Palyaço balıkları yüksek sıcaklıklardan vücutlarını küçülterek korunuyor

30.06.2025
İstanbul

Papua Yeni Gine'de yapılan araştırma, palyaço balıklarının, denizlerdeki sıcaklık artışı dönemlerinde aşırı ısı stresine karşı vücut boyutlarını küçülterek hayatta kalma stratejisi geliştirdiklerini ortaya koydu.


Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.


"Kayıp Balık Nemo" filminden bilinen turuncu renkli palyaço balıkları (amphiprion percula) üzerinde yapılan araştırmanın sonuçları, bilim dergisi Science Advances'ta yayımlandı.

Çalışma kapsamında, 2023'ün Şubat-Ağustos döneminde Papua Yeni Gine'de bulunan Kimbe Körfezi'ndeki 67 üreme çiftinde, toplam 134 palyaço balığı, 5 ay boyunca, her ay 4 ila 6 kez ölçülerek incelendi. Bu dönemde bölgedeki sıcaklıklar uzun vadeli ortalamanın 4 derece üzerine çıktı ve bu durum, dünyada yaşanan dördüncü büyük mercan beyazlamasını beraberinde getirdi.

Bu dönemde balıkların yüzde 75'i en az bir kez küçüldü. Dişilerin yüzde 71'i, erkeklerin yüzde 79'u küçülürken, küçülmelerin yüzde 59'u bir ay, yüzde 41'i ise birkaç ay sürdü. Değişim yüzde 3 ila 5 oranında olmasına karşın balıkların hayatta kalma şansını artırdı.

Küçülen bireylerin sonraki aylarda daha fazla büyüme gösterdiği, büyüme ve küçülmenin sıcaklıkla bağlantılı olduğu görüldü. Ayrıca, sosyal hiyerarşideki alt bireylerin sıcaklık değişimlerine daha hassas tepki verdiği, baskın dişilerin ise hiyerarşiyi korumak için daha büyük kaldığı gözlemlendi.

Çalışma, deniz canlılarının akut ısı stresine karşı küçülerek tepki verebildiğine dair, doğrudan ilk kanıtı sunarken, araştırmacılar bu adaptasyonun sınırlı olabileceğini ve artan sıcaklıkların habitatları tehdit ettiğini vurguladı.

"Vücut boyu çevre koşullarına bağlı olarak esnek şekilde değişebiliyor"

ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arzu Karahan, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, palyaço balıklarının gösterdiği bu davranışın adaptif plastik bir uyum, yani türün hayatta kalma ve üreme başarısını artıran genetik olarak kodlanmış çevre koşullarından etkilenen bir adaptasyon olduğunu söyledi.

Palyaço balıklarının, simbiyotik olarak yaşadığı bir mercan türü olan deniz anemonlarıyla ilişkisi ve kendi iç sosyal hiyerarşisine uyumu açısından vücut küçülmesi özelliğine sahip bir tür olduğunu belirten Karahan, şöyle devam etti:

"Bu çalışma, balıkların gerçekten fiziksel olarak kısaldığını, bunun çevresel ve sosyal baskılarla doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor. Vücut boyu çevre koşullarına bağlı olarak esnek şekilde değişebiliyor. Su sıcaklığı yükseldikçe erimiş oksijen miktarı azalır, bu da canlıların oksijen bulmasını zorlaştırır. Vücut küçülmesi, oksijen ihtiyacını azaltarak organizmanın hayatta kalma şansını artırır, enerji tasarrufu sağlanır ve performans korunabilir. Bu biyolojik süreç, genellikle hormonlar ve nöroendokrin sistemler tarafından düzenlenir."

Küresel ısınmaya karşı üç temel ekolojik tepki olduğu bilgisini paylaşan Karahan, bunları; dağılım alanlarında kaymalar, büyüme döngüsünde değişiklikler ve vücut boyutunun küçülmesi şeklinde sıraladı.

Karahan, "İklim değişikliği, habitat kaybı, kirlilik ve aşırı avlanma gibi baskılar birleştiğinde, pek çok tür için hayatta kalma şansı giderek azalıyor. Özellikle çevresel değişimlere hızla uyum sağlayamayan, dar yaşam alanlarına sıkışmış ya da simbiyotik ilişkilere bağımlı türler, yok olma riskiyle karşı karşıya. Eğer mevcut gidişat değişmezse, çok sayıda türü yalnızca bilimsel kayıtlarla hatırlayacağımız bir döneme giriyoruz. Yok oluş, uzak bir ihtimal değil; hızla yaklaşan bir gerçekliktir." ifadelerini kullandı.

"Bugün altıncı yok oluşu yaşıyoruz"

Mercan resiflerindeki beyazlamayla ortaya çıkan ölümlerin habitat kaybı anlamına geldiğini kaydeden Karahan, özellikle simbiyotik ilişkilerle yaşamlarını sürdüren palyaço balıkları gibi türlerin, habitatlarını kaybettiklerinde hayatta kalma şanslarını da yitirdiklerini aktardı.

Karahan, "Bu balıklar yumurtalarını anemonların üzerine bırakıyor; korunmak ve üremek için onlara bağımlılar. Başka bir yaşam alanına geçmeleri ya da yeni bir simbiyotik ilişki kurmaları teorik olarak mümkün olsa da bu tür adaptasyonlar uzun yıllar gerektiriyor." diye konuştu.

Mevcut koşulların, türlere adapte olmak için zaman tanımadığını dile getiren Karahan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Isınma çok hızlı gerçekleşiyor, kirlilik kritik düzeylerde ve türlerin uyum sağlayacak süresi yok. Oysa dünya geçmişte beş büyük kitlesel yok oluş yaşadı ve türlerin yüzde 95’i hatta yüzde 98'i yok oldu. Ancak geride kalan küçük bir yüzde, milyonlarca yıl içinde dallanarak bugünkü canlı çeşitliliğini oluşturdu. Bugün insan kökenli olan altıncı yok oluşu yaşıyoruz ve maalesef süreç çok daha hızlı ilerliyor. Türlere adaptasyonları için gereken zamanı vermediğimiz sürece, ekosistemlerin çöküşünü ve birçok canlının geri dönülmez biçimde yitirilmesini engellememiz mümkün değil. Bu gidişat durdurulmazsa, sadece bazı türleri değil, onlarla birlikte tüm denizel yaşam dengelerini kaybetme riskiyle karşı karşıyayız."

KATEGORİDE ÖNE ÇIKANLAR