Politika, arşiv

Başbakanımızın Köşk ihtimali daha güçlü

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Bütün değerlendirme ve istişarelerden sonra, Başbakanımızın Köşk ihtimali daha güçlü" dedi.

04.05.2014 - Güncelleme : 04.05.2014
Başbakanımızın Köşk ihtimali daha güçlü

ANKARA

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kanal 24'te canlı yayınlanan "Ankara Masası" programına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

AK Parti'nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısında "üç dönem kuralının uygulanması" kararı verilmesinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı için bir sinyal olup olmadığına yönelik soru üzerine Atalay, gelecekle ilgili programlarını 30 Mart seçiminin sağladığı rahat bir ortamda, milletin verdiği imkan içinde değerlendirdiklerini, telaş içinde değil sakin ve rahat bir şekilde çalıştıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı adayıyla ilgili acele etmediklerini, en geniş istişare ve araştırmalarla konuyu olgunlaştırmaya çalıştıklarını anlatan Atalay, bütün boyutların ve alternatiflerin değerlendirildiğini aktardı. 

Sadece cumhurbaşkanlığını değil 2023 ve daha sonrasındaki hedeflere nasıl ulaşılacağı, partinin misyonunun nasıl devam edeceği düşünülerek karar verileceğine işaret eden Atalay, "Partimizde 2015 seçiminde bir zayıflamanın, zaafın olmaması önemli. Çünkü 2015 seçimi bizim için cumhurbaşkanlığı seçimi kadar önemli. Bir cumhurbaşkanını seçip Köşk'e göndersek de 2015 seçiminde bir zaaf, bir zayıflama olsa cumhurbaşkanımız da orada rahat edemez. Onun için hem partimizin hem cumhurbaşkanlığının hem güçlü hem uyum içinde yürümesi önemli. Bütün boyutları değerlendiriyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanlığı konusunda resmi bir karar verilmedikçe kendisinin bir açıklama yapmasının mümkün olmadığını ifade eden Atalay, Afyonkarahisar'da yapılacak istişare ve değerlendirme toplantısında kararın olgunlaşacağını kaydetti. "Acele etmiyoruz, telaş da etmiyoruz. Daha takvim de oldukça rahat. Bir zorluğumuz yok, parti içinde herhangi bir sorunumuz yok" ifadesini kullanan Atalay, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan'ın görüşmelerinin de devam ettiğini hatırlattı. Atalay, sözlerine şöyle devam etti:

"Bunların hepsi birlikte yürüyor. Hepimiz bu işe, bireysel hedefler, bireysel gelecekler açısından bakmıyoruz. Bizde talepler yoktur, bizde önemli olan misyonumuzun iyi gitmesidir. Afyon'dan sonra belli bir olgunlaşma noktasına doğru gelecektir. Partimizde, partimizin karar organlarında da Başbakanımızın Köşk'e gitmesiyle ilgili ciddi bir talep var. 2007 yılını da yaşadık biz. 2007 yılında büyük tereddüt vardı, Başbakanımızın partide kalması yönünde bir talep vardı. Şimdi artık insanlar o ısrarı sürdüremiyor, gerçi o yönde görüşü olanlar halen var ama çoğunluk Köşk'e gitmesi yönünde."

"Başbakanımızın Köşk ihtimali daha güçlü"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan'ın görüşmelerinin öneminin altını çizen Atalay, şöyle konuştu:

