İklim değişikliği su yönetimini yeniden şekillendiriyor

25.11.2025
İstanbul

Dr. Tuğba Evrim Maden, Türkiye'nin iklim değişikliğini en fazla hisseden ülkelerden biri olduğuna ve tarım başta olmak üzere birçok alanda su yönetimi konusundaki alternatiflerin hayata geçirilmesi gerektiğine işaret etti.


Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.


Anadolu Ajansının (AA) "Damla damla kriz" dosyasının bu haberinde, Türkiye'nin su varlığında mevcut durum, karşılaşılan zorluklar ve dikkat edilmesi gereken hususlar ele alındı.

Toplam su potansiyeli 110 milyar metreküp olan Türkiye'de kişi başına düşen yıllık su miktarı yaklaşık 1300 metreküp olarak hesaplanıyor. Bu miktar, Türkiye'nin su stresi altında olduğunu gösteriyor. Bir ülkenin su potansiyeli yönünden zengin bir ülke olarak değerlendirilebilmesi için kişi başına düşen su potansiyelinin 1700 metreküpten büyük olması gerekiyor.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre yıllık 57 milyar metreküp olan toplam su tüketiminin yüzde 77'si yani 44 milyar metreküpü tarımda sulama suyu olarak kullanılıyor. Yüzde 12'sine denk gelen 6,8 milyar metreküp su evsel kullanımda, yüzde 11'e tekabül eden 6,2 milyar metreküp ise sanayide tüketiliyor.

Türkiye Su Enstitüsü Politika Geliştirme Koordinatörü Dr. Tuğba Evrim Maden, AA muhabirine, üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin su zengini bir ülke olarak algılandığını ancak kullanılabilir su miktarı olarak tanımlanan tatlı su miktarına bakıldığında su sıkıntısı yaşayan ülkeler arasında yer aldığını söyledi.

Her ülkenin bir su bütçesi olduğunu belirten Maden, "Kişi başına düşen su miktarı aslında su bütçesinin ülkenin nüfusuna bölümüyle elde edilen bir rakamdır ve biz şu anda 1290-1300 seviyesinde hareket etmekteyiz. Bu bağlamda su sıkıntısı yaşayan bir ülkeyiz ama bütün coğrafya, Akdeniz havzası olarak son 5 yıldır kurak bir dönem yaşadık. Bunda iklim değişikliğinin çok ciddi bir rolü var. Haliyle biz son dönemde mevcut durumumuza göre biraz daha sıkıntı yaşayan, daha dikkatli olması gereken bir ülke konumundayız." dedi.

"İklim değişikliği, yağış desenlerini çok değiştirdi"

Türkiye'de, su kıtlığının genellikle Güneydoğu ve İç Anadolu Bölgeleri ile ilişkilendirilse de Batı Anadolu'nun belirli kısımlarında da sorun olduğundan bahseden Maden, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kanada'ya göre çok iyi bir durumda değiliz ama çevremizdeki ülkelere baktığımız zaman, şu anda İran çok gündemde, İran'a göre tabii ki iyi bir durumdayız. Bir Sibirya bir Kuzey Avrupa ülkeleri kadar zengin değiliz ama bir İtalya, İspanya ne yaşıyorsa biz de aynı mağduriyeti yaşıyoruz. Aslında su sıkıntısı yaşamamız coğrafyamızla, bulunduğumuz enlem ve boylam ilişkisiyle de doğru orantılı. Türkiye'nin nüfusu eskiden daha düşük olduğu için su açısından avantajlı durumdaydı ancak sadece nüfus artışı da değil, iklim değişikliği ve değişen yağış rejimleri ile birlikte su potansiyelinin düşmesi sonucu su sıkıntısı yaşanan bir noktaya gelindi."

