Türkiye'de "İklim Değişikliği Bölgesel Faaliyet Merkezi (CC/RAC)" kurulması fikri ilk olarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın teşrifleriyle 2021'de Antalya’da gerçekleştirilen Barselona Sözleşmesi 22. Taraflar Konferansı’nda gündeme getirildi.
Ardından Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi (DEHUKAM) bünyesinde bulunan Akdeniz İklim Değişikliği Araştırma Merkezinin (AİDAM), Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Programı Akdeniz Eylem Planı'nın (UNEP/MAP) bir bileşeni haline getirilmesi ve "İklim Değişikliği Bölgesel Faaliyet Merkezi" statüsünü kazanması teklifinde bulunuldu.
Slovenya'da bu yıl düzenlenen Barselona Sözleşmesi 23. Taraflar Konferansı'nda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Bakan Yardımcısı Fatma Varank başkanlığında temsil edilen Türkiye delegasyonu tarafından gerçekleştirilen müzakereler ve Dışişleri Bakanlığı tarafından yürütülen diplomatik girişimler sonucunda da merkezin kurulması kararı oy birliğiyle kabul edildi.
İstanbul'da kurulacak olan merkez, 2 yıl içinde kuruluş süreçlerini tamamlayacak ve 2025'in Aralık ayında yapılacak Barselona Sözleşmesi 24. Taraflar Konferansı sorasında açılacak. Merkez, iklim değişikliğinin Akdeniz Bölgesine etkilerinin azaltılması ve iklim değişikliğine bölgesel adaptasyonun sağlanmasına ilişkin BM ve AB fonlarından yararlanarak ulusal ve bölgesel projeler gerçekleştirecek.
"Rol model olacak"
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan DEHUKAM Başkanı Mustafa Başkara, Barselona Sözleşmesi'nin, Akdeniz'in kirliliğe karşı korunmasına yönelik BM Çevre Programı Akdeniz Eylem Planı çerçevesinde, bölgesel denizler kapsamında, deniz kirliliğine karşı kabul edilen bir sözleşme olduğunu söyledi.
Akdeniz Bölgesi'ndeki tüm kıyı devletlerin ve Avrupa Birliği'nin tarafı olduğu bu sözleşmeyi, dünyanın diğer bölgesel deniz koruma sözleşmelerine nazaran daha etkili ve işlevsel olarak nitelendiren Başkara, "Türkiye burada önemli bir pozisyona sahip çünkü dünyada aynı anda 2 farklı deniz koruma sözleşmesine tabi olan tek ülke konumunda. Hem Akdeniz'de Barselona Sözleşmesi hem de Karadeniz'de Bükreş Sözleşmesine taraf olması, bu ikisinin diplomatik süreçlerini yönetebiliyor olması Türkiye'yi örneği olmayan farklı bir konuma taşıyor." dedi.
Akdeniz'in dünyadaki diğer denizlere göre iklim değişikliğinden çok daha fazla etkilendiğini ve Türkiye'nin ise bulunduğu coğrafyada iklim değişikliği etkilerini en fazla ve en etkili şekilde yaşayan ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Başkara, Türkiye'de İklim Değişikliği Bölgesel Faaliyet Merkezinin kurulmasının, bu alanda yapılan çok sayıda açılım ve çalışmanın uluslararası alanda da katma değer üretmesi açısından dünyadaki diğer çalışmalara rol model olacağı değerlendirmesinde bulundu.
Başkara, merkezin 2 yıllık süreçte diğer bölgesel faaliyet merkezleriyle birlikte analiz çalışmasına tabi tutularak, eşit ve adil bir şekilde BM fonlarından faydalanacak bir yapıya kavuşturulacağını aktardı.
Akdeniz'de yapılan iklim değişikliği çalışmalarının şu anda hak ettiği değeri görmediğini dile getiren Başkara, "Halihazırda Barselona Sözleşmesi bütçesinde iklim değişikliğiyle mücadelenin payı yüzde 4 ile sınırlı kalmış durumda. Merkez, iklim değişikliğinin Akdeniz'deki etkilerinin önlenmesi, azaltım ve adaptasyon konularındaki araştırmaları destekleyecek. Akdeniz'in hak ettiği değeri görmesi için bölgesel anlamda daha fazla çalışmanın yapılmasını teşvik ve koordine edecek, yeni proje fikirleri bulunmasıyla daha fazla çalışma yapılmasını sağlayacak." diye konuştu.
"Kapsayıcılık yönünden diğer merkezlerden farklı olacak"
İklim değişikliğinin teknik anlamda birçok yönü olduğunu ve bunlara ilişkin yapılan çalışma ve araştırmaların Türkiye'nin de destekleriyle, BM çatısı altında bütün dünyaya hizmet edecek şekilde koordine edileceğini kaydeden Başkara, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz merkezin bağımsızlığına, tarafsızlığına önem veriyoruz. DEHUKAM'ın bünyesinde bu işin yürütülmesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bir takdiri oldu ve BM de bunu memnuniyetle karşıladı. İklim değişikliğiyle mücadele, ülkelerin bugünden yarına sonuçlarını alabilecekleri bir konu değil. Bu noktada biz de bu mücadeleye önemli katkılar sunmak için faaliyet göstermeyi taahhüt ediyoruz. Bölgesel anlamda yapılacak çalışmalar, yürütülecek faaliyetler, sadece iklim değişikliğinin etkisinin Akdeniz'de azaltılması sonucuna ulaşmayacak, aynı zamanda BM çatısı altındaki diğer bölgesel deniz sözleşmelerine de örnek teşkil edecek."
Barselona Sözleşme çatısı altında 6 ayrı bölgesel faaliyet merkezi bulunduğunu anlatan Başkara, Türkiye'de kurulacak merkezin, kapsayıcılık yönüyle diğerlerinden farklı olacağına işaret etti.
Başkara, "Bu merkezlerin her biri ayrı ayrı olarak, deniz çöpleri, biyoçeşitlilik, deniz saha planlaması, bilgilerin toparlanması ve koordine edilmesi için çalışıyor. Bunlardan farklı olarak, bizim kurduğumuz merkez Barselona Sözleşmesi'nin tamamına ve eklerine hitap eden, daha kapsamlı bir çerçeveden meseleye yaklaşan bir konumda." şeklinde konuştu.