
ANKARA
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Halepçe'de Saddam Hüseyin'in yaptığını, şimdi Suriye'de Beşşar Esed'in yaptığını belirterek, "Hayatını kaybeden kurbanların vebalinde, şüphesiz ki bu saldırıyı gerçekleştiren, emrini veren, buna rıza gösteren, buna finansal, siyasi destek sağlayan ve bütün bu olup bitenlere karşı sempatisi olan insanların da devletlerin de organizasyonların da vebali vardır" dedi.
Çelik, AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısının ardından, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Dünyanın ve Türkiye'nin gündeminde Suriye ve Mısır meselelerinin büyük yer teşkil ettiğini ifade eden Çelik, Suriye'de bir katliamın yaşandığını vurguladı. Son olarak Şam'ın banliyosu Guta'da bir kimyasal saldırı gerçekleştirildiğini bildiren Çelik, şunları söyledi:
"Esed yönetimi tarafından bir kimyasal silah saldırısı gerçekleştirildi. Dün akşamki son belirlemelere göre bin 360 kişi orada hayatını kaybetti, bunların çoğunluğu da kadın ve çocuklardan oluşuyor. Uykudayken böyle bir saldırıya yakalandılar. Malumunuz sarin gazı, sinir gazı dediğimiz bu kimyasal silah, birkaç dakika içerisinde insanı öldürmeye yetiyor. Bu bir insanlık dramıdır, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Dünyada belki bütün tarih boyunca çok az müracaat edilmiş, başvurulmuş bir saldırı türüdür. Kimyasal silah son derece ucuzdur, kamuflajı son derece kolaydır ve etkisi çok yaygındır. Halepçe'de Saddam Hüseyin'in yaptığını, şimdi Suriye'de Beşar Esed yaptı maalesef. Hayatını kaybeden kurbanların vebalinde, şüphesiz ki bu saldırıyı gerçekleştiren, emrini veren, buna rıza gösteren, buna finansal, siyasi destek sağlayan ve bütün bu olup bitenlere karşı sempatisi olan insanların da devletlerin de organizasyonların da vebali vardır."
Çelik, "Bugünkü BM'nin dünya düzeni, haklının kuvvetli olmasına değil, kuvvetlinin haklı olduğu tezine dayalı bir nizamdır. Adil değildir, haksızdır ve haksızlıkların devam etmesini sağlayan bir yapıdır. Daime üyelerden birisinin bu işe taraftar olmaması veya veto etmesi, bütün yapılan fecaatleri, insanlık ayıplarını maalesef bir anda yok sayıyor. Suriye'de bir kez daha böyle olmuştur" diye konuştu.
Türkiye'de Beşşar Esed'e sempati duyan, ona yakın duran siyasilerin de olup bitenden ders çıkarması gerektiğini savunan Çelik, "Şu anda adres saptırma peşindeler ama eninde sonunda bütün belgeleriyle inanıyorum ki bunlar ortaya konacaktır" dedi.
"Silah, adalate hükmetmiştir"
Çelik, Mısır'da halkın iradesiyla seçilmiş cumhurbaşkanın cezaevinde olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
"Fakat çağdaş bir firavun olan ve ülkesini uluslararası hakim güçlerin arzusu istakemetinde yıllarca inim inim inleten ve orada Tahrir meydanında barışçıl gösteri yapan, demokratik eylem yapan insanların üzerine silahlı insanlarını sevk eden, onların katledilmesine, onların arabaların altında ezilmesine sebebiyet veren Hüsnü Mübarek tahliye edilmektedir. Mısır'daki darbeye darbe diyemeyenlere Hüsnü Mübarek, mübarek olsun. İnsanlık vicdanı bir kez daha kanamıştır. Adalet duygusu, bir kez daha yara almıştır. Silah, adalate hükmetmiştir."
"Biz, gaza gelerek Suriye'ye girecek değiliz"
Diplomasinin bir tarafıyla da pragmatizm olduğuna dikkati çeken Çelik, ancak pragmatizm adına insanlıktan, vicdandan, akıldan vazgeçilirse yapılanın diplomasi değil salt menfaatperestlik olacağını anlattı. "Türkiye yalnız kaldı" sözlerine prim vermediklerini aktaran Çelik, "Biz zalimlerin, biz saldırganların, biz kimyasal silah kullananların, biz darbe yapanların, kendi halkını inim inim inletenlerin safında olmaktansa onlarla birlikte olmaktansa onların uzağında kalmayı her zaman tercih ettik, bundan sonra da tercih ederiz" diye konuştu.
"Diplomaside çok kısa vadeli hesaplar yapanlar, borsada acelecilikte çok kısa vadeli hesaplar yapıp da ertesi gün tepe taklak gidenler gibi olur" değerlendirmesinde bulunan Çelik, esas kaptanın geminin burnunun ucunu değil ufku gören olduğunu vurguladı.
AK Parti'nin macerasever bir dış politika gütmediğine işaret eden Çelik, "Biz, gaza gelerek Suriye'ye falan girecek değiliz" dedi. Bazılarının "Halletse halletse Türkiye, bu işi halleder" dediğini hatırlatan Çelik, bazılarının kendilerine diplomasi dersi vermeye kalkıştığını belirtti.
"Bizim bu fitneyi bitirmemiz gerekiyor"
"PKK ile ilgili husus şudur: PKK silahlı unsurlarını çeksin, silah bıraksın derken peki silahlarını bıraktılar, sınırın öte tarafına gittiler sonra? Bunlar ne olacak? İşin o kısmı belli zamanlamaya belli adımlara bağlıdır" ifadesini kullanan Çelik, şöyle devam etti:
"Silahları bırakacaksınız, yurt dışına gideceksiniz, eve dönüş yasası ile mi bunlar gelecek? Pişmanlık yasasıyla mı gelecek? Daha başka düzenlemeler mi yapılması gerekiyor? Bunlar yapılacaktır, yapılması gerekiyor. Bizim bu fitneyi bitirmemiz gerekiyor. Bana meslektaşlarınız soruyorlar, 'bunun bir garantisi var mı, çözüm sürecinin?' Ben size garantisi olan bir şey söyleyeyim: Eğer bu irade olmazsa bu mesele çözülmezse biz 30 yıldan beri yaptığımız gibi her akşam kaç şehit verdiğimiz ve kaç PKK'lının etkisiz hale getirildiğini saymakla meşgul olacağız. Bunları seyrediyor olacağız. Siyasi ve sosyal olaylarda aspirin gibi tablet gibi bir çözüm yoktur. İnsan aklının üretebileceği, insan vicdanının üretibileceği çözümler vardır. Hükümet böyle bir sorumluluk almıştır. Ancak BDP ve PKK cephesinde maalesef bir açıklama enflasyonu var. Özellikle Abdullah Öcalan'ın televizyon seyrettiğini öğrenen bazı BDP'li arkadaşlar orada sadakat yarışına girdiler. Biri diyor ki özgür olsun. Biri diyor ki başımıza sultan olsun. Biri diyor ki derhal buraya gelsin. Herkes makul olanla ilgilenmek zorundadır. Abdullah Öcalan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum olmuş bir mahkumdur. Şu anda da İmralı'da mahkumiyetini yaşamaktadır. Abdullah Öcalan'ın bir çözüm sürecine bir katkısı olacaksa eyvallah..."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.