"Tabii Cumhurbaşkanımız boyutu var. Cumhurbaşkanımız ile görüşmeyi önemli görmek lazım. Ben hep 'iki güzel insan' diye nitelerim, bu insanlar, Abdullah Gül Bey ile Tayyip Bey, ikisi, ihlasın ve samimiyetin sembolü insanlar. Dava ahlakı olan, dostluğu olan, nerede hangi fedakarlığı yapması gerektiğini bilen insanlar. Bu birlikteliklerle bu dava güçlendi. Sadece ikisi demiyorum, ikisi semboldür ama hepimizin birbiri için fedakarlık yapma, kendi işini daha iyi yapma yönünde bir gayreti vardır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın Kütahya'da bir açıklaması oldu. Onu şöyle de değerlendirmek lazım, bu onun zerafetidir, bir tevazudur. Neticede bizde talepten ziyade görevler bazen mecburiyetler olur ve o mecburiyet onu gerektirir. Öyle durumlar da olabilir. İkisinin görüşmesi için de, partimizin içinde de bunlar değerlendiriliyor, MKYK'da o yönde görüşler de oluyor. Dolayısıyla bütün bunlar değerlendirilerek, Başbakanımızın Köşk ihtimali daha güçlü şu anda, bütün bu değerlendirme ve istişarelerden sonra. Ama bizim gönlümüz, tabii Cumhurbaşkanımızın da, Başbakanımızın Köşk ile ilgili kararından sonra Cumhurbaşkanımızın kendi davasından, misyonundan ve bu hareketten kopmaması ve geleceğinde yine önemli söz sahibi olması. Çünkü 2015 seçimini biz çok önemli görüyoruz. Bu ikilinin birlikteliğiyle partimiz daha güçlü olacaktır, ona da inanıyoruz. En azından benim kanaatim bu yönde."

"Sizin kanaatiniz, Sayın Başbakan cumhurbaşkanlığı adaylığını tercih ederse Sayın Cumhurbaşkanı'nın da aktif siyasete AK Parti'de dönmesi yönünde" denilmesi üzerine Atalay, "Bizde 'Cumhurbaşkanlığından sonra tekrar başbakanlığa gelme' falan olmaz. Bizler için koltuklar ve masalar değil esas olan bu hareketin iyi yürümesidir. Herkes üzerine düşeni yapar, ondan eminim" değerlendirmesinde bulundu. 

"Muhalefet epey dağınık ve perişan bir durumda"

Seçim sisteminde değişiklik çalışmalarından neden vazgeçildiğinin sorulması üzerine de Atalay, seçim sistemi değişikliğinin, üzerinde çok ciddi çalışılması, Meclis'te diğer partilerle de paylaşılarak olgunlaştırılması gereken bir konu olduğunu belirterek, "Bu dar vakitte olgun bir sistem değişikliği mümkün olmaz. Aceleye getirilerek de bu işi yapmamak lazım. Biz değerlendirmelerimizde bu dar vakitte bunun yapılmasının uygun olmayacağı, şimdilik mevcut sistemle gidilmesi... Biliyorsunuz, 2015 Haziran ayı genel seçimden sonra önümüzde rahat bir zaman var. 2019'a kadar seçim yok, hepsi 2019'a toplanıyor. Reformların ve önemli değişikliklerin çalışılabileceği, olgunlaştırılabileceği iyi bir zaman dilimi var" diye konuştu.

Seçimi sistemi değişikliği ve anayasa gibi konuların bu rahat zaman diliminde ele alınabileceğine dikkati çeken Atalay, şu anda cumhurbaşkanlığı seçimine ve partinin geleceğine odaklandıklarını, seçim sistemini gündemlerinden çıkardıklarını vurguladı. 

Atalay, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde muhalefetin AK Parti ile meşgul olduğunu dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:

"Koskoca bir muhalefet var, oturup da çalışsalar, kendilerinin adayı kim olacak, nasıl bir cumhurbaşkanı istiyorlar. Biz de memnun oluruz, ortada belirginlikler olur, onları da değerlendiririz. Şu anda bizim, AK Parti stratejisini yürütürken, muhalefetten alıp da faydalanacağımız hiçbir ipucu yok henüz. Ortada hiçbir veri olmadığı için de biz kendi politikamız ve stratejimizle meşgulüz. Türkiye'nin muhalefet boşluğu her zaman olmuştur ama bu 30 Mart seçimi hepsini çok sarstı, kendilerine gelemediler henüz. Cumhurbaşkanlığı seçimine de pek odaklanamadılar onlar. Çok dağınık bir muhalefet görüntüsü var. Şu anda siyaset analizi olarak baktığınızda en çok şu anda görülebilir bu. Hem Meclis'teki konuşmalarına bakıyorum, CHP'nin kendi içine bakıyorum, muhalefet epey dağınık ve perişan bir durumda."

