Elektronik cihazların bileşenlerinden biri olan devre kartları genellikle kimyasal aşındırma yöntemi kullanılarak üretiliyor. Kimyasal atık ve zehirli gazların ortaya çıkmasına neden olan bu çok aşamalı üretim sürecinin sonucunda doğaya ve atık sulara karışan ağır metaller, önemli çevre sorunlarını beraberinde getiriyor. Devre kartları genellikle deniz aşırı ülkelerden tedarik edildiği için lojistik süreçleri ile birlikte karbon ayak izleri de artıyor.
Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST İzmir kapsamında düzenlenen çevre, enerji ve iklim teknolojileri tohum öncesi yarışmasında en iyi girişim seçilen Beespenser, şu anda AR-GE aşamasında olan yöntemle devre kartlarının üretiminden kaynaklı bu soruna çözüm bulmayı amaçlıyor.
İTÜ Arı Teknokent bünyesindeki İTÜ Çekirdek Ön Kuluçka programında yer alan girişimin proje yöneticisi ve kimya mühendisi Elif Can, AA muhabirine, devre kartlarının geleneksel yöntemlerle üretiminde formaldehit gibi zehirli gazlar veya toksik solventler gibi atıkların ortaya çıktığını söyledi.
Bu maddelerin hem insan sağlığı hem de çevreye zararları olduğunu belirten Can, "Bizim yöntemimiz aşındırma veya kimyasal kullanım içermiyor, eklemeli imalat yöntemine dayanıyor. Katmanların birbiri üzerine ilave edildiği ve son ürünün oluşturulduğu bu yöntemde iletken gümüş mürekkep kullanıyoruz. Bu iletken mürekkebin üretim sürecinde de herhangi bir kimyasal atık ortaya çıkarmıyoruz." ifadelerini kullandı.
Devre kartının Türkiye'de üretilmesiyle lojistik süreçlerinde ortaya çıkan sera gazı emisyonlarını da ortadan kaldırmış olacaklarını anlatan Can, "Türkiye'de devre kartı üretebilen, devre kartı baskısı yapabilen ve bunu eklemeli imalat yöntemiyle gerçekleştirebilen ilk cihazı üretiyoruz." dedi.
Elektronik devre kartlarının cep telefonlarından televizyon kumandasına kadar bütün elektronik aletlerin içinde bulunduğunu dile getiren Can, cihaz sayesinde yerli firmaların dışa bağımlı olmadan devre kartlarını hızlıca üretebileceklerini ve proje süreçlerinin hızlanacağını vurguladı.