

Doğaya Kulak Verin.
Ekolojik gündem, sürdürülebilirlik ve çevre mücadeleleri artık cebinizde.
Yeşilhat WhatsApp kanalını takip edin.
Anadolu Ajansının (AA) "Damla damla kriz" dosyasının bu haberinde, azalan su kaynaklarının tarımsal üretime yansımaları Tekirdağ'daki tarım faaliyetleri üzerinden ele alındı.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. İsmet Başer, AA muhabirine, Trakya'da son 5 yılda sıcaklıkların uzun yıllar ortalamasının 2 derece üzerinde olduğunu, yağışlarda yüzde 30 ila 50 düşüş yaşandığı için bölgedeki kışlık ve yazlık ürünlerde önemli verim kayıpları yaşandığını söyledi.

Başer, "Bakanlığın kayıtlarına göre normalde bölgede ayçiçeği ortalamamız dekar başına 230 kilogramdır ama 50-70 kilogram biçenler bile oldu. Ortalamada yüzde 30'a, 40'a varan verim kayıpları yaşandı. Buğdayda da yüzde 40 dolayında verim kaybı var." dedi.
Özellikle erkenci tarım ürünlerinin üretiminin iklim nedeniyle risk altında olduğuna işaret eden Başer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir bölgedeki yağışın toplamından çok o yağışın özellikle bahar aylarındaki dağılımı bizi çok ilgilendiriyor. Mesela geçen yıl mayıs ve haziran ayında sıfır yağış almışız. Bakın, kuraklığın ana nedenlerinden birisi bu. Oysa ortalamaya bakın. Ortalamamız da düşük. Ortalamada belki o veriyi yine yakalayabilirsiniz, diyelim 580'i yakaladınız. Yağış kasım, aralık, ocak ayında geldi diyelim. Ne yapayım ben bu yağışı? Küresel iklim değişiminin en büyük etkenlerinden birisi yağışın düzeni özellikle de bizim tarla bitkilerinde bahar yağışları, mart, nisan, mayıs yağışları çok önemli."

"Damla sulama yapsanız bile toprağınız hazır değilse suyu yeterince koruyamazsınız"
Trakya'da sulanabilir alanların yüzde 3 olduğu bilgisini veren Başer, bölgede 33 gölet bulunmasına karşın yalnızca 2 veya 3'ünün sulamada aktif olarak kullanıldığını, bu nedenle sulama altyapısının güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Tarımda su tasarrufu sağlamak için öncelikle tohum seçimi ve toprak yönetiminin doğru yapılması gerektiğini vurgulayan Başer, "Damla sulama yapsanız bile toprağınız hazır değilse suyu yeterince koruyamazsınız. Toprağınızı hoyratça işlerseniz, toprağınızda hoyratça gübre kullanırsanız zaten bölgenin sulaması çok kısıtlı, gelen yağışlardan da o toprak yeterince yararlanamaz, tasarruf sağlayamayız." diye konuştu.
Yüksek verim için yapılan ıslahların bitkileri kuraklığa hassas hale getirdiğinden bahseden Başer, çiftçilerin çoğunun risk alıp kuraklığa dayanıklı olmayan fakat verimi yüksek olan bu çeşitleri tercih ettiğini anlattı.
Başer, "Baklagillerin bölgeye bir an önce alternatif olarak girmesi gerekiyor. Niye? Nohut bugün toprağa çok fazla organik madde ve azot bırakıyor ve çiftçi üç yıl onu arka arkaya eksin, o tarlanın yapısını bile düzenleyebiliyor. Ancak orada da şu sorunla karşılaşıyorlar, pazarlama. Yeni getireceğimiz ürünleri, buğday, ayçiçeği kadar kolay pazarlatamazsak işimiz zor." sözlerini sarf etti.

