

ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) ve Bilimsel Danışma Kurulunun yaptığı karşılaştırmalı risk çalışmaları sonucunda, iç hava kirliliği toplum sağlığı için 5 çevre riskinden biri olarak belirlendi. Bir kişi zamanının ortalama yüzde 80'ini iç ortamlarda geçirirken, bu zamanlarda yetişkinler, ev dışında genellikle iş yerlerinde, çocuklar ise okulda oluyor.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Sait Cemil Sofuoğlu, iç ortam hava kalitesini olumsuz etkileyen birçok faktör olduğunu söyledi.
İç hava kirleticilerinin organik ve inorganik gazlar, Dünya Sağlık Örgütünün kanserojen olarak sınıflandırdığı partikül maddeler ve bakteri, mantar gibi mikroorganizmalardan oluşan biyoaerosoller şeklinde sınıflandırılabileceğini belirten Sofuoğlu, inorganik gazlardan biri olan radonun, akciğer kanserinin sigaradan sonraki en büyük sebebi olduğunu, radona uzun süre maruz kalmanın kanser riskini yüzde 16 artırdığını aktardı.
Okul binalarında kullanılan malzemelerin içerdiği kimyasalların, okulda yapılan resim ve boyama gibi aktivitelerde ve temizlikte kullanılan ürünlerin, bitki ve böceklerin de birer kirletici kaynağı olabildiğinin altını çizen Sofuoğlu, bir sınıfta kapı ve pencerelerin kapalı olması halinde 2-3 ders içinde verilen nefes ile sınıf havasındaki karbondioksit düzeyinin, dış havadakinin 2,5 kat üzerine çıktığını vurguladı.
İzmir'de 3 ayrı okulda yaptıkları araştırmada sınıflarda çeşitli kirleticilerin konsantrasyonlarını ölçtüklerini ve organik bir gaz olan formaldehitin, dış havayla karşılaştırdığında 10 kat daha yüksek düzeylerde çıktığını anlatan Sofuoğlu, kirlilik düzeyinin artmasının sağlık üzerindeki etkisiyle ilgili şu tespitlerde bulundu:
"Kirlilik düzeyi arttığında öğrencilerin sağlığı bundan etkileniyor, öncelikle çeşitli semptomlar yaşıyorlar. Bu semptomlardan sonra varsa alerjileri, alerjik astımları tetikleniyor ya da uzun süre maruz kaldıklarında bu sağlık problemlerini geliştirebiliyorlar ve dolayısıyla devamsızlık oluşuyor. Mesela karbondioksit düzeyi 1000 ppm'in üzerine çıktığında devamsızlığın yüzde 10 ila yüzde 20 düzeyinde arttığını düşünebiliriz. Devamsızlık demek akademik performansta düşüş demek."
"İç ortamda dışarıya kıyasla 70 kat daha fazla kirletici var"
Çocukların büyük zaman geçirerek zihinsel gelişimlerini gerçekleştirdikleri okullarda öncelikli olarak sağlıklı iç havanın sağlanması gerektiğini ifade eden Sofuoğlu, iç ortamda dışarıya kıyasla 70 kat daha fazla kirletici olduğuna ve buna ek olarak dışarıdaki hava kirliliği seviyesinin dışarıya göre 2 ila 5 kata, zaman zaman da belli durumlarda 100 kata kadar yükselebildiğine dikkati çekti.
Sofuoğlu, daha fazla temiz hava verilen sınıflarda okuyan çocukların akademik performanslarının, daha az temiz hava verilen sınıflarda okuyanlara göre yüzde 14-15 daha yüksek olduğunu bildirdi.
Okullardaki iç ortam hava kalitesinin kötü olduğu durumlarda öğrencilerin astım, bronşit, egzama gibi sağlık problemleri yaşamalarının olası olduğunu dile getiren Sofuoğlu, karbondioksit düzeyinin 1000 ppm'in üzerine çıkmasının mevcut astımı tetikleme riskini yüzde 18, astım dolayısıyla ilaç kullanma oranını ise yüzde 15 artırdığı bilgisini paylaştı.
