

Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.
Baerbock, Brezilya'nın Belem kentinde devam eden BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) kapsamında basın toplantısı düzenledi.
Dünyanın pek çok anlamda zor bir dönemden geçtiğini belirten Baerbock, dünya nüfusunun neredeyse yarısına denk gelen 3,6 milyar insanın kuraklık, sel, aşırı sıcaklar ve gıda güvensizliği gibi iklim değişikliği etkilerine karşı yüksek düzeyde kırılgan durumda olduğunu kaydetti.
Küresel ısınmanın gıda güvenliğini tehdit ettiğini, göçleri etkilediğini ve çeşitli bölgelerde gerginlikleri tetiklediğini anlatan Baerbock, iklim krizinin sürdürülebilir kalkınma, küresel barış ve güvenlik konularıyla çok yakın ilişkili olduğuna işaret etti.
Baerbock, özellikle yerel halkların en savunmasız gruplar arasında olduğunu ve COP30 zirvesinde sesini duyurmaya çalışan bu toplulukları dinlediklerini ve taleplerindeki haklılıklarını gördüklerini dile getirdi.
İklim eylemine yapılacak katkıların bir bağış olmadığını ifade eden Baerbock, "İklim krizi durmaksızın ilerliyor. İklim şüphecilerinin öfkeleri ya da inkarları bu krizin umurunda bile değil. Çünkü karbondioksitin pasaportu yok ve sınır tanımıyor." dedi.
Zirvenin Paris Anlaşması'nın 10. yılında gerçekleştiğini hatırlatan Baerbock, bu anlaşma sayesinde önemli bir yol katedildiği tespitini paylaştı.
Baerbock, şöyle devam etti:
"Paris Anlaşması'nda yenilenebilir enerjiden yalnızca bir kez bahsedilmişti ve o da sadece Afrika’daki teknolojilerle ilgiliydi. Birçok kişi, bu teknolojilerin ticari açıdan bile geçerli olup olmadığını sorguluyordu. O dönemde kömürün ve fosil yakıtların aşamalı olarak kullanım dışı bırakılmasından söz etmek neredeyse saygısızlık olarak görülüyordu. Şimdi, 10 yıl sonra her şey değişti. Sadece geçen yıl, temiz enerjiye yapılan yatırımlar 2 trilyon dolara ulaştı. Bu, fosil yakıt yatırımlarından 800 milyar dolar daha fazlaydı. Temiz enerji, 2024’te kurulan tüm yeni enerji kapasitesinin yüzde 90’ını oluşturuyor. Üstelik güneş enerjisi tarihteki en ucuz elektrik kaynağı haline geldi."

Afrika dezavantajlı durumda
Baerbock, Afrika'nın yenilenebilir enerji kapasitesi kurulumunda hala dezavantajlı durumda bulunduğunu, kıtada yalnızca 4,2 gigavatlık kapasite kurulduğunu oysa Asya'da bu rakamın 421 gigavat olduğunu söyledi.
Paris'te, küresel ısınmayı 1,5 derecede sınırlama taahhüdünün yanı sıra güneş ışığı açısından zengin ama enerjiye aç Afrika'ya elektrik sözü verdiklerinden bahseden Baerbock, kıtanın yenilenebilir enerji potansiyelinin, 2040 için öngörülen dünya elektrik talebinin 50 katı olduğuna dikkati çekti.
COP tarihinde verilen taahhütlerin artık yerine getirilmesi gerektiğini vurgulayan Baerbock, "Sadece geçen yıl, gelişmekte olan ülkelerin, dış borçlarını ödemek için yaklaşık 1,4 trilyon dolar harcadıklarını gördük. Eğer bu kaynaklar iklim krizinin etkilerini azaltmaya, temiz enerjiye, dayanıklılık ve uyum çalışmalarına yönlendirilebilseydi neler başarılabilirdi, düşünün." diye konuştu.
İklim finansmanı konusunda adım atılmaması durumunda iklim hedeflerine ulaşmanın mümkün olmayacağını, iklim krizinin maliyetinin de giderek artacağını kaydeden Baerbock, sözlerini şöyle tamamladı:
"Geçtiğimiz günlerde Karayipler’i vuran Melissa Kasırgası veya Filipinler’deki Fung-wong Tayfunu'nu ele alalım. Böylesi afetler, yıllık olarak doğrudan en az 200 milyar dolar kayba yol açıyor. Diğer zincirleme maliyetler de hesaba katıldığında bazı tahminler bu rakamın 2,3 trilyon dolara kadar çıkabileceğini gösteriyor. Bu aynı zamanda yollar, okullar, hastaneler, evler ve tarım arazileri gibi altyapılarda somut kayıplar anlamına da geliyor."