Dolar
39.54
Euro
45.47
Altın
3,373.19
ETH/USDT
2,521.00
BTC/USDT
105,021.00
BIST 100
9,196.13
Politika, seçim 2014, arşiv

Devletin tepesi sorun çözme yeridir

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "Devletin tepesi sorun çözme yeridir, sorun yaratma yeri değildir" dedi.

07.08.2014 - Güncelleme : 07.08.2014
Devletin tepesi sorun çözme yeridir

SAMSUN

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "Devletin tepesi sorun çözme yeridir, sorun yaratma yeri değildir" dedi.

İhsanoğlu, Samsun Büyük Otel'de sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve üyelerinin yanı sıra bazı siyasi partililerle bir araya geldi. 

İstiklal mücadelesinin Samsun'da başladığı gibi Türkiye'nin istikbal mücadelesinin de buradan başlayacağını belirten İhsanoğlu, "Bu istikbal mücadelesi demokrasi mücadelesidir, insan hakları mücadelesidir, hukukun üstünlüğü mücadelesidir, kanun hakimiyeti mücadelesidir. Bu istikbal mücadelesi laiklik mücadelesidir, insanların huzur içerisinde yaşama mücadelesidir. Atatürk'ün söylediği gibi, 'Yurtta sulh cihanda sulh' prensibine dönme mücadelesidir" diye konuştu.

"Biz biraz bunları unuttuk, bunları biraz ihmal ettik" diyen İhsanoğlu, "Onun için toplumumuzda sıkıntılar başladı, korkular başladı. Onun için bunları tekrar inşa etmemiz lazım. Türkiye huzur istiyor. Türkiye gerginlik istemiyor, korku içinde yaşamak istemiyor. Bölünme, ayrışma korkusu yaşamak istemiyor ama gelin görün ki en yüksek seslerde 'Sen Alevi'sin, Sünni'sin, sen Zaza'sın, sen Laz'sın' deniyor bu memlekette" ifadelerini kullandı.

Türk siyasetinde Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan ve Turgut Özal gibi liderlerin millete "Sen şusun, sen busun" demediğini, bu durumun tefrikaya neden olacağını savunan İhsanoğlu, şöyle devam etti:

"Bu ayrışma değil mi? Bu tehlike çanları değil mi? Yani bir mevkiye, bir makama ulaşmak için milleti bu kadar ayrışabilir misiniz? Türkiye bunları kabul etmiyor. Türkiye bunları reddedecek. Türkiye pazar günü bunun cevabını verecektir. Ben bundan eminim. Siz düşünebiliyor musunuz, şimdiye kadar siyasi partilerden birisi veya bazıları bu ayrışmayı yaparak belirli oylar almışlardır. 'Bana gelen bu oylar vatanperver, beni iktidara taşıyor, bu gelmeyen oylarla ben ilgilenmiyorum, bunlar vatan hainidir'. Bu anlayış içerisinde, eğer cumhurbaşkanı bu şekilde davranırsa, yani 50 artı 1 aldıktan sonra 'O öbür 50 benim için mühim değildir, bunlar vatanperver değildir, vatan hainidir, bunlar ötekilerdir' derse ne olur memleketin hali, düşünebiliyor musunuz? Türkiye bu yolda giderse nereye gider, tefrikaya gider. Ben başka kelime kullanmak istemiyorum. Tefrika demek istiyorum. Başka şeylerden Türkiye'yi Allah korusun. Türkiye'nin buna tahammülü yok. Bizim etrafımız ateş çemberi. Alevler, kıvılcımlar içeri sıçramasın."

"Güya İstiklal Marşı'nı yanlış okumuşum..."

Meselenin parti meselesi olmadığını, kendisinin hiçbir parti veya cemaate üye olmadığını, gizli düşüncelere sahip olmadığını anlatan İhsanoğlu, "Ben kendimden eminim. Benim kim olduğum meydanda. Zaten bir şey bulsalardı, bir küçücük şaibe bulsalardı... Güya İstiklal Marşı'nı yanlış okumuşum, doğru okumuşum. Bunu sahneye kurdular, Karagöz Hacivat oynatır gibi sahneye büyük ekranlar kurdular ve millete seyrettirdiler bunu, düşünebiliyor musunuz. Arife gününden bu yana ısıtıp ısıtıp her gün 'Efendim İstiklal Marşı'nı bilmiyor, babası Akif'in arkadaşıydı da nasıl olur du da...'. Milleti bununla meşgul ediyor" dedi.

