Dolar
42.44
Euro
48.94
Altın
4,066.01
ETH/USDT
2,815.40
BTC/USDT
86,244.00
BIST 100
10,922.86
Dünya, Röportaj

Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae Myung: Türkiye, Kore için stratejik bir ortaktır

Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae Myung, ülkesinin "kardeş ülke Türkiye" ile stratejik ortaklığını önemsemeye ve güçlendirmeye devam edeceğini vurgulayarak "Türkiye Kore için stratejik bir ortaktır ve Avrasya bölgesinde önemli bir merkezdir." dedi.

Mehmet Şah Yılmaz  | 23.11.2025 - Güncelleme : 23.11.2025
Güney Kore Devlet Başkanı Lee Jae Myung: Türkiye, Kore için stratejik bir ortaktır

Ankara

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın davetine icabetle Türkiye'ye devlet ziyareti gerçekleştirecek Lee, ziyareti öncesi AA muhabirinin sorularını yazılı cevapladı.

Kore Savaşı'nda Türk-Kore askerlerinin omuz omuza savaştığını belirten Lee, iki ülkeyi "kan bağıyla bağlı kardeş" ülkeler olarak tanımladı.

📲 Artık haberler size gelsin
AA'nın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler cebinize düşsün.

🔹 Gündemdeki gelişmeler, özel haber, analiz, fotoğraf ve videolar için Anadolu Ajansı
🔹 Anlık gelişmeler için AA Canlı

Lee, ülkesinin "kardeş ülke Türkiye" ile stratejik ortaklığını önemsemeye ve güçlendirmeye devam edeceğinin altını çizerek, Türkiye'nin Avrupa, Orta Doğu, Avrasya ve Afrika'yı birbirine bağlayan benzersiz stratejik konuma sahip olduğunu ifade etti.

"Kore için Türkiye, küresel ölçekte inovasyon, yatırım ve rekabet için işbirliği yaptığı stratejik bir ortaktır." ifadesini kullanan Lee, iki ülkenin güçlü yönlerinin birbirini mükemmel şekilde tamamladığını, Türkiye'nin, insansız hava sistemlerinde küresel liderlik konumuna ulaştığını aktardı.

Lee, ülkesinin Kuzey Kore ile ilişkilerini değerlendirmesinde, Kore Yarımadası'ndaki düşmanlık ve çatışmanın ötesine geçerek, barış içinde bir arada yaşamayı ve ortak refahın hakim olduğu yeni bir dönem başlatmak istediklerini belirterek, "Yeniden birleşme, nihai hedefimiz olmaya devam etmektedir. Şu anda Kore Yarımadası'ndaki ilişkiler önemli zorluklarla karşı karşıyadır. Tüm iletişim kanalları dondurulmuş ve güven zedelenmiştir. Bu nedenle diyaloğun yeniden kurulması benim en önemli önceliklerimden biridir. Kuzey Kore ile her an, her kanaldan diyalog kurmaya hazırız ve diyalog kapısı açık kalacaktır." yorumunu yaptı.

Röportajın ayrıntıları şöyle:

Türkiye ve Kore Cumhuriyeti, genellikle "kanla kurulan bir ilişki" olarak anılan derin tarihi bağlara sahip. Sayın Başkan, bugün bu özel ortaklığı daha da derinleştirmek için en büyük potansiyeli hangi alanların barındırdığını düşünüyorsunuz?

Kore ve Türkiye, özgürlük ve demokrasiyi savunmak için omuz omuza savaşmış, kan bağıyla bağlı kardeş ülkelerdir. 1950 yılında, Kore ile diplomatik ilişkiler kurmadan önce bile Türkiye, Kore Savaşı'nda savaşmak üzere 20 binden fazla asker göndermiştir. Bu fedakarlık ve dayanışmanın hatırası, iki ülke arasında derin bir güven ve dostluk ortamı yaratmış, siyaset, ekonomi ve kültür gibi çok çeşitli alanlarda karşılıklı yarar sağlayan işbirliği ve kalkınma için sağlam bir temel oluşturmuştur.

Pratik açıdan da iki ülkenin endüstri yapıları birbirini doğal olarak tamamlayarak teknoloji, üretim ve satış alanlarını kapsayan kesintisiz bir tedarik zinciri oluşturmaktadır. Kore, ileri teknolojiler ve hassas imalat alanlarında rekabet gücüne sahipken, Türkiye sağlam bir üretim tabanına ve mükemmel pazar bağlantılarına sahiptir.

