

Almanya'daki Max Planck Hayvan Davranışları Enstitüsünden yapılan basın açıklamasına göre, Endonezya'nın Güney Açe bölgesindeki Gunung Leuser Milli Parkı'nı 1994'ten bu yana izleyen bilim insanları 2022'de Rakus adlı bir Sumatra orangutanının Güney Asya'da insanlar tarafından ağrı ve iltihap tedavisinde kullanılan şifalı bir bitkinin yapraklarını toplayıp çiğnediğini gözlemledi.
Yetişkin bir erkek orangutan olan Rakus'un daha sonra parmaklarını kullanarak bitki özlerini sağ yanağındaki yaraya sürdüğünü ardından da çiğnenmiş bitkiyi bandaj gibi kullanarak yarayı kapattığını kaydeden araştırmacılar, fotoğrafların, yaranın bir ayda sorunsuz şekilde iyileştiğini gösterdiğini aktardı.
Araştırmacılardan biyolog Isabelle Laumer, "İlk kez vahşi bir hayvanın oldukça güçlü bir şifalı bitkiyi doğrudan yaraya uyguladığını gözlemledik." ifadesini kullandı.
İspermeçet balinalarının iletişimleri düşünülenden daha detaylı
"Nature" dergisinde yayımlanan araştırma kapsamında, Dominika sularında farklı derinliklere mikrofon yerleştirerek, yaklaşık 200 ispermeçet balinasından ses örnekleri toplandı.
Çalışmada, 21 farklı tıklama sesi türünden derlenen ve "koda" adı verilen ses verilerinin, bu balinaların iletişim dilinin insanlarınkine benzer bir yapıya sahip olduğunu ortaya koydu.
İletişim kuran balinaların çıkardıkları seslerin daha önce düşünülenden çok daha detaylı fonetik bir alfabe oluşturduğunu saptayan araştırmacılar, kodaların tam anlamlarını belirleyemese de bu seslerin insanların kullandığı kelime ve cümlelere benzediğini kaydetti.
Hava ve ses kirliliği psikolojik rahatsızlık riskini artırıyor
İngiltere'deki Bristol Üniversitesinde 1991-1992 yıllarında hamile kadınlarla başlayan uzun süreli araştırmada, 9 bin 65 çocuğun 12 yaşına kadar maruz kaldıkları hava ve ses kirliliği incelendi.
Söz konusu çocukların 13, 18 ve 24 yaşlarındaki psikolojik durumları anne karnından beri maruz kaldıkları hava ve ses kirliliğiyle karşılaştırıldı.
Sonuçlar, katılımcıların yaklaşık yüzde 19,5'inin psikotik bir deneyim yaşadığını ortaya koyarken, yaklaşık 11,4'ünün depresyon ve yaklaşık yüzde 9,7'sinin de kaygı bozukluğu yaşadığını gösterdi.
Araştırmacılar, PM2.5 adı verilen ince parçacıklı maddede küçük bir artışın bile daha fazla psikotik deneyimle ve depresyonla ilişkili olduğunu ifade etti.