Nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşmeyle birlikte kaynak tüketimi artarken, iklim değişikliği tehlikesi nedeniyle çevre dostu yaşam ve çalışma alanları oluşturulmasına yönelik çabalar ve bu alanlarda özellikle iklimlendirme için kullanılan enerjinin düşürülmesine dönük girişimler önem kazanıyor.
Sürdürülebilir Kalkınma İçin Dünya İş Konseyinin verilerine göre, ABD'de ticari binalarda tüketilen enerjinin yüzde 40'ı iklimlendirme amacıyla sarf edilirken, Japonya'da bu oran yüzde 48'i buluyor.
İklimlendirmeye harcanan enerjinin azaltılmasında alternatiflerden biri olan pasif iklimlendirme hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan
OSTİM Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Kılkış, pasif iklimlendirmenin ana hedefinin, minimum hatta mümkünse sıfır enerjiyle binanın iç hava kalitesinin ve konforunun sağlanması olduğunu söyledi.
Dünyadaki toplam enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 40'ının binalarda gerçekleştiğini bildiren Kılkış, "Bu yüzdelik değer, sanayiden ve tarımdan bile daha fazla. Yani burada yapabileceğimiz yüzde 1'lik bir tasarruf bile, pasifiyle, net sıfırı ile dünyanın geleceği için önemli etkiler doğuracaktır." diye konuştu.
Pasif iklimlendirmeyi, binaların, çevre dostu yollardan havalandırılabildiği bir yöntem olarak nitelendiren Kılkış, sadece doğal hava hareketine bağlı bu yöntem sayesinde, mekanik havalandırma ve iklimlendirmeye gereksinimin azaltılarak fosil yakıt kaynaklı enerji kullanımında önemli tasarruf sağlanabileceğini belirtti.