

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin
Yazar Bülent Akyürek, edebi çalışmalarını, yazarlık hayatı boyunca karşılaştığı zorlukları ve 41 yıla ulaşan yazı serüvenini anlattı.
Son kitabından 14 yıl sonra "Satılık Adam" adlı eserini okuyucuyla buluşturan Akyürek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 41 senelik yazarlık hayatı boyunca hep kitap yazdığını başka bir iş yapmadığını söyledi.
"Zamanın Efendisi" adlı eserinin ardından piyasadan tamamen çekildiğini ve uzun süre kitap yayınlamadığını dile getiren Akyürek, "Biraz da hastalıklar ve başka şeyler oldu. Hem sektöre hem başka şeylere küskünlüklerim de oldu. Toplum da diyebiliriz, sektör de diyebiliriz. Hepsi dahil yani buna. Kendime de küslüğüm oldu, 80-90 milyonluk bir memlekette 3 bin-5 bin kitabın okununca seviniyorsun ya. Bu aslında çok üzücü bir durum. Yani gidiyorsun bazen 1-2 milyonluk bir ülkede, 50-100 bin kişi kitap okuyor ama bizde böyle durumlar. Tabii o da insanı yıpratıyor." ifadesini kullandı.
Akyürek, yıllarını verip de yazdığı kitabın daha çok okunmasını arzu ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Yine tabii huylu huyundan vazgeçmez ya. 14 sene sonra tekrar kitapla geri dönmüş oldum. 24 yıllık bir kitap bu. Belki de bilmiyorum, dünyada belki tektir. 24 yılda yazılan bir roman olarak tektir. Daha önce Zamanın Efendisi diye bir romanım vardı. Bir gecede yazmıştım onu. Bu da 24 yıla yayılan bir roman oldu. Kendi üstümde deneyler yapıyorum. Bir gecede de yazılıyor, 25 yılda da yazılıyor. Bir ara boş bir kitap çıkarttım, 'Felsefeden Acil Çıkış' bir felsefe eleştirisiydi. Yani kendimi böyle deneylerden geçirdiğim oluyor. Bu da onlardan bir tanesi."
"Gül gibi açılan bir kurgu, bir yeri açıyorsun yeni bir yaprak geliyor"
Usta yazar, son kitabına ilişkin "Satılık Adam, konforunu terk eden, doyabilen yani maişetini çok fazla düşünmeyen insanların, tüketimini durdurabilen insanların özgürleşebileceğini, kölelikten kurtulabileceğini anlatıyor. Dünyada en özgür insanlar kölelerdir. Tabii kitabın çok fazla katmanları var. Yani 30-40 kahramanlı, karakterli. Bir o kadar olaylı, bir o kadar hikayesi olan yan hikayeleri de var. Gül gibi açılan bir kurgu. Bir yeri açıyorsun yeni bir yaprak geliyor. Yeni bir hikaye, yeni bir kurgu geliyor." bilgilerini paylaştı.
Tolstoy'un "Savaş ve Barış" adlı eserinde çok sayıda kahraman bulunduğunu ayrıca karakterlere ilişkin her detayın ayrıntılarıyla yer aldığını vurgulayan Akyürek, şu bilgileri verdi:
"Dünya klasiklerinde böyle birçok kallavi kitap var. Ben de dedim ki denemekte fayda var. Neden bir dünya klasiği yazmayayım? Niye olmasın? En azından denemiş olurum. Sonuçta, sen zarar etmeyeceksin bundan. Ben zarar edeceğim. 25 yılı giden insan benim. Öyle olunca da tabii çok daha ciddiye aldım. İlk önceliğim şuydu, öyle bir çıta koyayım ki öyle yüksek bir çıta olsun ki Türkiye'de insanlar, okuyucular bir silkelensin. Ben de roman yazacağım diye önüne gelen kalemi eline almasın. Yani şu çıtayı bir görsün. Bu benim için de problem. Yeniden bir kitap yazacağım zaman, benim için de bir çıta. Daha önce bunu yazmıştım, şimdi bunu geçmek zorundayım. Kendime de bunu diyeceğim.
Kendimin de başkalarının da işini zorlaştıracağım. Yoksa, lakayt edebiyat türleri, lakayt hikayeler, lakayt romanlarla, 'Ben yazdım oldu'larla bir şey olmuyor. Ondan sonra şunu diyorsun, 'Toplum gelişmedi, insan gelişmedi. Okur niye böyle kaldı?' falan. Biz okura kızıyoruz ama yazarların bile çok az okuduğu bir ülkedeyiz. Dedim ki böyle bir iddiam olsun. Bunu becerebilirsem, becermiş olurum. Beceremezsem zaten ben yok olurum. Suç, hata benim olur, kimse de bir şey diyemez. 'Ben ettim, ben buldum.' derim. Ama becerirsek, en azından benden sonraki insanlar da işi ciddiye alacaklar."
"Ben kendi kendimin efendisi olabilirim diye yola çıkıyor"
Sıfır ve sonuncu bölümle birlikte 59 bölümden oluşan "Satılık Adam" kitabının hikayesine değinen Akyürek, "Aslında satılmayan adam bu, 40 gün boyunca çim yiyor. 'Buna alışırsam, çim yiyerek yaşamayı becerirsem, artık tüketim toplumundan kurtulurum, kimsenin kölesi olmam, maişet derdine düşmem. Kapitalizm de benimle uğraşamaz çünkü artık çim yiyorum. Ben kendi kendimin efendisi olabilirim.' diye yola çıkıyor. Aslında 'Satılamayan Adam' bu. Bağımsız adam ama konforunu, tüketimini düşürmüş. En minimal şekilde yaşayan bir adama dönüşmüş. Kitabın özü de biraz o. Fiyatı yok çünkü şu giderim var, bu giderim var, şu faturam var. Bunlar olmadığı için daha özgür bir adam. Yoksa insanın tabii ki oturup çim yiyecek hali yok ama roman olduğu için öyle kurguladım. 'Ben çimle beslenebiliyorum. Bu bana yeter.' dediği zaman da hiçbir efendisi olmuyor başında." dedi.
Yazarlık hayatı boyunca çok sayıda kitap kaleme aldığını aktaran usta yazar, "Bunca zaman ben 20-30 kitap yazdım. Elime kitaplarımı alıp da bu kitaplarımı alın ha falan demedim. İnsanlar buna şahittir. Koşturup da kitabımı alın kitabımı okuyun demedim. Ama şu an net olarak artık söylüyorum. Bu kitap hakikaten benim ömrümü yedi. Bütün ömrümü buna verdim. Kitap okuru için söylüyorum, okumayan adama zaten bir lafım yok. Ama iyi bir şey okumak istiyorlarsa 24-25 yıllık bir zamanda yazılmış sağlam bir roman okumak istiyorlarsa lütfen okusunlar, sahiplensinler, alsınlar. Çünkü benim de artık şu an bir motiveye ihtiyacım var. Yani ben bunun ümidiyle yaşadım. 25 sene kitabı yazayım, kitap bitsin, insanlar okusun, birileri beni eleştirsin. Benim de gözüme ışık gelsin. Yani o yüzden okunmasını isterim." diye konuştu.