 İhsanoğlu, "Eğer bu memleket cumhurbaşkanlığını ilk defa seçiyorsa o zaman her şeyden önce seçim ile ilgili meseleleri konuşalım, Türkiye'nin düzeni ile ilgili meseleleri konuşalım, rejimle ilgili meseleleri konuşalım" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhurbaşkanlığı nasıl yapılacak, cumhurbaşkanı nasıl görevini ifa edecek, anayasada hükümler var. Bu hükümlere göre mi yapacak, yoksa farklı bir şey mi yapacak. Demokrasinin gereğini mi yapacak yoksa demokrasiyi kendi istediği gibi mi yorumlayacak. 'Bunları konuşalım' diyoruz ama konuşmuyorlar. İstiklal Marşı, İstiklal Marşı... Akif Bey'in, Yahya Kemal Bey'in falan filan. İyi ki yani Fecri Ati'yi, milli edebiyat, tanzimat, divan edebiyatı felan girmedik. Yoksa biz 2023'e kadar giderdik tartışa tartışa. Türkiye'nin böyle hafifliklere tahammülü yok arkadaşlar. Pazar günü karar verecek millet ama ben şuna inanıyorum, bu millet demokrasi için karar verecektir. Bu millet insan hakları için karar verecektir, bu millet kanun hakimiyeti için karar verecektir. Bu millet her şeyden önce milli birlik ve bütünlük için karar verecektir."

"Borç sarmalı, vergi sarmalı, kedi kartı sarmalı milyonlarca insanı eziyor" 

Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu, IMF'ye borcun ödendiğini ancak IMF'ye olan borcun kaç katı da borçlanıldığını öne sürerek, şöyle konuştu:

"Kamu borçları, özel sektör borçları, insanların, hane halklarının, fertlerin borçları ve faiz sarmalı. Eskiden AK Parti iktidarının başladığı yılda hane halkı faiz olarak gelirinin yüzde 5'ini yani her 100 liradan ancak siz 5'ini faiz olarak veriyordunuz. Bugün bu faiz oranı 55. Yani her 100 liranızın 55'ini faize veriyorsunuz. O zaman bu 55'i elde etmek için 100 lira harcamak için siz kredi alıyorsunuz. Bu kredi sarmalında yüz binlerce, milyonlarca insana büyük ekonomik sıkıntı, bir nevi kredi kartı köleliği ihdas edildi. Vergiler de bunun üzerine bindi. Türkiye'de borç sarmalı, vergi sarmalı, kedi kartı sarmalı milyonlarca insanı eziyor ve bu saklanıyor milletten.

Deniyor ki 'siz bana oy verin, ben size gelecek ay kredi vereyim ki bu öbür kredileri ödeyiniz'. Ondan sonra Merkez Bankası Başkanı'nı azarlıyoruz, faizi niye yükselttin? Merkez Bankası, babasının bankasının faizini yükseltmiyor. Devletin bankasının faizini yükseltiyor. Bu da hükümetin programı. Milletin önünde 'biz faize karşıyız, bizim banka müdürü söz dinlemiyor, ben onun kulağını çekeyim'. Böyle bir siyaset olur mu? Türkiye'de böyle bir siyaset yapılır mı? Bir taraftan tavşana kaç tazıya tut."

"Ben madalyayı doğru yerden aldım"

İsrail'in mallarının boykot edileceğini ancak çarşı pazar İsrail mallarının satıldığını belirten İhsanoğlu, şöyle dedi:

"Bugün biz çarşıda dolaşırken gösterdiler, işte İsrail malları. Peki bu 'boykot' diyenler nerede. Bu malları kim getirdi? İhsanoğlu mu getirdi? Ben mi getirdim? Ben İsrail'in bilmem nesiydim hani. Allah'a çok şükür cesaret madalyası felan almadım. Ben madalyayı doğru yerden aldım. Ben madalyayı doğru yoldan aldım. Madalyayı kutsi şerif adına aldım. Kudüs Yıldızı madalyası aldım. Türkiye'de hiç kimsede yok. Öbürü de kimsede yok Allah'a şükür ama artık. Şimdi siz neden bahsediyorsunuz? Boykot mu? Ticaretimiz 3-4 kat arttı İsrail'le. İşte Samsun'un sade çarşısındaki vatandaş, ihlaslı vatandaş 'boykot' diyor 'Nerede boykot' diyor. 'Her gün mal geliyor' diyor. Böyle milleti nereye kadar aldatacağız. Onun için ben şuna inanıyorum ki sizler pazar günü doğru yere mühür basacaksınız."