Örneğin, savunma sanayisinde ikili işbirliği oldukça canlı olup, ortak üretim, teknolojik işbirliği ve personel eğitimi değişimini içeren bir dizi projeyi de kapsamaktadır. Güçlü savunma ortaklığımızın tipik bir örneği, Altay Ana Muharebe Tankı üretim programıdır. Hem Kore hem de Türkiye, önde gelen savunma güçleri olma yolunda ilerlerken, bu alandaki işbirliğini karşılıklı güvenle genişletmeye devam edebileceğimizi umuyorum.

Şimdiye kadar biriktirdiğimiz işbirliği deneyimini temel alarak, işbirliğimizin kapsamını nükleer enerji, biyosağlık, dijital dönüşüm, yeni ve yenilenebilir enerji ve yapay zeka gibi geleceğe yönelik endüstrileri de içerecek şekilde genişletmeyi hedefliyoruz.

Nükleer enerji sektöründe, Kore şirketlerinin Türkiye'nin Sinop Nükleer Güç Santrali projesine katılımı konusunda görüşmeler devam etmektedir. Kore'nin dünya standartlarındaki nükleer teknolojisi ve operasyonel güvenlik yetenekleriyle Türkiye'nin nükleer enerji gelişimine önemli katkılar sağlayacağını umuyorum.

Biyosağlık sektöründe de anlamlı işbirliği görüyoruz. Kore'nin SK Plasma şirketi, Türkiye'nin kan ürünlerinde kendi kendine yeterlilik hedefine ulaşma girişimine katılmaktadır ve bunun biyoyapı sektöründe ikili işbirliğine daha da ivme kazandıracağını umuyorum.

Gelecek dönemlerde Kore, kan bağlarıyla bağlı kardeş ülke Türkiye ile stratejik ortaklığını önemsemeye ve güçlendirmeye devam edecektir. Her iki ülkenin, birlikte çalışarak müreffeh bir gelecek inşa etmesini, bölgenin ve uluslararası toplumun istikrarına katkıda bulunmasını sabırsızlıkla bekliyorum.

"Türkiye, Kore şirketleri için vazgeçilmez ortak"

Kore şirketleri, Türkiye'de otomotiv, inşaat, enerji ve elektronik gibi çeşitli sektörlerde aktif olarak faaliyet gösteriyor. Özellikle Türkiye, Asya, Avrupa, Kafkasya ve Afrika'yı birbirine bağlayan stratejik bir üretim ve yatırım merkezi olarak giderek daha fazla önem kazanıyor. Bu bağlamda, Kore şirketleri, Türkiye'deki yatırımlarını genişletmeyi planlıyor mu?

Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Avrasya ve Afrika'yı birbirine bağlayan benzersiz bir stratejik konuma sahiptir. Güçlü sanayi tabanı, vasıflı iş gücü ve geniş ticaret anlaşmaları ağıyla Türkiye, Kore şirketleri için vazgeçilmez ortak ve küresel tedarik zincirlerinde giderek daha önemli bir merkez haline gelmiştir.

Kore şirketleri, otomotiv, elektronik, inşaat ve malzeme gibi alanlarda Türkiye ekonomisine şimdiden önemli katkılar sağlamıştır. Hyundai, Samsung, POSCO ve Hyosung gibi şirketler, 4,6 milyar dolar tutarında doğrudan yatırımlarla ihracatı güçlendirmiş ve istihdam yaratmıştır.

Bu yatırımlar, çok çeşitli sektörlerde somut sonuçlara dönüşmüş ve işbirliğimizin gerçek ve ortak faydalar sağladığını göstermiştir.

Bu başarıdan yola çıkarak, Kore şirketleri şimdi yüksek değerli sektörlerdeki varlıklarını derinleştirmeyi hedeflemektedir. Bunlar arasında elektrikli araçlar, savunma teknolojileri ve biyosağlık gibi Kore'nin ileri düzey yetenekleri ile Türkiye'nin büyüyen endüstriyel ekosisteminin güçlü bir sinerji yaratabileceği alanlar bulunmaktadır. Örneğin, Hyundai'nin 2026'da Türkiye'de tam elektrikli araç üretimine başlama kararı, tedarik zincirlerimizi Avrupa'ya daha da bağlayacak ve küresel ölçekte temiz mobiliteye geçişi destekleyecektir.

