İnsan ve yaban hayvanları çatışmasında son örnek Japonya oldu

Halil İbrahim Medet
19.11.2025
İstanbul

Japonya'da artan ayı saldırılarından ötürü ordu devreye girdi

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin

 

Japonya, alışılmadık bir krizle gündemde. Özellikle Akita Prefecture gibi ülkenin kuzey bölgelerinde, nisan ayından bu yana ayı saldırılarında belirgin bir artış yaşanıyor. Tehlike büyüyünce yerel yönetimler Japonya Öz Savunma Kuvvetlerinden destek talep etti. Askeri birlikler, kritik bölgelerde devriye görevleri, ayı geçiş noktalarının izlenmesi ve uzman ekiplerle birlikte uzaklaştırma operasyonlarına katılıyor. Amaç, hızla artan riski kontrol altına almak ve bölge halkını korumak.

Kısa sürede yüzü aşkın saldırı kaydedildi ve en az 13 kişi hayatını kaybetti. Uzmanlara göre artan saldırıların temel nedenleri arasında kırsal nüfusun azalması, kullanılmayan ormanlık alanların terk edilmesi, ayıların doğal besin kaynaklarının yok olması ve iklim değişikliğinin ekosistemi bozması yer alıyor. Tüm bunlar ayıları insan yerleşimlerine daha fazla yaklaştırıyor.

Fakat insan–vahşi yaşam çatışması Japonya’ya özgü değil. Tarih boyunca farklı ülkeler benzer krizlerle karşılaştı bazıları tuhaf bazıları da trajik sonuçlar doğurdu.

Emu Savaşı

Bunlardan en ünlüsü, 1932’de Avustralya’da yaşanan Emu Savaşı. Tarlaları yok eden dev kuş sürüleriyle baş edemeyen çiftçilerin çağrısı üzerine hükümet orduyu bölgeye gönderdi. Makineli tüfeklerle yapılan operasyonlar kâğıt üzerinde etkileyiciydi; fakat pratikte emular inanılmaz hızlarıyla askerleri alt etti. Haftalarca süren müdahalenin sonunda askerler çekildi ve olay tarihe “insanların hayvanlara karşı kaybettiği savaş” olarak geçti.

Daha dramatik bir örnek ise 1950’lerin Çin’inde yaşanan Dört Zararlı kampanyası. Serçelerin tahılı tükettiği düşünülerek ülke çapında büyük bir serçe imha operasyonu başlatıldı. Ancak serçelerin ortadan kalkmasıyla birlikte böcek popülasyonları patladı, tarım daha da kötüleşti ve ekosistem çöktü. Hükümet kampanyayı durdurmak zorunda kaldı.

Dünyanın başka bölgelerinde de benzer çatışmalar devam ediyor. Avustralya’nın iç kesimlerinde sayıları milyonlara ulaşan vahşi develer, kurak dönemlerde su kaynaklarını tüketip çevreye zarar verdiği için 2009 ve 2020’de helikopter destekli geniş çaplı operasyonlarla azaltıldı. Afrika ve Asya’da dev çekirge sürülerinin tarımı tehdit ettiği dönemlerde ulusal acil durumlar ilan edildi. Uçaklar, dronlar ve binlerce görevli sahaya indirildi.

İngiltere geyiklerle mücadele ediyor

İngiltere ise bambaşka bir sorunla karşı karşıya: Aşırı artan geyik popülasyonu. Geyikleri avlayacak yırtıcı hayvanların bulunmadığı ülkede son 20–30 yılda hızla çoğalan geyikler trafik kazalarını artırdı ve tarım kayıplarına neden oldu. Bunun üzerine hükümet ve yerel yönetimler, ekosistemi dengelemek amacıyla kontrollü geyik avını teşvik eden programlaryürütmeye başladı.

Benzer şekilde ABD ve Avrupa’da yaban domuzu popülasyonları da büyük bir sorun haline geldi. Tarım alanlarını harap eden, hastalık yayan ve ciddi kazalara sebep olan domuzlar için bazı bölgelerde helikopterle av, termal kameralarla gece operasyonları ve büyük ölçekli tuzaklama programları uygulanıyor.

ABD’deki Yellowstone bizonları da tartışmaların merkezinde. Park dışına çıkan bizonlar sığırlara hastalık bulaştırma riski taşıdığı için zaman zaman yakalama, karantina ve kontrollü azaltım programları yürütülüyor.