"Hala bu hükümette güzel işler yapan arkadaşlarımız var"

  İhtiyaç sahiplerinin devletten yardım almasının devletin görevi olduğunu, insanlara yardım etmenin sosyal devlet olmanın gereği olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Bunları devlet hazinesinden yapar, belediye yapar, şurdan burdan yapar ama devletin politikasıdır. Bu hizmetler dün başlamadı. Bu hizmetler 1980'li yıllarda rahmetli Turgut ağabey döneminde başladı. Fakir Fukara Fonu o günden başladı ve Türkiye bunu geliştirdi, son yıllarda da güzel hizmetler yapıldı, bunu takdirle karşılamak lazım. Ben bunu inkar etmiyorum güzel olan her şeyi takdir etmek lazım. Bizim memleketimiz, milletimiz, hükümetlerimiz. Aramızda sayın bakan var (Ertuğrul Günay), düne kadar o hükümetin çok aktif bakanıydı, biz destekliyorduk. Hala bu hükümette güzel işler yapan arkadaşlarımız var, destekliyoruz. Millet destekliyor ama yanlış yapanları da desteklememesi lazım."

Türkiye'yi kötü yere götüreceklerin arkasından gitmemek gerektiğini vurgulayan İhsanoğlu, "Bu çok önemli. O kardeşlerimiz, buradan sosyal yardım alan kardeşlerimiz, 'Efendim ben oy vermezsem keserler'. Nasıl keserler? Sonra senin oyunu kime vereceğini nasıl bilecekler? Korkunun bir tarafı da budur ama şunu da söylemek istiyorum, bu siyaset bu devletin kanunları ile mevzuatı ile düzenlenen bir husustur. Kimse cebinden çıkartıp sana para vermiyor, sadaka vermiyor, nafaka vermiyor, bahşiş vermiyor. Bu bir haktır. Her zaman, siz bunu hak ettiğiniz müddetçe bunu alacaksınız. Bu, kanun teminatı altındadır" diye konuştu.

İhsanoğlu, şunları söyledi:

"Onun için ben o arkadaşlarıma diyorum ki 'sakın ha bu seçimlerde benim şeyimi keserler, bilmem ne' öyle bir şey düşünmeyiniz. Bu onunla ilgili değil. Zaten hükümetle ilgili, parlamento ile ilgili, belediye ile ilgili seçim değil. Üç aday var, bir sandalye var. Siz o sandalyeye uygun olanı seçeceksiniz ve oraya koyacaksınız ve o, bu devlet gemisini öfkeye kapılmadan, insanları ötekileştirmeden, 'bana oy verenler vatanperver bana oy vermeyenler hainlerdir' felan demeden bütün 76 milyonu kucaklayacak devlet reisini seçeceksiniz. O zaman her şey yerli yerine oturacaktır ve siz yine önümüzdeki seçimlerde istediğiniz partiye veriniz. Çünkü burada parti mevzu bahis değil, burada bir hakemlik müessesesi var. Cumhurbaşkanı hakemdir. Pehlivandan hakem olur mu? Pehlivan güreşir. Bırakın güreşsin, bırakın kazansın ama hakem yapmayınız. Çünkü hakem yaparsanız taraf tutacaktır. Taraf tutarsa toplumda huzursuzluk devam edecektir ve daha büyük olacaktır. Çünkü devletin tepesi orası. Devletin tepesi sorun çözme yeridir, sorun yaratma yeri değildir. "    

"AK Parti'li kardeşlerimiz de bize destek veriyorlar"

Ekmeleddin İhsanoğlu, cumhurbaşkanı seçimlerinin bir parti seçimi olmayacağını, 10 Ağustos tarihinden sonra insanların tekrar gönül verdiği partiyi destekleyebileceğini vurgulayarak. şunları kaydetti:

"Siz istediğiniz partiye 30 Mart'ta oy verdiğiniz partiye yeni önümüzdeki seçimlerde ona veriniz. Hatta bize destek veren 12 partinin dışında AK Parti'li kardeşlerimiz de bize destek veriyorlar ve ben bundan iftihar ediyorum. Çünkü onlar aynı zamanda kendi partilerinin dağılmamasını istiyorlar. Türkiye'de ANAP dağıldı Turgut Bey rahmetli cumhurbaşkanı olduktan sonra. Doğru Yol dağıldı Süleyman Bey cumhurbaşkanı olduktan sonra. AK Parti'ye gönül veren kardeşlerimiz benim çok yakınlarım. Bana parti kurulurken kuruculuk teklifi yapıldı. En yakın arkadaşlarım halen partinin içerisindeler. Onlarla da benim çok samimi münasebetlerim var. Onlar partilerini korumak istiyorlarsa oylarını bize vereceklerinden eminim."

