Sanayi Devrimi'yle birlikte artan insan faaliyetleri, hızlı nüfus artışı, kentleşme ve enerji ihtiyacı gibi faktörler atmosfere salınan karbon miktarında ciddi değişikliklere neden oldu. Bu da zamanla bitkiler gibi doğal karbon tutucuların, atmosferdeki fazla karbonu yutamamasına yol açtı. Bitkiler tarafından tutulamayan ve atmosferde birikmeye başlayan bu fazla karbon, güneşten gelen ısı ve ışınların daha fazlasının dünya atmosferinde tutulmasına ve yeryüzünün ısınmasına sebep oldu.

Sanayi Devrimi öncesi sıcaklık ortalamasına göre geçilmemesi gereken sınır olarak belirlenen 1,5 derece, 4 Kasım 2016’da yürürlüğe giren Paris Anlaşması'nın temel hedefi. Buna göre, küresel sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2 derecenin altında tutulması, mümkünse 1,5 dereceyle sınırlandırılması, net sıfır emisyon hedeflerinin gerçekleştirilmesine bağlı. Kritik 1,5 derece eşiğinin aşılması durumunda ise sıcak hava dalgaları ve kuraklık gibi aşırı hava olaylarının miktarında ve yoğunluğunda artış yaşanacağı öngörülüyor.

Kullanım ömrünü tamamlamış bir ürünün belirli işlemlerden geçirilerek yeniden kullanıma sokulması veya yeni bir ürün elde etme süreci, geri dönüşüm olarak adlandırılıyor. Böylelikle dünyanın sunduğu sınırlı kaynaklar hem daha verimli kullanılıyor hem de ekonomik tasarruf sağlanıyor.

Sürdürülebilirlik kavramı, bugün için sunulan kaynakların kontrollü şekilde kullanılarak tüketilmesi ve gelecek yıllara ait kaynakların harcanmaması şeklinde açıklanıyor. Sürdürülebilirliğin sağlanması için doğal kaynakların aşırı tüketiminden kaçınmak ve dengeli bir kullanım gerçekleştirmek gerekiyor.

Çevrede doğal olarak bulunmayan ve doğaya zarar veren maddelerin varlığı kirlilik olarak adlandırılıyor. Günümüzde hava, su ve toprak kirliliğiyle birlikte gürültü, ışık ve radyoaktif kirlilik de bu kategoride ele alınıyor.