Analiz

Ermenistan'da devlet-kilise ilişkileri ve darbe girişimi iddiası

Ermenistan’daki kilise yönetiminin bazı unsurları artık Eçmiadzin’in çizgisine uymamaya başlarken, kilise içinde belirgin bir bölünme ortaya çıkmış görünüyor.

Dr. Keisuke Wakizaka  | 30.06.2025 - Güncelleme : 30.06.2025
Ermenistan'da devlet-kilise ilişkileri ve darbe girişimi iddiası

İstanbul

İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Keisuke Wakizaka, Ermenistan'da kilise ile devlet arasındaki güç mücadelesini ve kimlik siyasetindeki dönüşümü AA Analiz için kaleme aldı.

***

Ermeni toplumu, dini bir cemaatten etnik-milli bir gruba dönüşen bir yapı olduğu için kilise, toplum ve siyaset üzerinde oldukça etkili bir rol oynuyor. 19. yüzyılda başlayan seküler Ermeni milliyetçiliği de bu etkiyi kullanmak amacıyla Ermeni Kilisesi’ni kendi denetimine alarak toplum üzerinde hakimiyet kurdu. Bu gelişmeden sonra Eçmiadzin ve Kilikya Ermeni Patrikhaneleri ile Ermenistan’daki siyasi iktidar ve diaspora arasında yakın ilişkiler oluştu. Bugün de kilisenin kimlik üzerindeki etkisinin güçlü bir şekilde devam ettiği açıkça görülüyor.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Fakat özellikle 2020 yılındaki İkinci Karabağ Savaşı’ndan sonra Ermeni milli kimliğinin çerçevesi, dış politikayla birlikte yeniden değerlendirilmeye başlandı. Buna bağlı olarak Ermenistan, dış politikada Rusya yanlısı çizgiyi izlemek yerine Batılı ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri güçlendirmeye yöneliyor. Ermenistan’ın uzun süredir benimsediği dışlayıcı Ermeni milliyetçiliği ve Türkiye karşıtı politikalar, ülkeyi bölgesel anlamda izole ederken, Rusya'nın etkisi altında bir yapıya dönüştürdü ve halkı ekonomik olarak zor durumda bıraktı. Bu koşullar altında, Türk karşıtlığına dayanan dışlayıcı etnik Ermeni milliyetçiliği ile gerçeklik arasındaki çelişki giderek derinleşti. Siyasette Karabağ Klanı’nın (eski Cumhurbaşkanları Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan'ın da içlerinde olduğu bir ekip) yanında konumlanarak etkili olmaya çalışan Eçmiadzin Patrikhanesi ise bu süreçte halk üzerindeki siyasal etkisini kaybetmeye başladı.

Özellikle 2020 yılındaki İkinci Karabağ Savaşı’ndan sonra bu dönüşüm daha belirgin hale geldi. Savaşın ardından 2021 yılında gerçekleşen darbe girişiminde Eçmiadzin Patrikhanesi, ordu, istihbarat ve muhalefet, darbecileri desteklemesine rağmen girişim başarısız oldu. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın seçimleri yeniden kazanması, kamuoyunda Karabağ meselesi ve Ermeni sorununun artık ekonomik refah kadar öncelikli olmadığı yönünde bir farkındalık yarattı.

Seçim zaferinin ardından Paşinyan liderliğindeki Ermenistan hükümeti, geleneksel Türk-Müslüman düşmanlığına, “Büyük Ermenistan Projesi”ne, Ermeni dili ve Gregoryen Kilisesi merkezli etnik milliyetçiliğe dayanan anlayıştan uzaklaşarak, mevcut Ermenistan sınırları ve Ermeniceye dayalı seküler, daha kapsayıcı ve yurttaşlığa dayalı bir Ermeni milliyetçiliğine geçiş sürecini başlattı. Bu doğrultuda, hükümet hem bağımsızlık bildirgesinde hem de anayasal reformlarda kilise ve Taşnakçı etkinin azaltılmasına yönelik adımlar atıyor. Yeni Ermenistan tarih kitaplarında da bu yaklaşım doğrultusunda içerik değişiklikleri yapılıyor. 24 Nisan anmalarında ise daha çok “ülkenin sınırlarının, devlet yapısının, milli kimliğin ve vizyonun yeterince sağlam temellere oturtulamaması” nedeniyle felaketlerin yaşandığı vurgulanıyor ve yurttaşlığa dayalı, etnik kimlikten arındırılmış bir devlet anlayışının benimsenmesi gerektiği ifade ediliyor.