Benzer şekilde, tıbbi teknolojiler ve ilaç alanındaki işbirliği de yeni kapılar açmaktadır. Plazma kaynaklı ilaç girişimi gibi projeler, iki ülkenin sağlık güvenliğini güçlendirmek için nasıl birlikte çalışabileceğini göstermektedir.

Kore için Türkiye sadece bir üretim sahası değildir. Kore için Türkiye, inovasyon yapmayı, yatırım gerçekleştirmeyi ve küresel ölçekte rekabetimizi artıracak stratejik bir ortaktır. Özel sektörlerimizin, geleceği şekillendirecek yeni gelişen sektörlerde işbirliğini genişletmeye devam etmesini sabırsızlıkla bekliyorum.

"Türkiye, insansız hava sistemlerinde küresel liderlik konumuna ulaştı"

Son yıllarda Türkiye ve Kore arasında savunma sanayi ve ileri teknolojiler alanında işbirliği yoğunlaştı. Bunun en önemli örneği, Altay Ana Muharebe Tankı motoru projesi. Bu bağlamda şu anda görüşülmekte olan yeni ortak savunma projeleri veya stratejik anlaşmalar var mı? İki ülke arasındaki savunma işbirliğinin kapsamı hakkında ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?

Kore motoruyla donatılmış Türkiye'nin ilk seri üretim Altay Ana Muharebe Tankının piyasaya sürülmesi, iki ülkemizin birlikte neler başarabileceğinin güçlü bir örneğidir. Bu, Türkiye ve Kore'nin savunma sektörüne kattığı derin güveni ve yüksek teknoloji kapasitesini yansıtmaktadır.

Güçlü yönlerimiz birbirini mükemmel şekilde tamamlamaktadır. Türkiye, insansız hava sistemlerinde küresel liderlik konumuna ulaşmıştır. Kore ise tanklar, topçu ve deniz araçları gibi gelişmiş platformlarda üstünlük sağlamaktadır. Bu durum, her iki ülkenin avantajlarını bir araya getiren önemli işbirliği potansiyeli yaratmaktadır.

Geleceğe baktığımızda, ortaklığımızı yeni nesil savunma teknolojileriyle genişletebileceğimize inanıyorum. İnsansız sistemleri geleneksel platformlarla entegre ederek, hareket kabiliyeti ve koruma teknolojilerini geliştirerek ve sektörlerimizin ortaklaşa inovasyon yapabileceği yeni alanlar keşfederek bunu başarabiliriz.

Cumhurbaşkanı olarak, Kore ve Türkiye arasında güvenliğimizi güçlendiren, teknolojik yetkinliklerimizi ilerleten ve iki ülkenin ötesinde istikrara katkıda bulunan, geleceğe yönelik bir savunma ortaklığını desteklemeye kararlıyım.

"Türk vatandaşlarının Kore'ye seyahatini daha kolay hale getirmek için bir dizi adım attık"

Kovid-19 salgını nedeniyle bazı Türk vatandaşları Kore'nin Elektronik Seyahat İzni (K-ETA) sistemini kullanışsız buluyor. K-ETA'nın belirli ülkeler için zorunlu olmadığı göz önüne alındığında, Türkiye'yi bu zorunluluktan muaf tutma planı var mı?

Kore, Türkiye ile halklar arası bağları güçlendirmeye büyük önem vermektedir ve bazı Türk yolcuların K-ETA sisteminin kimi yönlerini rahatsız edici bulduklarının farkındayız. Bu nedenle hükümetimiz, Türk vatandaşlarının Kore'ye seyahatini daha kolay ve kullanıcı dostu hale getirmek için bir dizi adım atmıştır.

Buna yanıt olarak grup başvuruları yoluyla başvuru sürecini basitleştirdik, dil desteğini Türkçeyi de içerecek şekilde genişlettik ve izinlerin geçerlilik süresini 3 yıla uzattık. Ayrıca 17 yaşın altındaki çocuklar ile 65 yaşın üzerindeki yolcular K-ETA şartından muaftır.

