
TÜRK BAYRAĞI RENKLERİNDEKİ EYFEL'İ GÖRMESİN DİYE SARKOZY'NİN UÇAĞININ ROTASI DEĞİŞTİRİLMİŞ
ANKARA (A.A) - 01.12.2010 - Wikileaks'in yayımladığı gizli ABD belgelerine göre, Eyfel Kulesi Türk bayrağının renklerine boyandığında, danışmanları Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy görüp de öfkelenir diye uçağının rotasını değiştirmişler.
İngiliz Guardian gazetesinin haberine göre, 2009'un Aralık ayında ABD'nin Paris Büyükelçisi Charles Rivkin'den ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a gönderilen gizli yazıda, Elysee'deki irtibat kurdukları kişilerin, Sarkozy hoşlanmayacağı için yapmaktan kaçındıkları şeyleri bildirdikleri belirtiliyor.
Belgede buna örnek olarak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyareti onuruna kırmızı-beyaz renklerde ışıklandırılan kuleyi görmesini engellemek için danışmanlarının, Sarkozy'nin uçağının rotasını değiştirmeleri gösteriliyor.
Paris'in Sosyalist Belediye Başkanı, Türkiye mevsimi etkinlikleri sırasında, Başbakan Erdoğan onuruna kuleyi Türk bayrağı renklerinde ışıklandırmıştı.
ABD, FRANSA'NIN RUSYA'YA MİSTRAL SAVAŞ GEMİSİ SATIŞINI ENGELLEMEYE ÇALIŞMIŞ
MOSKOVA (A.A) - 30.11.2010 - Wikileaks internet sitesi tarafından bir kısmı yayımlanan Amerikalı diplomatların yazdığı raporlardan oluşan belgelerde, ABD'nin Fransa'yı Rusya'ya Mistral savaş gemisi satmaması konusunda ikna etmeye çalıştığı belirtiliyor.
Rus Kommersant gazetesi, Wikileaks belgelerinde Rusya ile ilişkileri "Sıfırdan başlatma" kararı alan Washington'ın Moskova ile ilişkilere gerçekte nasıl baktığının anlaşıldığını belirterek, Rusya'nın ABD'ye İran'a yaptırımlar konusunda destek vermesine rağmen Amerikan yönetiminin Rus yönetimine yönelik güvensizliğinin devam ettiğini kaydetti.
Paris'teki ABD Büyükelçiği tarafından Washington'a gönderilen rapora göre, ABD Savunma Bakanı Robert Gates Fransız karşıtı Herve Morin ile 8 Şubat 2010'da yaptığı görüşmede, Rusya'nın İran konusundaki tavrını değiştirmesinden memnuniyet duyduğunu belirterek, Rusya'nın İran'a karşı yaptırımları desteklemeye meyilli olduğunu ve bundan memnuniyet duyduğunu dile getiriyor.
Ancak, tüm bunlara rağmen Rusya'nın izlediği politikanın gidişatından duyduğu memnuniyetsizliği de vurgulayan Gates, "Rusya'da demokrasi ortadan kalktı ve hükümet de istihbarat servisleri tarafından yönetilen bir oligarşi haline geldi. Başkan (Dimitriy) Medvedev'in Rusya ile ilgili vizyonu (Başbakan Vladimir) Putin'den daha pragmatik ancak buna rağmen gerçekte çok az bir değişiklik var" ifadesine yer veriliyor.
Belgelerde Gates'in Rusya'ya Mistral sınıfı savaş gemilerinin satışı konusunda Fransa'yı son derece agresif bir şekilde ikna etmeye çalıştığı görülürken, Gates, Rusya'nın bunu ABD'nin Orta Asya ve Doğu Avrupa'daki partnerlerine karşı saldırı amacıyla kullanabileceğini savunuyor.
-"GÜVENMEDİĞİMİZ RUSLARLA ORTAKLIĞI NASIL KONUŞURUZ"-
Fransız Savunma Bakanı, Gates'in sözlerine, "Ama o zaman biz nasıl bir taraftan Ruslara ortaklık istediğimizi diğer taraftan da onlara güvenmediğimizi söyleyeceğiz?" sorusuyla karşılık veriyor.
ABD'nin Moskova Büyükelçisi John Byerly, 6 Ekim 2009'da Washington'a gönderdiği telgrafta, Moskova-Washington ilişkilerinin "sıfırdan başlatılması" ve İran'a yönelik yaptırımlara Rusya'nın desteğini yorumlayarak ABD Savunma Bakan Yardımcısı Aleksander Vershbow'un Rus diplomat ve askerlerle yaptığı görüşmeyi aktarıyor.
Tarafların iki ülke arasındaki ilişkilerin sıfırdan başlatılması konusunda olumlu görüşler dile getirdiği belirtilen telgrafta, "Ancak işbirliği somut eylem gerektiriyor. Rus yetkililer İran'ın nükleer programının yarattığı tehlikenin farkında ancak yaptırımlara şüpheyle yaklaşmaya devam ediyorlar" ifadesi kullanılıyor.
Moskova'nın İran'a yönelik yaptırımları desteklemeye hazır olduğu belirtilerek, "Medvedev'in yaptırımlarla ilgili son derece dikkatli seçilen sözlerine rağmen Moskova'daki ağırlıklı kesim İran'a yaptırımları destekleyecek gibi görünmüyor. Medvedev, Putin'in desteği olmadan Rus bürokrasisine yaptırım fikrini zor satar" deniliyor.
-RUSYA'DAN AZERBAYCAN'A ŞANTAJ-
Rusya'nın saygın internet sitelerinden "Newsru.com" da yayımladığı Wikileaks belgelerinde, Rusya'nın Azerbaycan'ın Ukrayna'daki Büyük Kıtlık olarak bilinen Holodomor'u Ukrayna halkına karşı soykırım olarak kabul etmesi halinde Karabağ'ı unutması şantajında bulunduğunu kaydetti.
Belgelere göre, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İngiltere Prensi Andrew ile görüşmesinde Rusya'nın bu konudaki şantajını açıklıyor. Aliyev, Medvedev'den Ukrayna'daki Holodomor'u BM'de soykırım olarak kabul etmesi halinde, "Karabağ'ı tamamen unut" uyarısının bulunduğu bir mesaj aldığını kaydediyor.
Prens Andrew de başka ülkelerin devlet başkanlarının da Moskova'dan benzer uyarılar aldığını belirterek, Kırgızistan'daki İngiliz Büyükelçisine, Kurmanbek Bakıyev'in de Moskova'dan benzer uyarı alıp almadığını sorduğunu ancak İngiliz Büyükelçinin bu konuda bir bilgisinin olmadığını söylediğini aktarıyor.
-"ÇİN'İN KUZEY KORE HAKKINDAKİ BİLGİSİ VE ETKİSİ SANILANDAN DAHA AZ"
PEKİN/ŞANGHAY (A.A) – 30.11.2010 - Wikileaks adlı internet sitesinin yayımladığı ABD Dışişleri Bakanlığı'na ait gizli belgelerde "Çin'in yakın müttefiki Kuzey Kore hakkındaki bilgisinin ve bu ülke üzerindeki etkisinin sanıldığı kadar fazla olmadığı" ileri sürüldü.
ABD Dışişleri Bakanlığı yazışmalarında Çin, ABD ve Güney Kore olmak üzere üç ülkenin bilgi kıtlığı karşısında sertlik yanlısı olan yalıtılmış bir rejimin hüküm sürdüğü Kuzey Kore'yi anlamaya çaba harcadıkları bir tablo çiziyor. Bu tablo ABD ve Güney Koreli diplomatların Çin'in analiz ve yorumlarına bel bağlamak zorunda olduklarına işaret ediyor. Belgeler bu rejimin çöküşünün kontrollü şekilde gerçekleşmesi planlarına ilişkin tartışmaları da içeriyor.
Yayımlanan belgeler Kore Yarımadasındaki son gerginlik öncesi döneme bir pencere açıyor. Belgelerde, Çin tarafı Kuzey Kore'de Kim Jong İl'den sonra liderliğin kime geçeceği konusunda "bilgisiz veya kuşkulu" olarak betimleniyor.
Belgelerde Kuzey Kore'nin uranyum zenginleştirme planları ve nükleer denemeleri konusunda kartları göğsüne yakın tutarak en yakın müttefikinden bile bilgi sakladığı ifade ediliyor.
Belgelerde ayrıca, Güney Kore Dışişleri Bakan Vekili Chun Yong-woo'nun Amerikan Büyükelçisi Kathleen Stephens'e şubat ayında "Çin'in Kuzey Kore'deki rejimin çöküşünü önleyecek fazla gücü olmadığını ve Çinli yetkililerin Pyongyang üzerindeki etkisinin sanılandan az olduğunu" söylediği aktarıldı.
Çin'in Pyongyang'a davranışlarını değiştirmesi için baskı yapmak konusunda isteksiz olduğunu belirten Chun Yong-woo, Kuzey Kore'nin çökmesi durumunda Pekin yönetiminin zorunlu olarak ABD ve Güney Kore'ye karşı çıkmayacağını kaydetti.
Çin'in Seul'ün kontrolündeki birleşmiş Kore'den ve kendisine karşı düşmanca davranmadıkça Kore'nin ABD ile ittifak yapmasından rahatsız olmayacağını savunan Güney Koreli yetkili, birleşmiş Kore'nin getireceği ekonomik fırsatların da Çin'in rıza göstermesinin başka bir nedeni olduğunu belirtti.
-İRAN NÜKLEER SORUNU-
Wikileaks belgelerinde 15 Ekimde yapılan Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesinde Çin Başbakanı Ven Ciaobo'nun İran Birinci Başkanı Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi'ye ABD ile doğrudan görüşmelere devam edilmesi noktasında hareket etmesini önerdiği ve Çin'in de bu bağlam da İran'ı destekleyeceği ileri sürülüyor. Belgelerde ayrıca, Ven'in İran'ın nükleer enerjiye sahip olma hakkı olduğunu yinelediği ancak İran'ın nükleer silahlara sahip olmasına karşı olduğu kaydediliyor.
Belgelerde, İran'ın nükleer meselesinde müzakere isteğinin menşei olarak dini lider Ayetullah Ali Hameney gösterilirken, Ahmedinejad'ın bu tutumda olmadığı ifade ediliyor.
Ayrıca belgelerde, İran'da yapılan seçimlerin ardından rejim içerisinde ikilemler olduğu, bu nedenle ABD'nin görüşmelere devam edebilmesi için yaptırımlarda sembolikte olsa İran'a kazanç sağlayıcı iyileştirmeler öneriliyor.
ABD'nin Pekin Büyükelçiliğinden gönderilen belgelerde, Çin'in İran'a Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na işbirliğini artırması noktasında baskı yaptığı belirtiliyor ve Pekin'in İran'ın nükleer teknolojisinin "bazılarının inandığı gibi ileri düzeyde olmadığına inandığı" vurgusu yapılıyor.
