

Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.
Suriye'nin gıda ambarı olarak bilinen güneydeki Dera ili ve Yermuk Havzası, kuraklık ve savaşın etkisiyle tarımsal üretimde çöküş yaşıyor.
Ülke genelinde 2024-2025 yağış miktarı, ortalamanın üçte birine dahi ulaşmazken barajların kuruması, yer altı sularının tükenmesi ve tarım arazilerinin tahrip edilmesi çiftçileri çaresiz bıraktı.
Öte yandan, Baas rejiminin devrilmesinin ardından Kuneytra'daki barajların kontrolünü ele geçiren İsrail, Dera'daki barajlara giden suyu keserek çiftçilerin sulama imkanlarını ciddi ölçüde daralttı.
Yağışların azalması ve İsrail'in su kaynaklarına müdahalesi, Dera'daki Cubeyliyye, Abidin ve Sahamü'l-Cevlan barajlarının tamamen kurumasına yol açtı.
"Çiftçiler, büyük zarar gördü"
Dera kırsalında yaşayan çiftçi Mahmud Süveydani, AA muhabirine, geçim kaynaklarının birer birer tükendiğini belirterek yaşadıkları zorlukları anlattı.
Çocukluğundan beri üzerinde yaşadığı toprakların artık kurak hale geldiğini ve mutlaka rehabilite edilmesi gerektiğini vurgulayan Süveydani, rejimin sivilleri yerinden ettikten sonra tarım arazilerini kazarak askeri alanlara dönüştürdüğünü söyledi.
"Arazilerde ekim yaptım ama mevsim başarısız oldu, çobanlara kiralamak zorunda kaldım." diyen Süveydani, yağmurun yağmadığını, sulama kanallarının bulunmadığını ve mevcut imkanların da çok pahalı olduğunu ifade etti.
Barajlarda su olmadığını, arazilerin bakımsız kaldığını ve rejim güçleri tarafından tahrip edildiğini dile getiren Süveydani, "Çiftçiler, büyük zarar gördü. Gübre, yakıt ve sulama altyapısını yeniden kurmak imkansız hale geldi. Kuraklık yüzünden Yermuk Havzası'nda tarlalar ekilemez durumda." diye konuştu.
Çiftçilerin durumuna ilişkin Süveydani, "Çiftçi, en zayıf halkadır." yorumunu yaptı.
"Kuyularda büyük bir kriz yaşanıyor"
Dera Su Müdürlüğünde görev yapan ziraat mühendisi Muhammed Hreyba, "Suriye genelinde, özellikle Horan bölgesinde şiddetli bir kuraklık yaşandı. Bu yılki yağışlar, ortalama seviyenin üçte birine bile ulaşmadı." dedi.
Sonuç olarak buğday üretiminin "dibe vurduğunu" söyleyen Hreyba, yağmurla sulanan tarlaların neredeyse tamamen verimsiz hale geldiğini, sebze ekiminin de barajlardaki su seviyesi çok düşük olduğu için tavsiye edilmediğini anlattı.
Hreyba, Dera'daki sulama barajlarının büyük ölçüde Kuneytra'dan beslendiğini ancak bu barajların da kritik seviyenin altına düştüğünü belirtti.
Hreyba, kuyuların kurumasının tarım arazilerini nasıl etkilediğini şöyle anlattı:
"Kuyularda büyük bir kriz yaşanıyor, yüzde 60-70'i hizmet dışı kaldı. Tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 50'sinde üretim yapılamıyor. (Beşşar Esed) Rejim, büyük alanları askeri bölgelere çevirip mayın döşeyerek tarıma elverişsiz hale getirdi. Bu arazilerin yeniden temizlenmesi ve düzleştirilmesi için uzun yıllara ihtiyaç var."
"İsrail, suyu kendi topraklarına çekiyor"
Mühendis Hreyba, İsrail'in işgal altındaki Kuneytra ve Golan'dan Yermuk Havzası'na gelen suyu engellediğini ve bunun krizi derinleştirdiğini vurguladı.
"Dikey su sondaj makineleri kullanarak İsrail, yer altı suyunu kendi topraklarına çekiyor." diyen Hreyba, daha sonra yatay sondajlarla bu akışı hızlandırdığını, bunun da bölgede su seviyesinin ciddi şekilde düşmesine neden olduğunu anlattı.
Hreyba, İsrail'in, sınır hattında yeni kuyu açılmasını engellediğini, kuyu açma çalışmalarını da hedef aldığını dile getirdi.
Bazı balık çiftliklerinin de İsrail'in işgalinden sonra kapatıldığını anlatan Hreyba, bunun tarımsal üretimin yanı sıra hayvancılığı da olumsuz etkilediğini vurguladı.
Hreyba, çiftçilere stratejik tavsiyelerde bulunduklarını belirterek "Su güvenliği, gıda güvenliğinden daha önemlidir. Bu yüzden belli başlı ürünlerin ekilmesini öneriyoruz. Her damla suyu korumak zorundayız." dedi.