K-ETA, vize muafiyeti olan ülkelerin tüm vatandaşları için geçerlidir, güvenli ve verimli giriş prosedürlerini sağlamak açısından önemli bir amaca hizmet etmektedir. Kore, sınırlı sayıda ülke için K-ETA şartını geçici olarak kaldırmış olsa da bu muafiyetlerin gelecek yıl sona ermesi planlanmaktadır ve bu geçici muafiyetlerin genişletilmesine yönelik acil bir plan bulunmamaktadır.

Ancak Türkiye, Kore için uzun süredir dost ve güvenilir bir ortaktır, kültür ve turizmden ticaret, yatırım ve ileri sanayiye kadar birçok alanda işbirliğimiz büyümeye devam etmektedir. İlişkilerimiz genişledikçe seyahatin kolaylaştırılmasının önemini tam olarak anlıyoruz.

Halklarımız arasındaki daha kolay etkileşimlerin de desteğiyle, iki ülke arasındaki yakın dostluğun büyümeye devam edeceğinden eminim.

"Geçen yıl itibarıyla ikili ticaret 2013 yılına kıyasla 1,5 kattan fazla arttı" 

Türkiye ile Kore arasındaki ticaret dengesinin iyileştirilmesi konusunda hangi önlemlerin alınması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Kore-Türkiye Serbest Ticaret Anlaşması 2013 yılında yürürlüğe girdiğinden bu yana, ikili ticaretimiz önemli ölçüde artmıştır. Geçen yıl itibarıyla ikili ticaret 2013 yılına kıyasla 1,5 kattan fazla artmıştır.

Bu durum, anlaşmanın iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin genişletilmesi için güçlü bir temel oluşturduğunu göstermektedir. Aynı zamanda Türkiye'nin süregelen ticaret dengesizliği konusundaki endişelerini de tam olarak anlıyoruz.

Bu konuyu daha geniş bir bağlamda ele almak önemlidir. Kore'nin Türkiye'ye ihracatındaki büyümenin büyük bir kısmı, Türkiye'nin imalat ve endüstriyel gelişimini destekleyen sermaye malları ve ara girdiler tarafından sağlanmıştır. Türkiye, kendi üretim ve ihracat kapasitesini genişlettikçe, bu mallara olan talebi de doğal olarak artmıştır. Bu anlamda ticaret yapımız, Türkiye'nin devam eden sanayileşmesi ve artan küresel rekabet gücünü de yansıtmaktadır.

Kore şirketleri, Türkiye'ye 4 milyar ABD dolarından fazla yatırım yaparak, istihdam yaratarak, teknoloji transferi yaparak ve otomotiv, elektronik ve malzeme gibi kilit sektörlerin güçlenmesine yardımcı olarak bunu tamamlamıştır. Ticaret ve yatırım birlikte değerlendirildiğinde, ekonomik ilişkilerimiz basit ticaret istatistiklerinin gösterdiğinden çok daha dengeli ve karşılıklı olarak faydalı hale gelmektedir.

Bununla birlikte her iki taraf için de adil ve sürdürülebilir ticaret yapısına doğru ilerlemenin öneminin farkındayız. Tarım gibi bazı sektörler, Kore için hassas iç meseleler içermektedir ve pazarın hızlı şekilde açılması zordur. Ancak bu, ilerlemenin imkansız olduğu anlamına gelmez. Ticaret heyetleri, tanıtım etkinlikleri, fuar ve sergilere daha fazla katılım dahil olmak üzere, yüksek kaliteli Türk ürünlerinin, Kore pazarındaki varlığını genişletmek için pratik yollar araştırıyoruz.

Sonuçta önemli olan kısa vadeli rakamların dengesi değil, ekonomik işbirliğimizin her iki ülkenin sanayisini güçlendirip güçlendirmediği ve bizi gelecekteki büyümeye hazırlayıp hazırlamadığıdır. Türkiye, Kore için stratejik bir ortaktır ve Avrasya bölgesinde önemli bir merkezdir. Hükümetim, ekonomik ilişkilerimizi daha dengeli, ileriye dönük ve karşılıklı olarak faydalı bir yönde geliştirmeye kararlıdır.

"(İşbirliği alanı) En büyük potansiyeli inşaat ve altyapı sektörlerinde görüyorum"

Türkiye ve Kore şirketlerinin üçüncü ülkelerde, özellikle Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya'da ortak projeler gerçekleştirebileceği sık sık dile getiriliyor. Enerji ve altyapı sektörlerindeki önemli fırsatlar göz önüne alındığında, iki ülkenin şirketlerinin yakın zamanda bu bölgelerde ortak yatırımlar gerçekleştireceğini bekleyebilir miyiz?