-GUANTANAMO'DAKİ UYGUR TUTUKLULAR-
Pekin'de 8 Mayısta yapılan G-5 ülkelerinin büyükelçilerinin olağan toplantılarındaki görüşmelerin de yer aldığı , Guantanamo'da bulunan Uygur tutukluların iadesiyle ilgili ifadelerde yer alıyor.
Toplantıda Almanya'nın Pekin Büyükelçisi Michael Friedrich Wilhelm Schaefer'in, ABD'nin salıverilecek Uygurlardan bazılarının Almanya'ya gönderilmesi talebinin Alman Devlet Bakanlığı tarafından Çin tarafına iletildiği aktarılıyor.
Belgelerde, Almanya'nın bu anlamda bir karar vermediğinin de Büyükelçi Schaffer tarafından vurgulandığı belirtiliyor.
Ayrıca belgelerde, Büyükelçi Schaffer'in, Çin'in konuyla ilgili resmen bir diplomatik girişimde bulunmadığını ancak Almanya'yı "ikili ilişkileri ağır bir yük altına sokacağı" hususunda uyardığını söylediği ifade ediliyor.
-ASTANA'DA ÇİN VE ABD BÜYÜKELÇİSİNİN TOPLANTISI-
Tüm dünyayı sarsan Wikileaks belgelerinde Kazakistan'ın başkenti Astana'da Çin ve ABD Büyükelçilerinin arasındaki bir akşam yemeği ve aralarında geçen "samimi" görüşmelere de yer veriliyor.
Kazakistan'ın başkenti Astana'da Çin Büyükelçisinin ABD Büyükelçisine verdiği yemekteki konuşmaların yer aldığı belgelerde, Çin'in hükümet politikaları, Rusya'nın Orta Asya siyaseti, İran'da yapılacak başkanlık seçimleri, Orta Asya'daki enerji kaynakları gibi konuların ele alındığı anlatılıyor.
İran'daki seçimleri değerlendiren Çin'in Astana Büyükelçisinin, ABD Başkanı Barack Obama'nın Kahire'de yaptığı konuşmanın "zamanlı" olduğu değerlendirmesini yaptığı, bu konuşmanın İran'da yapılacak başkanlık seçimlerine etkisi olacağı ve İran'daki reformculara kazanç sağlayacağı görüşünde olduğu belirtiliyor.
Çin Büyükelçisine göre, İran'ın uzun süre Obama'nın bu girişimini görmezlikten gelmesini imkansız olduğunu belirtilirken, İran'ın küresel değişikliklerin yaşandığı bugünün dış politikasında geri planda kalamayacaklarını söylediği kaydediliyor. Büyükelçinin ayrıca, bu değişimlere rağmen İran'ın arka planda kalması durumunda şu anda olduğundan daha izole bir duruma düşeceğini söylediği aktarılıyor.
-AFGANİSTAN VE TALİBAN-
Afganistan hakkında da Büyükelçinin söylemlerine yer verilen belgelerde, Büyükelçinin Taliban'ı "ABD'nin gerçek düşmanı" ve "Güney Asya'daki terörizmin üssü" olarak nitelediği kaydediliyor.
Ayrıca, Büyükelçinin ABD'nin Irak'taki terörü ortadan kaldırmak için Taliban'ı yok etmesi gerektiğini savunduğu belirtiliyor.
-RUSYA'NIN ORTA ASYA SİYASETİ-
Çin Büyükelçisi ABD Büyükelçisiyle yaptığı görüşmede Rusya'nın küresel mali kriz nedeniyle "ciddi güçlükler" yaşadığını, bu nedenle ABD ile ilişkilerini geliştirme hususunda istekli olduğunu öne sürüyor.
Dünya genelinde yaşanan mali krizin Moskova'nın siyasi istikrarını etkilediğini savunan Çin Büyükelçisi, küresel mali krizin Kremlin'deki istikrarı bile etkilemesi hususunda endişeleri olduğunu savunuyor.
Büyükelçi, bu anlamda Rusya'nın dış politikada sorun istemediğini ve Kafkaslar ve Orta Asya konusunda ABD'nin desteğini istediğini ifade ediyor. Bunun karşılığında Rusya'nın Afganistan konusunda ABD'ye "büyük işbirliği" sağlayacağı görüşünde olduğunu aktarıyor.
Rusya'nın Orta Asya ve Kafkaslarda "tarihsel, hayati ve stratejik ilgisinin" olduğuna inandığını belirten Büyükelçi, Rusya'nın bu nedenle bölgeye hakim olmak istediğini belirtiyor.
ABD Büyükelçisinin konuşmada biraz da baskı yaparak Çin Büyükelçisinin bu konu hakkındaki kişisel görüşünü sorması üzerine belgelerde, Çin Büyükelçisinin "kişisel olarak Rusya'nın bölgede özel bir imtiyazı olmadığı ama bu onların (Rusların) bakış açısı" şeklindeki görüşünü de yer veriliyor.
-ORTA ASYA ENERJİLERİ-
Açıklanan belgelerde, iki büyükelçinin konuşması sırasında konunun Orta Asya enerjilerine geldiği ve Orta Asya'daki enerji güvenliği konularını da tartıştıkları aktarılıyor.
Çin Büyükelçisi Rusya'nın Orta Asya'daki enerjilere sahip olduğu ve birçok boru hattını kontrol ettiğini, ancak bu durumun enerji rotaların değişimi ve ihracını engelleyemeyeceğini ifade ediyor.
Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan'ın Rusya'ya yakın olduğunu belirten Büyükelçinin, bu ülkelerin buna rağmen başka alternatifler arayacağı ve geliştireceği görüşünde olduğu kaydediliyor.
Belgelerde, Çin Büyükelçisinin, söz konusu ülkelerin hidro karbon ihracı konusunda "Rusya'nın tekelini kıracağı" ve bu bağlamda şu anda inşaat halinde olan ve Çin'e doğru giden doğalgaz ve petrol hatlarının "çok önemli" olacağı tahmininde bulunduğu da belirtiliyor.
Büyükelçinin Kazakistan'daki Atasu'dan Çin'deki Alaşankou'ya yapılan petrol botu hattının tamamlanmasının ardından günde 200 bin varil petrol taşıyacağı ve kısa zamanda bunun 400 bin varile yükseleceğini de kaydettiği aktarılıyor.
ABD Büyükelçisinin Çin'in Kazakistan'a verdiği 10 milyar dolar borç verdiğini sorduğu ve bunun üzerine Çin Büyükelçisinin söz konusu paranın 5 milyon dolarıyla Mangistaumunagas'in satın alındığı, kalanının ise Kazakistan Kalkınma Bankasına verildiği ve hükümetin istediği alanda kullanmasında özgür olduğunu belirttiği kaydediliyor.
Belgenin sonunda ise ABD Büyükelçiliğinin görüşmeyle ilgili yaptığı yorum kısmında iki büyükelçinin geçen altı ay içerisinde "rahat,açık ve samimi bir arkadaşlık" kurdukları ifade ediliyor.
İSRAİL BAŞBAKANI NETANYAHU, BAŞBAKAN OLMADAN ÖNCE TOPRAK TAKASINI DESTEKLEDİĞİNİ SÖYLEMİŞ
TEL AVİV (A.A) - 30.11.2010 - Wikileaks'de yayımlanan ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerinde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, başbakanlık görevini üstlenmeden önce, Filistinlilerle yapılacak bir barış anlaşması için toprak takasından yana olduğunu söylediği belirtildi.
Wikileaks'de yayımlanan ve Şubat 2009'da gönderilen bir kriptoda, Netanyahu ile o dönemde İsrail'de bulunan Amerikalı Senatör Benjamin Cardin başkanlığındaki bir heyet arasında geçen görüşmelerin içeriği aktarıldı.
Söz konusu kriptoda, "Netanyahu, toprak takası konseptine desteğini açıkladı. Batı Şeria ve Gazze'yi yönetmek istemediğini, daha çok buralardan yapılan saldırıları durdurmak istediğini belirtti" denildi.
Netanyahu'nun, son genel seçimlerden iki hafta sonra henüz hükümetini kurmadan önce yaptığı bu açıklamalarda, toprak takasına olumlu baktığı, ancak hükümetinin tek taraflı çekilme politikasına geri dönmeyeceğini belirttiği kaydedildi. Belgeye göre, Netanyahu, daha önceki başbakanlığı sırasında bir tek yeni yerleşim kurmadığını da dile getirdi.
Belgede, Netanyahu'nun Amerikalı üyelere, Filistinlilerle gelecekteki muhtemel bir barış anlaşmasının sağlanması için, kendisinin sürekli gündeme getirdiği "ekonomik barış"ın en iyi seçenek olduğunu söylediği kaydedildi. Netanyahu, ekonomik barış programının Batı Şeria'da Filistinlilerin yaşam kalitesini geliştireceğini belirttiği aktarıldı.
Toprak takası haberleri üzerine İsrail Başbakanlığından yapılan açıklamada, "toprak takası önerisinin, sadece gelecekteki bir barış anlaşmasının bir parçası anlamında olduğu" belirtildi.
Bu arada, bir başka kriptoda ABD'li Senatör John Kerry'nin, "İsrail Başbakanı Netanyahu'nun, barış için bir formül doğrultusunda uzlaşmak zorunda olduğuna ve Golan Tepeleri'ni Suriye'ye geri vermesi gerektiğine inandığı" kaydedildi.
Kerry'nin bu görüşlerini, Katar Emiri ile şubat ayındaki bir toplantıda dile getirdiği ifade edildi.
AZERBAYCAN'DAN YALANLAMA:"KESİNLİKLE GERÇEKLERİ YANSITMIYOR"
BAKÜ-TEL AVİV-ANKARA (A.A) - 30.11.2010 - Wikileaks'in yayımladığı gizli belgelerde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'e ait olduğu iddia edilen fikir ve görüşlerin "kesinlikle gerçekleri yansıtmadığı" belirtildi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Basın Sözcülüğü'nden yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Aliyev ve ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı William Burns arasında geçen görüşmede "kesinlikle argo deyimler kullanılmadığı" da belirtilerek, Wikileaks'in yayımladığı gizli belgelerin, Azerbaycan'ın komşu ülkelerle ilişkilerini bozmak ve devlet başkanları arasında güvensizlik oluşturmak maksadı taşıdığı kaydedildi.
Açıklamada ayrıca Azerbaycan Cumhuriyeti'nin komşu ülkelerin iç siyasetine karışmadığı vurgulanarak, Azerbaycan'ın bölge ülkeleri ile iyi komşuluk ilişkileri kurulması ve geliştirilmesine hizmet eden şeffaf bir siyaset yürüttüğü bildirildi.
Azerbaycan'da konu ile ilgili ilk açıklamayı Cumhurbaşkanlığı Dışişleri Şube Müdürü Novruz Memmedov yapmış, sözkonusu görüşmelere kendisinin de katıldığını ve bu görüşmede üçüncü ülkeler ya da şahıslar hakkında konuşulmadığını söylemişti.