"Geçmişte sol bile bu kadar yapmamıştır"

ABD'deki temaslarına ilişkin ayrıntılar da sorulan Atalay, iki günlük programının önemli olduğunu ve verimli geçtiğini söyledi. ABD'nin yeni İç Güvenlik Bakanı Jeh Johnson ile görüştüğünü anımsatan Atalay, Beyaz Saray'da güvenlik danışmalarıyla bir araya geldiğini, seyahatinin ikinci gününde de Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA) düzenlediği "Türkiye'de Demokrasinin Geleceği" başlıklı programa katıldığını anlattı. 

Toplantıda, 12 yılda Türkiye'de yaşanan gelişmelerin gözler önüne serildiğini ve 30 Mart seçimlerinin masaya yatırıldığını ifade eden Atalay, şunları kaydetti:

"Oralarda, Türkiye ile ilgili maalesef son dönemlerde bizzat kendi insanımızın, bu paralel yapı unsurlarının falan yaydıkları olumsuz şeyler var. Hatta özel seanslar, Kongre'de milletvekilleriyle yapıyorlarmış. O günkü toplantıda da gördüm. Panelistlere, bana sorulan sorular... Buradan giden arkadaşlar objektif değerlendirmeler yapıyorlar. Artısı eksisiyle Türk demokrasisine bir bakış anlamında değerlendirmeler ama ülkemizle ilgili olumlu şeyler söyleme gayretindeyiz, gerçek de bu. Realite bu. Zaten herkes her şeyi biliyor artık, kapalı değil ama bu insanlar, kendi insanımız oralarda 'Türkiye aleyhinde daha fazla ne söylenebilir, Türkiye aleyhinde imajı nasıl oluştururuz' onun çabasında. 

Mesela, Zaman gazetesinin temsilcisi bir soru sordu, yönetici uyardı, soru değil de Türkiye aleyhinde yorumlar yapıyor, 'sorunuzu sorun' dedi.  Cevabı alırken de bağırdı, 'Biz bunu sormadık' falan gibi. Böyle çok büyük şizofrenik bir yapı, büyük bir telaş. Çok üzücü tabii, insanlar niye bu hale gelir? Kendi ülkesi aleyhinde oralarda daha fazla şey söylenince, konuşulunca niye memnun olur, iyi şeyler söylenince niye rahatsız olur? Bunu çok iyi tahlil etmek lazım. Bunu geçmişte sol bile bu kadar yapmamıştır. O zaman dışarıya kaçanlar vardı, ülkesiyle ilgili, insaflı, namuslu aydınlar 'Ben ülkemi seviyorum, ülkemle ilgili o kadar da olumsuz konuşamam, konuşmam' gibi ifadeler biliyorum ben.

Türkiye aleyhine en olumsuz bakabilecek kesimlerle hareket eden bir yapı. Bunu özel olarak da ifade ediyorum, SETA toplantısında, o güzel atmosferin içinde o atmosferden rahatsız olan, 'Türkiye ile ilgili buralarda olumlu şeyler niye yapılıyor' diye buradaki basın yayın organlarına da yansıttılar bunları. Orada yapılanları yanlış yorumlarla buraya yansıttılar. Halbuki o çok güzel bir şey, kendi Büyükelçiliğimizin gayretleri var, ciddi bir Türkiye lobisi yapıyorsunuz. Türkiye ile ilgili her şeyi konuşuyor, insanları doğru bilgilendiriyorsunuz. Oralarda yaptıkları o çalışmalar hiç normal bir şey  değil. Çok olağanüstü, anormal ve şizofrenik bir gelişme olarak görüyorum."

Gülen'in Türkiye'ye iadesi

Atalay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iadesiyle ilgili hukuki sürecin başlatılacağını açıklamasının ABD'deki yankılarının sorulması üzerine, "Doğrusu bizim yönetimle görüşmelerimizde, benim görüşmelerimde gündemimizin önemli bir konusu olarak yer almadı. Orada tabii basın kesiminde veya toplantı ortamında çok önemli bir konuydu. Başbakanımızın, ABD televizyonuna mülakatı olduğu için söylenmiş oldu, gündeme ağırlıklı şekilde düşmüş oldu" diye konuştu.

