İSTANBUL (AA) - Çalışanların ruh sağlığına yönelik uygulamaların ele alındığı Dünya Çalışan Destek Zirvesi 2025, Remed Assistance bünyesindeki AVİTA'nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

Remed'den yapılan açıklamaya göre, etkinlikte, aralarında insan kaynakları profesyonelleri, psikologlar, kurum yöneticileri ve akademisyenlerin olduğu 45 ülkeden 200'ü aşkın katılımcı yer aldı.

AVİTA'nın saha deneyimlerini uluslararası katılımcılarla paylaştığı etkinlikte sunulan güncel veriler, Asya-Pasifik ile Avrupa-Orta Doğu-Afrika bölgelerindeki çalışan yetişkinlerin ruh sağlığı açısından ciddi risklerle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.

Katılımcılarla paylaşılan TELUS Health'in Mental Health Index raporu da genç yetişkinler, hizmet sektörü çalışanları ve acil tasarrufu bulunmayan bireylerin ruhsal açıdan daha kırılgan bir konumda yer aldığını gösterdi.

Raporda, çalışanların önemli bir kısmının öfke, güvensizlik ve sosyal izolasyon gibi duygularla mücadele ettiği, bu durumun özellikle genç çalışanlar ve düşük finansal güvenceye sahip bireyler arasında daha belirgin olduğu belirtildi.

Hizmet sektörü çalışanlarında bu duyguların daha yoğun gözlendiği bildirilen raporda, acil durum birikimi olmayan çalışanların ise daha düşük ruh sağlığı skorlarına sahip olduğu kaydedildi. Bu bulgular, finansal güvencenin psikolojik dayanıklılıkla doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koyuyor.

Rapora göre, güven ilişkilerinin zayıf olduğu iş ortamlarında çalışanlar daha yalnız ve izole hissediyor. Bu da bağlılık, motivasyon ve genel iş memnuniyetini olumsuz etkiliyor. Singapur'da çalışanların yüzde 45'i güvenilir iş ilişkilerine sahip olduğunu bildirirken, Avrupa, Avustralya ve Yeni Zelanda'da ise söz konusu oran yüzde 52 ila 55 arasında seyrediyor.

- Ruh sağlığının iş performansı üzerindeki etkisi

Rapora göre, geçen yıl her iki çalışandan biri tıbbi yardımı erteledi veya tamamen kaçındı. Özellikle zihinsel destek hizmetlerine ulaşım konusunda hem bölgesel hem bireysel bariyerler dikkati çekiyor. Örneğin Singapur'da çalışanların yüzde 13'ünün Çalışan Destek Programı (EAP) hizmetine erişimi bulunuyor. Öte yandan Avustralya ve Yeni Zelanda'da bu oran yüzde 50'ye yakın seyrediyor.

Ruh sağlığının iş performansı üzerindeki etkisi önemli olurken, verimlilik kaybı yaşayan çalışan oranına bakıldığında, Singapur, yüzde 4 ile en yüksek seviyede, Avustralya ise yüzde 31 ile en düşük seviyede bulunuyor.

Tanı konulmuş ruh sağlığı sorunu olan bireylerde bu kayıplar çok daha büyük durumda görülüyor. Kaygı tanısı konmuş Singapurlu çalışanlar yılda 71, Avrupalı çalışanlar ise 76 iş günü verimlilik kaybı yaşıyor. Ruh sağlığı sorunu yaşayan çalışanlara işveren desteğinin kalitesi de belirleyici bir etken olarak ön plana çıkıyor.

Fiziksel refah desteğini 'mükemmel' olarak değerlendiren çalışanlar, yılda ortalama 43 gün iş kaybı yaşarken, bu desteği 'zayıf' olarak değerlendirenlerde söz konusu rakam 80 güne çıkıyor. Mental destek alan çalışanlar ise 37 gün kayıp yaşarken, destek alamayanlar da bu oran 79 güne kadar yükselebiliyor.

Singapur ve Güney Kore'de yapılan araştırmalar, çalışanların yaklaşık yarısının yüzde 10'luk bir maaş artışı yerine daha güçlü bir zihinsel destek altyapısını tercih edeceğini gösteriyor. Bu oran diğer bölgelerde yüzde 30-35 seviyelerinde seyrediyor.

Zirvede, EAP'nin, çalışanların işlevselliğini artırdığı ve yaşam memnuniyetini olumlu etkilediği, şirketlerde 'hiçbir şey yapmamanın' maliyetinin ise gelecek dönemlerde oldukça yüksek maliyete sebep olacağı belirtildi.

Ayrıca zirvede, genç iş gücü yaşlandıkça riskin derinleşeceği ve müdahale edilmemesi halinde üretkenlik, bağlılık ve çalışan memnuniyeti gibi alanlarda ciddi kayıplar yaşanacağı uyarısı da yapıldı.