RUSYA-İSRAİL
Yayımlanan belgelerde ayrıca, Rus liderlerinin İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman'ı "kendilerinden biri" olarak gördükleri belirtildi.
Moskova'daki ABD Büyükelçiliği tarafından ABD Dışişleri Bakanlığı'na gönderilen bir belgede, Lieberman'ın Rusya'ya 2009 Haziran'ında yaptığı ziyaretle ilgili değerlendirmeler aktarılıp, bilgilerin kaynağının da İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Yuval Fuchs olduğu kaydediliyor.
Belgeye göre, "Rusça konuşan Lieberman, 'kendilerinden biri' olduğu yolundaki Moskova'nın izlenimini pekiştirmiş." Belgeyi yazan ABD'li yetkili, "İsrail Dışişleri Bakanı'nın tüm toplantılarını Rusça yaptığını, Moskova'yla ilgili hikayeler anlattığını, sigara içtiğini ve Rus muhataplarıyla rahat bir atmosfer yarattığını" vurguluyor.
ABD'li yetkili Fuchs'un sözlerine dayanarak, İsrail Dışişleri Bakanı'nın "eski bir dost gibi davrandığını", Rusların da onu "zaten tanıdıkları" gibi hareket ettiklerini belirtip, yine de "İsrail Dışişleri Bakanı'nın kişisel diplomasisinin, güçlü olan Rusya-İsrail ilişkilerine ölçülebilir bir etkisi olup olmayacağını söylemek için henüz erken" yorumunu eklemiş.
ÇİN'İN KAZAKİSTAN BÜYÜKELÇİSİ
Wikileaks'in yayınladığı gizli Amerikan belgelerine göre, Çin Kore yarımadasının birleşmesini kabule hazır bulunuyor.
Bir belgeye göre, Çin'in Kazakistan Büyükelçisi Cheng Guoping, ABD'nin Kazakistan Büyükelçisi Richard Hoagland'a geçen yıl bir yemekte, Pekin'in Kuzey Kore'nin nükleer programını çok can sıkıcı bulduğunu söylerken, ülkesinin uzun dönemde barışçıl bir birleşme umduğunu, ancak kısa vadede iki ülkenin ayrı olmayı sürdürmesini beklediğini ifade etti.
Bir başka belgede de, ismi açıklanmayan bir Çinli yetkiliye atfen, Çin'in Kuzey Kore'nin ikinci nükleer denemesini yaparak ve bir füze denemesi yaparak, "çok ileri gittiğini" düşündüğü belirtiliyor.
MISIR CUMHURBAŞKANI MÜBAREK'TEN ABD'YE: "IRAK'A DÜRÜST BİR DİKTATÖR YERLEŞTİRELİM"
ANKARA (A.A) - 30.11.2010 - Wikileaks'de yayımlanan belgelerden birine göre Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, ABD'ye Irak'a "adil bir diktatör" yerleştirme önerisinde bulunuyor ve İran'ın atom silahına sahip olması durumunda ülkesinin de askeri nükleer program başlatabileceğini söylüyor.
Mübarek ve bir Amerikan parlamenter heyeti arasında Mayıs 2008'de yapılan bir görüşmenin ardından ABD'nin Kahire Büyükelçiliği tarafından gönderilen diplomatik mesajda, Mübarek, Saddam Hüseyin rejiminin yıkılmasından 5 yıl sonra Irak'ın istikrar reçetesini veriyor ve "Silahlı kuvvetlere takviye yapın, nüfuzunuzdan vazgeçin, askeri darbe olsun. Bir diktatörünüz olur, ama adil biri olmalı" diyor.
Amerikalı muhataplarına "Demokrasiyi unutun, Iraklılar doğuştan çok dayanıklıdır" diyen Hüsnü Mübarek, ABD'nin Irak'ı işgalinin bir hata olacağını söylediğini, ama kimsenin kendisini dinlemediğini anımsatıyor.
Mısır Cumhurbaşkanı, Saddam Hüseyin rejimi devrildikten sonra ABD'nin çok çabuk çekilmesinin İran'ın Irak üzerindeki etkisini artıracağının altını çiziyor, ayrıca ülkesinin İran'ın atom silahı sahibi olma perspektifi karşısındaki endişesini saklamıyor.
Belgelere göre "Hepimiz korkuyoruz" diyen Mübarek, İran'ın çabalarında başarılı olması durumunda Mısır'ın kendi nükleer silahlanma programını başlatabileceğini söylüyor.
KARZAİ'NİN UYUŞTURUCU KAÇAKÇILARINI AFFETTİĞİ İDDİASI
ANKARA (A.A) - 30.11.2010 - Wikileaks internet sitesinin yayımladığı belgelerde, Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'nin, güçlü kişilerle bağlantısı olan uyuşturucu kaçakçısı zanlılarını affettiği, tehlikeli tutukluları serbest bıraktığı öne sürüldü.
ABD'nin Kabil Büyükelçi Yardımcısı Frank Ricciardone tarafından gönderilen 6 Ağustos 2009 tarihli yazıda, "hem Karzai hem de Afganistan başsavcısının, hazırlık tahkikatında zanlıların serbest bırakılmasını sağladığı, tehlikeli kişilerin yargılanmaksızın özgür kalmalarına ya da yeniden savaş alanına dönmelerine izin verdiği" belirtiliyor.
Aynı belgede Karzai'nin, Nisan 2009'da 124 kilogram eroinle yakalanan 5 Afgan polisini, bu kişilerin 1990'lardaki iç savaşta kahramanlaşan iki kişiyle bağlantıları olduğu gerekçesiyle affettiği kaydedildi.
Sözkonusu polislerin mahkum edilerek 16 ila 18 yıl hapis cezalarına çarptırıldıkları, ancak Karzai'nin, "iç savaş sırasında şehit olan iki kişiyle uzaktan akrabalığı bulundukları gerekçesiyle hepsini affettiği" belirtilen yazıda, Karzai'nin ayrıca, zengin bir işadamının oğlu ve devlet başkanının destekçilerinden biri olan Hacı Emanullah ile ilgili bir uyuşturucu davasına karıştığı kaydedildi.
Ricciardone, "Hiçbir anayasal yetkisi olmadan Karzai, polise, sanığın arkasından dolap çevrildiği sonucuna varan ikinci bir soruşturma açılması emrini verdi" ifadesini kullandı.
Frank Ricciardone, kaleme aldığı istihbarat notlarında ayrıca, Hamid Karzai'nin, 19 yıl hapse mahkum olan uyuşturucu kaçakçısı İsmail Safad'ı serbest bırakmayı planladığına işaret etti. Büyük miktarda eroin ve silahla 2005 yılında tutuklanan Safad, ABD'nin uyuşturucuyla mücadele teşkilatı DEA'nın öncelikli hedeflerinden biriydi.
Wikileaks'in dün yayımladığı belgelerin, ABD-Afganistan ilişkilerini germeyeceğini söyleyen Karzai'nin sözcüsü Vahid Ömer, konuyla ilgili olarak henüz açıklama yapmadı.
KANADA, AFGANİSTAN'DAKİ SALDIRILARLA İLGİLİ YARDIM ETMESİ İÇİN İRAN İLE GÖRÜŞMÜŞ
ANKARA-ÜSKÜP-STOCKHOLM (A.A) - 30.11.2010 - Wikileaks sitesinde yayınlanan Amerikan diplomatik yazışmalarından birinde, Kanada istihbaratının, Afganistan'daki olası saldırılarla ilgili "yardım" öneren İran İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı ile 2008'de temaslarda bulunduğu belirtildi.
Kanada İstihbarat Servisi (CSIS) Başkanı Jim Judd ve Amerikan Dışişleri Bakanlığı Müşaviri Eliot Cohen arasında 2 Temmuz 2008'de Ottawa'da yapılan görüşmenin belgesine göre, Judd, ülkesi ile İran arasındaki ilişkilerin yıllardır çok soğuk olduğunu belirterek, istihbarat servisinin İran konusunda "çok çok endişeli" olduğunu söylüyor.
CSIS'ın kısa süre önce, İran İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı'nın Kanada ile bir iletişim kanalı istemesinden sonra, bakanlıkla konuştuğunu anlatan Judd, "İranlılar potansiyel saldırılar konusundaki istihbarat paylaşımı da olmak üzere, Afgan sorunları konusunda Kanada'ya yardım etmeyi kabul ettiler" dedi.
Belgeye göre, Judd, "Aslında bu arada İranlıların gerçekten ne istediklerini anlamadık, çünkü onların Afganistan'daki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü'nü (ISAF) öldürmek istedikleri açıktı" diye de itirafta bulundu.
YUNANİSTAN MAKEDONYA'DA GİZLİ SİYASİ FAALİYETLERDE BULUNMUŞ
Wikileaks internet sitesi tarafından sızdırılan gizli belgelerden birinde ise Yunanistan'ın Makedonya'da gizli siyasi faaliyetlerde bulunduğu ileri sürülüyor.
Sızdırılan belgeler arasında, ABD Üsküp Büyükelçiliği tarafından Makedonya ile ilgili hazırlanan 783 belge bulunduğu, bunlardan 142'sinin Makedonya-Yunanistan ilişkilerini kapsadığı bildirildi.
Bu arada ABD Üsküp Büyükelçiliği yetkilileri, özel bir TV kanalına yaptıkları açıklamada, belgelerin orijinal olup olmadığı konusunun araştırıldığını bildirdi.
"İSVEÇ TERÖRİST YAKALAMADA AKTİF ROL OYNADI
Gizli belgelerde ayrıca, İsveç'in ABD ile yaptığı işbirliğiyle, teröristlerin yakalanmasında büyük imkan sunduğu belirtiliyor.
İsveç basınına göre, açıklanan belgelerden 819'unda İsveç ile ilgili bilgiler yeralıyor ve begelerden 671'i Stockholm'deki ABD Büyükelçiliği'nden geçildi.
Yayımlanan diplomatik raporlarda teröristlerin yakalanmasında ABD ile İsveç hükümetinin yaptığı işbirliği anlatılıyor.
MISIR İSTİHBARAT BAŞKANI SÜLEYMAN: "NE HAMAS NE DE EL FETİH ANLAŞMADAN YANA"
TEL AVİV (A.A) - 30.11.2010 - Hamas'ın 2007 ortalarında Gazze Şeridi'nde yönetimi ele geçirmesinin ardından El Fetih ile Hamas arasında başarısızlıkla sonuçlanan ulusal birlik görüşmelerine aracılık eden Mısır istihbaratının başkanı Ömer Süleyman, WikiLeaks'de yayımlanan belgelerde, her iki tarafın da ulusal birlik konusunda anlaşmayı istemediklerini savunuyor.