"Suyu az kullanmamız için o bölgede doğru ürünü seçmemiz lazım"
Önder Çiftçi Üretim ve Pazarlama Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aykut, iklim değişikliğinin Trakya'da kuraklığa dayanıklı çeşitlere ve farklı ürünlere geçişi zorunlu kılacağını dile getirdi.
Aykut, şunları söyledi.
"Yağışlarımız çok azaldı. Kışın kar yağışı alamıyoruz zaten, yağmurlar da çok eksildi. 550-600 milimetre olması gereken yağışlar yıllara göre değişmek üzere 250 milimetreye kadar düştü. Geçen yılı 260-270 milimetre yağışla kapattık. Bu da tabii ki bitki örtüsünü çok etkiledi. Tekirdağ'ın buğday ortalaması normal şartlarda 550-600 milimetre yağış aldığımız yıllarda dekar başına 550 kilogramın altına pek düşmez. Hatta iyi yıllarda kuru tarımda 650-700 kilogramlara kadar çıkıyoruz. Bu yıl yağmur yağmadığı için en fazla 300 ila 500 kilogram bir tonaja ulaşabildik."

Üreticinin son 3-4 yıldır toprağı asgari düzeyde işleyerek kuraklıkla mücadele etmeye çalıştığını aktaran Aykut, "Bu, su kaybını da engelliyor ve toprağın su tutma kapasitesini daha çok artırıyor. Yani daha önce kullandığımız klasik yöntemlerde tarla sürme, derin sürümler, yer-toprak karıştırma artık eskisi kadar yapılmayacak maalesef çünkü toprağı ne kadar çok karıştırırsanız o kadar çok su kaybı oluyor." diye konuştu.
İklim değişikliğinin sadece verimi değil ayçiçeğinin ekim tarihini de değiştireceğini ve bu tarihin yaklaşık 1 ay erkene çekilmek zorunda kalınacağını belirten Aykut, şöyle devam etti:
"Suyu az kullanmamız için o bölgede doğru ürünü seçmemiz lazım. O doğru ürün de bölgeye göre çok değişkendir. İklimle alakalıdır, soğukluk, sıcaklık farkıyla alakalıdır. Bunu da doğru ürünü seçersek, mesela biz sorgum diye bir ürüne başladık, bu ürün mısırın 3'te 1'i kadar su tüketiyor ve bunun ununu ayrı bir şekilde kullanabiliyoruz çölyak hastalarına, glütensiz bir ürün. Bu bir örnek yani bunu geliştirmemiz gerekiyor. Aynı zamanda bunun ham maddesi de kuşlara, hayvanlara yem olarak kullanılabiliyor."
Anıza ekim yöntemiyle verim artışı sağladı
Tekirdağ'ın Kılavuz Mahallesi'nde çiftçilik yapan Tamer İnal, yağışa bağımlı bir şekilde kuru tarım ile arpa, buğday, ayçiçeği ve kanola yetiştirdiğini, geçtiğimiz yaz yaşanan kuraklığın ürün verimini olumsuz etkilediğini söyledi.
İklim şartlarının gün geçtikçe kötüleştiğini anlatan İnal, 3 yıldır uyguladığı anıza ekim yönteminin verim ve yağ kalitesinde artış sağladığını dile getirdi.

İnal, "İki parselde deneme yaptık. Her ikisi de 26'şar dönüm. Bir parseli anıza, diğerini geleneksel yöntemle ektik. Aynı zamanda tarttırdık. Anıza ekim olan yerden 174 kilogram ayçiçeği biçtik. Buradaki yağ oranı yüzde 45,80 geldi. Normal işlemle yapılan ayçiçeği biçiminden de 134 kilogram biçildi. Yağ oranı da yüzde 42,80 geldi." diye konuştu.
İki parselde de daha az su isteyen sorgum yetiştirmeyi denediklerini, ilk denemeleri olduğu için bazı sorunlar yaşadıklarından bahseden İnal, yakın gelecekte kuraklık etkileri daha fazla hissedileceği için bu ürünün ön plana çıkacağı öngörüsünü paylaştı.