

Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.
ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) Küresel İzleme Laboratuvarına göre, dünya genelinde ortalama karbondioksit miktarı 2024'te rekor kırarak 422,8 ppm (milyonda parçacık sayısı) oldu. Karbondioksit miktarı 2023'e göre 3,75 ppm artarken, bu, kayıtlara geçen en büyük yıllık artış oldu.
Atmosferdeki karbondioksit miktarındaki artış, dünyanın ısınmasına ve iklim değişikliğinin hızlanmasına neden olurken, araştırmacılar bu durumu önlemek için alternatif yollar araştırıyor.
Bu amaçla geliştirilen teknolojilerden biri olan karbon yakalama ve depolama sistemleriyle, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkı sunulması hedefleniyor. Karbondioksitin yakalanması, ayrıştırılması, depolanması veya tekrar kullanım süreçlerini kapsayan bu sistemler, teknolojinin hızla gelişmesiyle yaygınlaşıyor.
Ancak bazı uzmanlar bu teknolojilerin faydasından çok zararı olabileceğini savunuyor.
Karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin iklim kriziyle mücadeledeki rolüne ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Dr. Ümit Şahin, bu teknolojilerin, fosil yakıtlardan çıkışı önlemek veya yavaşlatmak isteyen fosil yakıt şirketlerinin öncülük ettiği ve iklim politikalarında yanlış çözüm olarak adlandırılan sistemler olduğunu söyledi.
Yaygın bir kullanımı yok
Karbon yakalama ve depolama sistemlerinin yüksek maliyetli olduğunu belirten Şahin, "Enerji yoğun teknolojiler olduğu için son derece yavaş gelişmektedir ve halen yaygın bir kullanım alanı yoktur. Dünyada çok küçük ölçekte çalışan bazı karbon yakalama ve depolama tesislerinin atmosfere salınmasını önlediği karbondioksit miktarı, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık binde biri ila ikisi nispetindedir." dedi.
Konuşulmaya ve gelişmeye başladığı 1990'lı yılların ortalarından bugüne gelinen noktada, bu sistemlerin yeterli düzeye ulaşmadığını vurgulayan Şahin, dolayısıyla giderek acil bir hale gelen iklim krizine karşı karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin bir çözüm olarak sunulabilmesinin ardında başka niyetler olabileceğinin sorgulanması gerektiğini ifade etti.
Şahin, "Bence amaç, karbon yakalama ve depolama sistemlerini, asıl yapılması gerekene, yani kömür, petrol ve doğal gazı terk etmeye karşı bir dikkat dağıtma ve kafa karıştırma aracı olarak kullanmak. Zaten bu teknolojiyi destekleyenlerin ve geliştirenlerin fosil yakıt ile fosil yakıt ihracatçısı devletler olması da bunu gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Yenilenebilir enerji dönüşümüne engel
Şahin, iklim değişikliğiyle mücadelede atılması gereken adımları şu şekilde sıraladı:
"İklim değişikliğiyle mücadelede karbon yakalama teknolojilerinin bugün hiçbir rolü olmadığını düşünüyorum. Tek çözüm gelecek 25-30 yılda kademeli bir şekilde fosil yakıt çıkarmayı, yakmayı ve fosil yakıtlardan enerji üretmeyi bırakmaktır. Sadece elektrik üretiminde değil ulaştırmada, binalarda ve sanayide de gerçekleşmeli, bunun için de hızla güneş ve rüzgara yönelmek gerekmektedir. Karbon yakalama ve depolama, başlamış ve hızlanmakta olan yeşil enerji dönüşümünü engellemek isteyenlerin aracı olmak dışında bir nitelik taşımıyor."