Belgelere göre, dönemin ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General David Petraeus ile Mısır istihbarat başkanı Süleyman arasında Kahire'de yapılan bir görüşmenin ardından Haziran 2009'da ABD'ye gönderilen bir kriptoda, Süleyman'ın "Uzlaşma belirsiz...Ne Hamas ne de El Fetih gerçekte bir anlaşma istiyor" dediği aktarılıyor.
Görüşmelerin açmazda olduğunu anlatan Süleyman'ın, Hamas'ın Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'tan Batı Şeria'da tutuklanan tüm Hamaslıları serbest bırakmasını istediğini ve bu yapılıncaya dek görüşmeleri durduğunu belirttiği, Hamas'ın bu koşulunu Abbas'ın kabul etmeyeceğini söylediği kaydediliyor.
Ömer Süleyman'ın yine de Mısır'ın Filistinliler arasında birleşmenin sağlanmasına yönelik çabalarından vazgeçmeyeceği sözünü verdiği ve "Çok zor, ama ben daima iyimserim. Kendimi sabırlı bir adam olarak görüyorum... Ama sabrımı da yitiriyorum" dediği ifade ediliyor.
Süleyman'ın Petraeus'a ayrıca, Mısır'ın Gazze'de sükuneti sağlamak, Hamas'ı zayıflatmak ve Abbas'a halk desteği sağlamak şeklinde 3 ana hedefi bulunduğunu açıkladığı belirtiliyor.
Hamas'ın zayıflatılması konusunda da Süleyman'ın "Mısır'ın Gazze'ye para ve silah naklini durdurduğunu, Hamas'ın Mısır ile Gazze sınırı altındaki tüneller vasıtasıyla yeniden silahlanma imkanları bulamadığı için yönetim kabiliyetini yitirdiğini hissettiğini" de dile getirdiği vurgulanıyor.
PERES, OSLO ANLAŞMASININ "HATA OLDUĞUNU" SÖYLEMİŞ
TEL AVİV (A.A) - 30.11.2010 - Wikileaks tarafından yayımlanan belgeler, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in yıllar sonra Filistinlilerle imzalanan Oslo anlaşmasını "hata" olarak gördüğünü ortaya koydu.
ABD Kongre üyesi Gary Ackerman'ın o dönemde Binyamin Netanyahu ile yaptığı bir konuşmaya dayanarak 2007 yılı Nisan ayında gönderdiği bir telgrafta, Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in Netanyahu'ya, kendisinin de yardımcı olduğu Oslo barış sürecinin yanlış temellere dayandığını söylediği belirtildi.
Peres o dönemde Başbakan Yardımcısı, Netanyahu da muhalefet lideri idi.
Ackerman'ın telgrafına göre, Netanyahu Şimon Peres'in kendisine, Oslo'nun yanlış ekonomik temellere dayandığını, Avrupalıların ve ABD'nin Filistinlilere yardımının şişirilmiş bir bürokrasinin yaratılmasına yolaçıp, Filistin Yönetimi çalışanlarının, maaşlarının ödenmesi için uluslararası toplumun eline bakmaları sonucunu getirdiğini söylediğini aktardı.
Ackerman'ın notlarına göre Netanyahu, yaptıkları görüşmede, Kadima partisini de "düzmece" bir parti olarak değerlendirip, eski Başbakan Ehud Olmert'in döneminde Hizbullah ile Lübnan'da yapılan 34 günlük İkinci Lübnan Savaşı'nı "aptallık" olarak yorumladı.
Jerusalem Post gazetesi ise Kadima partisinin ortaya çıkan bu ayrıntılardan sonra Netanyahu'ya sert çıktığını belirtti.
Gazete, Kadima milletvekillerinden Yoel Hason'un, "Netanyahu, siyasi çıkarlarını ülkenin çıkarlarının önüne koyuyor. Wikileaks, Netanyahu'nun içiboş liderliğine ilişkin olarak buzdağının görünen kısmını ortaya koymuştur" dedi.
ABD BÜYÜKELÇİSİ: TÜRKLER "BİR ROLLS ROYCE'UN HIRSINA, BİR ROVER'IN OLANAKLARINA SAHİP"
ANKARA (A.A) - 29.11.2010 - Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan belgelere göre, ABD eski Büyükelçisi James Jeffrey, Türkiye'nin son dönemdeki dış politikasının "İslami dünyaya ve Müslüman geleneklerine daha fazla odaklandığını ancak bunun Türkiye'nin Batı'ya yönelimini ve ABD ile işbirliğini engellemediğini" kaydetti.
Wikileaks'in yayımladığı, 20 Ocak 2010 tarihli "hizmete özel" belgeye göre James Jeffrey, Türkiye'nin dış politikasında o dönemde basında yer alan "eksen kayması" iddialarına ve haberlerine değinerek, Türk dış politikası hakkında şu yorumda bulundu:
"Bütün bunlar, ülkenin İslami dünyaya ve Müslüman geleneklerine daha fazla odaklandığı anlamına mı geliyor? Kesinlikle evet. Peki bu, ülkenin geleneksel Batı'ya yönelimini ve bizimli işbirliği yapma isteğini engelliyor mu? Kesinlikle hayır."
AK Parti'nin dış politikasının, "daha bağımsız ve aktif olma isteği ve İslami yönelimle" yönlendirildiği belirtilen belgede, "akılcı ülke çıkarları, ticaret imkanları ve istikrar arayışının da" Türkiye'nin yeni eğilimini yönlendirdiği belirtildi.
Belgede, ABD ile Türkiye arasında, "gelecek aylarda önem kazanacak ana sorunların, Türkiye-İsrail ilişkileri, Ermenistan'la imzalanan protokoller ve Türkiye'nin İran ile yan yana duruşu" olacağı kaydedildi.
Belgede şu cümleler yer alıyor:
"Netice olarak, halkı tarafından bu hale getirilen bir Türkiye'yle birlikte yaşamak zorunda kalacağız. Bu, belli konular üzerinde adım adım ilerlemeyi ve Türkiye'nin sıklıkla kendi yoluna gittiğini kabul etmeyi gerektiriyor. Er ya da geç, bu siyasi liderlerden oluşan oyuncu kadrosuyla ve onların yıkıcı dram ve retoriğe duydukları büyük arzuyla uğraşmak zorunda olmayacağımız günler de gelecek. Ancak bölgede daha iyi kimseyi görmüyoruz ve Türkiye, dünya standartlarında "Batılı" kurumları, yetkinliği, uyumu ve Ortadoğu kültürü ve diniyle çetrefilli bir karışım olarak var olmaya devam edecek."
"GELENEKSEL BATI"
Türk politikasının, "geleneksel Batı" olarak adlandırılan bir karışımdan oluştuğu belirtilen belgede, bu karışımın "sıfır problem" ve "yeni Osmanlıcılık"tan oluştuğu ifade edildi.
"Geleneksel unsurların" Türk dış politikasının çekirdeği olmaya devam ettiği kaydedilen belgede, merkezde Batı'ya uyum ve işbirliğinin yer aldığı aktarıldı. NATO, AB gibi kurumların büyük önem taşıdığı belirtilerek, Avrupa'nın Türkiye'nin en önemli ekonomik ortağı olduğu vurgulandı.
Ordunun "ABD tarafından silahlandırıldığı" belirtilerek, Türkiye'nin, Afganistan ve Irak gibi bölgelerde, ABD ve NATO'nun işbirliği olmadan istikrarın sağlanamayacağının farkında olduğu kaydedildi.
Belgede, "AK Parti liderlerinin, Ortadoğu ya da başka bir yerdeki cazibelerinin büyük bölümünün, önemli Batılı klüplerdeki ayrıcalıklı konumlarından geldiğinin farkında oldukları" yorumu yapıldı.
Türkiye'nin kendisini "post modernize etmeye çalıştığı" yorumunun yapıldığı belgede, AK Parti yönetiminde inisiyatif alınan konuların listesinin "etkileyici" olduğu belirtilerek, "2004 yılında Annan Planının kabul edildiği, Yunanistan ile 1999 ile başlatılan yeni sürecin sürdürüldüğü, Ermenistan ile Protokollerin imzalandığı, Bağdat ve Erbil ile yapıcı ve sıcak ilişkiler geliştirildiği, Suriye'ye yakınlaşıldığı" kaydedildi.
Belgede, son gelişmelere ilişkin şu yorum yer aldı: "Bu yeni yaklaşım alkışlanıyor ancak uygulamada çok azı başarıldı."
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Türkiye'nin yüzünü daha fazla doğuya dönmesiyle ilgili olarak yapılan "yeni Osmanlıcılık" yorumlarını reddetmek yerine "kucakladığının" belirtildiği belgede, Davutoğlu'nun kendisinin "Gazze'de savaşmış bir Osmanlı askerinin torunu olduğu" kaydedildi.
"ROLLS ROYCE'UN HIRSI..."
Belgede, Türkiye'nin yeni dış politikasının ABD için "karmakarışık" bir durum olduğu belirtilerek, bölgesel yüklerin sırtlanmasının ABD'yi rahatlatacağı ancak "kontrol kaybını" da beraberinde getireceği ifade edildi.
Türkiye'nin çok önemli bir müttefik olduğu kaydedilen belgede, "İncirlik, Habur ve Türk hava sahasının Irak ve Afganistan operasyonları için kullanılmasının vazgeçilmez" olduğu vurgulandı.
Belgede "asıl korkulanın", Türk dış politikasındaki yeni "açılımların" sonuca ulaşmamasının Türk politikasını ve bölgeyi olumsuz etkilemesi olduğu belirtildi.
ABD için en büyük potansiyel tehlikenin Türkiye'nin "Ortadoğu ve Balkanlarda yeni Osmanlıcı politikaları" olduğunun kaydedildiği belgede, bu "geçmişe dönme" eğiliminin, Davutoğlu'nun Saraybosna'da yaptığı konuşmasında çok açık olduğu ve "Türklerin, daha İslami ve endişe verici bölgesel aktörlerle" işbirliği yapma eğiliminin yeni sorunlar yaratacağı bildirildi.
Belgede şu ifadeler yer alıyor:
"Bir Rolls Royce'un hırsına ancak bir Rover'ın olanaklarına sahip olan Türkler, davalarının savunucuları arasına Türkleri çekince çok mutlu olacak bir mazlum (Sladziç, Meşal, Ahmedinejad) buluyor ve 'bu adam'ın çıkarı için 'Batılı' duruşa toslamaya kalkışıyor. Batı'nın politikaları ve güdülerinin Türk kamuoyunun büyük kısmı ve AK Parti tarafından sorgulanması, 'etki', 'güç' ve 'Geri döndük!' sloganları için düşük maliyetli ve popüler bir araç sağlıyor."
ARAP LİDERLERİ İRAN'I SEVMİYOR VE TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR
PARİS (A.A) - 28.11.2010 - Fransız Le Monde gazetesi, dünyada büyük merakla beklenen internet sitesi WikiLeaks'in sızdırdığı ''gizli devlet'' belgelerini yayınladı.
Gazetede yer alan gizli bilgilere göre, Arap ülkeleri liderleri İran'ı sevmiyor ve tehdit olarak görüyor.