"Tabular gidiyor, yasaklar gidiyor"

Atalay, ABD ziyaretinde, Türkiye'yi, AK Parti ve hükümetini anlatma fırsatı bulduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Biz bir yanda değerlerimize bağlıyız bir yandan da bu toplumda demokratikleşme yönünde geleneksel, o tıkanmış bütün yapıları kırıyoruz. Tabular gidiyor, yasaklar gidiyor, Türkiye giderek önü temizlenen açık, rahat bir toplum haline geliyor. Dini özgürlüklerin, kıyafet özgürlüğünün vesaire her şeyin sağlandığı toplum haline geliyor. Devrimci bakışla hükümet olarak şöyle tavır içindeyiz, Başbakanımızın dik duruşuyla da bu irtibatlıdır, biz kökten bakarız bir konuya. Sorun olarak görüyorsak onu kökten çözeriz, öyle halı altına süpürmeyiz, yani işi temelinden alma. Biraz bunları orada anlatmış oldum."

"Paralel yapı, Türki  ilişkilerinde önemli konudur"

Atalay, Türkiye ve ABD ilişkileri açısından paralel yapıyı da değerlendirirken, "Paralel yapı konusu, Türkiye-Amerika  ilişkilerinde şu anda bir önemli konudur ve masadadır. Bundan sonra bu epey devam edecektir. Zannediyorum gündemde olmaya devam edecektir" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Atalay, paralel yapı ile mücadele anlamında başlatılan girişimlerle ilgili soru üzerine de şunları söyledi:

"Oralarda söylediğimiz gibi hiçbir devlet, kendi bünyesinde, emniyet yargı içerisinde, böyle paralel yapılanmaya müsaade etmez. Devlet olamazsınız. Şu anda Türkiye'de böyle bir gerçeklik var. Şu anda çok sayıda dosya oluşuyor. Başta da açıkladık, bu konuda hukuk içinde olacağız, cadı avı asla olmayacak ve hukukun içinde o dosyalar olgunlaşacak. O dinlemeler nasıl yapıldı, iftira, kara kampanyalar nasıl üretildi, o dinlemeyle ilgili yargı kararları nasıl verildi, milyonu aşan yargı kararı. Bu tabii şu anda hükümetimizin önünde önemli bir konudur. Başbakanımız da bunu sürekli vurguluyor. Burada süreklilik söz konusudur. Başbakanımız da burada ihanete uğramıştır, kendi güvendiği insanlar ihanet etmiştir, görev verdiği insanlar ofisini dinleme cüretini göstermişlerdir. 

Ben kendim, İçişleri Bakanıyım, görev veriyorum, güveniyorum ama benim aleyhimde oralarda ihanete uğruyorum, ihanet içine giriyorlar. Dolayısıyla bunların ne dini, ne ahlaki zemini olamaz artık; zaten bu bir dini çalışmaydı, falan o motif, Türkiye'de unutulduğu gibi dışarıda da unutuluyor. Yani bu istihbaratla falan şekillenmiş bir polis teşkilatı gibi gizli bir yapı, örgüt gibi her yerde böyle algılanmaya başlamış şu anda. Türkiye tabii bunu çözmek zorunda, çalışmalar sürecek. Bütün bakan arkadaşlarımız hükümet içinde bu konuda kendi üzerine düşeni yapmak durumundadır."

Başbakan Erdoğan'ın 1915 olaylarıyla ilgili mesajı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 1915 olaylarına ilişkin mesajını da değerlendiren Atalay, şöyle dedi:

"Bu tabii yine Başbakanımıza, AK Parti hükümetine yakışan sıradışı bir açıklamadır. Bizim devrimci dediğimiz bakışa yakışan açıklamadır. Bunda insanı boyut var, adalet boyutu var, tarihi perspektif var. Hodri meydan, diyoruz, yanlış varsa düzeltelim. Birilerine yanlış yapıldıysa taziyelerimiz iletiyoruz. Tabii her yeri çok etkiledi."