"Şehirlerdeki okullarda kirletici düzeyi 6 kat daha fazla"
Okullardaki bina döşeme malzemelerinin, iç hava kalitesiyle bağlantılı sağlık etkileri oluşturabildiğine değinen Sofuoğlu, "Plastik yer döşemesi kullanılan okullarda alerji ihtimali yüzde 33, açık raf bulunan sınıflarda mevcut astımın tetiklenmesi ya da alevlenmesi riski yüzde 33 artıyor. Ayrıca şehirlerdeki okullarda kırsaldaki okullara göre kirletici düzeyleri 6 kata kadar artabiliyor." dedi.
İç ortam hava kalitesinin öneminin ilk olarak Avrupa'da keşfedildiğinden ve iç ortam hava kalitesine en çok önem veren yerlerin başında Avrupa ülkelerinin geldiğinden bahseden Sofuoğlu, bu ülkelerde alınan bazı önlemler hakkında şunları söyledi:
"İskandinavya'daki bazı ülkelerde alerjen olmayan kreşler var. Her türlü tedbiri alıyorlar. Açık rafların tozlanmamasına dikkat ediyorlar. Kullandıkları temizlik kimyasallarının en sağlıklısını kullanıyorlar. Çocukların evlerinden okula herhangi bir alerjen taşımamalarını hedefleyerek "Allergen free environment" dedikleri okullar sağlıyorlar. Bunlar yayıldı. Avustralya'da da benzer uygulamalar var."
Doğal havalandırma ve mekanik havalandırma tercih edilebilir
Farkındalık oluşturmanın iç hava kalitesini artırmanın en önemli yolu olduğu değerlendirmesini yapan Sofuoğlu, sınıflardaki havanın pencerelerin açılarak doğal havalandırma yöntemiyle tazelenmesinin fayda sağlayabileceğini fakat mekanik havalandırma ile içeride kirlenen havanın dışarı atılarak dışarıdan görece daha taze havanın içeriye verilmesiyle iç ortam hava kalitesinin daha kontrollü bir şekilde artırılabileceğini işaret etti.
Enerji maliyetlerinin azaltılması için Türkiye'de üretilen enerji tasarruflu mekanik havalandırma ünitelerinin tercih edilmesi tavsiyesinde bulunan Sofuoğlu, "Tasarruf yapıyoruz derken havalandırmayı es geçip sağlığımızdan olabiliriz hatta çocuklarımız çok daha fazla etkilenebilir. Onun için de enerji kullanımı düşük cihazlar üretiliyor. Ülkemizde de üretilen cihazlar bunlar. Mekanik havalandırmayı enerji tasarruflu hale getirip üstüne belki mevsime göre hibrit olarak kullanıp zamanında doğal havalandırmayı daha çok kullanıp yeri geldiğinde doğru zamanda mekanik havalandırmayı kullanıp enerjiden tasarruf ederek sağlıktan da ödün vermeyerek sınıflarımıza taze, temiz bir hava sağlayabiliriz." diye konuştu.
İç hava kalitesi yönetimini bir stratejiler bütünü olarak tanımlayan Sofuğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Öncelikle kaynak kontrolü yapmamız lazım. Yani sınıflarımızda, okullarımızda kullanılan bina malzemelerinin, mefruşatın, kırtasiyenin, boyaların ve diğer malzemelerin havaya kirlilik veren unsurlar olmasının minimize edilmesini sağlayacak şekilde bir seçim yapabiliyor olmamız gerekir. Biz buna kaynak yönetimi diyebiliriz. Diğer kaynak yönetimi de temizlik. Temizliği uygun temizlik maddeleriyle uygun zamanda ve olması gerektiği şekilde yaparsak o zaman iç hava kalitesi de bundan olumlu şekilde etkilenecektir."