Belgelerde, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz, 2009 yılında ABD Başkanı Barack Obama'nın terörle mücadele danışmanı John Brennan'a, ''İranlılara güvenilmez. İran maceracı bir ülke ve hedefi sorun yaratmak. Allah İran'ın günahlarından bizi korusun'' ifadesini kullandığı belirtiliyor.
Suudi Arabistan Kralının, İran için ''yılanın başını kesmek gerekir''ifadesini kullandığı da yine belgelerde yer alıyor.
Yine Kralın, Amerikalı General James Jones'la yaptığı 11 Şubat 2010 tarihli görüşmede, ''eğer İran nükleer silaha sahip olursa, bölgedeki bütün ülkeler de nükleer silaha sahip olur'' dediği belirtildi.
BAHREYN KRALI
Bayreyn Kralı Hamad Al-Khalifa'nın, 1 Şubat 2009 tarihinde, Amerikalı General David Petraeus'a, ''İran'ın nükleer programının durdurulması gerekir'' dediği de yer alan gizli belgelerde, ''Arap ülkelerinin tamamının, İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak endişe taşıdığı'' ifade edildi.
Le Monde gazetesi, söz konusu belgelere dayanarak, Abu Dabi Prensi Muhammed bin Zayed'i bu liderler içinde en kararlısı olarak gösterdi.
Belgelere göre, Amerikalı General Mullen, bin Zayed ile görüşmesine ilişkin olarak 9 Şubat 2010 tarihinde merkeze telgraf çekti. Telgrafta, Zayed'in, ''İran'ın nükleer sitelerine karşı havadan saldırıların yetersiz olduğu ve karadan da saldırmak gerekir'' dediği belirtildi.
Katar Emiri'nin Amerikalı senatör John Kerry ile yaptığı görüşme de, 14 Şubat 2010 tarihinde merkeze geçilen telgrafla açığa çıkıyor. Bu görüşmede Katar Emiri'nin, ''İranlıların söyledikleri yüz kelimeden sadece birisine inanın'' ifadesini kullandığı bildirildi.
Kahire'de bulunan bir Amerikalı diplomatın Şubat 2009'da çektiği telgraflarda da, Mısır Devlet Başkan Hüsnü Mübarek'in İran'dan son derece nefret ettiği ve Mübarek'in İranlılar için ''yalancı oldukları ve onlara inanılmaması gerektiğini'' söylediği kaydedildi.
Yine aynı belgelerde, Ürdün Meclis Başkanı Zeid Rifaiu'nun da, Amerikalılara, ''İran'la diyalogla hiçbir yere varılamaz'' dediği kaydediliyor.
SUUDİ KRALININ ABD'DEN İRAN'A SALDIRMASI İSTEĞİ BİLGİSİ YER ALIYOR
LONDRA (A.A) - 28.11.2010 - İngiliz Guardian gazetesinin internet sitesinde de, dünyadaki bazı gazetelerle birlikte Wikileaks'in yayınladığı son gizli belgelere yer verildi.
Dünyadaki ABD büyükelçiliklerinden gönderilen 250 binden fazla mesajda yer alan bilgilerin aktarıldığı belgelere göre, Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın da aralarında bulunduğu bazı Arap liderleri, ABD'den İran'a nükleer programına son vermesi için hava saldırısında bulunmasını istedi. Ayrıca Amerikalı yetkililer, BM ile ilgili casusluk yapmakla görevlendirildi.
Guardian gazetesi, ''bu iki bilginin bile dünyayı sarsmaya yeterli olduğunu'' belirterek, gizli belgelerin Washington'ın birçok hassas uluslararası konudaki değerlendirmelerini de gözler önüne serdiğini kaydetti. Gazetenin internet sitesinde, gizli belgelerde şu detayların da yer aldığı belirtildi:
-Pakistan'ın nükleer programı konusunda Washington ve Londra'nın duyduğu endişeler,
-Rus hükümeti ile organize suç arasında iddia edilen bağlantılar,
-İngiltere'ye yönelik Afganistan'daki askeri operasyonlarla ilgili eleştiriler,
-İngiliz kraliyet ailesinin bir mensubunun uygunsuz davranışları,
Belgelerde ayrıca, İran'ın Kuzey Kore füzelerini kullanma girişimi, Afgan hükümetindeki yolsuzluklar, ABD'nin Suriye'yi Lübnan'daki Hizbullah'a silah yardımı yapmasını engelleme girişimleri gibi konularda çeşitli bilgiler bulunduğu kaydedildi.
BELGELERDE ABD SAVUNMA BAKANI GATES'İN İRAN'A YAPILACAK ASKERİ BİR OPERASYONUN BU ÜLKENİN NÜKLEER PROGRAMINI SADECE 1 YA DA 3 YIL GECİKTİREBİLECEĞİNE İNANDIĞINI BELİRTİLİYOR
NEW YORK (A.A) - 28.11.2010 - Wikileaks internet sitesi tarafından sızdırılan belgeleri yayınlayan New York Times gazetesi, belgelere göre ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in İran'a yapılacak askeri bir operasyonun bu ülkenin nükleer programını sadece 1 ya da 3 yıl geciktirebileceğini inandığını ortaya koyduğunu bildirdi.
New York Times, dünyada büyük merakla beklenen internet sitesi WikiLeaks'in sızdırdığı ''gizli devlet'' belgelerini yayınlayan ilk kuruluş oldu.
New York Times gazetesi Washington mahreçli haberinde, internet sitesi Wikileaks tarafından sızdırılan son 3 yıla aşkın çeyrek milyon kadar gizli Amerikan diplomatik yazışmasında, yabancı liderlerle ve dünyadaki nükleer ve terörist tehditlerle ilgili değerlendirmelerin bulunduğunu bildirdi.
Gazete ABD Dışişleri Bakanlığının toplam 270 büyükelçilik ve konsolosluklarla günlük yazışmalarına dayanan gizli belgeleri, bugünden itibaren gelecek günlerde tek tek açıklayacağını vurguladı.
Belgelerde Suudi Arabistanlı bazı donörlerin El Kaide gibi terörist grupların ana mali kaynakları oldukları, Çin hükümetinin bilgisayar sabotajlarıyla ABD'yi hedef aldığı kaydediliyor.
Belgelere göre ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in İran'a yapılacak askeri bir operasyonun bu ülkenin nükleer programını sadece 1 ya da 3 yıl geciktirebileceğini inandığını ortaya koyduğunu da bildirdi.
Gizli belgelerde, İran'ın Kuzey Kore'den, Batı Avrupa'yı vurma kapasitesine sahip son derece gelişmiş füzeler aldığı ve ABD'nin, İran'ın bu füzeleri daha uzun menzilli füzeler üretmede araç olarak kullandığından endişe ettiği ve bu gelişmiş füzelerin son derece kuvvetli olduğu da kaydediliyor.
İSRAİL, ABD'YE İRAN'A YÖNELİK POLİTİKASINI SERTLEŞTİRMESİ İÇİN BASKI YAPIYOR
PARİS (A.A) - 28.11.2010 - Fransız Le Monde gazetesi, dünyada büyük merakla beklenen internet sitesi WikiLeaks'in sızdırdığı ''gizli devlet'' belgelerini yayınladı. Gazetede yer alan gizli bilgilere göre, İsrail, İran'a yönelik politikasını sertleştirmesi için ABD'ye baskı yapıyor.
Fransız gazetesinin internet sitesinde yer alan, 18 Kasım 2009 tarihle gizli belge, ABD'nin İran konusunda 2010'u ''kritik bir yıl''olarak gördüğünü ortaya koydu.
Belgelerde, İran'ın nükleer sitelerinin korunmasını güçlendirmeye devam etmesi halinde, ABD'nin müdahalesinin zorlaşacağı yorumuna yer verildi.
Yine belgelerde, ABD' yönetiminin, yeraltı sığınaklarını (bunker) delmek için gerekli silahları 2010 mayıs ayında İsrail'e teslim ettiği ortaya çıktı.
Gizli belgeler, İsrail gizli servisi Mossad şefinin, 2007 yılında, ABD yönetimine, ''İran'da rejimi devirmek için üzerinde tartışılacak seçenekler arasında, öğrenciler, demokratlar, Kürt ve Azeriler gibi etnik grupların desteklenmesini önerdiği'' ifade edildi.
Fransız gazetesi, gizli belgelerin ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in, Fransız mevkidaşı Herve Morin ile bu yıl Şubat ayında yaptığı görüşmede, ''İran'a saldırırsak, bu ülkenin atom bombası yapmasını sadece bir ile üç yıl arasında değişen bir süre için erteletebiliriz'' dediğini de duyurdu.
İRAN NÜKLEER PROGRAMINI KUZEY KORE'DEN ALDIĞI YARDIMLA GÜÇLENDİRDİ
NEW YORK (A.A) - 28.11.2010 - New York Times Gazetesi, Wikileaks internet sitesi tarafından sızdırılan onbinlerce gizli belgede, İran'ın nükleer programını Kuzey Kore'den aldığı yardımla güçlendirdiğinin de yer aldığını yazdı.
New York Times gazetesi Wikileaks internet sitesi tarafından sağlanan 24 Şubat 2010 tarihli gizli Amerikan istihbarat belgelerine göre, İran'ın Kuzey Kore'den "R-27 isimli Rus tasarımına dayanan" 19 adet gelişmiş ve nükleer başlık taşıyabilen füze aldığını yazdı.
Belgelerde bu füzelerin İran'a ilk kez Batı Avrupa başkentlerini ya da Moskova'yı vurma kapasitesini verdiğini, Amerikalı yetkililerin bu füzelerin İran'ın kıtalararası balistik füze geliştirmesini hızlandırabileceğini düşündüklerini ortaya koyduğunu yazan gazete, Amerikan istihbarat yetkililerinin, İran'ın bu füzelerden aldıkları teknolojik bilgilerle yeni nesil füze yapmak konusunda tekonolojilerini geliştirdiğine inandıklarını yazdı.
Gizli belgelerin, Kuzey Kore ve İran'ın arasında, "bilindiğinden çok daha derin askeri ve belki de nükleer işbirliği bulunduğunu" ortaya koyduğunu yazan gazete, ABD yönetimi tarafından New York Times'a yapılan rica doğrultusunda sözkonusu istihbarat metnini yayınlamama kararı aldıklarını da vurguladı.
Gazete uzmanlara göre şu anda İran'ın bilinen balistik füzelerinin menzilinin kabaca en fazla 1,200 mil olduğunu (1931 kilometre) belirterek, buna göre uzmanların İran'ın füzelerinin İsrail dahil tüm Orta Doğu'ya, tüm Türkiye'ye ve Doğu Avrupa'nın bazı kısımlarına kadar uzanabileceğini düşündüklerini yazdı.
