Küresel Sumud Filosu katılımcıları, İsrail'in engellemelerine karşı barışçıl direnişte bulunmayı planlıyor

Laith Al-jnaidi, Safiye Karabacak
01.10.2025
Ürdün

"Mesajımız insani güvenlik ilkesine odaklanıyor; bu yüzden kesinlikle burada bir çatışma için bulunmuyoruz"

İsrail ablukasını kırmak ve insani yardım ulaştırmak amacıyla Gazze'ye doğru yol alan Küresel Sumud Filosundaki "Spectre" adlı gemide bulunan aktivistler, İsrail tarafından karşılaşabilecekleri herhangi bir engelleme girişimine karşı barışçıl direnişlerini sürdüreceklerini belirtti.

Küresel Sumud Filosu, daha önce ablukayı kırmaya çalışan insani yardım gemilerinin durdurulduğu ve kaçırıldığı kritik bir bölgeye girdi.

40 ülkeden 500’den fazla aktivisti taşıyan 50 gemiden oluşan filo Gazze'ye doğru ilerlerken, filonun üzerinde nereye ait olduğu belirlenemeyen askeri uçakların uçuşu gözlemleniyor ve İsrail devlet televizyonu KAN'da gemilere “el koymaya hazırlanıldığı” yönündeki açıklamalara yer veriliyor.

18 yıldır süren İsrail ablukasını kırmayı hedefleyen filo, İsrail soykırımı ve açlık politikasının devam ettiği Gazze'ye tıbbi ve insani yardım malzemeleri taşıyor.

"Spectre" adlı gemide bulunan 22 aktivist, AA muhabirine yaptıkları açıklamada, İsrail tarafından karşılaşacakları engelleme girişimine karşı mutlaka barışçıl direnişlerini sürdüreceklerini vurguladı.

Katılımcılar, olası bir gözaltı veya yüklerine el konulmasının "uluslararası bir suç" sayılacağını kaydederek, "insani koridor açmayı" amaçlayan stratejilerinin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne derhal şikayet başvurularını ve ayrıca açlık grevi seçeneğini içerdiğini belirtti.

"Kesinlikle burada bir çatışma için bulunmuyoruz"

Kuveytli iş insanı Abdullah Mubarek el-Mutavva (46), AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Mesajımız insani güvenlik ilkesine odaklanıyor; bu yüzden kesinlikle burada bir çatışma için bulunmuyoruz." dedi.

Mutavva, "Eğer bir engelleme ile karşılaşırsak hem insani mesajımızı teyit etmek hem de hiçbir savunma eylemi istemediğimizi göstermek için oturup can yeleklerimizi giyeceğiz. Temel amacımız güvende ve barış içinde seyahat etmek ve yardım ile insani desteği Gazze sahillerine indirmektir; bunun uzun zaman alması veya yolculuğun herhangi bir tarafın korumasıyla yapılması gerekse bile." diye konuştu.

"Gazze’deki çocuklara yardımları ulaştırma hedefilerini engellemeyecek her türlü önlemi kabul etmeye hazır olduklarını" kaydeden Mutavva, "Filoda bulunan herkes ilk yardım eğitimi aldı ve ayrıca, karasuları ve uluslararası sulardaki engelleme ya da sorguya maruz kalmaları halinde sahip oldukları haklara ilişkin yoğun hukuki eğitimlerden geçti." ifadelerini kullandı.

İnsani yardım malzemelerine el konulmasının uluslararası sularda hırsızlık sayılacağını, Tunus’tan Gazze’ye yapılan seferin kesinlikle yasal bir eylem olduğuna inandıklarını vurgulayan Mutavva, "Bu yolculuk ilk amacına ulaştı. Bu kararlılık ve azim adımıyla ablukayı gerçekten de kırdık." dedi.

Mutavva, "Sadece denizde bu kadar süreyle bulunmamız bile insani bir koridoru açtı; bu adımdan sonra filolar peş peşe gelecektir ve koruma sağlanmasını garanti etmek üzere daha geniş düzeyde koordinasyon yapılacak." şeklinde konuştu.

Geçtikleri İspanya, İtalya ve Türkiye'ye verdikleri destekler için teşekkür eden Mutavva, bu ülkelerin yolculuğun bazı bölümlerinde kendilerine hava ve deniz koruması sağladığını belirtti.

İnsani yardım ve tıbbi destek sağlamanın tamamen insani bir eylem olduğunu söyleyen Mutavva, "(Gazze'ye) girişimizin barışçıl olmasını sağlamaya çalışıyoruz; bu nedenle işgal güçlerinin, açılan bu hattı insani, barışçıl ve yardım amaçlı bir geçiş olarak yönetmesi gerekir; bu hareketin direnişe çağrı taşımadığı açıktır." ifadelerini kullandı.

Mutavva, ayrıca, filonun engellenmesi durumunda yardımları ulaştırma yönünde bir “plan” olduğunu belirtti ancak bunun ayrıntılarını açıklamadı.

"Her türlü duruma hazırız"

Aktivist Frank Romano (73 ) avukat olduğunu, UCM önünde Filistin’i temsil ettiğini ayrıca üniversitede hoca ve profesyonel oyuncu olduğunu belirterek, yolculukta çok yönlü tecrübesinin kendisine güç verdiğini söyledi.