"Bizde azınlık yok, bizde herkes eşit vatandaştır"

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "Türkiye'de 76 milyon insan eşit vatandaştır, birinci sınıf vatandaştır, bizde azınlık yok, bizde herkes eşit vatandaştır. Türkiye'de azınlık manasında bir şey yoktur" dedi.

Samsun kent merkezindeki temaslarının ardından Çarşamba ilçesine geçen İhsanoğlu, halkı selamlayarak bazı vatandaşlarla sohbet etti. İhsanoğlu, burada halka hitaben yaptığı konuşmada, Çarşamba'ya gelmeye özen gösterdiklerini söyledi.

Seçim sürecini eleştiren İhsanoğlu, "30 güne sıkıştırılmış bir seçim kampanyası, 30 güne hapsetmişler, başka bir gün yok, 30 gün içerisinde 76 milyon insan, 81 vilayet cumhurbaşkanlarını seçecek, böyle bir kampanya olur mu" diye konuştu.

İhsanoğlu, halkla buluşmak için Çarşamba'ya geldiklerini ve halkla buluşmaktan çok mutlu olduklarını dile getirerek, "Biz size fabrika kurma vaadi için gelmedik, yol yapmak için değil, hastane yapmak için değil. Bunları cumhurbaşkanları yapmaz, bunları hükümetler yapar, kabineler yapar, başbakanlık yapar, biz burada Türkiye'nin selameti için, seçim için geldik" dedi.

"Birliği, bütünlüğü temin etmek için geldik"

"Türkiye kavga mı etmek istiyor, huzur mu yaşamak istiyor, zıtlaşmak mı istiyor" diye soran İhsanoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Türkiye hep nefret söylemiyle mi devam edecek, hep şiddet söylemiyle mi devam edecek yoksa Türkiye büyük aile olarak hep ekmeğini büyütmek için gayret edecek. Biz bunun için geldik size ve diyoruz ki biz burada sevgi ekmek için, saygı ekmek için geldik. Birlik ekmek için, dirliği ekmek için geldik, ekmeği büyütmek için geldik, refahımızı artırmak için geldik, huzuru temin etmek için, birliği bütünlüğü temin etmek için geldik. Biz kavga etmek istemiyoruz, ülkemizde huzur istiyoruz, yurt dışında itibar istiyoruz."

İhsanoğlu, ekmeği büyüttüklerinde refahın artacağına işaret ederek, "Biz bu ekmeği kendi aramızda paylaşacağız, daha büyük dilimler alacağız, konu komşularımızla da paylaşacağız, dostlarımızla da paylaşacağız, dostların ihtiyacı olan dostlarla paylaşacağız, biz onlarla lokmamızı paylaşırız ama toprağımızı kimseyle paylaşmayız" diye konuştu.

Pazar günü vatandaşların analarının helal sütü gibi oyunu kullanacağını belirten İhsanoğlu, "Oyunuza sahip olunuz, oyunuzu ülkeyi geliştirmek isteyene veriniz, parçalaştırmak isteyene değil, bölmek isteyene vermeyiniz, birlik ve beraberlik isteyene veriniz. Biz aynı milletiz, biz bin sene beraber yaşadık, bundan sonra binlerce sene beraber yaşarız. Allah bu millete, bu devlete zeval vermesin" dedi. 

"Kanun önünde, bayrak önünde, adalet önünde, Allah önünde eşitiz"

Daha sonra Ordu'nun Ünye ilçesine geçen Ekmeleddin İhsanoğlu, Cumhuriyet Meydanı'nda halka hitaben yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

"Her şeyden önce şunu söylemek istiyorum, Türkiye'de 76 milyon insan eşit vatandaştır, birinci sınıf vatandaştır, bizde azınlık yok, bizde herkes eşit vatandaştır. Türkiye'de azınlık manasında bir şey yoktur. İnsanların menşei ne olursa olsun, etnisitesi ne olursa olsun, dini ne olursa olsun hepimiz Türk vatandaşıyız, eşitiz, kanun önünde, bayrak önünde, adalet önünde, Allah önünde eşitiz. Onun için eğer aramızda bazı siyasetçiler densizlik yapıyorsa, bir grubumuza, Müslüman olsun, gayrimüslim olsun, kötü laf ediyorlarsa siz onların kusuruna bakmayın. Biz biriz, beraberiz, biz bu topraklarda bin senedir beraber yaşadık, bu topraklarda da ilelebet yaşayacağız."