Denizaltından atılabilen Rus tasarımı R-27 füzelerinin menzilinin 1500 mile (2414 kilometre) kadar çıkabileceğini belirten New York Times, Kuzey Kore yapımı nükleer başlık taşıyabilen BM-25 adlı füzelerinin menzilinin ise 2000 mile (3218 km) kadar çıkabilediğini, bunun da bu füzelerin teoride İran'dan atılması durumunda Batı Avrupa ve Moskova'ya kadar etkisini gösterebileceklerini yazdı.
Gazete, Wikileaks belgelerinde İran'ın BM-25 füzelerini Kuzey Kore'den aldığı, bu füzelerde kullanılan gelişmiş teknolojiyi daha güçlü füze yapımında kullanmak istediğinin belirtildiğini de kaydetti.
New York Times gazetesi, pekçok konudaki Wikileaks gizli belgelerinin detaylarını bugünden itibaren gelecek günlerde tek tek açıklayacağını vurgulamıştı.
ABD, PAKİSTAN'IN ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ URANYUMUNU ELİNDEN ALACAK
İSLAMABAD (A.A) - 29.11.2010 - WikiLeaks sitesinde yayımlanan gizli belgelere göre, ABD, Pakistan'ın sahip olduğu zenginleştirilmiş uranyumu Pakistan'ın elinden alacak.
Pakistan'da İngilizce yayımlanan Dawn News gazetesi, Amerikalı yetkililerin 2007 yılından beri Pakistan'ın elinde bulunan zenginleştirilmiş uranyumu elinden almaya yönelik çaba gösterdiğini yazdı.
ABD'nin, Pakistan'daki zenginleştirilmiş uranyumun, yasa dışı örgütlerin eline geçmesi ve ABD'ye karşı kullanılabileceği ihtimaline karşı Pakistan'ın elinden alınması gerektiğine inandığı anlatılan habere göre, ABD bu amaca ulaşmak için öncelikle diplomatik kanalları kullanacak.
Haberde ayrıca, ''Pakistan Devlet Başkanı Asıf Ali Zerdari'nin, ülkenin gelişmesinin önünde en büyük engel olduğu ve ülkenin gittikçe kötüye giden siyasi ve ekonomik istikrarsızlık içinde bulunduğu'' ifadeleri yer aldı.
NEW YORK TIMES: "BELGELERE GÖRE BM'DE GÖREVLİ AMERİKALI DİPLOMATLARDAN KUZEY KORELİ DİPLOMATLARLA İLGİLİ DETAYLI İSTİHBARAT ELDE ETMELERİ İSTENMİŞ"
NEW YORK (A.A) - 29.11.2010 - New York Times Gazetesi, Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan on binlerce gizli belgede, BM'de görevli Amerikalı diplomatlardan, tüm Kuzey Koreli diplomatlarla ilgili ayrıntılı istihbarat elde etmelerinin istendiğinin de yer aldığını bildirdi.
Gazete, Wikileaks tarafından sızdırılan, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un imzasının bulunduğu gizli diplomatik belgede, ABD'nin BM Daimi Temsilciliğinde çalışan diplomatlara, ABD'nin BM'de önem verdiği meselelerle ilgili öncelikli bilgi edinmeleri gerekli konuların sıralandığını yazdı.
ABD'nin, BM'de öncelik verdiği konuların başında gelen Kuzey Kore ve İran'ın nükleer programlarıyla ilgili olarak Amerikalı diplomatlardan bazı özel istihbarat bilgilerini elde etmeleri istenen belge 31 Temmuz 2009 tarihini taşıyor.
Belgeye göre Kuzey Kore konusunda ABD Dışişleri Bakanlığı, Amerikalı diplomatlardan, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu tüm BM Güvenlik Konseyi üyelerinin, özellikle de diğer daimi üyelerinin (Rusya, Çin, İngiltere, Fransa) Kuzey Kore'ye karşı yaptırım da içerebilen yeni karar tasarıları konusundaki plan ve niyetleri ile BM'nin Kuzey Kore'ye yaptığı gıda yardımı konusundaki görüşleri hakkında istihbarat toplamaları isteniyor. Bunun yanı sıra Amerikalı diplomatlardan, Kuzey Kore'nin BM Daimi Temsilciliğinde çalışan tüm diplomatlarla ilgili detaylı kişisel istihbarat elde etmeleri de talep ediliyor. Belgede diplomatlardan, Kuzey Kore'de görevli BM Kalkınma Programı (UNDP) yetkilisi hakkında ve bu kişinin Kuzey Kore yetkilileri ile ilişkileri konusunda detaylı bilgi edinmeleri de isteniyor.
İRAN
Belgede Amerikalı diplomatlardan, İran'ın nükleer programı konusunda da öncelikli olarak BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un ve genel olarak BM Sekreteryasının niyetleri ve planlarıyla ilgili detaylı bilgi elde etmeleri de isteniyor.
Gazete, gizli belgede, genel olarak tüm Amerikalı diplomatlardan istihbarat kuruluşlarına aktarmaları istenen bilgileri nasıl toplayacakları konusunda detayların bulunduğunu belirterek bunların arasında yabancı diplomatların kredi kartları ve sık kullandıkları uçuş kartı numaralarıyla ilgili de bilgi elde etmelerinin istendiğini, bunun diplomatların hareketlerinin daha kolay izlenebilmesi için gerekli olduğunun kaydedildiğini yazdı.
ABD'nin, bu gizli belgeyle Amerikalı diplomatların "casusluk konusundaki rollerini genişlettiğini" yazan gazete, BM'de casusluk yapmanın uluslararası antlaşmalarla yasaklandığı ancak buna rağmen her zaman ülkelerin casusluk yapmaya eğimli olduklarının da bilinen bir gerçek olduğunu ifade etti.
NEW YORK TIMES: "BELGELERDE KORE'NİN BİRLEŞMESİ İHTİMALİ ÜZERİNDE DURULDUĞU YAZIYOR"
NEW YORK (A.A) - 29.11.2010 - New York Times Gazetesi, Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan on binlerce gizli belge arasında, Amerikalı ve Güney Koreli yetkililerin, Kuzey Kore'nin ekonomik sorunlarının ve siyasi geçiş sürecinin çökmesi durumunda, Kuzey Kore ile Güney Kore'nin birleşmesi konusu üzerinde durduklarını da yazdı.
Wikileaks tarafından sızdırılan belgelerin, ABD'nin gizli diplomatik kanallarının aydınlatılmasına yardımcı olduğunu belirten gazete, gizli belgelerin arasında aşağıdaki önemli konuların da yer aldığını kaydetti:
-Belgelere göre Amerikalı ve Güney Koreli yetkililer, Kuzey Kore'nin ekonomik sorunlarının ve siyasi geçiş sürecinin çökmesi durumunda, Kuzey Kore ile Güney Kore'nin birleşmesi konusu üzerinde durdular. Ayrıca Güney Koreli yetkililerin, birleşmiş bir Kore konusunda Çin'in endişelerini ortadan kaldırmak için Çin'e ekonomik teşvikler vermeyi düşündükleri de ortaya çıktı.
-Belgeler, ABD'nin, 2007 yılından beri Pakistanlı yetkililerden, ülkede bulunan bir nükleer araştırma reaktöründe bulunan yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumu kaldırmasını istediğini ancak bu konuda bir türlü başarıya ulaşamadığını ortaya koydu. Sızan belgelere göre ABD, Pakistan'ın söz konusu reaktöründe bulunan zenginleştirilmiş uranyumun yasadışı şekilde kullanılmasından korkarken, Pakistan ise uranyumu ortadan kaldırmaya yanaşmıyor.
-Belgelerde Amerikalı diplomatların, başka ülkelerin yetkilileriyle Guantanamo cezaevini boşaltmak ve tutukluları başka yerlere göndermek için pazarlık yaptığını ortaya koydu. Gizli belgelere göre Slovenya'ya, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmek istiyorsa, öncelikle Guantanamo'daki cezaevindeki bir tutukluyu ülkesine alması gerektiği söylenirken, küçük ada ülkesi Kiribati'ye de Çinli Müslüman tutukluları alması için milyonlarca dolarlık ekonomik teşvik verilmesi teklif edildi. Aynı yönde teklifin "Avrupa'da önem kazanmak isteyen" Belçika'ya da yapıldığı belirtildi.
-Belgelere göre Çin'in en yüksek karar alma organı Politbüro, Google'ın Çin'deki bilgisayar sistemlerine girmek için uğraştı ve bu denemenin, Çin'in ABD'ye karşı yürüttüğü bilgisayar sabotaj kampanyasının bir parçası olduğu vurgulandı.
-Belgelerde Suudi Arabistan'daki bazı mali kaynakların El Kaide gibi Sünni militan grupları mali açıdan destekleyenlerin başında geldikleri belirtilirken Katar'ın terörizmle mücadelede bölgesindeki "en kötü ülke" olduğu da kaydedildi. Ayrıca belgelerde ABD'nin, Suriye'nin Lübnan'daki Hizbullah'a silah temin etmesini durdurmada başarısız kaldığı da ifade edildi.
-Roma'daki Amerikalı diplomatların 2009 yılında İtalyan bilgi kaynaklarına dayandırarak yazdıkları gizli bir belgede, İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi ile Rusya Başbakanı Vladimir Putin arasında "olağanüstü derecede yakın bir ilişki olduğu", Berlusconi'nin Avrupa'da giderek Putin'in "sözcüsü" gibi davranmaya başladığı da belirtildi.
-Wikileaks belgelerine yer veren diğer gazetelerde de belirtildiği üzere, İran'ın nükleer programından büyük rahatsızlık duyan Suudi Arabistan Kralı Abdullah, ABD'den defalarca, nükleer programını yoketmek için İran'a saldırı yapmasını istedi, ayrıca ABD'ye "hala zaman varken yılanın başını kesmesini" tavsiye etti.
ABD, GUANTANAMO TUTSAKLARINI KABUL ETMELERİ İÇİN ÜLKELERE KATI TAKTİKLER UYGULAMIŞ
WASHINGTON (A.A) - 29.11.2010 - Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan belgelerden birine göre ABD, serbest bırakılan Guantanamo tutsaklarını kabul etmeleri için ülkelere karşı katı taktikler uygulamış.
Belgelerde, Slovenya'ya, "devlet başkanlarının, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşebilmesi için bu tutsaklardan birini kabul etmesinin söylendiği" belirtiliyor.
Büyük Okyanus'taki ada ülkelerinden Kiribati Cumhuriyeti'ne de, bir grup tutsağı kabul etmesi için milyonlarca dolar teklif edildiği belgelerde yer alıyor.
BERLUSCONİ VE KADDAFİ HAKKINDA
The Times'a göre belgelerde İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile Rusya Başbakanı Vladimir Putin arasındaki ilişkiye ilişkin yorumlar da yer alıyor. Bu belgelerden birinde Berlusconi'nin "giderek artan bir şekilde Putin'in Avrupa'daki avukatı olduğu görülüyor" deniliyor.
