
İSTANBUL
''Ergenekon'' davasında, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, esasa ilişkin mütalaasını mahkemeye sundu.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 67'si tutuklu 275 sanıklı ''Ergenekon'' davasının 281. duruşmasında, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, davayla ilgili, esas hakkındaki mütalaayı tamamladıklarını bildirdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda görülen duruşmada Pekgüzel, mütalaasında, ''Ergenekon terör örgütünün varlığının sabit olduğu anlaşılmıştır'' ifadesine yer verdi.
Pekgüzel'in bu sözlerinin üzerine duruşma salonundaki sanıklar ve avukatları tepki gösterdi.
Taleplerin karara bağlanmasını isteyen sanık ve avukatlara, Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, mütalaanın okunacağı uyarısında bulundu.
İstanbul Cumhuriyet Savcıları Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın ve Murat Dalkuş tarafından hazırlanan esas hakkındaki mütalaa, özetinin okunmasının ardından avukatlara verildi.
Danıştay saldırısı planlı ve organizeli
Mütalaada, gerek Cumhuriyet Gazetesi'ne gerekse Danıştay'a yapılan ''türbanla ilgili her iki eylemden'' özellikle Danıştay saldırısının çok ses getirerek toplumda büyük infial uyandırdığı belirtildi. Bu eylemin halk üzerinde büyük bir korku ve paniğe yol açtığı, mevcut Anayasal sisteme yönelik bir tehlike yarattığı ifade edilen mütalaada, eylemin ''Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni cebir ve şiddet kullanarak kaldırmaya ve bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme'' şeklinde olduğu değerlendirildi.
Mütalaada, şu görüşlere yer verildi:
''Sanık Alparslan Aslan'ın, Danıştay saldırısı öncesinde ve sırasında, 'Ergenekon terör örgütü' ve mensuplarıyla ilgili olarak iz bırakma ihtimaline binaen, OYAK Güvenlik Şirketi tarafından Danıştay'daki güvenlik kameraları olay günü öncesi sökülmüş, saldırı gerçekleştikten sonra yerine takılmış ve bu arada mevcut önemli tüm kayıtlar silinmiş. Danıştay binasıyla ilgili bir kısım diğer kayıtların ise tarihi ve yer ismi değiştirilmiştir. Bu aşama bile tek başına eylemin ne kadar planlı ve organizeli olarak gerçekleştirildiğini göstermektedir.''
Ele geçirilen el bombaları
Ümraniye'de ele geçirilen 27 el bombası ile Fikret Emek'in Eskişehir'deki annesine ait evde bulunan 12 el bombasının, ''Ergenekon terör örgütüne'' ait olduğu iddia edilen mütalaada, Alparslan Arslan ile okul arkadaşı olan Süleyman Esen arasında hiyerarşik bağ bulunmadığı anlatıldı.
Alparslan Arslan'ın, kendisinin lideri olarak Esen'i göstermesinin maddi gerçeği yansıtmadığı ifade edilen mütalaada, şunlar kaydedildi:
''Salih Kurter'in yanına Kur'an öğrenme gayesi ile giden Arslan'ın, bu dönemde teknik takibe takılmamak için 'Ergenekon teror örgütü' mensuplarıyla telefon irtibatını kestiği, eylemin deşifresini önlemek amacıyla Cumhuriyet Gazetesi'ne 3. bombayı atarken tekbir getirdiği, eylemden 15-20 dakika sonra cep telefonundan Salih Kurter'in cep telefonunu aradığı, halbuki bu dönem içerisinde örgüt yöneticisi Muzaffer Tekin, İsmail Eksik, Hüseyin Görüm ve Mehmet Fikri Karadağ ile görüşmelerini sürdürdüğü, eylemleri gerçekleştirmek için daha önceden tanıdığı sanık Osman Yıldırım aracılığı ile sanıklar Erhan Timuroğlu, İsmail Sağir ve Tekin İrşi'yi ayarladığı, bomba atma eylemlerinden önce barda toplantı yaptıkları, adı geçen sanıkların türban-başörtüsü vs. dini değer veya sembollerle herhangi bir işlerinin olmadığı anlaşılmıştır. Sanık Muzaffer Tekin ile Veli Küçük 'Ergenekon terör örgütünün' yöneticilerinden olup aralarındaki örgütsel ilişkiyi inkar etme yolunu seçmişlerdir.''
Mütalaada, delillerin çok olduğu, bu nedenle bazılarına atıf yapılarak geçildiği belirtilerek, ''Ergenekon terör örgütünün sanıkları, her fırsatta örgütün organize ettiği Danıştay saldırısını başka yönlere saptırmaya ve suçtan kurtulmaya yönelik büyük çaba harcamışlardır'' ifadeleri kullanıldı.
Kaos ve kargaşa ortamı
Mütalaada, iddia olunan örgüt tarafından sivil toplum örgütleri kurulması, yönetilmesi ve yönlendirilmesi kapsamında kurulan ''Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği ve Kuvvayi Milliye Dernekleri ile bunların nefret ve şiddet söylemleri içeren legal/illegal eylem ve çalışmalarıyla ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturularak darbeye zemin hazırlamak için faaliyette bulundukları'' değerlendirmesi yer aldı.
Alparslan Arslan'ın vatansever olarak adlandırdığı kişilere ''derin devlet'' dediği belirtilen mütalaada, Arslan'ın Kuvayı Milliye Derneği'nin yöneticileriyle ilişkili olduğu anlatıldı.
Arslan Küçük ile irtibatlı
Arslan'ın Veli Küçük ile irtibatlı olduğu gerek sanık, gerekse tanık beyanları ve dosyadaki delillerden anlaşıldığı bildirilen mütalaada, ''Alparslan Arslan ve diğer sanıkların kişisel yaşamları hakkındaki tespitlere göre, söz konusu eylemlerin iddia edildiği şekliyle türban örtüsü ile ilgili olarak, kendi görüşlerine göre türban aleyhine karar veren ya da davranan kurumlara ders vermek amacını taşımadıklarını göstermektedir'' ifadeleri kullanıldı.
Arslan'ın, kendisine verilen görevi yerine getirmesiyle ''önemli yerlere geleceği, çalışmasına gerek kalmayacağı, maddi rahata kavuşacağının'' belirtildiği mütalaada, Arslan'ın rahata kavuşacağı vaadi ile eylemlere katıldığı kaydedildi.
Mütalaada, yapılan yargılama, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre de Cumhuriyet Gazetesi saldırısının ''Ergenekon terör örgütü'' yöneticilerinden Veli Küçük ve Muzaffer Tekin'in talimatıyla gerçekleştirildiği iddia edildi.
Danıştay saldırısının ise Cumhuriyet Gazetesi'ne el bombası atılması olayından hemen sonra gerçekleştirilmesi, her iki eylemin de aynı amaca yönelik olması, eylemlerde de aynı kişilerin istihdam edilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, bu eylemlerin Tekin ve Küçük'ün talimatıyla gerçekleştirildiği belirtildi.