Çalışanları aşırı sıcaklara karşı koruyacak düzenlemeler dünya genelinde yayılıyor

08.07.2025
İstanbul

İstanbul Gedik Üniversitesi Kamu Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutluhan Bozkurt, "Japonya küresel güç olma hedefini sürdürme noktasında değişen iklim koşullarına uygun çalışma koşulları oluşturma amacıyla bu düzenlemeyi hayata geçirdi." dedi.


Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.


Uzmanlar, hava sıcaklıklarının yüksek seyrettiği günlerde zorunlu olmadıkça dışarı çıkılmaması uyarısında bulunurken, çalışanları sıcak havadan korumak için özel önlemler devreye giriyor.

Japonya'da, haziran itibarıyla yürürlüğe giren yeni yönetmelikle, çalışma ortamında sıcaklık ölçümlerine ilişkin belirli koşulların sağlanması zorunlu hale getirildi. Buna göre işverenler, sıcaklıktan etkilendiği düşünülen çalışanlar için raporlama mekanizmaları kurmak, acil müdahale prosedürleri oluşturmak ve bu düzenlemeler hakkında çalışanları bilgilendirmekle yükümlü olacak.

Hava sıcaklığı 31 derecenin üzerine çıktığında geçerli olacak uygulamaya riayet etmeyen işverenler veya temsilcileri hakkında 6 aya kadar hapis ya da 500 bin Japon yenine (Yaklaşık 138 bin Türk lirası) kadar para cezası uygulanabilecek.

Japonya dışında aralarında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Kanada ve ABD'nin de bulunduğu çok sayıda ülke, çalışanları iklim değişikliğiyle birlikte şiddeti artan sıcak havanın etkilerinden korumak için önlemler alıyor.

ABD'nin California eyaletinde İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresi, aşırı sıcak hava koşullarında çalışan işçilerin korunmasına yönelik düzenlemeler uyguluyor. İşverenler dış mekanda çalışanlara yeterli miktarda içme suyu temin etmek, gölgelik alan sağlamak, eğitim vermek ve yazılı bir önleme planı hazırlamakla yükümlü tutuluyor. İç mekan çalışanları için ise iç ortam sıcaklığı 27,7 dereceye ulaştığında, serinleme alanı, sıcaklık takibi, su temini ve eğitim gibi ilave önlemler zorunlu kılınıyor. Düzenlemelere uymayan işverenlere ciddi ihlallerde 25 bin dolara, kasıtlı veya tekrarlanan ihlallerde yaklaşık 160 bin dolara, düzeltilmeyen ihlallerde ise her gün için 15 bin dolara kadar ceza kesilebiliyor.

BAE'de ise çalışanların sıcaktan korunmasına yönelik olarak 15 Haziran-15 Eylül tarihleri arasında geçerli olmak üzere, 12.30-15.00 saatleri arasında açık alanlarda ve doğrudan güneş altında çalışmak yasaklandı. Bu uygulamaya aykırı davranan işverenlere, her ihlal edilen çalışan başına 5 bin BAE dirhemi (Yaklaşık 55 bin TL), toplamda ise en fazla 50 bin BAE dirhemi (Yaklaşık 550 bin TL) kadar para cezası uygulanabiliyor.

Kanada İş Kanunu ve Kanada İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmelikleri kapsamında işverenler çalışma ortamındaki sıcaklık ve nem gibi faktörleri takip etmek, ısı kaynaklı sağlık risklerini değerlendirmek, çalışanlara su, serinleme alanı, koruyucu ekipman ve uygun mola süresi tanımak ve ilgili eğitimleri vererek önleme planı oluşturmakla yükümlü tutuluyor.

Eğer işveren bu yükümlülüklere kasten uymaz ve bu durum çalışanların sağlığını tehlikeye atarsa, 250 bin Kanada Doları'na (7,3 milyon TL) varan idari para cezasına çarptırılabiliyor.

"Sıcaklıkla birlikte harcanan enerji artıyor, verimlilik düşüyor"

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan İstanbul Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutluhan Bozkurt, 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, İnsan Hakları Sözleşmesi ve Stockholm Konferansı'nın çevre hukukunun literatüre geçmesini sağlayan önemli süreçler olduğunu söyledi.

Kyoto Protokolü ve Paris Anlaşması gibi düzenlemelerin çevrenin korunmasına yönelik sürece dahil edildiğini belirten Bozkurt, "Ancak çevrenin korunmasının tek başına yeterli olmadığı 21'inci yüzyılın ilk yıllarından itibaren ortaya çıktı. Çünkü sonuçta bir ısınma olayı var. Bunun doğrudan iklimi etkilemesinin anlaşılmasıyla ortaya farklı bir süreç çıktı. Doğal olarak çevrenin korunmasından artık iklimin korunmasına bir geçiş oldu." dedi.

Bozkurt, Paris Anlaşması'yla beraber uluslararası toplum ve kamuoyunun aynı fikirde buluşarak iklimin korunmasına yönelik adım attığını, korunma sürecinde ise iklim hukuku kavramının ön plana çıktığını anlattı.

Japonya'da sıcaklıktan etkilenen çalışanların korunmasına yönelik yürürlüğe giren düzenlemeyi çalışma barışı, çalışma sağlığı, çalışma güvenliği ve üretimin devamı için hedeflenen bir uygulama olarak nitelendiren Bozkurt, şöyle devam etti:

"Sıcaklıkla birlikte harcanan enerji artıyor, verimlilik ise düşüyor ve bu da ürün kalitesini ve pazarlamayı etkiliyor, rekabet halindeki ülkelerin, büyük ekonomilerin aşması gereken sorunlar ortaya çıkıyor. Japonya bunu fark ettiği için küresel güç olma hedefini sürdürme noktasında değişen iklim koşullarına uygun çalışma koşulları oluşturma amacıyla bu düzenlemeyi hayata geçirdi. Yaşam hakkını tehlikeye sokabilecek ve aynı şekilde insan sağlığını riske edebilecek birtakım süreçler yaşanırsa bu durumda cezalandırma söz konusu olacak."

Hukuksal düzenlemelerin, toplumdaki çevre ve doğa bilincinin oturmasıyla birlikte etkisini göstereceği değerlendirmesinde bulunan Bozkurt, devletlere, uluslararası örgütlere ve fosil yakıt kullanan şirketlere temiz enerji dönüşümünde büyük iş düştüğüne ve kolektif bir dayanışma ile sorunun çözümüne odaklanılması gerektiğine işaret etti.

Bozkurt, sözlerini şu şekilde tamamladı:

"Gezegenin yaşam hakkını korursak tüm ekosistemin yaşam hakkını korumuş olacağız. Sınır aşan düzenlemeler gezegenin kendi kaderini tayin hakkı, gezegenin yaşam hakkının varlığı için çok önemli. Belki bir gezegen anayasasına, gezegenin yeşil anayasasına gidecek sürecin kilometre taşlarını veya basamaklarını oluşturmak zorunda olacağız."

KATEGORİDE ÖNE ÇIKANLAR