

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin
İsrail, 13 Haziran'da İran'a yönelik saldırılarıyla başlayan ve 24 Haziran'da ateşkese varılmasıyla sona eren çatışma sırasında, işgal altındaki Doğu Kudüs'te Filistinlilere yönelik ayrımcı kısıtlamaları giderek ağırlaştırdı.
Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin önde gelen isimleri ve İsrailli bir planlama uzmanı, AA muhabirine, İsrail'in Filistinlilere yönelik ağırlaşan baskı ve ihlallerini anlattı.
İran ile yaşanan çatışmaların bölge gündemini belirlemesiyle birlikte İsrail, Doğu Kudüs'te Eski Şehir bölgesine sadece bölge sakinlerini almak dahil birçok kısıtlamaya gitti. Söz konusu kısıtlamalar 24 Haziran'a kadar sürdü.
Halkın ve turistlerin her zaman yoğun ilgi gösterdiği Eski Şehir, çatışmanın sürdüğü 13-24 Haziran tarihlerinde adeta bir hayalet kenti andırdı.
Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'yı ibadet edenlere tamamen kapatarak, sadece Murabıtların (gönüllü Müslüman bekçilerin) ve Kudüs İslami Vakıflar İdaresi çalışanlarının bölgeye girmesine müsaade edildi.
İsrail aynı kısıtlamaları İran ile çatışmaların başladığı 13 Haziran'dan itibaren Kutsal Kabir (Diriliş) Kilisesi için de uyguladı.
İsrail, 7 Ekim 2023'ten bu yana soykırıma devam ettiği Gazze Şeridi'nde katliamlarını yoğunlaştırmanın, Batı Şeria'da baskınları ve yıkımları artırmanın yanı sıra Doğu Kudüs'te de Filistinlilere yönelik kısıtlamaları artırmıştı.
İsrail, "İran'a saldırıları kısıtlamaları sıkılaştırmak için kullandı"
Mescid-i Aksa İmam - Hatibi Şeyh İkrime Sabri, "Gazze'ye karşı açtığı savaş ortamında, İran'a karşı savaş başlatan İsrail, bunu Mescid-i Aksa'daki kısıtlamaları sıkılaştırmak ve ibadet eden yüz binlerce kişinin Aksa'ya ulaşmasını engelleyerek ibadet etmesini engellemek için kullandı." dedi.
İsrail'in Filistinlilere yönelik kısıtlamalarını "kabul edilemeyeceğini" vurgulayan Sabri, kısıtlamaları "İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik hırslarının bir parçası ve Aksa'dan sorumlu tek kurum olan İslam Vakfı'nın yetkisini gasbetme girişimi" olarak gördüğünü ifade etti.
Sabri, Mescid-i Aksa'da "ibadet edenlerin camiye ulaşmasının engellendiğini" ve bu süreçte kısıtlamaların artmasının "endişe verici ve kabul edilemez" olduğunu söyledi.
Kısıtlamalar "görülmemiş düzeyde"
Eski Şehir bölgesine giriş çıkışlara kısıtlamalar getiren İsrail, bölgedeki Filistinli esnafın sığınaklara erişimi olmadığı gerekçesiyle işletmelerini açmasına izin vermedi, açanlara da 5 bin şekel (yaklaşık 1435 dolar) ceza kesileceğini duyurdu.
Buna karşın İsraillilerin yaşadığı Batı Kudüs'te işletmeler ise sığınaklara erişimi olmasa da kepenklerini açmaya devam etti.
Kudüs Ekonomik ve Sosyal Haklar Merkezi Direktörü Ziyad el-Hamuri, Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde yaklaşık 35 bin Filistinliye yönelik kısıtlamaların "bölgeden kovmayı" amaçladığını ifade ederek, Kudüs'ü Batı Şeria'nın diğer bölgelerine bağlayan yollardaki kısıtlamaların da arttığını aktardı.
İsrail'in Eski Şehir'e uyguladığı kısıtlamaların, dükkanların yaklaşık 2 hafta boyunca kapanmasına neden olduğuna değinen Hamuri, İsrail'in ticarete de darbe vurduğunu ve 35 bin civarında Filistinliyi, uyguladığı bu sert tedbirlerle bölgeden uzaklaştırmaya çalıştığını belirtti.
Hamuri, İsrail'in Eski Şehir'deki Filistinlilere uyguladığı kısıtlamaların öncelikli amacının “onları buradan kovmak” olduğunu düşündüğünü belirtti.
Doğu Kudüs'teki sığınak eksikliği
İsrail, sığınaklara erişimi olmadığı gerekçesiyle Eski Şehir esnafının işletmelerini açmasını engellerken Doğu Kudüs'teki sığınak eksikliği de gündeme geldi.
İsrailli sivil toplum kuruluşu Ir Amim, yayımladığı raporda, İsrail'in "Batı Şeria'da Filistinlilerin hayatlarını altüst eden kısıtlamalar yaptığını" ifade ederken, İsrail Yurttaş Hakları Derneği (ACRI) ise İran'ın misilleme saldırıları karşısında "400 bin kişinin yaşadığı Doğu Kudüs'te yeterli sığınak bulunmadığının" altını çizdi.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki yoğun nüfusa rağmen Doğu ve Batı Kudüs'teki toplam sığınakların sadece yüzde 10'unun Filistinlilerin yaşadığı bölgede yer aldığı ve bu bölgenin sakinlerinin korumasız bırakıldığı aktarıldı.
Kent planlama uzmanı akademisyen Michal Braier, İsrail'deki ve işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Filistinlilerin sığınaklara çok az erişimi olduğuna dikkati çekerek, İsrail genelinde sığınağa erişimi olmayanların oranının yüzde 28, Arap toplumunda bunun yüzde 50'den fazla olduğunu söyledi.
Braier, özellikle İsrail'in güneyindeki Necef'te durumun çok kötü olduğunu, bölgedeki evlerde ve kamuya açık alanlardaki sığınak sayısının çok az olduğunu kaydetti.
Doğu ve Batı Kudüs'ten bahsederken coğrafi bir ayrım değil "Filistinliler ve Yahudilerin" kastedildiğinin altını çizen Braier, Filistin mahallelerinde yaklaşık 60 sığınak olduğunu, buna karşın Batı Kudüs'te ve Yahudi mahallelerinde yüzlerce kamuya açık sığınak bulunduğunu aktardı.
Braier, işgal altındaki Doğu Kudüs'te evlerin çoğunun İsrail'in inşaat izni vermediği için ruhsatsız olduğunu, dolayısıyla planlama yapılamadığını, Batı Kudüs'te ise bu duruma rastlanmadığını, herkese çok yakın kamuya açık sığınakların ve hemen hemen tüm binaların sığınağının bulunduğunu dile getirdi.
İsrail içindeki Filistinlilerin durumuna değinen Braier, "İsrail'in Arap vatandaşları tarihsel olarak çok uzun bir süre boyunca ayrımcılığa maruz kalmıştır. İlk başta, arazilerinin çoğuna el konuldu. Sonra bu kasaba ve mahalleler için herhangi bir planlama yapılmadı." değerlendirmesinde bulundu.