Fosil yakıt sahalarının çevresindeki insan ve ekosistem sağlığı risk altında

20.11.2025
İstanbul

Prof. Dr. Güray Çelik, fosil yakıt altyapısının yol açtığı çevresel kirliliğin hem insan sağlığını etkilediği hem de insan hayatının bağlı olduğu ekosistemlerin çöküşüne yol açabileceği uyarısında bulundu.


Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.


Uluslararası Af Örgütü ile Colorado Boulder Üniversitesine bağlı Better Planet Laboratory işbirliğinde fosil yakıt endüstrisinin iklim, insanlar ve ekosistemler üzerindeki etkilerine ilişkin hazırlanan "Çıkararak yok olmak: Fosil yakıtların yaşam döngüsü hayatı, doğayı ve insan haklarını nasıl tehdit ediyor?" başlıklı rapora göre, fosil yakıt altyapısı, çevresinde yaşayan insanların sağlığını, geçim kaynaklarını ve kritik ekosistemleri tehdit ediyor.

Raporda, fosil yakıtların tam yaşam döngüsünün, yeri doldurulamaz doğal ekosistemleri yok ettiği ve özellikle fosil yakıt altyapısına yakın alanlarda yaşayanların haklarına zarar verdiği vurgulanıyor.

Rapora göre, yaklaşık 520 milyonu çocuk olmak üzere en az 2 milyar kişi 170 ülkede çalışır durumda olan 18 binden fazla fosil yakıt altyapı sahasının 5 kilometre çevresinde yaşıyor. En az 463 milyon kişinin, sahaların bir kilometre çevresinde yaşadığı ve çok daha yüksek çevre ve sağlık risklerine maruz kaldığı düşünülüyor.

Küresel fosil yakıt altyapısının yüzde 16'sından fazlasının yerli halkların topraklarında bulunduğu göz önüne alındığında, bu kişiler risklere orantısız ölçüde maruz kalıyor.

Haritalanan mevcut fosil yakıt sahalarının en az yüzde 32'si, bir veya birden fazla "kritik ekosistem" ile çakışıyor.

Petrol ve doğal gaz projelerinde artış yaşanıyor

Fosil yakıtların çıkarılması, işlenmesi ve nakledilmesi, toplulukların insan haklarına zarar verirken, ciddi çevre tahribatına, sağlık risklerine, kültür ve geçim kaynaklarında kayıplara neden oluyor. Çalışmada görüşlerine yer verilen bazı gruplar, fosil yakıt çıkarımını, şirketler tarafından korkutma ve baskı yoluyla kalıcı hale getirilen bir tür ekonomik ve kültürel talan olarak tarif ediyor.

Dünya çapında 3 bin 500'den fazla fosil yakıt altyapı sahası öneri, geliştirme veya inşaat halinde bulunurken, bu genişleme en az 135 milyon kişiyi daha risk grubuna dahil edebilir. Petrol ve doğal gaz projelerinin sayısı tüm kıtalarda artarken kömür santralleri ve madenlerin sayısı en fazla Çin ve Hindistan'da artış gösteriyor.

Rapora göre fosil yakıtlar hala küresel birincil enerji arzının yüzde 80'ini oluşturuyor ve uluslararası iklim anlaşmaları kapsamında verilen taahhütlere ve Birleşmiş Milletlerin (BM) fosil yakıtlardan derhal uzaklaşılması çağrılarına rağmen, hükümetlerin eylemleri tamamen yetersiz kalıyor.

"Solunum ve kalp damar hastalıkları bu bölge insanlarında görülen şeyler"

Fosil yakıtların çevre ve insan üzerinde oluşturduğu risklere ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güray Çelik, her ürün, mal ve hizmet gibi fosil yakıtların da bir yaşam döngüsüne sahip olduğunu söyledi.