Atalay, Beyaz Sarayı ziyaretinde, Başbakan Erdoğan'ın 1915 olaylarıyla ilgili mesajın da gündeme geldiğini belirterek, "Onlara, 'güçlü bir Beyaz Saray referansını da bununla ilgili henüz duymadık', dedim. 'Açıklama yaptık', dediler. Bizim büyükelçimiz yanımızdaydı, onlar dedi ki, 'açıklama Dışışleri Bakanlığından yapıldı.' 'Biz talep ederiz yaparız, biz onun farkındayız' dediler. Onlara, şu önümüzde biliyorsunuz komisyondan geçen, kongreye gelen tasarı var, onu da önemle hatırlattık. Türkiye aleyhinde birkaç tasarı var, onları da görüşmüş olduk" şeklinde konuştu.

Çözüm süreci

Atalay, "Çözüm sürecinin gidişatında bir sıkıntı görüyor musunuz, son olayları nasıl yorumlamak gerekiyor, işte mayındı, asker kaçırmaydı, karakol saldırısıdır..." şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:

"Son olayları onaylamıyoruz ve uyarıyoruz, buradan bir defa daha ben uyarıyorum. Yani biz başından beri şunu söylüyoruz; çözüm süreci, şu anda hükümetimizin önündeki en önemli dosyadır ve Türkiye bu süreci tamamlamalıdır. Yani çözüme ulaşmalıdır.  Bu tür süreçler böyle coğrafyadaysanız, muhatabınızla ile ilgili uluslararası boyutu çoksa, daima zorlukları var, iniş çıkışlar olur ve o iniş çıkışlar süreci tıkamaz. Onlar düzeltilir. Bazen beklentiler olur, beklentiler zamanında yerine getirilmeyebilir ama süreçle ilgili irade devam ediyor, diyaloglar devam ediyor, görüşmeler devam ediyor."

"Çözüm süreci kesilsin asla istemiyoruz"

 "Son gelişmeleri biz de asla onaylamıyoruz" diyen Atalay, şöyle devam etti:

"Bizim güvenlik birimlerimiz, yani bütün tamamının kastediyorum, TSK unsurları da dahil hepsi yerindedir, hepsi dikkatlidir, yani orada toplumumuzu, ülkemizi, vatandaşımızı rahat edecek şeylere müsamaha etmeyiz. Bu bilinsin. Biz şu anda çok dikkatli şekilde ve sabırla çözüm sürecini yürütmeye çalışıyoruz ve devlet olarak bütün mekanizmalarımızla o konudaki kararlılığımızı ortaya koyuyoruz. En küçük terör olayına doğrusu bu manada meydan vermek istemiyoruz ama o tür gelişmeler olursa bunlara müdahale edilebilir. Şu anda ben çözüm sürecini aksatacak gelişmeler olarak bunları görmüyoruz. Çözüm süreci kesilsin asla istemiyoruz. Bu çalışmaların iyi gitmesini arzu ediyoruz.  Arkadaşlarımızla bunları, olup bitenleri dikkatli şekilde değerlendiriyoruz."

Çözüm sürecinin önünün kesilmeye çalışıldığını dile getiren Atalay, "AK Parti'nin yürüyüşünün önü nasıl kesilir diye çaba sarf edenler, çözüm sürecini de hedef alıyor. Bu süreç bizim dönemimizin önemli pozitif gelişmelerinden birisi, Türkiye'yi rahata kavuşturacak, büyütecek süreç. Bunlar yürümesin diye çaba sarf edenler var" ifadelerini kullandı.

Örgütün dağınık yapısı, Suriye krizi ve Avrupa'nın bu konuda ileri adımlar atmamış olmasına karşın, çözüm sürecini verimli şekilde tamamlamak için gayret ettiklerini ifade eden Atalay, "Yani kararlılığımız, samimiyetimiz bu konuda tamdır" dedi.

