğunu gösterdiğini vurguladı.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, bu doğrultuda seçim sürecine gölge düşürecek unsurlardan kaçınılmasını isteyerek, sivil siyasetin yeniden güçlendirilmesinin önem arz ettiğini ifade etti. Seçim güvenliğinin sağlanması, insanların kaygıya, korkuya kapılmaması, seçimlerde katılımın yüksek olması, insanların sandığa gitmesi, iradesini ortaya koyması gerektiğinin altını çizen Akdoğan, "Terör olaylarının hayatı esir almasına izin verilmemeli. Seçimlere az bir zaman kaldı. Siyaset kurumunun yeniden öne çıkması, siyasete güç vermek hayatı normal akışına çevirmek, teröre verilecek bir cevaptır" değerlendirmesinde bulundu.
"Operasyonlar sebep değil, bir sonuç"
Akdoğan, PKK, IŞİD ya da başka bir terör örgütünün, insanlık suçu işleyen tüm örgütlerin kötü olduğunu ve hepsiyle aynı kararlılıkla eş zamanlı mücadele etmek gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin de bu yönde bir çalışma yürüttüğünü anlatan Akdoğan, seçimden sonra birilerinin adeta düğmeye bastığını ve 3 örgütün eş zamanlı saldırması üzerine bunlara yönelik de bir operasyonun başladığını kaydetti.
PKK'nın belli şehirlerde devlet otoritesini zafiyete uğratıp, "Burada devlet yok, ben varım, ben burada hakimim" görüntüsü vermeye, bir kaos oluşturulmaya ve diğer örgütsel hedeflere doğru yol yürümeye yönelik bir amaç güttüğünü anlatan Akdoğan, Türkiye'yi Suriye'deki ortama doğru sürüklemeye çalıştıklarını vurguladı.
Akdoğan, şunları kaydetti:
"Burada devlet anında gereken tepkiyi verdi ve bu oyunu bozdu. İşte bu yüzden operasyonlar bir sebep değil, bir sonuç. Yani durup dururken operasyonlar başlamadı. Bir takım hadiseler oldu, bunun üzerine bu tür operasyonlar başladı. Bu yüzden bir sonuçtur. Bunu da görmek lazım."
"7 Haziran'da seçimi kaybettiler, o yüzden operasyonlar başladı" gibi bir algının yanlış olduğuna dikkati çeken Yalçın Akdoğan, "Bir alçaklık varsa... İnsan hayatına kastetmek ve bunun üzerinden siyaset yapmaktır. Eleştirilmesi gereken budur. AK Parti böyle bir yaklaşıma sahip değil. 10 tane seçim geçirdik, böyle bir yola tevessül etmedi, AK Parti böyle bir akla da sahip değil ama kimlerin sahip olduğunu görüyoruz" diye konuştu.
"Cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonları yapıldı"
Akdoğan, terörle mücadelenin seçime endeksli bir süreç olmadığını anlatarak, "AK Parti 13 yılda çok ciddi operasyonlar yaptı. Şimdi konuşan, eleştirenler, kendi iktidarları döneminde bu kapsamda operasyonlar yapmamışlardır. 13 yılda biz çok ciddi terör operasyonları yaptık. '13 yılda AK Parti iktidarı terörle mücadele etmiyordu da yeni başladı' gibi bir algı da doğru değil. Cumhuriyet tarihin en büyük operasyonlarını bu hükümet yapmıştır" diye konuştu.
Örgütün son dönemdeki "devrimci halk savaşı, kurtulmuş bölge, özerklik" hedeflerinin engellendiğini anlatan Akdoğan, "Terörle mücadelede şu kadar kayıp vermenizden daha önemli olan bu yapılanmanın çökertilmesi, boşa çıkartılması, bu noktada son yapılan operasyonlar başarılı oldu" ifadesini kullandı.
"Kandil'in esareti altına girmiş bir anlayış var"
"PKK çok ciddi bir bozguna uğradı, bu açık. Bir panik yaşadığı da görünüyor" diyen Akdoğan, örgütün bu tür durumlarda taktik hamle olarak eylemsizlik kararı açıkladığını belirtti. Akdoğan, HDP'ye siyasi bir fayda sağlanması amacıyla böyle bir görüntü verilmeye çalışıldığını belirterek, örgütün eylemsizlik kararı aldığını ancak yüzlerini kapatıp ya da başka bir örgüt adıyla canlı bomba talimatları verdiğini ifade etti. Bu kandırmacanın artık herkes tarafından da görülmeye başladığını kaydeden Akdoğan, PKK'nın siyasi uzantısı HDP'nin de Kandil'in esareti altında olduğunu söyledi.
Akdoğan, "Selahattin Demirtaş'ın çıkıp daha olay çok sıcakken 'katil devlet' demesi, 'bunlar tutuklanacaklar kelepçe takılacak...' Bunlar hep Kandil'in lafı. Kandil'deki birtakım kişiler bunları yazıyorlar, konuşuyorlar, bir gün sonra veya aynı gün içinde Selahattin Demirtaş aynı bunları tekrar ediyor. Böyle baktığımızda Kandil'in esareti altına girmiş bir anlayış var" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaşanan terör olaylarını, Türkiye'nin dış politikası ya da Suriye politikasına bağlamasına ilişkin eleştirilere tepki gösterdi.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Türkiye'nin Suriye'ye girerek, ülkenin geleceğine yön vermeye çalışmadığını, müdahaleci bir tavır üstlenmediğini kaydetti.
