

Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.
İklim değişikliği, habitat kaybı ve insan faaliyetleri doğanın dengesini her geçen gün daha fazla etkiliyor. Nesli tehlike altındaki türler üzerindeki baskı artarken, Türkiye'deki korunan alanların önemi ve biyolojik çeşitliliği koruma çabaları kritik hale geliyor. Bu nedenle, koruma politikalarının güçlendirilmesi ve tür bazlı izleme çalışmalarının yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor.
AA muhabirinin Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nden edindiği bilgilere göre, Türkiye'de doğayı, biyolojik çeşitliliği ve nadir türleri korumak amacıyla binlerce hektarlık alan koruma altına alınmış durumda.
Korunan alan, biyolojik çeşitliliği, doğal kaynakları, ekosistemleri, kültürel değerleri ve peyzaj özelliklerini korumak amacıyla, yasal düzenlemelerle sınırları belirlenmiş ve özel yönetim esaslarına tabi tutulan coğrafi alan olarak tanımlanıyor. Bu alanlar, doğanın kendini yenileyebilmesi, nesli tehlike altında bulunan türlerin yaşam alanlarının güvence altına alınması, yaşamsal kaynakların korunması ve insanlara fayda sağlanması amacıyla ilan ediliyor.
Söz konusu alanlar, ekolojik dengeyi sürdürmek ve doğal kaynakları gelecek kuşaklara aktarmak için de önemli rol oynuyor.
Türkiye'de 5 bin 891 korunan alan var
Türkiye'de 2024 yılı sonu itibarıyla toplam 5 bin 891 korunan alan bulunuyor. Bu alanlardan karasal olanlar 6 milyon 134 bin 807 hektar ile ülke yüzölçümünün yüzde 7,86’sını, denizel korunan alanlar ise 2 milyon 754 bin 390 hektar ile deniz alanlarının yüzde 5,96’sını oluşturuyor. Korunan alanlar, kara ve deniz ekosistemlerinin sürdürülebilirliğine önemli katkı sağlıyor.
Bu kapsamda çok sayıda faaliyet yürütülüyor. Nesli tehlike altında olan türlerin yaşam alanlarının güvence altına alınması ve popülasyonlarının izlenmesiyle biyolojik çeşitlilik korunuyor. Bozulmuş ekosistemlerde ağaçlandırma, su rejimi düzenleme ve erozyon kontrolü gibi uygulamalarla habitat restorasyonu sağlanıyor. Türlerin ve yaşam alanlarının durumunu anlamak amacıyla uzun süreli bilimsel araştırma ve izleme çalışmaları yürütülüyor.
Doğayla uyumlu turizm faaliyetleri olan doğa yürüyüşü, kuş gözlemi ve kamp gibi etkinlikler kontrollü şekilde gerçekleştiriliyor. Ziyaretçilere doğa sevgisi kazandırmak ve çevre bilincini artırmak için eğitim ve farkındalık çalışmaları yapılıyor. Ayrıca, korunan alanların yönetim planları doğrultusunda etkinlikleri düzenli olarak denetleniyor.
"Kırmızı liste" türleri ve koruma çalışmaları
Türkiye'de Uluslararası Doğayı Koruma Birliğinin (IUCN) "Kırmızı liste" kategorileri temel alınarak, öncelikli korunması gereken türlerin yoğun bulunduğu alanlar koruma altına alınıyor. Bazı türler yalnızca belirli habitatlarda yaşadığı için korunan alanlar onlar için sığınak niteliği taşıyor. Nesli tehlike altındaki türlerin tamamı yalnızca bu alanlarda bulunmadığından, korunan alan dışında da tür koruma eylem planları yürütülüyor.
Bugüne kadar ülke genelinde 103 tür için eylem planı hazırlanarak uygulamaya alındı. Türlerin durumu Nuh'un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veri Tabanı üzerinden tablo, grafik ve harita bazlı olarak izleniyor.
Korunan alanlar, yönetim, gelişme ve uzun devreli gelişme planları çerçevesinde yönetiliyor. Bu alanların etkinliği, IUCN kriterlerine uygun şekilde "Korunan Alanlarda Yönetim Etkinliğinin İzlenmesi (METT)" uygulamasıyla düzenli olarak değerlendiriliyor. Türkiye'deki korunan alan yönetim sistemi, Avrupa müktesebatına da uyumlu kabul ediliyor. Küre Dağları Milli Parkı, Avrupa'nın seçkin korunan alanları ağı PAN Parks sertifikasını alan alanlardan biri olurken, Kuşcenneti Milli Parkı da Avrupa'da ödüllü alanlar arasında yer alıyor.
Ulusal biyolojik çeşitlilik envanteri tamamlandı
Dünya genelinde 2030'a kadar kara ve deniz alanlarının yüzde 30'unun koruma altına alınması hedefleniyor. Bu çerçevede her ülke kendi ekolojik, ekonomik ve coğrafi koşullarına göre koruma çalışmalarını yürütüyor.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, sahip olunan biyolojik çeşitliliği ortaya koymak amacıyla "Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi"ni başlattı. Proje kapsamında damarlı bitkiler, memeliler, kuşlar, balıklar, sürüngenler ve çift yaşamlılar için literatür ve arazi çalışmaları, tohumsuz bitkiler ve omurgasız hayvanlar için literatür derlemeleri yapıldı.
Proje ile flora, fauna, habitat ve özellikli alanlara ait veri sayısı 1,9 milyona ulaştı. Ayrıca,12 bin 141'i flora, 1263'ü fauna taksonu (biyolojik sınıf grubu) olmak üzere toplam 13 bin 404 takson tespit edildi. Toplamda tespiti yapılan 3 bin 703 endemik taksonun 428'i lokal endemiklerden oluşuyor.
Türkiye'nin biyolojik çeşitliliği, yeni korunan alanların ilan edilmesiyle güvence altına alınırken, tür bazında koruma çalışmaları da devam ediyor. Korunan alanlar dışında kalan biyolojik çeşitlilik de taşra teşkilatları tarafından izleniyor ve raporlanıyor.