Libya lideri Muammer Kaddafi'nin "dengesiz" olarak nitelendirildiği belgelerde, Kaddafi'nin "seksi bir sarışın" olarak nitelendirilen Ukraynalı bir hemşire ile çok yakın arkadaş olduğu ifadesi yer alıyor.
Belgelerden birinde de Amerikalı ve Güney Koreli yetkililerin, Kuzey Kore'nin ekonomik sıkıntısının ve bir siyasi dönüşümün bu ülkenin çökmesine yol açması durumunda birleşik bir Kore ihtimalinden konuştuklarına ilişkin bilgiler bulunuyor.
LE MONDE: "BELGELERE GÖRE, İRAN'IN DİNİ LİDERİ HAMANEY HASTA"
PARİS (A.A) - 29.11.2010 - Le Monde gazetesi, Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan on binlerce gizli belgedeki bilgiler arasında, İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in kanser hastası olduğunun yer aldığını aktardı.
Gizli belgelerde, 2009 yılında İranlı bir kaynağın görüşlerine yer verilerek, ''dini liderin kan kanseri hastalığının son aşamasında olduğu'' öne sürüldü.
Orta Asya'da yaşayan ve İran'a iş için yolculuk yapan sözkonusu kaynak, İran'ın eski cumhurbaşkanlarından Ali Ekber Haşimi Rafsancani'nin bu gelişmeyi, kendisinin de tanıdığı bir yakınına söylediğini Amerikalılara aktarmış.
ABD'NİN DÜNYA ÇAPINDAKİ BÜYÜKELÇİLİKLERİNİN GİZLİ BİLGİ NOTLARININ TARİHLERİ 1966'YA KADAR GİDİYOR
ANKARA (A.A) - 29.11.2010 - Hükümetlerin ve diğer kuruluşların etiğe aykırı, yasal olmayan görev ihlallerine ilişkin sızan belgeleri kamuoyuna duyuran ve son yıllarda yayımladığı ABD'nin Irak ve Afganistan savaşıyla ilgili gizli belgelerle ses getiren Wikileaks internet sitesinin dün yayımladığı ABD büyükelçilerinin gizli bilgi notlarının tarihleri, 1966'dan bu yılın şubat ayına kadar uzanıyor.
Wikileaks'in internet sitesinde yer alan bilgiye göre, dün akşam yayımlanmaya başlanan ABD diplomatik temsilciliklerinin sızan yazışmalarıyla ilgili 251 bin 287 adet belgeyi kamuoyuna aşamalı olarak birkaç ayda duyuracak.
Söz konusu ABD büyükelçilerinin gizli bilgi notlarının, şimdiye kadar kamuoyuna duyurulan en büyük kapsamlı gizli belgeler olacağını belirten Wikileaks, yayımlamaya başladığı dünya çapındaki 274 ABD büyükelçiliğinin gizli iletişimleri ile ABD Dışişleri Bakanlığına ait belgelerin 15 bin 652'sinin "secret" yani "gizli", 101 bin 748'inin "confidential" (hizmete özel), 133 bin 887'sinin "unclassified" (açık bilgi) olarak sınıflandırıldığını belirtti.
Wikileaks, sızdırılmış belgeleri yayımlarken, bu belgelerin dünya çapında herkese ABD hükümetinin dış faaliyetlerini anlamak için eşsiz bir olanak sağlayacağını ifade etti.
Belgelerin tamamını birkaç aya yayarak yayımlamalarıyla ilgili olarak da Wikileaks internet sitesinde, "Belgelerdeki konular öyle önemli ve coğrafi alanı öyle genişti ki, başka türlü yapmak bu malzemelere haksızlık olacaktı" ifadesine yer verildi.
"BELGELER, ABD'NİN MÜTTEFİKLERİ VE BM'Yİ DE İÇEREN CASUSLUK FAALİYETLERİNİN BOYUTUNU GÖSTERİYOR"
Wikileaks internet sitesi, yayımlamaya başladığı belgelerin ABD'nin müttefikleri ve BM'de dahil casusluk faaliyetlerinin boyutunu ortaya koyduğunu ifade ederek, sızan belgelerin ABD'nin kendisine bağımlı ülkelerdeki yolsuzluk ve insan hakları ihlallerine karşı "köre dönüştüğünü", "güya tarafsız olan ülkelerle gizli anlaşmalar yaptığını" da gösterdiğini yazdı.
ABD'nin, bir devletin temsilcisine söyledikleriyle kapalı kapılar ardında söyledikleri arasındaki çelişkileri de ortaya çıkardığını kaydeden Wikileaks, yayımlamaya başladığı sızan belgelerin tamamının 28 Aralık 1966'tan, 28 Şubat 2010'a kadar 274 ABD büyükelçiliği, konsolosluğu ve diplomatik temsilciliklerinin bilgi notlarını kapsadığını belirtti.
Wikileaks'in duyurduğuna göre, bu belgelerde en çok adı geçen ülke Irak olurken, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği en fazla bilgi notunun geçildiği ülke oldu.
Ankara'dan gönderilen bilgi notlarıyla ilgili belgelerin sayısı 7918, Irak'tan gönderilenlerin sayısı ise 6 bin 667'yi buldu.
AZERBAYCAN CUMHURBAŞKANI ALİYEV'DEN ANKARA'YA ELEŞTİRİLER
ANKARA (A.A) - 29.11.2010 - Wikileaks'in yayımladığı gizli belgeler arasında Azerbaycan Devlet Başkan İlham Aliyev'in ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı William Burns ile yaptığı görüşmenin detayları da yer aldı.
25 Şubat 2010 tarihli belgeye göre, Rusya Cumhurbaşkanı Dimitri Medvedev ile Başbakan Vladimir Putin arasındaki ilişkiyi tanımlarken bir Azeri deyimi olan "İki kelle bir kazanda pişmez" ifadesini kullanan Aliyev'in, Türkiye-Ermenistan arasındaki yakınlaşma süreci ve Dağlık Karabağ'daki barış sürecine ilişkini endişelerini dile getirirken de yine aynı deyimi kullanmış olabileceği belirtildi.
Aliyev, Burns'e, 1915 olaylarının yıldönümü olan 24 Nisanın hem Dağlık Karabağ hem de Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi süreci üzerinde "Demokles'in kılıcı" gibi sallandığını da söyledi.
Belgede, İlhan Aliyev'in ayrıca, Dağlık Karabağ'a daha fazla süre tanınması açısından Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinin Nisan ayından sonraya bırakılmasını önerdiği belirtildi.
Belgeye göre, ABD'den Ermenistan üzerindeki baskıyı artırmasını isteyen Aliyev, Karabağ konusunda daha fazla esneklik göstermeye çalıştıklarını da söyledi.
ENERJİ İŞBİRLİĞİ
Enerji konusunun da ele alındığı toplantıda Aliyev, Türkiye'nin "yapıcı bir tutum" izlemesi halinde bu yıl bir gaz geçişi anlaşmasının yapılabileceğini ifade etti ancak 24 Nisandan önce hiçbirşeyin imzalanamayacağını da belirtti.
Türkiye-Rusya arasındaki faal işbirliğinin, sürecin önündeki engellerden biri olabileceği konusundaki endişesini de dile getiren Aliyev, "Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın kısa bir süre önce Azerbaycan devlet petrol şirketinin başkanına, 'Neden Rusya ile ilişkilerimizi bozmaya çalışıyorsunuz ki? Nabucco'ya gerçekten ihtiyacınız var mı?' dediğini de söyledi.
Belgeye göre, Rusya'ya gaz satma anlaşmasının detayları hakkında da bilgi veren Aliyev, bu anlaşmanın "Türk dostlarımıza" doğalgaz dağıtım merkezi yaratmasına izin verilmeyeceğini göstermek için yapıldığını ifade etti.
Belgede, Aliyev'in, Ankara'nın İsrail'e düşmanlığı nedeniyle Türkiye'nin uluslararası geleneksel dostları arasındaki desteğini yitirmesi de dahil "politik insiyatiflerinin başarısızlığına" ve dış politikalarındaki "naifliğine" işaret ederek, Erdoğan hükümetinden duyduğu hoşnutsuzluğu da ortaya koyduğu belirtildi.
Kendi düşüncesine göre, Türkiye'deki hükümetin hiçbir zaman "Ilımlı İslam" nitelemesini hak etmediğini dile getiren Aliyev, Erdoğan'ın, Arap ülkeleri sessiz kalırken, Hamas ve Gazze konusunda teşvik edici açıklamalar yapmasının Türkiye'ye hiçbir fayda getirmediğini söyledi.
İRAN'DAN TÜRKİYE'YE KAÇAN BİR ABD VATANDAŞININ İRAN'A İADESİ ABD BÜYÜKELÇİLİĞİNİN GİRİŞİMİYLE ENGELLENMİŞ
ANKARA (A.A) - 28.11.2010 - Wikileaks internet sitesinde yayımlanan sızdırılmış ABD'nin Ankara Büyükelçiliği belgelerinde, 2009 yılında İran'dan Türkiye'ye kaçarak ABD Büyükelçiliğine sığınan İran asıllı bir Amerikan vatandaşının İran'a iadesinin, ABD Büyükelçilğinin girişimiyle engellendiği öne sürüldü.
''Hizmete özel'' koduyla sınıflandırılan 11 Şubat 2009 tarihli belgede, Türkiye'nin, 9 Ocakta ABD Büyükelçiliğine sığınan Hüseyin Ghanbarzadeh Vahedi adlı 75 yaşındaki ABD vatandaşının Türkiye'ye yasadışı giriş yaptığı gerekçesiyle sınırdışı etmek istediği, ancak ABD Büyükelçiliğinin girişimiyle buna engel olunduğu savunuluyor.
Vahedi'nin İran'a akrabalarını ziyaret etmek üzere gittiği ve isteği dışında 7 ay bu ülkede tutulduğu belirtilen belgede, Vahedi'nin 3 gün süren çok zorlu şartlar altında İran'dan kaçarak Türkiye'ye geldiğine işaret edildi.
Belgede, Vahedi'nin İran'dan kaçışının Amerikalı yetkililerce bilindiği gerekçesiyle İran'a iade edilmek istendiğinin ABD'li yetkililere iletildiği belirtiliyor.
ABD Büyükelçiliğinin temasa geçtiği Türk Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin İçişleri Bakanlığına yaptığı "baskı sonucu" Vahedi'nin ABD'ye gönderilmesinin sağlandığı öne sürülen belgede, Türkiye'den ABD'ye iadesiyle ilgili hukuki işlemler, ülkeden çıkış hazırlıkları ve havaalanına götürülüşü sırasında Vahedi'nin güvenliğinin konsolosluk yetkililerince sağlandığı kaydediliyor.