Sorunun bu hale gelmesinin faturasının Türkiye'ye kesilemeyeceğine işaret eden Akdoğan, "Zamanında Türkiye'nin uyarıları dikkate alınsaydı bu noktaya Suriye gelmezdi, 'IŞİD' diye bir örgüt de çıkmazdı, bu kadar olumsuzluk da yaşamazdı, sorun daha da derinleşmezdi" dedi.
"Algı operasyonu"
Yalçın Akdoğan, "AK Parti'nin reformcu kimliğini kaybettiği ve otoriterleştiği" şeklindeki söylemlerle ilgili şöyle konuştu:
"Bunların hepsi algı operasyonu. Kaç yıldır Türkiye otoriterleşiyor, eksen kayması var... Bunlar AK Parti'nin en çok reform yaptığı yıllarda başladı. Bizim en çok demokratikleşme paketlerini geçirdiğimiz dönemde başlayan bir algı operasyonu bu. 'AK Parti'yi deviremiyoruz, her yolu denedik ama bunu başaramıyoruz' diyenler bunun üzeriden meseleyi kişiselleştirerek, 'Bir şekilde Tayyip Erdoğan'ın bileğini bükersek, AK Parti'yi yenmiş oluruz ve Türkiye'de istediğimiz düzeni kurabiliriz' diye düşünüyorlar. Tayyip Erdoğan ve AK Parti üzerinden başlayan bir karalama kampanyası var. Bu, uluslararası zeminde başladı. Bunların bir inandırıcılığı yok. Koalisyon sürecinde ülkücü camianın tabanındaki insanlar nasıl bakıyordu AK Parti ile koalisyona. Sıcak bakıyorlardı. Tek bir kişi 'olmaz' dedi ve olmadı. Bir kişinin sözü geçiyor. Siz tek adam görmek istiyorsanız gidip oraya bakacaksınız. "
Kürt seçmenin "HDP barajı aşmazsa kıyamet kopar. Aman ha HDP barajı geçsin de ortalık karışmasın şeklinde" yönlendirildiğini vurgulayan Akdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bölgede bu korkuyla birçok insan 'Bunlar geçsin de başımız ağrımasın' diye düşündü. Diğer bir yanlış algı da, 'Devlet bunlarla anlaştı burayı bunlara terk etti. Biz bunlara yaklaşalım.' Bu hadiselerde görüldü ki bunların ikisi de doğru değil. Devlet hiçbir yeri hiç kimseye bırakmaz. Bu vatan topraklarının her bir santimetrekaresinde devletin otoritesi vardır. Bu yanlış algıların çökmüş olmasını önemli buluyorum. Örgüt eylemsizliği bitirdi, çatışmalar, operasyonlar başladı. Vatandaşın bunu da anlamaya başladığını düşünüyorum."
"Terör örgütünün ekmeğine yağ sürülür"
Akdoğan, "Kırşehir'de ve son dönemde Batıda yaşanan olaylarda, Kürt eşittir PKK damarı mı oluştu?" sorusuna karşılık, bunun son derece yanlış bir algı olduğunu, Kürtlerin Türk milletinin canı ciğeri olduğunu ifade etti.
Kırşehir'de bir Kürt'e zarar verildiğinde öncelikle PKK'nın bayram edeceğini aktaran Akdoğan, şöyle konuştu:
"PKK'nın 30 yılda amacına ulaşamamasının bir sebebi devletin yürüttüğü mücadele, bir sebebi de halkın bu işlerin parçası olmamasıdır. Kim komşusuna, Kürt kardeşine kem gözle bakarsa bu terör örgütünün ekmeğine yağ sürmek olur. Bu oyuna gelmemek lazım"
Diyarbakır Barosu Başkanı Elçi hakkındaki karar
Akdoğan, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi hakkındaki yakalama kararına ilişkin, "(Silahlar sussun, fikirler konuşsun) demek, 'Terör örgütünü terör örgütü olmaktan çıkaralım' demek değil. 'Terör örgütünün bu vasfını ortadan kaldıralım, örgüt var olmaya devam etsin ama terörist vasfıyla olmasın, normal bir örgütmüş gibi meşrulaşsın, devam etsin.' Böyle bir amacı devletin hiç oldu mu? Olmadı. Bu örgütün ortadan kalkmasıydı. Yoksa örgütün mazur görülmesi, meşru görülmesi değil. PKK'nın terör örgüt olup olmadığını herkes biliyor. 30 yıldır bu örgüt binlerce sivili katletti. Bunu o hayatını kaybedenlerin ailelerine sorun bakalım. Bu terör müdür, değil midir. Örgüt meşrulaştırma çabaları da ayrıdır. Terörü teşvik etmek. Bunu basın da yaparsa kim yaparsa yapsın ileri demokratik ülkelerde terörü teşvik etmek ayrı bir suç kategorisidir" ifadelerini kullandı.
Elçi'nin televizyon yayınındaki sözlerini yakından takip etmediğini anlatan Akdoğan, "O şahıs ne dedi, ne demedi bilmiyorum ama PKK binlerce insanın canına kastetmiştir. Güvenlik güçleri de bu milletin evladıdır. Onların hayatlarına kastedilmesi de terördür. Bu konu çok tartışılacak bir konu değil. Çok açık ayan beyan bu örgüt terör örgütüdür. Bunu görmek lazım. Bununla ilgili yakalama kararı çıkartılması, hangi maddeden işlem başlatılmış bilmiyorum ama bu ülkede hukuk kuralları varsa sokaktaki vatandaş, baro başkanı ve yazar için de geçerlidir" diye konuştu.
Muhabir: Hatice Özdemir, Mümin Altaş