

Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.
Anadolu Ajansının (AA) "Damla damla kriz" dosyasının son haberinde, Türkiye'de artan kuraklık riski karşısında DSİ'nin attığı adımlar ele alındı.
Dünyada iklim değişikliğine bağlı küresel ısınma, nüfus artışı, sanayileşme, plansız kentleşme, çevre kirliliği ve değişen tüketim alışkanlıkları su kaynakları üzerinde baskı oluşturuyor.
Özellikle iklim değişikliği sebebiyle suyun zamansal ve mekansal dağılımında yaşanan belirsizlikler ve aşırılıklar, tüm dünyada suya bağlı afetlerin sıklığında, şiddetinde ve etkinlik alanında artışa yol açıyor. Bu çerçevede kurak dönemlerle daha sık karşılaşılırken düşen baraj doluluk oranları sebebiyle başta içme ve kullanma suyu temini olmak üzere tarımsal sulama ve doğal yaşam bu durumdan olumsuz etkileniyor.

Bir ülkede yıllık kişi başına düşen su potansiyeli 1700 metreküpten büyükse bu alanda zengin olarak değerlendiriliyor. Dünya ortalaması ise 5 bin metreküp düzeyinde bulunuyor.
Kişi başına düşen yıllık su miktarları büyük farklılık gösteriyor. Bol yağış ve düşük nüfusuyla İzlanda yaklaşık 500 bin metreküp ile en yüksek değerlere sahipken, Norveç ve Kanada 80 bin metreküp, Yeni Zelanda ise 70 bin metreküp seviyelerinde bulunuyor. Amazon Havzası'nın etkisiyle Brezilya'da bu miktar 40 bin metreküp, Rusya'da ise 30 bin metreküp düzeyinde. Türkiye ise yıllık 1305 metreküp kişi başı su miktarıyla su stresi yaşayan ülkeler arasında yer alıyor.

Kuraklıkla mücadelede su kaynaklarının yönetimi
AA muhabirinin, DSİ'den edindiği bilgiye göre, suyun en çok tüketildiği tarım sektöründe, sulamada kullanılan ilkel sistemler su sarfiyatını önemli ölçüde artırıyor, su ve toprak kaynaklarını tehdit ediyor.
Türkiye'de tarımsal sulamada kullanılan su miktarının uygun seviyelere çekilmesi amaçlanırken, bu kapsamda modern sulama sistemlerine geçiş devam ediyor. Tarımsal sulamada 2000'lerin başında yüzde 6 olan modern sulama sistemlerinin oranı yüzde 38'e yükseltildi.
Şehir şebekelerindeki kayıp kaçak oranlarının büyüklüğü de su kaynaklarını tehdit ediyor. Yerel yönetimlerin içme suyu sistemlerindeki kayıpları azaltmasını sağlamak amacıyla yayımlanan "İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği"yle su kaybı hedeflerine ulaşılması durumunda yeni su kaynağı geliştirme ihtiyacının ertelenebilmesi ve böylece kısıtlı su kaynaklarının daha verimli yönetilebilmesi amaçlanıyor. DSİ tarafından geçen yıl tamamlanan 426 içme suyu tesisiyle Türkiye'nin yıllık 5,41 milyar metreküp içme suyu ihtiyacı karşılanıyor.
Kurak dönemlerde şehirlerin içme suyu arz güvenliğini sağlamak için ihtiyaç duyan belediyelere ilave yer altı kuyuları açılması ve alternatif acil içme suyu projeleri geliştirilmesiyle destek veriliyor.

İklim değişikliğine uyum kapsamındaki girişimler
İklim değişikliğine uyum çalışmaları kapsamında DSİ, baraj ve gölet yatırımlarıyla Türkiye'nin su depolama kapasitesini 184 milyar metreküp seviyesine çıkararak, kurak dönemlere karşı önemli bir güvence oluşturuyor.
Arıtılmış atık suyun tarımda yeniden kullanımı yaygınlaştırılıyor. Afyonkarahisar ve Kilis'te hizmete alınan tesislerle binlerce dekar arazi geri kazanılan sularla sulanıyor. Afyonkarahisar'da geçen yıl Türkiye'nin en büyük atık su sulama tesisi hizmete alınarak 9 bin 50 dekar ve mayıs ayında Kilis'te devreye giren tesisle de 2 bin 790 dekar tarım arazisi geri kazanılan sularla buluşturuldu.

Yapay zeka destekli sulama projeleriyle su tasarrufu ve verim artışı
Daha kontrollü sulama için otomasyon ve karar destek sistemleri yaygınlaştırılırken, Adana, Afyonkarahisar ve Denizli'de uygulanan yapay zeka destekli sulama projeleriyle yüzde 40'a varan su tasarrufu ve verim artışı sağlandı. Başarılı sonuçlar doğrultusunda 110 bin dekarda 20 pilot sahada benzer uygulamalara başlanması planlanıyor.
Terfili sulamalarda kullanılan elektrik enerjisinin yenilenebilir kaynaklardan karşılanmasıyla sulama birlikleri ve çiftçilerin enerji maliyetlerinin azaltılması hedefleniyor. Bu kapsamda 39 sulama projesi GES kurulumu için önceliklendirildi ve ilk aşamada Şanlıurfa ile Edirne'de toplam 150 megavat gücünde sulama GES projelerine başlandı.

Türkiye'de susuzluk riskine karşı atılan veya atılması gereken en önemli adımlar neler?
Atık suların geri kazanılarak özellikle sulamada kullanılması su arzını artırmada önemli rol oynarken, depolama kapasitesini yükselten baraj yatırımları da kuraklığa karşı en güçlü güvenceyi oluşturuyor.
Gelişen teknolojilerle yapay zeka destekli sulama otomasyonunun yaygınlaştırılması suyun verimli kullanımına büyük katkı sağlıyor.
Şehirlerde kayıp-kaçak oranlarının azaltılması ve DSİ tarafından yerel yönetimlere devredilen içme suyu tesislerinin özellikle kurak dönemlerde doğru işletme programlarıyla yönetilmesi, su sıkıntılarının önüne geçilmesi açısından kritik önem taşıyor.