
BURSA Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, BDP'li milletvekillerinin Şırnak'ın Derecik bölgesinde teröristler ile buluşmasına ilişkin olarak, ''Ülkemizde terör ve teröristler bayram da yapmadılar, ramazan da demediler, utanmadan, Allah'tan korkmadan, milletvekilleriyle bile kucaklaştılar. Kardeşlerim, bu acılı olay utanç vericidir, hicap duyacağımız bir iştir'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti Bursa İl Başkanlığı'nın Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlediği bayramlaşma törenine katıldı.
Burada konuşan Arınç, terör örgütü PKK'nın yıllardan beri kanlı eylemler içinde olduğunu belirterek, masum insanların vefat haberleriyle içinin yandığını söyledi.
Bölgede partisinin kadın kollarının, gençlik teşkilatı başkanlarının büyük sıkıntılara ve tehditlere rağmen siyaset yapmaya devam ettiğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
''Memleketimizde masum insanların her gün vefat ettiklerinin haberini alıyoruz. Bazen bir kadın, bir bombayla havaya uçuyor. Bir bayram alışverişinde Bingöl'de evlatlarını korumak için bombayı patlatacağı zaman canlı bombanın üzerine atlayan Hatice Belgin'ler 4-5 tane de kardeşimiz hayatını kaybediyor. Siirt'te yemek yemek için 4 kız kardeşini bir araya getirenler, 200'den fazla mermiyle kahpece şehit ediliyor. Eşinin gözü önünde polisler, astsubaylar bazen de sivil halk öldürülüyor. Elbette bunlar üzüntü verici olaylardır. Bunun karşısında hissiz kalamayız. Dün Şırnak Milletvekilimiz Mehmet Emin Dündar'ın kardeşi, Ramazan Dündar PKK sloganı atan iki tane hain tarafından şehit edildi. Bugün cenazesi kaldırıldı. O bölgede siyaset yapanlar da AK Partililer de çok büyük zorluklar çekiyorlar. Öldürülenler, evleri bombalananlar oluyor. Siyaset yapmamak için tehdit ediliyorlar. Kadın kollarımız, gençlik kollarımız, il ve ilçe başkanlarımız büyük sıkıntılar içindeler.''
CHP'li Aygün'ün PKK tarafından kaçırılması
Arınç, terör örgütü PKK'nın, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ü kaçırması olayına da değinerek, şunları söyledi:
''Birkaç gün evvel Tunceli milletvekilini 2-3 tane teröristin kaçırdığı söylendi. Üzüntümüzü ifade ettik, iki gün sonra serbest bırakıldı. Sevinicimizi ifade ettik ama sonrasında yaşananlar, konuşulanlar... Bu örgüt bunu niye kaçırmıştı? Propaganda yapmak için. Sen ne yapıyorsun? Onların propagandasını yapmak zorunda mısın? Sen bunu yapmak zorunda mısın, yani onlardan, 'gençlerimiz, arkadaşlarımız' diye bahsederken, bahsettiklerin kimdir, ne yapmıştır? Kimin ortağıdır? Neyin ortağıdır, bunları hiç düşünmüyor musun? 'Beni birkaç günlüğüne misafir ettiler' diyor. Ne güzel bir misafirlik bu. Buna en güzel cevabı Sabah gazetesinde bir karikatürist verdi. Salih Memecan güzel bir karikatür yapmış. Karikatürde 'Seni birkaç günlüğüne misafir edeceğiz, örgütün kararı ve bana iyi davrandılar' diyor. Karikatürde, 3 PKK'lı ellerinde silahla CHP genel merkezini ziyaret ediyor. Kapıyı Kılıçdaroğlu açıyor. Karşısında 3 tane poşuyu bağlamış eli silahlı teröristi görünce şaşırıyor, 'korkmayın iade-i ziyarete geldim. Bu sefer misafir biziz' diyorlar.''
Yol kesilme değil bir buluşma noktası
Bütün bu olayların arka arkaya geldiğini ifade eden Arınç, ''Acılarımıza, yaralarımıza kezzap döken başka bir olay daha oldu. BDP'li milletvekillerinin PKK'lı teröristler ile buluşması yol kesmeden ziyade adeta bir bayramlaşmayı andırıyor. Bu yaşananlar bombalama olayından daha da kötü'' dedi.
''Biz İstiklal Harbi'ni biliriz. Galiçya'yı, Hicaz'ı, Yemen'i biliriz'' diyen Arınç, şöyle devam etti:
''Dünyanın neresinde bir şehitliğimiz varsa Türkü ile Kürdü ile el ele, kucak kucağa şehit olmuş insanları biliriz. Kürt halkının içinden Bediüzzaman Saidi Nursiler çıkmış, Ahmedi Halil'ler çıkmış, Fakiye Teyranlar çıkmış. Çapulcu çıkmamış, din düşmanı çıkmamış, insan öldüren insanlar çıkmamış, katiller çıkmamış, bunlar Kürt falan değil, Kürt halkını temsil etmiyor bunlar. Benim tanıdığım böyle değildi. Ekmeğimizi bölüştüğümüz insanlar böyle değildi. Onlar haya sahibi insanlardır. Yaşam tarzları farklı olabilir ama insan dendiği zaman o milletin yaptıklarını söylediklerini biz biliyoruz. Ne bu teröristler ne de onlarla kucaklaşan bu bedbaht insanlar Kürt milletini temsil etmiyor. Kürt milletini temsil edenler 75 milyonla kucaklaşan, onları bağrına basan milletin manevi ve ortak değerlerine sahip çıkan insanlardır.''