Gerçek anlamda ıslak mevsimin Türkiye'de en son 2019'da yaşandığını ifade eden Maden, "Biz aslında 2019 yılından beri kurak bir dönem yaşıyoruz. Özellikle de son 2 yılımız daha kritik geçti çünkü aradaki farkı tamamlayabilecek yoğunlukta bir yağış yaşamadık. Bu bağlamda iklim değişikliği, yağış desenlerini çok değiştirdi. Su dediğimiz zaman aklımıza gelen en önemli kaynak kardır ancak kar yağışları maalesef çok azalmış durumda. Bu mevsimde İç Anadolu Bölgesi'nde kar görmemiz gerekirken maalesef göremiyoruz." diye konuştu.

Dünya genelinde su kaynaklarının ortalama yüzde 80’inin tarımda kullanıldığına, kalan yüzde 20'nin içme, kullanma ve sanayiye ayrıldığına değinen Maden, gelişmiş ülkelerde tarımda kullanılan suyun payının yüzde 40’lara düşerken, sanayinin payının arttığı bilgisini verdi.

Maden, "Son yapılan kanunda ülkemizde suya göre tarım ilkesi benimsenmişti. Yani ne kadar suyu varsa bu doğrultuda ürün seçiminden bahsediyorum. Suyun yokken gidip en fazla su harcayan ürünü, pirinci yetiştirmeyeceksin. Bu anlamda hem bir bilinçlendirme çalışması hem de açık sistemlerde buharlaşma kaybı söz konusu olduğu için modern sulama tekniklerinin kapalı sistemlere çevrilmesi için yoğun çalışmalar gündemde." ifadelerini kullandı.

"Suya bakış çok değişti"

Maden, tarımdaki büyük tüketim göz önünde bulundurulduğunda içme ve sanayideki tasarrufun etkisinin sınırlı olduğu yönündeki bakışa rağmen bireylerde su kullanımına dair zihniyet değişikliğinin farkındalığı artırdığı ve de üstten uygulanacak politika ve planların hayata geçirilmesini kolaylaştırdığı değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'deki su yönetim politikalarının suyun tasarrufu ile etkin ve sürdürülebilir kullanımı üzerine yoğunlaştığına işaret eden Maden, bu yaklaşımın teknoloji ve inovasyon çalışmalarıyla desteklendiğinin altını çizdi.

Maden, "En yoğun su tüketimi yapan alanda önlemlerimizi almak, alternatif yöntemlere yavaş yavaş hazırlanmak, özellikle arıtılmış atık suların kullanımı ile ilgili çalışmalarımızı ilerletmek ama öncelikle şehirlerimizdeki kayıp ve kaçakların önlenmesi dahil olmak üzere mevcut su kaynağını olabildiğince, en tasarruflu şekilde kullanabilmek gerekiyor." sözlerini sarf etti.

İklim değişikliğinin yarattığı belirsizlikler nedeniyle endişeli olsa da aşırı karamsar senaryolardan kaçındığını dile getiren Maden, sözlerini şöyle tamamladı:

"İklim değişikliğini maalesef bulunduğumuz coğrafya, özellikle de Akdeniz coğrafyası damarlarında hissediyor. Dünyada en fazla hissedilen bölge ve ülkemiz de maalesef en fazla hisseden ülkelerden biri. Dünyada tabii ki iklim değişikliğiyle ilgili nasıl önlemler alınacağı tartışmaları başka bir düzlemde ilerlemekte. Bu bağlamda tabii ki endişelerim var kendi adıma ama çok da kıyamet senaryoları hazırlamak ya da çok kötümser senaryolarda düşünmek istemiyorum. Ama tabii ki önümüzdeki yağış dönemlerine göre, su mevsimine göre bunun hesaplamalarını yapacağız. Suyun sonsuz bir kaynak olmadığının farkına varılmasıyla artık suya bakış çok değişti, bu çok önemli. En küçük kullanıcıdan veya ara kullanıcıdan en üst seviyeye kadar suyla ilgili böyle bir bilincin oturması çok önemli. Bu minvalde birçok şeyin de şekillenebileceğini umuyorum."

KATEGORİDE ÖNE ÇIKANLAR