Kore Cumhuriyeti ve Türkiye, yakın işbirliği sayesinde birlikte önemli sonuçlar elde etmiştir. İki ülkenin güçlü yanlarını birleştirerek ve işbirliği sayesinde edindiğimiz deneyim ve yetenekleri kullanarak üçüncü ülke pazarlarında da büyük bir sinerji yaratabileceğimize inanıyorum.

En büyük potansiyeli inşaat ve altyapı sektörlerinde görüyorum. Türkiye'nin inşaat sektörü dünya çapında tanınmaktadır. Türk şirketlerinin en güçlü yönleri arasında zengin saha deneyimi, olağanüstü inşaat yetenekleri ve Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya'yı kapsayan geniş ağları yer almaktadır.

2023'teki yıkıcı depremin ardından büyük ölçekli yeniden inşa projelerinin hızlı şekilde hayata geçirilmesinde, Türkiye'nin olağanüstü dayanıklılığını bir kez daha gözlemledik.

Kore şirketleri de bu alana kendi güçlerini katabilir. Kore, ileri mühendislik teknolojileri, sistematik proje planlama ve kalite yönetimi ile proje finansmanı (PF) ve diğer sermaye mobilizasyon yetenekleri konusunda dünya çapında rekabet gücüne sahiptir.

Her iki ülkenin güçlü yönlerini ve rekabet avantajlarını birleştirip "tek bir ekip" oluşturarak, en ideal ortaklığı sağlayabiliriz.

Bu tür bir işbirliği, Türkiye topraklarında zaten başarıyla kanıtlanmıştır. Dünyanın en uzun asma köprüsü olan 1915 Çanakkale Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Kore teknolojisi ile Türkiye'nin vizyonunun birleşimini gösteren muhteşem başarılar olarak öne çıkmaktadır.

İki ülkenin şirketleri, birbirlerini tamamlayan güçlü yönlerini ve karşılıklı güvenlerini kullanarak, Orta Doğu, Afrika ve Orta Asya gibi üçüncü ülke pazarlarını birlikte ele geçirebilir ve sözleşme kazanımında önemli bir rekabet avantajı elde edebilir.

Ayrıca iki ülkenin Ukrayna ve Suriye'deki yeniden inşa çalışmaları gibi karmaşık, büyük ölçekli altyapı projelerinde en etkili ortaklar haline gelebileceğine inanıyorum. Bu, sadece ticari bir başarıdan öte bu bölgelerde sürdürülebilir kalkınma ve barışa katkıda bulunan örnek bir işbirliği modeli olacaktır.

İki ülke (Türkiye-Kore), üçüncü ülkelere bu tür ortak girişimleri kolaylaştıracak kurumsal ve mali destek önlemlerini araştırmak ve somut işbirliği modelleri belirlemek için birlikte çalışmalıdır.

"İki ülke arasında nükleer sektördeki işbirliği henüz erken aşamada olsa da potansiyel çok büyük"

Türkiye'nin, küçük modüler reaktörler (SMR) gibi yeni nesil nükleer teknolojileri de içeren ikinci nükleer santral projesi konusunda Kore şirketleriyle görüşmelerde bulunduğu bildiriliyor. Kore'nin bu alanda ne tür bir işbirliği düşündüğünü ve nükleer enerji sektöründe Türkiye ile işbirliği konusunda belirli hedeflerini ayrıntılı olarak açıklayabilir misiniz?

Türkiye, yeni nükleer santrallerin inşası için çeşitli seçenekleri değerlendiriyor ve Kore şirketlerinin olası işbirliği konusunda Türk muhataplarıyla görüşmelerde bulunduğunu biliyoruz.

Kore, Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Barakah Nükleer Santrali'nin başarıyla tamamlanması ve Avrupa'daki yeni projelere katılımı da dahil olmak üzere, son 20 yılda bu alanda güçlü bir geçmişe sahiptir. Bu deneyim, Kore'nin karmaşık projeleri güvenli ve verimli şekilde gerçekleştirebilen güvenilir ortak olabileceğini göstermektedir.