Bunlar sevilmiyor, bunlardan korkuluyor
''Sen milletin oylarıyla gelmiş Meclis'in kürsüsünde köyde, bucakta, ilçede siyasetini konuşarak yapacaksın'' ifadesini kullanan Başbakan Yardımcısı Arınç, şunları söyledi:
''Ama silahlıyı kucaklarsan ona destek verdiğini ifade edersen sen siyasetçi değilsin. Oy almış olabilirsin. Nasıl oy aldığınızı da az çok hepimiz biliyoruz. Seni seçen millet, parlamentoya siyasetle uğraş diye gönderdi. Silahlı teröristle kucaklaş diye göndermedi. Tekrar ifade ediyorum, bu yapılan çok büyük bir yanlıştır. Ama unutmayalım ki Türkiye'de bunları isteyerek yapan bir gurup var. Ve bunlara karşı ne söylerseniz kar etmiyor. O zaman belki şöyle söylemek lazım, 'Allah'tan korkmuyorsunuz'. Çünkü Allah'ı da tanımıyorsunuz. Allah'ı tanısanız yanlış iş yapmaktan korkardınız. Bu insanları kucaklamak, Allah'tan korkmamaktır. Allah'ın 'Kahhar' ismi şerifinden kaçının. Allah'ın kahredici gücü size mutlaka yetişir. 75 milyonun bedduasını aldığınız anda nereden çarpıldığınızı anlayamazsınız. Allah bu yaptığınız işten dolayı sizden razı değil. Siz bundan da utanmıyorsunuz. Milleten de utanmıyorsunuz. Milletin acısına ortak olacağınız yerde bu acıya ortak olanlara ortak oluyorsunuz. Milletin bedduasından çekinin. Millet eline silah alıp oralara gelmez, bu işi yapanlar var. Eylem olacaksa buna karşılık güvenlik güçlerimiz de var. Bu millet size beddua eder. Sizi her gün gördüğünde ne yapacağını çok iyi bilir. Benim bir şey söylememe gerek yok. Üçüncüsü bir şeyin kemali aynı zamanda zevali noktasıdır. Siz bu noktaya gelmişseniz zevaliniz yakındır sizin. Bu kadar kötülükle son noktaya gelen zevaline de hazırlansın. Karanlıkların en koyu olduğu zaman şafak vaktine en yakın zamandır. Sabahın geleceğini gecenin koyu karanlığından da anlayabiliriz.''
-Myanmar'daki olaylar-
Arınç, Myanmar'ın Arakan eyaletindeki şiddet olaylarına iyişkin de şunları söyledi:
''İnşallah 100 trilyonu bu gece toplayacağız ve Myanmar'a, Müslüman kardeşlerimize yollayacağız. Bu milletin ferdi olmak ne mutlu. Allahımıza şükretmemiz lazım. Her yere elimiz ulaşacak ve Türkiye her zaman hayırla yad edilen bir millet olacak. Adalet ve Kalkınma Partisiyiz biz. Kalkınma hamdolsun yerinde gidiyor. Diğer ismimizde adalet. Adil olmak, herkese hakkını vermek çok önemli. Adaletli davranmak çok güzel bir şey. Adalet mülkün temelidir. Çok güzel bir söz. Mülk taşınmaz değil, devlet. Bir devlet küfürle ayakta durabilir. Ama zulümle ayakta duramaz. Adalet dediğimiz şey Adalet Hanım değil. Adalet başka bir şey. Yolunuzu şaşırırsanız adalet size yolunuzu gösterir. AK Parti adaletli olduğu için kazandı. Adaletten şaşarsa kaybeder. Kalkınma ne kadar iyiyse, adalet de o kadar güzel olacak.''
-YAŞ mağdurları-
Türkiye'de yıllarca Yüksek Askeri Şüra (YAŞ) mağdurları olduğunu belirten Arınç, ''YAŞ karalarıyla albay rütbesinde atılanlar vardı. Hanımının başı örtülü, namaz kıldığı görüldü, evine dinci gazete soktu, televizyonda dini programlar izledi, gümüş yüzüğü de vardı üstelik benim gibi. Ben de bir YAŞ mensubu olabilirdim. Gümüş yüzük takmak aman Allah'ım suçların en büyüğüydü. Hayal değil bunlar beyler. Aramızda bu acıyı tatmış arkadaşlarımız var. Yıllarca bunlar mağdur oldu. Limon satmak zorunda kaldılar. Birkaç tanesi de intihar etti. Karısı hastalandığında hastaneye bile götüremiyordu. Bu insanları adaletli bir hükümet sizin referandumda 'evet' dediğiniz bir şekilde hamdolsun yıllar sonra adalete kavuşturdu. Zulüm gören, ayrımcılık gören herkes Türkiye'de adaleti tanıdı. Adaletin güzel kokusunu aldı'' diye konuştu.
Sıfır faizli krediler veriyoruz
Türkiye'nin önceden kurucusu olduğu IMF'den hep borçlandığını dile getiren Arınç, şunları aktardı:
''Ekonomik sıkıntıya düştüğü zaman 'ver ver bana' diyorduk. Torununu bile borçlandırıyordu devlet. Şimdi IMF, 'ben de ekonomik krizden etkilendim. İtalya, İspanya, Portekiz, İzlanda'nın hali ortada. Türkiye bana borç para verebilir misin?' diyor. Latife etmiyorum. Ey güzel Allah'ım, ne güzel günlere kaldık. 1 milyon dolar bulmak için kapı kapı dolaşırken IMF bizden borç para istiyor. Cömert insanlarız biz. 'Zor durumda mısın? Sana 5 milyar dolar kredi vereceğim' diyoruz. Bu şaka değil devlet sözü. IMF'ye 5 milyar dolar kredi vereceğiz. Al sana itibar.''