Belgenin yorum kısmında Türk yetkililerin, "özellikle İran veya Irak'tan kaçak yollarla Türkiye'ye giren kişilerin, İran veya Irak pasaportunun yanı sıra ABD pasaportuna sahip olsalar bile geldikleri ülkeye iade ettikleri" belirtiliyor.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) raporlarına göre Türk yetkililerin, Türkiye'ye kaçan kişileri son derece acımasız şartlarda geldikleri ülkelere iade ettikleri iddialarına yer verilen belgede, "kaçak giriş yapanların gece yarısı otobüsle Türkiye'nin güney sınırına getirildikleri ve sonra da bu kişilere yeterli su ve yiyecek verilmeden havaya ateş açılmak suretiyle İran veya Irak sınırını geçmeye zorlandıkları" öne sürülüyor.
"İSRAİL, OPERASYON ÖNCESİ MISIR İLE FİLİSTİN LİDERLERİNİN DESTEĞİNİ ALMAYA ÇALIŞTI"
ANKARA (A.A) - 29.11.2010 - Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan belgelerden birinde, İsrail'in, Hamas'ın kontrolü altındaki Gazze Şeridi'ne 2008 sonunda düzenlediği operasyonda Mısır ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın desteğini almaya çalıştığı öne sürüldü.
ABD'nin Tel Aviv Büyükelçiliğinin İsrail basınında da yer alan gizli yazışmalarına göre, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak 2009'da Amerikan Kongresi'nden bir heyete, "Dökme Kurşun" taarruzu başlamadan önce Mısır ve Filistin yönetimi ile temasa geçtiği konusunda bilgi verdi.
Gizli yazışmada, Barak'ın, Mısır yönetimi ve Abbas'ın lideri olduğu El Fetih örgütü ile, Hamas'ın bozguna uğratıldıktan sonra Gazze Şeridi'nin kontrolünü almaya hazır olup olmadıkları yönünde konsültasyonlarda bulunduğunu Kongre heyetine bildirdiği ve aldığı olumsuz yanıtın kendisini şaşırtmadığı belirtildi.
Öte yandan belgelere göre, 26 Temmuz 2007 tarihli bir diplomatik yazışmada İsrail gizli servisi Mossad'ın Başkanı Meir Dagan, Filistin yönetimi hakkında çok daha olumsuz bir görüş bildirdi. İsrail'in resmi politikasına rağmen Dagan'ın, Filistinliler ile bir nihai anlaşma girişimi sağlamanın hiçbir sorunu çözmeyeceği yönündeki kendi görüşünü dile getirdiği kaydedildi.
GATES'DEN MORIN'E: "İSRAİL ABD OLMAKSIZIN İRAN'I VURABİLİR"
Bu arada yine belgelerde, ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in şubat ayında Fransız mevkidaşı Herve Morin'e, İsrail'in İran'a karşı ABD'nin yardımı olmaksızın bir operasyon düzenleyebileceğini, ancak bunun başarısından emin olmadığını söylediği öne sürüldü.
İki bakan arasında yapılan ve içeriği gizli tutulan görüşmede, Morin'in İsrail'in Amerikan yardımı olmadan İran'ı vurabilme kapasitesi konusundaki sorusuna, Gates, "başarılı olup olmayacağını bilmediğini, ancak İsrail'in böyle bir operasyon yürütebileceği" yanıtını verdiği belirtildi.
Bu belgelere göre, İran'a karşı bir askeri operasyonun etkisini pek önemsemeyen Amerikalı bakan, bir ülkenin konvansiyonel taarruzunun İran'ın nükleer planlarını bir ila üç yıl geciktirebileceği, ancak İran halkını saldırıyı düzenleyen ülkeye karşı birlik haline getirebileceği görüşünü de aktarıyor.
DÜNYA LİDERLERİ HAKKINDA İLGİNÇ TANIMLAMALAR
PARİS (A.A) - 29.11.2010 - Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan on binlerce gizli belgede, Amerikalı diplomatların dünya liderleri hakkında yaptıkları ilginç tanımlamalar ve yorumlar da ortaya çıktı.
Gizli bölgelerde Fransa Cumhurbaşkanı için, ''Çıplak Kral, alıngan, otoriter'' gibi ifadeler yer alıyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel için ''risk almaktan kaçınan ve hayal gücü eksik'' ifadeleri kullanılan belgelerde, İtalyan lider Silvio Berlusconi ''beceriksiz ve etkisiz'' olarak değerlendiriliyor.
Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev için ''solgun ve ''kararsız''yorumu yapılan belgelerde, Başbakan Vladimir Putin için ''erkek egemen'' deniliyor.
Belgelerde Afgan lider Hamid Karzai için ''oldukça zayıf'', Libya lideri Kaddafi için ''tuhaf'' ifadeleri kullanılıyor.
İRAN'IN LÜBNAN'A SİLAH GÖNDERMEK İÇİN AMBULANS KULLANDIĞI İDDİASI
ANKARA (A.A) - 29.11.2010 - Wikileaks'in yayımladığı Amerikan gizli diplomatik yazışmalarından oluşan belgelerden birinde, İran'ın, 2006'da İsrail ve Lübnan'daki Hizbullah arasındaki savaşta silah ve eleman göndermek için İran Kızılayına ait ambulansları kullandığı öne sürülüyor.
Dubai'den gönderilen 2008 yılına ait diplomatik mesajda, bir İranlı kaynağa dayanılarak, İran Devrim Muhafızları mensuplarının savaş sırasında Lübnan'a sızmaları için İran Kızılay örgütünü kullandıkları bildiriliyor.
İran Kızılayının tıbbi malzeme taşıyan araçlarının silah ulaştırmada da kullanıldığı belirtilen mesajda, İran Kızılay çalışanlarının İran'da, Lübnan'a giden uçaklarda tıbbi malzemenin yanı sıra füzeler gördükleri kaydediliyor.
İranlı haber kaynağına göre, Lübnan'daki İran Kızılay hastanesinin kontrolü daha sonra Şii hareketin lideri Hassan Nasrallah'ın isteğiyle Hizbullah'a devredildi.
İsrail ve ABD, Tahran'ı, Lübnan'daki Hizbullah hareketine ve militanlara silah ve mali destek sağlamakla suçluyor.
"RUSYA GERÇEK MAFYA DEVLETİ"
MOSKOVA (A.A) - 29.11.2010 - Wikileaks internet sitesinde yayımlanan belgelerde Rusya ile ilgili binlerce rapora da yer verilirken, Rusya'nın gerçek bir mafya devleti olduğu ileri sürüldü.
Rus Kommersant gazetesi, sitede ABD'nin Rusya temsilciliklerinden 3 bin 458 belgenin yer aldığını belirterek, sözkonusu belgelerin 3 bin 376'sının Moskova, 48'inin St. Petersburg, ve 34'ünün ise Yekaterinburg'dan gönderildiğini kaydetti.
ABD'nin Moskova Büyükelçiliği'nin imzasıyla 8 mektup bulunduğu vurgulanan haberde, ABD'nin Rusya dışındaki temsilciliklerinde de Rusya ve Rus siyasetçilerle ilgili çok sayıda belgenin bulunduğu ve bu belgelerin 28 Aralık 1966 ile 28 şubat 2010 tarihlerini kapsadığı belirtildi.
Amerikalı diplomatların resmi yazışmalarında, Rus yetkililerin ve istihbarat birimlerinin yasadışı eylemlerinde mafya liderlerini kullandığı ileri sürülerek, "Rusya'nın gerçek bir mafya devleti" olduğu iddiasına yer veriliyor.
Rusya Başbakanı Vladimir Putin ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi arasındaki çok yakın ilişkilerin ABD'yi endişelendirdiği ifade edilen mektuplarda, iki lider arasında çok pahalı hediyelere, enerji alanında şaibeli anlaşmalara, tuhaf aracılara dikkat çekilerek, Berlusconi'nin her geçen gün Putin'in Avrupa'daki yansıması durumuna geldiği belirtiliyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı William Burns'un, 2006 yılındaki Dağıstan'da yapılan bir düğüne atıfta bulunarak, "Dans eden çocuklara 100 dolarlık paralar atan alkollü misafirler... Dansçı çocuklar yerden en az 5 bin dolar topladı. Düğünün onur konuğu Çeçenistan Başkanı Ramazan Kadirov, geline 5 kilo altın hediye etti" ifadelerine yer verdi.
"MEDVEDEV ROBİN GİBİ"
Putin ve Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev arasındaki uyuma da geniş verilen belgelerden birinde, Medvedev hakkında, "solgun ve kararsız" ifadesi kullanılırken, bir başka belgede Medvedev'in "Batman'in (Putin) yanındaki Robin'i anımsatıyor" denildi.
Amerikalı diplomatlar mektuplarında Putin ve Medvedev'i kıyaslarken Medvedev'e yönelik sempatilerini dile getiriyor, Putin'in ise ülkede daha etkili olduğunu kaydediyorlar.
Belgelerde ABD'nin Paris Büyükelçisi Charles Rivkin, 16 Eylül 2009'da Washington'a gönderdiği mektupta, "Paris, gittikçe Putin'den her geçen gün daha farklı bir konum alan Medvedev'i yakından takip ediyor. Medvedev, Batılı güçlere karşı daha yakın görünüyor ve Rusya'nın sorunlarının modernizasyon ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde çözülmesi ilkesine daha yakın" diyor.
Der Spiegel gazetesindeki verilere göre merkeze gönderilen raporlarda dedikoduların da yer aldığı belirtilerek, bazı mektuplarda, "Medvedev'in eşi Svetlana, Putin ile Medvedev arasında gerilime neden oluyor", "Svetlena hakkında sürekli dedikodular yapılıyor", "Medvedev'e yeterince sadık olmayan diplomatların listesi bizzat Svetlena Medvedeva tarafından yapıldığı" ifadeleri kullanılıyor.
"ALİYEV'E GÖRE, PUTİN-MEDVEDEV ÇATIŞMASI KAÇINILMAZ"
Yine belgelere göre ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Burns, 25 Şubat 2010 tarihli mektubunda, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yaptığı bir konuşmaya atıfta bulunarak, "Aliyev'in, Medvedev'i çağdaş ve aydınların yeni nesil temsilcisi" olarak gördüğünü, ancak kontrol edemediği kişiler tarafından kuşatıldığını söylediğini aktarıyor.
Aliyev'in "Medvedev'in herhangi bir kararı uygulamadan önce onay aldığını" ifade ettiğini belirten Burns, bundan da muhtemelen Putin'i kast ettiğini aktarıyor. Burns, Aliyev'in ayrıca Rusya'daki birçok üst düzey yetkilinin Medvedev'i lider olarak kabul etmediği görüşünü dile getirdiğini kaydediyor.
Burns'un, Aliyev'in Putin ve Medvedev ekipleri arasındaki ciddi çatışmanın birçok kanıtı olduğunu söylediğini belirterek, "Medvedev-Putin uyumu konusunda Aliyev, 'Bir kazanda iki kelle kaynamaz' atasözünü kullanıyor. Aliyev, bu (atasözünün) kaba bir sokak dili olduğunu ve iki liderin (Putin ve Medvedev) eninde sonunda kavga etmek zorunda kalacağını savunuyor" dediği savunuldu. Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.