

Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.
BM 80. Genel Kurulu kapsamında 24 Eylül'de düzenlenen İklim Zirvesi 2025'in en önemli gündemini, kasım ayında Brezilya'da düzenlenecek BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) öncesinde, Paris İklim Anlaşması'na taraf ülkelerin her 5 yılda bir sunmakla yükümlü olduğu NDC raporları oluşturdu.
NDC raporlarında Paris İklim Anlaşması'na taraf ülkelerin anlaşmada belirtilen hedeflere ulaşmasına katkı sağlayacak uygulamalar yer alıyor.
Ülkelerin NDC'leri, dünyanın küresel ısınmayla mücadelede nerede durduğunu gösteren Küresel Durum Değerlendirmesi (GST) raporunun hazırlanması için temel oluşturuyor.
Paris İklim Anlaşması'nın kabul edildiği 2015'ten bu yana NDC 1.0 ve NDC 2.0 raporları BM'ye sunulurken ülkelerin 2035 yılı için taahhüt ettiği hedefleri içeren NDC 3.0 raporlarını 2025 yılı bitmeden sunmaları gerekiyor.
150 ülke henüz raporlarını sunmadı
AA muhabirinin Dünya Kaynakları Enstitüsüne (WRI) bağlı "Climate Watch Data" platformundan derlediği verilere göre şimdiye kadar 47 ülke, güncel hedeflerini içeren NDC raporlarını BM'ye sundu.
Ülkelerin NDC süreçlerini hızlandırmayı hedefleyen zirvenin olduğu hafta 13, eylül ayı içinde de 21 ülke, NDC raporlarını BM’ye sunarken yaklaşık 150 ülkenin yıl sonuna kadar raporlarını tamamlaması gerekiyor. BM'den yapılan son açıklamaya göre bunlardan 100'ü, COP30 öncesinde NDC'lerini açıklayacaklarını, sonuçlandıracaklarını veya hayata geçireceklerini bildirdi.
NDC raporlarını sunan ülkelerin küresel karbon emisyonundaki toplam payı yaklaşık yüzde 25, raporlarını henüz sunmayan ülkelerin payı ise yaklaşık yüzde 75 olarak kaydedildi.
Küresel ısınmaya yol açan sera gazı emisyonu yüzde 25,3 ile en fazla ülke olan Çin, henüz NDC raporunu sunmazken yüzde 11,2 emisyon payı bulunan ABD, raporunu geçen yılın aralık ayında sundu. Yüzde 7,5 ile üçüncü en büyük emisyona sahip Hindistan, yüzde 6,1 ile dördüncü en büyük paya sahip Avrupa Birliği (AB) ve yüzde 3,7'lik payı bulunan Rusya, NDC raporlarını henüz sunmadı.
Zirvede verilen sözler
ABD, sunduğu NDC raporu kapsamında 2035 yılına gelindiğinde emisyonlarını 2005 seviyesine kıyasla yüzde 61 ila 66 azaltacağı taahhüdünde bulundu. Ocak 2025’te göreve başlayan ABD Başkanı Donald Trump'ın ülkesini Paris Anlaşması’ndan çekmesi ise bu taahhütlerin geleceğini belirsiz kılıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bulunduğu 121 ülkeden devlet ve hükümet başkanları ile yetkililerini bir araya getiren zirveye ABD'den herhangi bir katılım olmadı.
Zirveye video mesajla katılan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 2035'e kadar net sera gazı emisyonlarını, en yüksek seviyeden yüzde 7 ila 10 oranında azaltacaklarını belirtirken AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB'nin emisyonlarının 1990'dan bu yana neredeyse yüzde 40 aşağı çekildiğini, gelecek dönemde başta iklim finansmanına katkıları olmak üzere küresel ısınmayla mücadeleye devam edeceklerini bildirdi.
Zirvede Hindistan'dan konuşmacı yer almazken Rusya Devlet Başkanlığı İklim Değişikliği Özel Temsilcisi Ruslan Edelgeriev, 2035'e kadar sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerinin yüzde 65 ila 67’si oranında düşürmeyi hedeflediklerini dile getirdi.
"En geç 2050" uyarısı
BM'den yapılan açıklamada zirve için "dönüm noktası" ifadesi kullanılırken uzmanlar, ortaya konulan hedeflerin yeterli olmadığını belirtiyor.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, taraf ülkelerin hedeflerine ilişkin AA muhabirine, dünyanın en geç 2050 yılında atmosfere net karbon salmayan hale dönüşmesi gerektiğini söyledi.
Kurnaz, "En geç 2050 dediğimiz zaman, bu, Çin ve Hindistan gibi kömüre bağımlı ekonomilerin bile 2050'ye kadar dönüşmesi gerektiği anlamına geliyor." dedi.
Bu noktada sanayileşmiş ülkelerin üzerlerine düşeni yapması gerektiğini ifade eden Kurnaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Gelişmiş ülkelerin 2035-2040 aralığında net karbon salmayan ekonomiler haline gelmesi gerekiyor oysa gelişmiş ülkeler, kendilerini diğer ülkelerle bir tutarak 2050 hedefi koyuyorlar. Bu, son derece yetersiz ve bunun da getireceği doğal sonuç bir iklim felaketi olacaktır. O nedenle ülkemiz de dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülkelerin oyununu oynamayı bırakarak 'Bu iklim felaketinde nasıl en az zararı alırız?' sorusunun cevabına odaklanmaları gerekiyor."
"Dişe dokunur tek açıklama Çin'den geldi"
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Dr. Ümit Şahin, dünyada enerji dönüşümünün, zayıf NDC’lere ve Trump'ın politikalarına rağmen devam edeceğinin ancak bu koşullar altında 1,5 derecede sınırlama hedefi konulan küresel ısınmanın 3 derece olacağı geleceğe doğru gidildiği uyarısında bulundu.
Paris Anlaşması'nın hedeflerine yaklaşmak için "al-ver" diplomasisinin bir kenara bırakılarak çok taraflılığın yeniden kurulması gerektiğinin altını çizen Şahin, "BM'deki iklim zirvesi, beklentilerin çok altında kaldı. Son birkaç yıldır yeni NDC'lerin açıklanması için bu zirve bekleniyordu. Dişe dokunur tek açıklama Çin'den geldi ama o da yapabileceği ve muhtemelen yapacağı dönüşümün çok altını taahhüt etti." dedi.
İklim hedeflerini henüz açıklamayan çok sayıda ülkenin bulunduğuna işaret eden Şahin, "AB'nin bile henüz NDC sunmamış olması, Trump'ın iklim politikalarına ve küresel ticarete açtığı savaşın etkilerinin, düşündüğümüzden büyük olduğunu gösteriyor. ABD'den ise artık kimse bir şey beklemiyor. Engel olmasınlar yeter." diye konuştu.