Deniz ekosistemlerindeki insan baskısı canlıları ve gıda zincirini riske atıyor

29.09.2025
İstanbul

Prof. Dr. Murat Yabanlı, insan kaynaklı baskı unsurlarının kıyı bölgelerini gelecekte daha fazla etkileyeceğini, bu nedenle deniz canlılarının ve besin zincirinin risk altında olduğunu söyledi.


Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.


ABD’deki California ve Güney Afrika’daki Nelson Mandela Üniversitesinden bilim insanları tarafından yapılan ve sonuçları bilim dergisi Science'ta yayımlanan çalışmaya göre, deniz ekosistemleri üzerindeki insan baskısı nedeniyle ortaya çıkan kümülatif etkiler, 2050'ye gelindiğinde küresel ölçekte 2,2 ila 2,6 kat artabilir. Bu durumdan öncelikle kıyı habitatlarının etkileneceği üzerinde durulurken, açık denizlerdeki etkilerin daha fazla olacağı ve özellikle ekvatoral bölgelerde yoğunlaşacağı tahmin ediliyor.

Tropik bölgelerdeki etkilerin 2041-2060 döneminde, iyimser senaryoda 2,7 kat, kötümser senaryoda 3,2 kat artacağı öngörülürken, oranlar kutuplara doğru azalıyor. Etkilerin Kuzey Kutbu'nda 1,7 ile 2, Güney Kutbu'nda ise 2,1 ile 2,5 kat artması bekleniyor.

Araştırmacılar, deniz ekosistemleri üzerindeki insan baskısını tespit etmek için mevcut dağılımları ve 10 antropojenik baskıya ilişkin geleceğe yönelik projeksiyonlar kullandı. Bu baskılar, iklim, okyanus kimyası, kara temelli faktörler, net birincil verimlilik ve balıkçılık olmak üzere beş kategoride toplandı.

En büyük baskı unsurları okyanus ısınması ve balıkçılık

Gelecekteki kümülatif etkilere en büyük baskıyı okyanus ısınması ve balıkçılığa bağlı biyokütle kaybının yapacağı düşünülüyor. Balıkçılık filolarının büyümesi, balık bulma ve çıkarma teknolojilerindeki gelişmeler ve artan iç talep veya ticaret ağları gibi faktörlerle daha fazla balık avlanmasının biyokütle kayıplarını hızlandırmasına muhtemel gözüyle bakılıyor.

Gelecekte en hızlı artışları ve en yüksek etkileri yaşayacağı öngörülen bölgeler arasında Arktik ve Antarktika'nın bazı kısımları, Rusya'nın doğusundaki denizler, Akdeniz, Güneydoğu Asya, Orta Doğu ve Hindistan'ın kıyı bölgeleri yer alıyor. Şu anda nispeten düşük etkilerin görüldüğü Doğu Afrika ve Madagaskar gibi bölgelerde de hızlı artışların yaşanacağı düşünülüyor.

Denizel ekosistemlerde meydana gelen değişimlere ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Yabanlı, okyanuslar, denizler, kıyı bölgeleri ve mercan resiflerini içeren deniz ekosistemlerinin dünya üzerindeki yaşamın büyük bir bölümüne ev sahipliği yaptığını ve canlılığın devamı için hayati öneme sahip olduğunu belirtti.

Deniz ekosistemlerini baskılayan faktörlerin başında antropojenik kaynaklı kirlilik sorununun geldiğini aktaran Yabanlı, mikroplastikler başta olmak üzere plastik atıklar, ağır metaller, kimyasal kirleticiler, petrol sızıntıları ve radyoaktif atıkların deniz yaşamını tehlikeye attığını ve gıda zinciri yoluyla sağlık riskleri oluşturduğunu bildirdi.

İklim değişikliğinin etkileri

İklim değişikliğinin denizel ekosistemlere yansımasının, deniz suyu sıcaklığında artış ve buzulların erimesine bağlı deniz seviyesi yükselmesi şeklinde olduğunu ifade eden Yabanlı, "Üretim faaliyetleri esnasında ve taşıtlardan atmosfere salınan karbondioksit, buradan denizlere giriş yaparak deniz suyunun asitleşmesine neden olmaktadır. Bu da özellikle kabuklu deniz hayvanları, mercanlar ve diğer kalsiyum karbonat yapıları oluşturan canlılar için büyük bir tehdittir. Alg patlamaları da deniz yaşamı için önemli bir sorundur. Denizel ekosistemlere diğer insan etkileri aşırı avlanma, yapılaşma, tatbikatlar ve deniz taşımacılığı olarak ifade edilebilir." dedi.

İklim değişikliğini azaltma ve balıkçılık yönetimini iyileştirmenin gelecekteki kümülatif etkileri düşürmede kilit rol oynayacağını vurgulayan Yabanlı, şöyle devam etti:

"Science'ta yayımlanan makale, deniz ekosistemlerinin önümüzdeki 25 yıl içinde insan faaliyetlerinden çok daha fazla etkileneceğinin ve bu durumun özellikle kıyı habitatları ile deniz kaynaklarına bağımlı ülkeleri tehdit edeceğinin uyarısı niteliğindedir. Çözüm olarak sıkı iklim eylemi ve sürdürülebilir balıkçılık politikalarının hayata geçirilmesi kritik derecede ön plana çıkıyor. Kıyı bölgeleri halihazırda açık denizlere göre 1,7 kat daha fazla etki altında ve gelecekte de en yüksek risk, bu bölgelerde olacak. Ayrıca sıcaklık değişimine toleransı düşük olan deniz canlıları için risk söz konusu, yani bütünüyle bakılacak olursa denizel besin zincirinde bir halkada görülecek zarar, tüm ekosistemi etkileyecektir."

Denizel ekosistemleri korumak için tek kullanımlık plastiklerden vazgeçilmesi gerektiğini dile getiren Yabanlı, plastik yerine doğada çözünebilir materyallerden üretilen ürünler ya da matara gibi birden çok kullanılabilen eşyalar tercih edilmesinin önemli olduğunu ifade etti.

Yabanlı, çevre bilincini artırıcı eğitimlere ağırlık verilmesi, fosil yakıt tüketimini azaltarak denizlerin ısınması ve asidifikasyonun azaltılması, fazla deterjan, pestisit ve gübre kullanımının sınırlandırılması tavsiyelerinde bulundu.

KATEGORİDE ÖNE ÇIKANLAR