"Öncesinde bir eğitim ve protokol olduğunu ancak Tunus limanında gerçekleşen saldırının ardından bunun değiştiğini" aktaran Romano, şunları kaydetti:

"İnsansız hava aracı (İHA) saldırısıyla başa çıkmak için farklı ve belirlenmiş bir protokolümüz var. Gemide korunaklı bir alanda daire şeklinde toplanıyoruz ve o bölgede konumlanıyoruz. İster engelleme olsun, ister İHA saldırısı, isterse geleneksel bir saldırı her türlü duruma hazırız.

Eğer gemi ateş altında kalırsa, başka bir protokolümüz var: Kaptanın talimatlarına sıkı sıkıya uyarız, can yeleklerimizi hazırlarız; kaptan, gemiyi terk edip suya atlayıp atlamayacağımıza karar verecek kişidir."

Romano, "Risklerin tamamen farkındayım; operasyon işleyişine dair bilgili biri olarak, komandolar aracılığıyla hareket eden İsrail güçlerinin çok sert davrandığını biliyoruz. Bu nedenle en iyi şansımız provokasyondan kaçınmaktır. Eğer herhangi bir provokasyon yaparsak, bizi kolaylıkla öldürebileceklerini biliyoruz, çünkü öldürmeye çalışıyorlar." ifadelerini kullandı.

"Saldırgan bir harekette bulunmadıkları halde gözaltına alınıp hapishaneye götürüleceklerini" de bildiklerini söyleyen Romano, şunları aktardı:

"Bizi temsil eden avukatlarımız var ve engelleme sırasında ya da tutuklulukta herhangi bir kötü muameleye maruz kalırsak, avukatlarımızla iletişime geçeceğiz; onlar da hak ihlallerine ilişkin savaş suçu iddiasıyla derhal UCM'ye şikayette bulunacak.

İçeride üzerinde anlaşılmış bir eylem planımız var; hapse atılır atılmaz açlık grevine başlayacağız ve avukatlarımız aracılığıyla medyaya derhal bir mesaj gönderip davaya bağlılığımızı ve her türlü zorluğa rağmen dayanma gücümüzü teyit edeceğiz."

"Hiçbir yasa dışı eylem amaçlamıyoruz"

Avustralyalı Ebu Bekir Rifik (24), "Misyonumuz barışçıl eylem etrafında şekillenmiştir ve böyle olmaya da devam edecektir. Hiçbir silah taşımıyoruz, zarar verme niyetimiz yok ve hiçbir yasa dışı eylemde bulunmayı amaçlamıyoruz. Buna karşın, İsrail’in uluslararası hukuku ihlal etme ve soykırım suçları işleme konusunda uzun bir sicili var." dedi.

Rifik, "filonun olası engellenmesinin uluslararası hukuka göre yasa dışı olduğunu ve İsrail’in katılımcıları gemilerden uzaklaştırıp İsrail’e götürmesi durumunun zorla alıkoyma/kaçırma anlamına geleceğini, bunun da uluslararası bir suç teşkil edeceğini" belirtti.

Uluslararası hukuka uymayı taahhüt ettiklerini ve böyle davrandıklarını kaydeden Rifik, "Asıl İsrail uluslararası hukuka saygı gösterecek ve bize ulaşım izni verecek mi? Ölüm ve soykırıma maruz kalan Gazze halkına insani yardım ulaştırmamıza izin verecek mi?" diye sordu.

Rifik, Gazze’ye varıldığında “insani koridor”un açıldığını ilan edeceklerini ve bunun dünya genelindeki devletler için Gazze halkına daha fazla yardım sağlama bakımından belirleyici bir fırsat olacağını söyledi.

"Provakasyondan kaçınmak gerekir"

Fransız insan hakları aktivisti Prune Misosse (34), “Temel nokta herhangi bir provokasyondan ya da gereksiz bir toplanmadan kaçınmaktır." dedi.

Misosse, “Aşılmaması gereken kırmızı çizgilerimiz var; örneğin İsrail işgal güçleriyle herhangi bir şekilde temas ya da sürtüşme yaşanmaması. Onlardan ne beklememiz gerektiğini bilmediğimiz için olası şiddeti engellemek adına elimizden geleni yapacağız. Direnişimizi korumamız, yürüyüşümüzü birlikte sürdürmemiz ve bu koridoru açık tutmamız gerçekten çok önemli." ifadelerini kullandı.

Dünyanın dört bir tarafından kendilerini destekleyenlerin bulunduğunu, bunun etkisinin kaçınılmaz olduğunu kaydeden Misosse, "Bu gece engellenme riski olduğunun tamamen farkındayız. Elbette her şey onların askerlerine bağlı; eğer bize karşı şiddet kullanmaya karar verirlerse dövülebilir ya da öldürülebiliriz." diye konuştu.

En büyük ihtimalin “kaçırılmak, otobüslere bindirilmek ve cezaevine götürülmek” olduğunu söyleyen Misosse, çoğunlukla birkaç gün süren idari gözaltının olabileceğini, bunun da önceki filolarda da yaşandığını hatırlattı.

Ayrıca bu kez “terörle bağlantılı suçlamalarla” karşılaşma riskinin yüksek olduğunu, bunun da daha ağır şartlar ve çok daha uzun bir gözaltı süresi anlamına geldiğini belirten Misosse, "Ancak şunu hatırlamamız gerekiyor. Filistin halkının çok büyük bir kısmı her gün hiçbir suç işlemeksizin, sadece hayatta oldukları için bu muamelelere maruz kalıyor. Eğer bu bizim hayatımızdan sadece birkaç gün alacaksa, buna katlanabiliriz. Barışçıl direniş için bir fırsat varken, sessiz kalamayız, hiçbir şey yapmadan duramayız." dedi.