Kimsenin kendilerine tepeden bakamayacağını belirten İhsanoğlu, "Kimse bize hakaret edemez, bizim davamız tefrika davası değil, bizim davamız birlik davasıdır. Ben babamın, annemin kim olduğuna karar mı verdim de Türk oldum veya şu oldum, bu oldum. Böyle bir şey olur mu, böyle başka bir toplululuğu hakir görmek, onlara hakaret etmek Türk insanına yakışır mı? Bu kampanyaya başladığımdan itibaren söylediğim bir söz var, kem söz sahibine aittir. Onun için herkesten, bilhassa gayrimüslim kardeşlerimizden ben özür diliyorum Türkiye adına. Böyle yakışmaz" dedi.

Türkiye'nin temel prensiplerinden birinin laiklik olduğunu vurgulayan İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biliyor musunuz Hatay'da beni karşılayan, oradaki Alevi kardeşlerimizin sıkıntılarını dinleyince onlara dedim ki 'Bakınız bizde iki nimet vardır, birisi laiklik, birisi demokrasi'. 'Laikliğin de size Arapçasını söyleyeyim' dedim. 'Kuran'da geçiyor' dedim, 'leküm diniküm veliyedin, dininiz size, dinim bana'. Bunu Cenab-ı Allah söylüyor, ben söylemiyorum, sen söylemiyorsun, şu bu söylemiyor, bunu Cenab-ı Allah söylüyor"

İhsanoğlu, ikinci meselenin demokrasi olduğunu aktararak, şöyle dedi:

"Demokraside dört tane hürriyet var. Birincisi inanç hürriyeti. İnsan istediği şeye inanır, onun bileceği iş, onun seçeceği iş. İkincisi fikir hürriyeti. Üçüncüsü ifade hürriyeti, insan düşündüklerini, inandıklarını ifade etme hürriyetine sahiptir. Dördüncüsü teşebbüs hürriyetidir. Bu, insanların temel haklarıdır, temel hürriyetleridir, kimse buna karışma hakkına sahip değildir. Demokrasimizin bugünkü ayıpları bunlardır, bunlara karışmak istiyorlar, onun için gelecek pazar günü demokrasi önündeki engelleri açacak sizsiniz ve bu engelleri açtığınız zaman oyunuzu doğru yere verecek misiniz?"

"18 milyon pusula fazla bastılar"

Daha sonra Fatsa ilçesine geçen İhsanoğlu, ilçe meydanında yaptığı konuşmada, herkesten pazar günü sandığa gitmesini ve oy kullanmasını istedi.

"Kardeşlerime sesleniyorum, oyunuzu kullanınız fakat oyunuza sahip olunuz" diyen İhsanoğlu, şunları kaydetti:

"İlçe kurullarındaki birleştirme sürecini kontrol ediniz, il kurulundaki birleştirme sürecini kontrol ediniz, kedilerin trafoya girmesini önleyiniz. Bu kediler çok tehlikelidir. Martta Türkiye birçok yeri sandıkta kazandı ama masada kaybetti, biz bu seçimleri kaybettirmeyeceğiz. 18 milyon pusula fazla bastılar. Biz bunu Avrupa'dan öğreniyoruz, bizden saklıyorlar, Avrupalılar geliyor, AGİT teşkilatı bunu buluyor. Bu 18 milyon pusula fazla, bunu ne yapacaklar? Ben size soruyorum, onun için dikkatli olunuz, sahip çıkınız sandıklara."

İhsanoğlu Ordu'da

Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "Pazar günü tüm Türkiye, 76 milyon insan çok önemli imtihan verecektir. Bu imtihanda ya demokrasiden yana olacağız ya demokrasiyi unutmak mecburiyetinde kalacağız" dedi.

