Doğal afetler sigorta sektöründeki risk yönetimini yeniden şekillendiriyor
IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO'su Murat Çiftçi: "Artık yalnızca aşırı olaylar değil, şehirlerde sel, ani fırtınalar, orman yangınları gibi sık tekrarlayan orta şiddetli olaylar da bilançoları zorluyor"dedi
İSTANBUL (AA) - IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği Üst Yöneticisi (CEO) Murat Çiftçi, son yıllarda dünya genelinde doğal afetlerde yaşanan artış nedeniyle sigortacılıkta yenilikçi, finansal piyasa bağlantılı ve dayanıklılığı ödüllendiren modeller geliştirilmesi gerektiğini belirtti.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, iklim değişikliği kaynaklı doğal afetlerin artışı, sigorta sektöründe risk algısının dönüşmesine yol açıyor.
Dünya genelinde ülkeler, aşırı hava koşulları ve riske duyarsız planlamanın etkisiyle giderek daha şiddetli doğa olaylarıyla karşı karşıya kalabiliyor.
Birleşmiş Milletler'in (BM) bu yılki Afet Riskini Azaltma Küresel Değerlendirme Raporu'na (GAR) atıfta bulunulan açıklamada, dolaylı ve ekosistem etkileri dahil edildiğinde, dünya genelinde afet risklerinin neden olduğu gerçek maliyetin yaklaşık 2,3 trilyon doları bulduğunun öngörüldüğü aktarıldı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Çiftçi, son yıllarda sigortalanmış kayıpların keskin şekilde arttığını, bu durumun küresel verilerle de desteklendiğini belirtti.
İklim değişikliğinin, sigorta sektöründe olasılık merkezli bir bakıştan sürekli ve artan frekansta şiddet beklentileri içeren bir risk algısına geçişi tetiklediğini vurgulayan Çiftçi, 'Artık yalnızca aşırı olaylar değil, şehirlerde sel, ani fırtınalar, orman yangınları gibi sık tekrarlayan orta şiddetli olaylar da bilançoları zorluyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Çiftçi, fiyatlama ve sermaye yönetiminin daha dinamik hale geldiğini, parametrik çözümler, kamu-özel ortaklıkları, afet bonosu (cat-bond) gibi alternatif reasürans kaynaklarının, ürün kapsamı ve risk paylaşımını yeniden tasarladığını aktardı.
Son yıllarda sel, yangın ve deprem gibi afetlerin sıklığı ve şiddetindeki artışın, teminat kapsamlarına etkilerini değerlendiren Çiftçi, şöyle devam etti:
'Bu durum, coğrafi limitlerin yeniden değerlendirilmesine neden oluyor. Bazı bölgelerde limitler daraltılıyor, primler yükseliyor. İlave olarak yangın, sel gibi afetler için ek muafiyet ya da alt limit gibi istisna ve özel şartlar uygulanıyor. Aynı zamanda ürün farklılaşması gibi bir durumla da karşılaşıyoruz. Maddi hasar poliçelerine ilave olarak, iş ve tedarik zinciri kesintisi ile parametrik tetikleyici ürünlerin yaygınlaştığını söyleyebilirim. Burada, Türkiye'deki DASK örneğinde olduğu üzere, deprem açısından zorunlu sistemlerin devam etmesi önemli bir tampon sağlarken, sel ve yangın gibi artan olaylar, özel piyasa dinamiklerini daha hızlı dönüştürüyor.'
- 'Risk azaltıcı önlemlere bağlı prim indirimleri öne çıkıyor'
Çiftçi, prim hesaplamasında sadece geçmiş hasar frekansına bakılmadığına, iklim projeksiyonları, ileriye dönük tehlikenin değişimleri, maruz kalma artışı ve yeniden fiyatlandırma gibi mekanizmalarının bu alana entegre edildiğine değindi.
Söz konusu alanda risk ağırlıklı prim artışları, bölgesel farklılaşma, yıl içinde revize edilen tarifeler ve risk azaltıcı önlemlere bağlı prim indirimlerinin öne çıktığını aktaran Çiftçi, şunları kaydetti:
'Bazı piyasalarda, sigorta yapılamayan ya da çok yüksek fiyatlı bölgeler oluşmaya başladı. Sigortacılar, belirli coğrafi durumlar için yeni alt-limitler veya tamamen dışlama uygulayabiliyor. Buna paralel olarak, regülatörler ve kamu otoriteleri erişilebilirlik ve finansman dengesi için müdahale ediyor. Örneğin, devlet destekli havuzlar, zorunlu programlar veya yeniden sigorta mekanizmaları devreye giriyor. Bu yüzden, şirketler için bölgesel risk değerlendirmesi ve alternatif risk transfer çözümlerine erişim stratejisi kritik önem taşıyor.'
Çiftçi, şirketlerin risk portföylerini yönetirken öncelikle maruz kalma haritası, tedarik zinciri kırılganlıkları, iş sürekliliği senaryoları ve finansal dayanıklılık analizlerini güncellemesi gerektiğini belirterek, bu kapsamda uygulanacak adımları şöyle sıraladı:
'Risk haritası ve stres testlerin düzenli güncellenmesi, limitler, muafiyetler, teminat tiplerini kapsayan sigorta programlarının portföy stratejisiyle uyumlu hale getirilmesi, altyapı güçlendirme, erken uyarı gibi risk azaltıcı önlemlere yatırım yapılması ve bunların prim avantajı için belgelenebilmesi, büyük önem arz ediyor. Sigorta sektörü ise 'underwriting' raporları, risk danışmanlığı, 'cat-modelling' hizmetleri ve parametrik-indeks tabanlı ürünlerle rehberlik sunuyor, broker desteğiyle şirketler, daha iyi piyasa erişimi ve alternatif risk transfer çözümlerine ulaşabiliyor.'
- 'Risk azaltma uygulamaları fiyatlandırmaya entegre edilmeye başlandı'
Erken uyarı sistemleri, altyapı yatırımları gibi risk azaltıcı önlemlerin sigorta teminatlarına doğrudan olumlu etki sunduğuna işaret eden Çiftçi, risk azaltma yatırımının belgelendiği durumlarda prim avantajı, daha yüksek limit erişimi ve daha az muafiyette pazarlık yapılabildiğine işaret etti.
Murat Çiftçi, parametrik ürünlerde erken uyarı ve sensör verilerinin tetikleyicileri optimize ederek hızlı ödeme sağlayabildiğini vurgulayarak, 'Sigortacılar, risk azaltma uygulamalarını fiyatlandırma modellerine entegre etmeye başladı. Bu da şirketleri önleyici yatırıma teşvik ediyor.' ifadelerini kullandı.
İklim modellemeleri ve veri analitiğinin, doğal afet sigortalarının geleceğinde önemli rol oynayacağını aktaran Çiftçi, şu ifadeleri kullandı:
'İleriye dönük modelleme, uydu ve sensör verileri, makine öğrenmesiyle daha isabetli peril projeksiyonları, dinamik limit belirleme ve erken uyarı mümkün olacak. Bu teknolojiler, aynı zamanda katmanlı kredi ve reasürans çözümlerinin fiyatlamasını, ILS piyasasının büyümesini destekliyor. Daha hızlı hasar tespiti, otomatik tetikleme ve risk bazlı primlendirme yaygınlaşacak.'
Sigorta
Ömür boyu yenileme garantili sağlık sigortalarının sektörün istikrarını güçlendirmesi bekleniyor