Bulgaristan'da komünist rejimin asimilasyon girişimleri fotoğraf sergisiyle anlatıldı

Ihvan Radoykov
05.06.2025
Sofya

"İnsanlarımızın büyük acılar yaşadıkları 1969 ve 1989'daki zorunlu göçle ilgili çektiğim bu fotoğraflar daha önce hiç gösterilmedi"

Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da açılan "Sürgün (Banishment)" isimli sergide, ülkede eski komünist rejimin Türk ve Müslümanlara uyguladığı asimilasyon kampanyaları sonucu Türkiye'ye yapılan zorunlu göçü belgeleyen bazı orijinal fotoğraflar ilk kez izlenime sunuldu.

Türk fotoğrafçılar Behiç Günalan ve Süleyman Akman, 1989'a kadar hüküm süren 45 yıllık komünist rejimin zulmünden kaçan, isminden ve dininden vazgeçmeyi reddeden binlerce Bulgaristan vatandaşının, zorunlu göçten dolayı başta Kapıkule Sınır Kapısı olmak üzere çeşitli yerlerde yaşadığı dramı belgeledi.

Sofya'nın "Garnizon Atış Poligonu" sanat galerisindeki serginin açılışına katılmak üzere 55 yılın ardından Bulgaristan'a gelen, Bulgaristan doğumlu Süleyman Akman, duygularını AA muhabiriyle paylaştı.

Akman, "İlk vatanım Bulgaristan'a bu gelişimde kendi fotoğraflarımı ilk kez bir sergide görüp büyük sürpriz yaşadım. İnsanlarımızın muazzam acılar yaşadığı 1969 ve 1989'daki zorunlu göçle ilgili çektiğim bu fotoğraflar daha önce hiç gösterilmedi." dedi.

1951'de henüz 6 yaşındayken ailesiyle Türkiye'ye göçe zorlandığını anlatan Akman, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O acılar hala bende. Göçü ben de yaşadım. Bende derin izler bırakan bir göçtü. Aynı göçü, aynı acıyı ben 6 yaşında yaşamıştım. Peşinden 1969'da da yaşadım. Yetmedi, 1989'da bir kez daha yaşadım. Bu beni çok üzdü ve gün oldu bu fotoğrafları sergilemeyi düşündüm. Türkiye'den önce Bulgaristan'da sergilenme durumu oldu."

Bursa'da 20 Nisan 1985'te göçmenlerin Bulgaristan'daki komünist diktatör Toddor Jivkov rejimine karşı düzenledikleri mitingde çekilen bir fotoğrafın en güçlü mesajı veren sergi fotoğraflarından biri olduğunu dile getiren Akman, "Bu fotoğrafta benim en çok dikkatimi çeken kadınların mücadeleci ruhu oldu. 1968 genci olarak çok miting fotoğrafları çektim ama bu mitingdeki kadar çok kadının katıldığı başka bir miting görmedim." dedi.

"Mutlu çocukluğum burada kaldı"

Bulgaristan'dan Türkiye'ye sürgün edilen insanlara çok üzüldüğünü belirten Akman, "Ailem Türkiye'ye göç etti. Niye göç ettiklerini bilmiyordum ben. Büyük yaralar açtı bende. Arkadaşlarım geride kaldı. Mutlu çocukluğum burada kaldı. Orada sıfırdan yeni yaşama başlamak zorunda kaldım. İçime kapanık bir çocuk oldum. Derdimi anlatamaz oldum. Ailemden ayrılınca 20 yaşına kadar sürdü benim bu mutsuzluğum. Biz de bu travmanın bir parçasıyız." diye konuştu.

Küratör Emi Baruh da serginin "özür" mesajı taşıdığını dile getirerek, "Komşu ve dostlarımız olan Türklerin kovulması üzerine, aradan geçen onca yılın ardından biz Bulgarlar, bu sergiyle onların çocuklarına 'Sizlerden özür dileriz' demek istiyoruz." ifadesini kullandı.

Türk ve Müslümanlar göçe zorlanırken, Bulgar vatandaşlarının baskıcı komünist rejime direnemediğini söyleyen Baruh, şunları kaydetti:

"(Bulgaristan'da komünist rejimin devrildiği) 1989 yılı öncesini de yaşamış olan bizler, resmi propagandadan, asimilasyon ve zorunlu göçle ilgili sözde 'soya dönüş' ve 'büyük seyahat' gibi kavramlar dinlerdik. Gerçekleri yalan sözle değiştirme çabaları, büyük bir suçun kökenini önemsizleştirmek demektir. (1989'da) 360 bin kişinin göçe zorlanmasını biz tek tek insani dramlara dönüştürmek zorundayız. Türklerin, bu büyük travmalarını kendi başına sırtlarında taşımalarına izin vermemeliyiz. Bu travmaya ortak olup özür borcumuzu yerine getirmeliyiz."

Asimilasyon kampanyası

Bulgaristan'da eski Sovyetler Birliği'nin Kızıl Ordusunun kuşatması sayesinde 1944'te darbeyle iktidara gelen komünist rejim, son dönemindeki kaçınılmaz çöküşünü hissedince milliyetçiliğe sarılıp "tek ulus-tek milliyet" oluşturma hayaliyle Türk ve Müslümanların etnik kimlik, din, dil ve kültür özgürlüğünü sınırlandırmaya çalıştı.

Bulgaristan'da 45 yıl iktidarda kalan komünist elit, siyasi muhaliflerine karşı baskının en ağırını Türk ve Müslümanlara yönlendirdi.

Komünist diktatör Todor Jivkov'un 1989'da devrilen rejiminin adını "Soya Doğuş" verdiği baskıcı asimilasyon girişimi kapanmayan bir yara açtı.

1970'li yıllarda başlayan bu baskının, 1984-1989 döneminde zirveye ulaşarak 700 bin Türk ve Müslüman'ın sınır dışı edilip Türkiye'ye göçe zorlanması Todor Jivkov'un 10 Kasım 1989'da devrilmesine neden oldu.

Asimilasyon kampanyası sırasında binlerce Türk ve Müslüman meydanlarda toplanıp protestolara katılırken, askerlerin ateş açması sonucu onlarca kişi hayatını kaybetti.