Ünye ve Fatsa ilçelerini ziyaretinin ardından il merkezine gelen İhsanoğlu, otobüsle kenti dolaşarak halkı selamladı. İhsanoğlu, Atatürk Anıtı önündeki tören alanında halka hitaben yaptığı konuşmada, harman zamanında, fındık toplama zamanında işlerini bırakarak kendilerini karşılamaya geldikleri için vatandaşlara teşekkür etti.

İhsanoğlu, 10 Ağustos Pazar günü yapılacak cumhurbaşkanı seçimine değinerek, şöyle devam etti:

"Pazar günü tüm Türkiye, 76 milyon insan çok önemli imtihan verecektir. Bu imtihanda ya demokrasiden yana olacağız ya demokrasiyi unutmak mecburiyetinde kalacağız. Ya bu demokrasinin yolunu açacağız ya demokrasinin önündeki tıkaçları olduğu gibi bırakacağız, büyüteceğiz. Onun için pazar günü Türkiye için tarihi bir gündür, hep beraber en güzel şekilde mührümüzü basacağız. Onun için sandığa mutlaka gidiniz, sandığa sahip olunuz."

İhsanoğlu, Türkiye'nin bugünlerde, bir müddetten beri büyük sıkıntılar içerisinde olduğunu iddia ederek, "İçeride huzursuzluk, dışarıda itibarsızlık var. İçerideki huzursuzluk, kutuplaşmadan, zıtlaşmadan, ötekileştirmeden geliyor. İnsanlarımız eski huzurlarını arıyorlar. Çünkü birileri onlara öfkeyle, nefret söylemiyle, sabahtan akşama kadar onların kalplerini, kafalarını, vicdanlarını rahatsız ediyor" diye konuştu.

"Türkiye bu sıkıntıdan kurtulmak istiyor sevgili kardeşlerim, siz istiyor musunuz" diyen İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Onun için Türkiye huzur peşinde. Türkiye'nin yurt dışındaki itibarı işte bellidir. İşte Irak'taki hadiseler, vatandaşlarımız kaçırılıyor, tır şoförlerimiz rehine alınıyor, diplomatlarımız, memurlarımız hala rehinedir. Suriye'deki durumumuz bellidir. Onun için Türkiye'nin bu etrafındaki ateş çemberinin Türkiye'yi etkilememesi lazım gelir. Onun için tarihimizin, anayasamızın iki önemli prensibine sımsıkı sarılmamız lazım. Birincisi laiklik, ikincisi demokrasidir. Laiklik demek dinin siyasete karışmaması demektir, siyasetin dine karışmaması demektir. Laiklik demek, senin dinin sana, benim dinim bana, senin mezhebin sana, benim mezhebim bana. Ben burada size Kuran-ı Kerim'den ayet okumak istiyorum. Kuran'da diyor ki 'leküm diniküm veliyedin'. Dininiz size, dinim bana, bu Kuran'ın en son nazil olan ayetlerinden biri."

Birilerinin çıkıp da 'sen şusun, sen busun' deme hakkı yoktur

Ekmeleddin İhsanoğlu, laiklik kavramının dinde de anayasada da da yer aldığını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Vicdanımızda da var. Şimdi birilerinin çıkıp da 'sen şusun, sen busun' deme hakkı yoktur. Biz Müslüman, gayrimüslim kim varsa birinci sınıf vatandaşız, eşit vatandaşız. Biz bunun dışında hiçbir şey kabul etmiyoruz. Burada başta bizim gayrimüslim kardeşlerimize sesleniyoruz, onlar bizim kardeşlerimizdir, biz onlarla bin sene beraber yaşadık. Hiçbir zaman, kimse onların kılına dokunmadı. Bundan sonra da hiç kimse bunların kılına dokunamaz, hiç kimse bunlara hakaret edemez, böyle bir şey kabul edilmez. Bu bizim örf ve adetlerimize, adabımıza, dinimize, Türk kültürüne, örf adetlerimize aykırıdır, yakışmıyor."

"Senin dinin sana, senin mezhebin sana, biz bu büyük kilimin değişik değişik rengarenk nakışlarıyız, bu nakışların hepsi bizimdir, bu kilimin tamamı Anadolu'dur, biz bununla ancak iftihar edebiliriz" diyen İhsanoğlu, "Ben bunun altını çizmek istiyorum ve size şunu söylemek istiyorum, Türkiye'de laiklik prensibini biz yaşatacağız, siz sahip çıkacaksınız" ifadelerini kullandı.

Muhabir: Fatih Mehmet Kürkçü, Gültekin Yetgin

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.