Kore şirketleri, nihayetinde Türkiye'nin nükleer santral projelerine katılırsa, bu girişimlerin "zamanında ve bütçeye uygun" olarak ilerlemesini sağlayarak en uygun ortak olarak hizmet edeceklerdir. İki ülke arasındaki nükleer sektördeki işbirliği, profesyonel yetiştirme ve altyapı inşa etme dahil olmak üzere çok çeşitli alanlara yayılabilir. Kore'nin yaklaşımı sadece santral inşa etmekle kalmayıp, ortak ülkelerin genel nükleer ekosistemlerini güçlendirmelerine yardımcı olmaya da odaklanmıştır.

Kore, küçük modüler reaktörler gibi yeni nesil teknolojileri de geliştirmektedir. i-SMR tasarımımız standart onay sürecine doğru ilerlemektedir ve 2030'ların ortalarında ticarileştirilmeye hazır hale gelmesi beklenmektedir. Türkiye, SMR teknolojilerini benimsemek için kendi yolunu değerlendirirken, Türkiye'nin planları net bir şekilde şekillendiğinde bilgi paylaşmaya ve gelecekteki işbirliği olanaklarını keşfetmeye hazırız.

İki ülke arasında nükleer sektördeki işbirliği henüz erken aşamada olsa da potansiyel oldukça büyüktür. Hükümetimiz, şirketlerimiz ve Türkiye'nin enerji otoriteleri arasında yapıcı görüşmeleri desteklemeye devam edecek ve Türkiye'nin enerji güvenliğini güçlendiren ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik eden bir şekilde ortaklığımızı genişletmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz. 

"Kuzey Kore ile her an, her kanaldan diyalog kurmaya hazırız"

Kore Yarımadası'nda kalıcı barış, bölgesel istikrar için çok önemli. Görev süreniz boyunca bu konuyla ilgili somut planlarınızı paylaşır mısınız? Ayrıca, "birleşik Kore" fikri şu anda hükümet ve halk tarafından önemli bir hedef olarak mı görülüyor, yoksa daha çok sembolik bir kavram haline mi geldi? Son olarak Kuzey Kore ile diyaloğu yeniden başlatmak için somut planlarınız veya izleyeceğiniz bir yön var mı?

Kore Yarımadası'nın bölünmesi, 70 yılı aşkın bir süredir halkımızın hayatını şekillendirmiştir ve bu tarihin acısı hala üzerimizde ağır bir yük oluşturmaktadır. Kalıcı barışın sağlanması sadece Kore için değil, tüm Kuzeydoğu Asya'nın istikrarı için de hayati önem taşımaktadır.

Hükümetimin vizyonu açıktır, Kore Yarımadası'ndaki düşmanlık ve çatışmanın ötesine geçerek, barış içinde bir arada yaşama ve ortak refahın hakim olduğu yeni bir dönem başlatmak istiyoruz. Bu amaçla "E.N.D. Girişimi" adını verdiğimiz, Değişim, Normalleşme ve Nükleer Silahsızlanma'yı genişletmeyi amaçlayan kapsamlı bir çaba yürütüyoruz. Sürdürülebilir barışa ulaşmak için bu 3 unsur birlikte ilerlemelidir.

Yeniden birleşme nihai hedefimiz olmaya devam etmektedir. Bu sadece bir ideal değil, aynı zamanda Kore Anayasası'nda yer alan bir görevdir. Ancak hükümetimiz, tek taraflı birleşme yolunu izlememektedir; bunun yerine, Yarımada'daki tüm Korelilerin demokratik iradesine uygun, barış içinde bir arada yaşama ve karşılıklı kalkınma yoluyla kademeli ve aşamalı yeniden birleşme hedefliyoruz.

Şu anda, Kore Yarımadası'ndaki ilişkiler önemli zorluklarla karşı karşıyadır. Tüm iletişim kanalları dondurulmuş ve güven zedelenmiştir. Bu nedenle, diyaloğun yeniden kurulması en önemli önceliklerimden biridir. Kuzey Kore ile her an, her kanaldan diyalog kurmaya hazırız ve diyalog kapısı açık kalacaktır.

Barış için vazgeçilmez ortağımız olan ABD ile de yakın işbirliği içindeyiz. ABD Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Jong-un arasındaki zirve toplantıları da dahil geçmişteki ABD-Kuzey Kore ilişkilerinin tarihi, üzerine inşa edilebilecek yararlı dersler ve bir temel sunmaktadır. Başkan Trump ve ben, diyaloğun yeniden başlaması için doğru ortamı nasıl yaratabileceğimiz konusunda yakın işbirliği içindeyiz ve Kore, gerektiğinde yapıcı ve kolaylaştırıcı rol oynamaya hazır. Bu bağlamda, Başkan Trump'tan "barış elçisi" olmasını rica ettim ve "barış öncüsü" olarak desteğimi sundum.