Fosil yakıtların madencilik faaliyetleriyle çıkarıldığını, depolara taşındığını, rafineride işlemlere maruz kaldığını ve ardından endüstriyel kullanıma ya da enerjiye dönüştürülmek üzere taşındığını belirten Çelik, bazı fosil yakıt türlerinin atığa, bazılarının emisyona dönüştüğünü kaydetti.

Madencilik, sondaj, arazi açma ve yol tahribatı esnasında bölgedeki canlıların yaşam alanlarının zarar gördüğünü anlatan Çelik, "Örneğin asit maden drenajı yaptık, etrafa asidik sular vermeye başladık. Kimyasal sızıntılarımız var. Madencilik faaliyetini yaptığımız yerde bunlar oluyor. Bir taraftan da toz kaldırıyoruz. Orada yaşayan halk, sağlık etkilerini hissetmeye başlıyor. Toz, ağır metal bir taraftan da sürekli bir gürültüye maruz kalıyorlar. Solunum ve kalp damar hastalıkları bu bölge insanlarında görülen şeyler." diye konuştu.

"Rafinerideki işlemlerde hem atık su hem de atık çamur ortaya çıkıyor"

Petrolün taşınması ve depolanması esnasında boru hatlarında sızıntılar meydana geldiğini aktaran Çelik, bu durumun deniz ekosistemlerinde balıkçılığı, kara ekosistemlerinde ise tarım faaliyetlerini olumsuz etkilediğine işaret etti.

Fosil yakıtların rafinerideki işlemlerinde hem atık su hem de atık çamur ortaya çıktığı bilgisini veren Çelik, şöyle devam etti:

"Rafineri bu işlemleri yaparken emisyon yayıyor, mesela uçucu organik bileşikler, hava kirleticiler ve diğer toksik bileşikler gibi. Yakın bölgede yaşayan halkta astım, KOAH, kanser riski ortaya çıkıyor. Daha fosil yakıtları henüz yakmadık. Bu işlemler için ürettiğimiz ürünün kendisi yakılmak üzere enerji üretim tesislerine, endüstrilere, binalara gönderiliyor. Fosil yakıtlar yanınca sera gazı oluşturuyorlar. Bu yetmiyormuş gibi bu yanma süreçleri hava kirleticileri oluşturuyor. Diyelim ki biz bu yakma işlemini kömürle çalışan bir termik santralde yaptık yani kömürü yakıp enerji elde ediyoruz. Onun kalıntısı da kocaman kül dağları oluşturuyor."

"Biyoçeşitlilik ve tür kayıpları yaşanabilir"

Fosil yakıt altyapısının yol açtığı çevresel kirlilik, yangın, patlama ve endüstriyel kazaların ekosistem ve biyoçeşitlilik üzerinde risk oluşturduğu uyarısında bulunan Çelik, kuşların göç yollarının ve üreme başarılarının bu gibi etmenlerden etkilenebileceğini ve tür kayıpları yaşanabileceğini dile getirdi.

İnsan yaşamının ekosistemlere bağlı olduğuna değinen Çelik, "Ekosistemlerin çöküşü, ekosistem hizmetlerini alamamak anlamına geliyor, yani temiz suyu, havayı, toprak verimliliğini, polinasyonu almamak demek. Su, karbon ve besin döngüsünün çökmesi anlamına geliyor. Ekosistem çöktüğünde gıda krizleri, ekstrem iklim olayları bir taraftan da yutak alanlarımızı kaybetmiş oluyoruz. Bunların gitmesi iklim krizini tetikleyip aşırı hava olaylarını artıracak. Ekonomik riskler, tarım, balıkçılık, ormancılık, turizm, tedarik zincirlerini etkileyecek." ifadelerini kullandı.

Fosil yakıt lobilerinin iddialarının aksine, uzman planlamalarıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji ihtiyacını karşılayabileceğine işaret eden Çelik, enerji sisteminde yenilenebilir enerji payının artırılması ve fosil yakıt teşviklerinin kaldırılması gerektiği değerlendirmesinde bulundu.

KATEGORİDE ÖNE ÇIKANLAR