

Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.
Hare, Brezilya'nın Belem kentinde devam eden Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) kapsamında AA muhabirine, bilimsel değerlendirmelerin iklim değişikliğiyle mücadelede mevcut emisyon azaltım hedeflerinin yetersiz kaldığını ortaya koyduğunu söyledi.
Dünyanın çok büyük bir emisyon açığıyla karşı karşıya olduğuna ve bu açığın son 4-5 yılda kapanmadığına dikkati çeken Hare, Paris Anlaşması'na taraf ülkelerin belirlediği yeni 2035 hedeflerinin bu açığı daha da büyüttüğünü dile getirdi.
Hare, asıl meselenin bu tablo karşısında neler yapılabileceği olduğunu vurgulayarak, "Bu COP'ta hükümetlerin üzerinde anlaşabileceği bir dizi önemli konu var. 2023'te Paris Anlaşması'nın ilk küresel durum değerlendirmesi üzerinde anlaşmıştık. Bu kapsamda ülkelerin alabileceği pek çok enerji önlemi belirlendi. Bunlara, artık çok ucuz olan yenilenebilir enerjinin 3 katına çıkarılması, ekonomi, sağlık ve daha pek çok alanda iyileşme sağlayan enerji verimliliğinin 2 katına çıkarılmasının yanı sıra metan emisyonlarının azaltılması gibi adımlar dahil. Bu COP'ta olması gereken de tam olarak bu. Birkaç yıl önce üzerinde anlaşılmış ancak uygulanmamış olan bu adımların hayata geçirilmesi yönünde karar alınması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Siyasi irade eksikliği ve fosil yakıt şirketlerinin etkisi
Küresel iklim hedeflerinin geleceğini belirleyecek yeni ulusal katkı beyanlarında ülkelerin daha iddialı adımlar atmamasının nedeninin yapısal değil, siyasi engeller olduğunu belirten Hare, şunları kaydetti:
"Artık yenilenebilir enerji çok ucuz, elektrikli araçlar da giderek ucuzluyor. Bunlar kilit teknolojiler. Gördüğümüz şey esasen siyasi engeller. Siyasi irade eksikliği ya da açık konuşmak gerekirse petrol ve gaz şirketlerinin hükümetler üzerindeki baskısı olabiliyor. Birçok ülkede eylemi yavaşlatan etkenler bunlar. Bu yalnızca tek bir ülkeye özgü değil. (Donald) Trump döneminde ABD'de yaşanan sorunları hepimiz biliyoruz. Avrupa Birliği gibi iklim konusunda tarihsel olarak lider konumdaki bölgelerde bile politikacılar gaz endüstrisinin baskısı karşısında geri adım atıyor. Asya'da da ciddi zorluklarla karşı karşıyayız."
Hare, meseleyi "özünde siyasi cesaret meselesi" olarak tanımlayarak, "Bence mesele özünde politikacıların ve siyasi liderlerin halklarının iyiliği için bu çıkar gruplarına karşı duracak cesareti göstermesi. Çünkü iklim değişikliğini durduramazsak insanlar yıkıcı hasarlarla, aşırı ve ölümcül sıcaklarla karşı karşıya kalacak. Dünya genelinde tropikal kuşakta açık havada çalışan insanlar, önümüzdeki 10-20 yıl içinde gündüz saatlerinde çalışamayacak kadar yüksek sıcaklıklara maruz kalacak. Seller, fırtınalar ve benzeri olaylar ise evleri ve iş yerlerini sigortalanamaz hale getirerek yaşam maliyetini artıracak." değerlendirmesinde bulundu.
"Trilyonlar" fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji yönlendirilmeli
Hare, enerji dönüşümü için trilyonlarca dolarlık kaynağa ihtiyaç duyulduğunu ancak bunun yeni bir yük anlamına gelmediğini belirterek, "İnsanların anlaması gereken şey şu, dünya zaten trilyonlarca dolar harcamak zorunda. Elektriğe erişimi olmayan insanlara enerji sağlayacak sistem kurmak için bu harcama zaten yapılacak. Burada konuştuğumuz şey, bu yatırımların fosil yakıtlardan yenilenebilir kaynaklara kaydırılması. Buna 'trilyonların yönünü değiştirmek' deniyor." diye konuştu.
Bu dönüşümün başladığını ancak yeterince hızlı ilerlemediğini vurgulayan Hare, "Bugün yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımların fosil yakıtlara yapılan yatırımlardan çok daha fazla olduğunu görüyoruz. Bu, 10 yıl önceki durumun tamamen tersine dönmüş olması demek. Ancak zorluk şu ki bu dönüşüm yeterince geniş çaplı değil. Yatırımların yön değiştirdiği bölgeler var ama bunun hiç gerçekleşmediği yerler de var. Üstelik en çok ihtiyaç duyulan yerlerde bu dönüşümün olmaması durumu daha da kötüleştiriyor." dedi.
Hare, yenilenebilir enerji yatırımlarına erişimin iyileştirilmesinde finans sisteminin rolüne dikkati çekerek, "Yenilenebilir enerji yatırımları için sermaye erişiminin iyileştirilmesi gerekiyor. Bu, burada alınabilecek kararlarla yapılabilir. Finans kuruluşlarının doğru olanı yapmasını teşvik edecek, zorlayacak ya da talep edecek kararlar alınabilir. Özellikle yoksul ülkelerin yenilenebilir enerjiye yatırım yapabilmesi için destek sağlanmalı." ifadelerini kullandı.
Politikacıların kararları yatırımların yönünü değiştirebilir
Finansal sistemdeki sorunların tek başına çözülemeyeceğini kaydeden Hare, "Burada, özellikle COP’ın ikinci haftasında politikacılar ulusal kalkınma bankalarını, ihracat kredi garanti kurumlarını ve çok taraflı kalkınma bankalarındaki yönetim kurulu temsilcilerini doğru olanı yapmaya yöneltecek kararlar alabilir. Kuralları değiştirerek ülkelerin temiz teknolojiye yatırım yapabilmesini sağlayabilirler. Bu, yatırımların yönünü değiştirecek en önemli adımlardan biri olur." dedi.
Hare, COP30'da iklim finansmanı konusunda ilerleme ihtimaline ilişkin iyimser olmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Küresel ölçekte çok sıkıntılı bir siyasi ortamın içindeyiz. Herkes jeopolitik krizlerden bahsediyor. Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, Trump'ın uluslararası kurallara dayalı düzene yönelik adımları, ABD ile Çin arasındaki Doğu Asya gerilimleri var. Tüm bunlar siyasetin üzerinde bir kara bulut yaratıyor. Bence bu COP'taki en büyük zorluklardan biri de şu, buradaki siyasi liderler önümüzdeki 6 aydan ötesini görüp 'evet, sorunlarımız var ama iklim değişikliğiyle ilgilenmezsek çok daha büyük sorunlarla karşılaşacağız' diyebilecek mi? İşte buraya gelen bakanların çözmesi gereken mesele bu."