Barışın ulaşılamaz olduğunu düşünmüyorum. Tüm tarafların kararlılığı ve işbirliği ile güveni yeniden inşa edebilir, iletişimi yeniden başlatabilir ve istikrarlı, barışçıl ve nihayetinde birleşik bir Kore Yarımadası için anlamlı adımlar atabiliriz. Yönetimim bu hedefe ulaşmak için yorulmadan çalışmaya devam edecektir.

"Kore Yarımadası'nda barışı sağlamak için Başkan Trump ile yakın işbirliği içinde çalışmaya kararlıyım"

Kuzey Kore son zamanlarda nükleer geliştirme programını güçlendirdiğinden, Güney Kore'nin kendi nükleer silahlarını edinerek buna yanıt vermesi yönünde kamuoyunda çağrılar artıyor. Güney Kore, kendi nükleer silahlarını geliştirmeyi planlıyor mu?

Ağustostaki ABD ziyaretim sırasında, 26 Ağustos'ta Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nde bir konuşma yaptım. Bu konuşmada, Kuzey Kore nükleer sorununu çözmek ve Kore Yarımadası'nda barışı sağlamak için Başkan Trump ile yakın işbirliği içinde çalışmaya kararlı olduğumu vurguladım. Ayrıca Kore Yarımadası'nda Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) kapsamındaki yükümlülüklerin tam yerine getirilmesi gerektiğini ve Güney Kore'nin NPT rejimine bağlı kalarak nükleer silahsızlanma taahhüdünü sürdüreceğini vurguladım.

Bu nedenle, Güney Kore hükümetinin NPT rejimi kapsamında nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve nükleer enerjinin barışçıl kullanımı ilkelerini tutarlı şekilde desteklediğini temin etmek isterim.

Kuzey Kore'nin nükleer ve füze programlarının oluşturduğu tehdit devam ederken, hükümetimiz halkın güvenliğini en önemli önceliği olarak görmeye devam etmektedir. Bu amaçla herhangi bir provokasyona etkili şekilde caydırıcı ve müdahale edici kapasitemizi artırmak için Güney Kore-ABD genişletilmiş caydırıcılığını daha da güçlendiriyor ve kendi 3K Savunma Sistemimizi sürekli olarak geliştiriyoruz.

"Komşumuz Çin ile ilişkilerimizi de dengeli şekilde yönetmeliyiz"

Çin ve ABD arasındaki rekabet yoğunlaşıyor ve bu iki gücün çatışması, Kore Yarımadası'nı doğrudan etkiliyor. Kore'nin bu iki ülke arasında ne tür bir diplomatik denge peşinde olduğunu ve bu konuda hangi stratejik yönelimi belirlediğini sormak istiyorum.

Küresel durum hızla değişirken, ABD ve Çin arasında diplomatik denge peşinde olmak yerine, rekabet, işbirliği ve zorluklarla ilgili son gelişmeleri çevik ve çok yönlü bir anlayışla değerlendirerek, Güney Kore'nin ulusal çıkarlarına odaklanarak çeşitli acil sorunlara yanıt vermeyi amaçlıyoruz.

Dış politikamızın temel taşı olan Güney Kore-ABD ittifakını sağlamlaştırmaya devam ederken, komşumuz Çin ile ilişkilerimizi de dengeli şekilde yönetmeliyiz. Gerçek şu ki ABD, Çin ile rekabet ve çatışma halinde olmakla birlikte, Çin ile işbirliği ve uyum içinde de çalışmaktadır. Bu bağlamda, birbirini dışlayan yaklaşımlar yerine, Güney Kore-ABD ittifakını güçlendirmeye ve Güney Kore-Çin ilişkilerini uyumlu şekilde ilerletmeye devam edebileceğimizi umuyorum.