Dış politikada da Ermenistan hükümeti bu yaklaşımı sürdürerek Rusya’dan uzaklaşmaya ve Batı ile Türkiye’yle daha yakın ilişkiler kurmaya yöneliyor. Bölgesel entegrasyon aracılığıyla hem ulusal sınırların hem de milli kimliğin pekiştirileceği düşünülüyor. Bu çerçevede, mevcut hükümet devletin iç yapılarını Batı yanlısı dış politikayla uyumlu hale getirmeye çalışıyor. Rusya ise Ermenistan’daki bu gelişmeleri Kafkasya üzerindeki nüfuzunun zayıflamasına yol açacağı endişesiyle olumsuz karşılıyor.

Ermenistan'da sekülerleşme

Ermenistan hükümetinin "Karabağ Klanı"na karşı mücadelesi sürerken, ordu ve istihbarat gibi kurumlar yavaş yavaş Batı yanlılarının kontrolüne geçmiş durumda. Bugün gelinen noktada statükonun "son kalesi" olarak Eçmiadzin Patrikhanesi öne çıkıyor. Bu nedenle, Eçmiadzin ile hükümet arasındaki gerginlik halen devam ediyor ve kimliğin seküler ve kapsayıcı bir yapıya evrilmesiyle ülkenin Batı’ya entegrasyon sürecinde Patrikhane, hükümetin önündeki en büyük engel olarak görülüyor.

Özellikle 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı ve günümüzde yaşanan İsrail–İran krizi, Ermenistan’ın Rusya ve İran’la olan ilişkilerini daha da istikrarsız hale getirdi. Bu gelişmeler, Ermenistan’ın Batı ile entegrasyonu ve Türkiye ile ilişkilerini normalleştirmesini hem daha acil hem de daha kritik hale getirdi. Bu bağlamda Ermenistan hükümet heyeti İstanbul’a bir ziyaret gerçekleştirerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü, aynı zamanda Türkiye’deki Ermeni toplumuyla da fikir alışverişinde bulundu.

Ne var ki Eçmiadzin Patrikhanesi, Ermeni toplumu üzerindeki etkisini halen sürdürüyor ve Kilikya, İstanbul ve Kudüs Patrikhaneleri üzerinde de ciddi bir nüfuza sahip. Eçmiadzin, muhalefeti açık şekilde destekliyor ve Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan üçlüsü arasındaki müzakere sürecine, bölgesel entegrasyona ve kimliğin liberalleşmesine zarar verebilecek siyasi açıklamalarda bulunuyor.

2024 yılındaki faaliyetleriyle öne çıkan Başpiskopos Bagrat Galstanyan da Eçmiadzin üst yönetimi tarafından karizmatik bir figür olarak görülüyordu. Bu yüzden "Karabağ Klanı" ve Eçmiadzin, onu ön plana çıkararak Ermenistan’daki dönüşüm sürecini baltalamaya çalıştı. Söz konusu "darbe teşebbüsü" iddiasının Türkiye ziyareti sonrasında açığa çıkması ise hükümetin bu dönüşüm sürecine verdiği önemi ve Karabağ Klanı-Eçmiadzin ittifakının bu sürece yönelik oluşturduğu tehdidi net biçimde ortaya koyuyor. Diğer yandan polis ve istihbarat birimleri Eçmiadzin’e karşı hükümetle birlikte hareket ederken, Ermenistan’daki kamuoyu da Bagrat Galstanyan’ın tutuklanmasına ciddi bir tepki göstermiyor ve Eçmiadzin’in tutumuna giderek daha mesafeli yaklaşıyor. Eçmiadzin Patrikhanesi, ülkede "Karabağ Klanı" ile birlikte sürekli siyasete müdahil olmasına rağmen, halkın karşı karşıya kaldığı ekonomik, toplumsal, psikolojik ve siyasal sorunlara somut çözümler üretemedi. Bu nedenle Ermeni Kilisesi’nin halk üzerindeki siyasal etkisi, yalnızca Ermenistan’da değil ülke dışındaki Ermeni toplumlarında da kayda değer ölçüde azalmış durumda.

Bu koşullar altında, Ermenistan’daki kilise yönetiminin bazı unsurları artık Eçmiadzin’in çizgisine uymamaya başlarken, kilise içinde belirgin bir bölünme ortaya çıkmış görünüyor. Sürecin bu şekilde devam etmesi halinde, kilise yönetiminde ciddi değişiklikler yaşanabilir. Toplumun talepleri doğrultusunda, Ermeni Kilisesi’nin siyasetten çekilerek daha çok kültürel ve toplumsal alanlara yönelmesi de güçlü bir olasılık olarak öne çıkıyor.

[Dr. Keisuke Wakizaka, İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesidir.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.