Pasif binalar, iklim değişikliğiyle mücadelede aktif rol oynuyor

07.11.2025
İstanbul

Karbon ayak izinin diğer binalara göre yüzde 85-90 azaltılabildiği pasif binalar, sıfır enerjili bina hedefine ulaşmada köprü rolü oynarken, iklim krizine karşı en somut adımlar arasında yer alıyor.


Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.


Arjantin'deki Buenos Aires Üniversitesi Profesörü Carlos Maria della Paolera'nın 1949'da öncülük ettiği girişimle şehirleşme sorunlarına dikkati çekmek amacıyla her yıl 8 Kasım, Dünya Şehircilik Günü olarak kutlanıyor.

Şehirlerin üzerindeki iklim değişikliği ve hızlı kentleşme gibi faktörler, sosyal, ekonomik ve çevresel dengelerin değişmesine yol açabiliyor. Bu durum, hava kirliliğinde artış, su kaynaklarında azalma, yeşil alanların yok olması, ısı adası etkisinin güçlenmesi gibi çevresel riskleri beraberinde getiriyor. Sürdürülebilir şehirler tasarlamak için binaların iklime duyarlı inşa edilmesi adımı öne çıkıyor.

Yüksek konforu düşük enerji tüketimiyle sağlayan pasif binalar, iyi tasarım, kaliteli işçilik, yüksek yalıtım, üstün pencereler ve ısı geri kazanımlı havalandırmasıyla iklime duyarlı binalara örnek gösteriliyor.

Solo Tasarım ve Danışmanlık kurucusu, mimar ve pasif bina tasarımcısı Esra Aydınoğlu AA muhabirine, görünüşleriyle geleneksel binalardan farklı olmayan pasif binaların, bir inşaat tekniğini değil, performans standardını tanımladığını söyledi.

Doğru planlama ve özenli uygulama sayesinde pasif binalarda enerji ihtiyacının en aza indiğini belirten Aydınoğlu, "Kışın insanların kendi vücut ısısı bile küçük bir odanın ısısını korumaya katkı sağlayabilir. Elbette bu binalar verimli ısıtma sistemleriyle desteklenir ve yüksek iç hava kalitesi sürekli korunur. Pasif binalar yalnızca kışın değil, yaz aylarında da konfor sağlar. İklimlendirme ihtiyacı ortadan kalkar ya da çok düşük seviyelere iner." dedi.

Aydınoğlu, pasif bina standardının yerel iklim koşullarına göre farklı çözümlerle dünyanın her yerinde uygulanabilir olduğuna işaret ederek, bu sistemin sıcak bölgelerde gölgeleme ve doğal havalandırma yöntemiyle konforun korunmasında rol oynadığını kaydetti.

Birçok yapının yalıtımı ile ilgili standartların, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından yayımlanan "TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı" ile belirlendiğine dikkati çeken Aydınoğlu, şunları kaydetti:

"31 Mart 2025 öncesi yapılan binalarda enerji tüketimi metrekarede yıllık 120-150 kilovat saat iken, 1 Nisan 2025 sonrasında devreye giren revize standartta metrekarede yıllık 70-90 kilovat saat seviyesine çekildi. Pasif binaysa kesintisiz ve çok iyi yalıtılmış kabuğu ile enerjiyi koruyarak metrekarede maksimum yıllık 15 kilovat saat tüketiyor. Pasif binalarda yaşayarak enerji tüketimimizi ve buna bağlı karbon ayak izimizi azaltıyoruz. Ayrıca, pasif bina sertifikası yalnızca yeni yapılar için geçerli değil. Mevcut binalar da Pasif Bina Enstitüsü tarafından geliştirilen EnerPHit standardına göre yenilenebilir. Bu şekilde, karbon ayak izi önemli ölçüde azaltılabilir. EnerPHit uygulamalarında yıllık enerji tüketimi, bulunduğu iklim bölgesine bağlı olarak metrekarede yıllık 10-25 kilovat saat seviyesinin altına indirilebilir."

Aydınoğlu, pasif binaların sunduğu eşit derecede sıcak duvarlar, zemin ve pencereler sayesinde soğuk bölgeler, hava akımları, yoğuşma ve küfün engellendiğini ifade ederek, bu sayede alerjik astım ve küfe bağlı hastalıkların önlendiğini aktardı. Aydınoğlu, iç mekanın istenilen sıcaklıkta tutulması ve taze havayla beslenmesinin, okullarda öğrencilerin, iş yerlerinde çalışanların verimliliğini, konutlarda ise uyku ve yaşam kalitesini artırdığını vurguladı.

"Pasif bir binada yaşayarak karbon ayak izimizi yüzde 85-90 azaltma şansına sahibiz"

Pasif binaların iklim değişikliğiyle mücadelede atılacak adımların arasında yer aldığına dikkati çeken Aydınoğlu, şunları söyledi:

"Bugün iklim değişimi ve buna bağlı sonuçları hepimizin ortak problemi. Atalarımızdan ödünç aldığımız dünyamızı gelecek nesillere bırakmadan önce iklim değişimini engellemek için tüketim alışkanlıklarımızı acilen değiştirmemiz gerekiyor. Standart bir bina yerine pasif bir binada yaşayarak, çalışarak veya üreterek karbon ayak izimizi yüzde 85-90 arasında azaltma ve hem fosil yakıt kullanımını düşürme hem de bu düşük enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan elde edebilme şansına sahibiz. Pasif binalar, neredeyse sıfır enerjili bina hedefine ulaşmada bir köprü rolü oynuyor ve iklim krizine karşı atabileceğimiz en somut adımlardan birini temsil ediyor."

Aydınoğlu, her kuşağın birlikte yaşayabildiği, evrensel tasarımın odağa alındığı bir şehir vizyonu kurulması gerektiğini belirterek, bu vizyonun merkezinde ise pasif binaların ortaya koyduğu düşük karbon ve yüksek yaşam kalitesi anlayışının bulunması gerektiğini söyledi.

"Türkiye pasif bina kavramıyla 2011'de tanıştı"

Pasif Bina Enstitüsünün veri tabanına kayıtlı 47 bin 400'den fazla konut, okul, hastane, müze ve otel gibi çeşitli fonksiyonlara sahip 4 milyon 322 bin metrekare kullanılabilir alanı kapsayan binanın sertifikalandırıldığını belirten Aydınoğlu, Türkiye'nin pasif bina kavramıyla 2011'de Gaziantep'te inşaatı başlayan ekolojik bina ile tanıştığını sözlerine ekledi.

KATEGORİDE ÖNE ÇIKANLAR