İsrail'in saldırıları ve İran'ın misillemesiyle, Tel Aviv yönetiminin sivil koruma uygulamalarındaki ciddi ayrımcılık da gün yüzüne çıktı.
Arap vatandaşlar ve yabancı işçilerin saldırılar sırasında sığınaklara alınmadığı, yalnızca Yahudi vatandaşların içeri kabul edildiği vakalar tepkilere yol açtı.
Bu durum, tehlike anlarında dahi İsrail’deki yapısal eşitsizlikleri ve ayrımcılığı gözler önüne serdi.
Söz konusu ayrımcılık, İsrail vatandaşı olan Filistinliler (1948 topraklarında yaşayan Araplar) açısından çok daha derin bir risk taşıyor. Zira yerel raporlar, Arap vatandaşların yaşadığı bölgelerde evlerin çoğunda sığınak veya korunaklı odaların bulunmadığını, bu durumun saldırı anlarında can kaybı riskini artırdığını gösteriyor.