Çin ile uzun süredir devam eden ekonomik işbirliği, ekonomik büyümemize önemli katkı sağlamıştır. Çin, en büyük ticaret ortağımız ve istikrarlı tedarik zinciri sağlamak için vazgeçilmez bir ortak olmaya devam etmektedir. Ancak geçmişten farklı olarak, Çin'in endüstriyel rekabet gücü ve en son teknolojideki ilerlemeleri, iki ekonominin ilişkisinde dikey tamamlayıcılıktan yatay rekabete doğru bir kaymaya neden oldu. Bu nedenle, bundan böyle endüstriyel rekabet gücümüzü artırmaya çalışırken, aynı zamanda Çin ile yatay işbirliğini teşvik edebilecek yeni büyüme motorları geliştirmeye öncülük etmeliyiz.

Amerika Birleşik Devletleri ile ekonomik işbirliğimizi, gemi inşa, biyosağlık ve yapay zeka gibi çeşitli alanları da kapsayacak şekilde genişletiyoruz. Bu, endüstrilerimizin rekabet gücünü artırmaya ve ekonomimizi daha ileriye taşımaya katkıda bulunacaktır. Ancak bunun beraberinde getirdiği bir zorluk da var, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki büyük ölçekli yatırımlarımızın, yerli endüstrilerimizin boşalmasına yol açmamasını sağlamalıyız.

Güvenlik açısından, Kuzeydoğu Asya'da silahlanma yarışı gibi bir çatışma durumunun ortaya çıkmasının istenmeyen bir durum olacağına inanıyorum. Kuzey Kore'nin nükleer ve füze tehditlerine karşı koymak için, Güney Kore-ABD ittifakını geleceğe yönelik kapsamlı bir stratejik ittifaka dönüştürmeyi ve aynı zamanda Çin ile dostane ilişkilerimizi sürdürmeyi ve geliştirmeyi amaçlıyoruz. Böylelikle Kuzeydoğu Asya'daki gerilimleri azaltmak ve ortak refahı teşvik etmek için bir "köprü" görevi görebileceğiz. Dahası, küresel istikrar ve refaha da katkıda bulunabileceğimize inanıyorum.

"Türkiye'de K-güzellik ürünlerine olan talep artmaya devam ediyor"

Son yıllarda Güney Kore, K-Pop, film ve ilgili teknolojiler dahil olmak üzere çeşitli kültürel ve teknolojik alanlarda aktif olarak faaliyet göstermekte ve yumuşak gücüyle küresel etki kazanıyor. Kore'nin kültürel etkisinin dış politikasına nasıl fayda sağladığını ve Kore hükümetinin bunu diplomatik stratejilerinde nasıl kullandığını sormak istiyorum.

Kore kültürü, teknolojisi ve diğer yumuşak güç biçimlerinin dünya çapında insanların kalbini fethetmesi çok sevindirici ve cesaret verici. Türkiye'de K-güzellik ürünlerine olan talebin artmaya devam ettiğini, K-pop ve K-diziler dahil K-içeriklerin de özellikle genç nesil arasında büyük popülerlik kazandığını biliyorum.

Sözde K-içeriğinin ilettiği mesajlar ile dış politikamızın ve daha geniş anlamda Güney Kore'nin hedefleri arasındaki uyumu vurgulamak isterim.

Bu hedefler arasında özgürlük, yenilikçilik, dinamizm ve çeşitlilik yer almaktadır. Son zamanlarda dünya çapında popüler olan K-Pop Demon Hunters adlı animasyon filmi, bizim peşinde olduğumuz değişim ve kapsayıcılığın gücünü örneklemektedir. K-içeriğinin, hepimizin birlikte çabalamamız gereken bu değerleri somutlaştırdığına inanıyorum. Çeşitli biçim ve hikayelerle ifade edilen bu değerler, küresel olarak yankı bulmakta ve olumlu tepkiler almaktadır.

G-20 Zirvesi'nde, "Kimseyi Geride Bırakmayan Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Büyüme", "Dayanıklı Bir Dünya" ve "Herkes İçin Adil Bir Gelecek" temaları altında dünyaya gelecekteki büyüme vizyonunu sundum. Çok taraflılığın yeniden tesis edilmesine ve uluslararası toplumun refahına katkıda bulunma taahhüdümü ifade ettim.

Bu vizyon, K-içeriğinde yer alan değerleri de yansıtmaktadır. K-içeriğinin dünya çapında ilgi ve saygı görmesi gibi, Kore'nin diplomatik vizyonunun da daha geniş kitlelerce tanınmasını ve daha geniş yankı bulmasını umuyorum.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.