"Bölge insanı teröre meydan vermeyecektir"

Bölge halkının da artık terör olaylarına müsaade etmeyeceğini dile getiren Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bölge insanı bunlara artık izin vermeyecektir. Bölge insanı şu 1,5 yıl içinde o hayatı yaşadı ve son seçimde demokrasi refleksini sonuna kadar uyguladı. Örgütün orada BDP kesiminin tabii istenmeyen şiddete baskılara başvurduğunu gördük, maalesef. O demokrasiyi tam olarak içine sindiremiyorlar, onlar. Eski o şiddetle siyaset yapma alışkanlıkları var. Vatandaş şiddet yerine demokrasi ile taleplerini yerine getirmenin siyaset içinde haklarını aramanın ne kadar rahat olduğu, ne kadar farklı,  üstün olduğunu gördü. Bölge insanı teröre meydan vermeyecektir, terörü asla onaylamayacaktır.  Artık örgüt de parti de oradaki insanın bu tutumunu göze almak zorunda. Bu süreci bozandan çok hesap sorulur çok. Yani onu onların da bilmesi lazım."

Atalay, Cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle ilgili AK Parti'nin adayının Afyon kampından hemen sonra belli olup olmayacağı yönündeki soruya da "Hemen Afyon'dan sonra açıklamayız. Yani olgunlaşıyor diyebilirim artık ama doğrusu açıklamakta çok acele etmeyiz" yanıtını verdi.

"Adayın açıklanmasının geciktirilmesi teşkilatta gerginliğe neden oluyor mu" sorusu üzerine, Atalay, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu gecikmeyi öyle yorumlayanlar olabilir, parti içinde gerginlik varmış gibi, öyle bir şey yok. Biz en rahat çalışma günlerimizi yaşıyoruz ama dediğim gibi stratejiye bütün bakmak çok önemli. Biz bu sorumluluğa sahibiz. Sorumluyuz bunda. Burada hiç kimse tekil cumhurbaşkanı seçimi gibi bakamaz. Hepimiz kutlu misyonunun yürümesine, Türkiye'nin geleceği olarak bakıyoruz.

Başbakanımız, büyük olgunlukla, büyük ihlasla, büyük bir sabırla, büyük tefekkürle, istişare karar mekanizmasını lider olarak yürütüyor ve hepimiz onu anlıyoruz, hepimiz birbirimizi daha iyi anlıyoruz, söylenmedik bir şey kalmıyor, ihmal edilen bir şey kalmıyor. Böyle olgun çalışma yürüyor. Bunun için doğrusu ben çok memnunum. Bu konularda karamsarlığa yatkın biriyimdir ama şu anda bende bile zerre kadar karamsarlık yok."

Başbakan Yardımcısı Atalay'ın makamından açıklama

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın makamından  yapılan yazılı açıklamada, Atalay'ın Kanal 24'te katıldığı bir televizyon programındaki açıklamalarının bazı haber sitelerince yanlış anlaşıldığının görüldüğü ifade edildi. 

Açıklamada, Ankara Masası programındaki şu diyaloğa yer verildi: 

"Yaşar Taşkın Koç - Sizin kanaatiniz, Sayın Başbakan cumhurbaşkanlığı adaylığını tercih ederse Sayın Cumhurbaşkanı'nın da aktif siyasete AK Parti'de dönmesi yönünde...

Beşir Atalay - Dönmesi (yönünde). Bizde şöyle şeyler olmaz 'Cumhurbaşkanlığından sonra tekrar başbakanlığa gelme' falan olmaz. Bizler için koltuklar ve masalar değil esas olan bu hareketin iyi yürümesidir. Herkes üzerine düşeni yapar, ondan eminim."

Açıklamada, "Başbakan Yardımcısı Sayın Atalay'ın 'Cumhurbaşkanlığından sonra tekrar başbakanlığa gelme' ifadesi, "Cumhurbaşkanlığından sonra Başbakanlığa gelinmez' türü söylem ve anlayışlar bizim için geçerli değildir. Önemli olan hareketin iyi yürümesidir' anlamındadır ve zaten söyleşinin genelinden de bu açıkça anlaşılmaktadır" değerlendirmesinde bulunuldu. 

Muhabir: Kurbani Geyik

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
İlgili konular
Bu haberi paylaşın