Yakanın tarihi: İş dünyasının renkli dönüşümü ve yakasızlar

Halil İbrahim Medet
17.11.2025
İstanbul

İş dünyası artık sadece mavi ve beyaz yakadan ibaret değil. Değişen üretim modelleri, teknoloji ve toplumsal dönüşümler yeni “yakalar” ortaya çıkardı

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin

Mavi yaka ve beyaz yaka kavramları, basit bir  meslek tasnifinden öte, modern iş dünyasının sınıfsal, ekonomik ve kültürel dönüşümlerine işaret ediyor. Ancak, bu yakalar bugün artık tek başlarına iş dünyasını anlatmaya yetmiyor.

Mavi yaka – beyaz yaka ayrımı, 20. yüzyılın ortalarında Amerika’da yaygınlaştı. Sanayileşme hızlanırken toplum keskin bir biçimde ikiye ayrıldı. Bir yanda fabrikalarda, atölyelerde, demiryollarında alın teriyle çalışanlar; diğer yanda yönetici, muhasebeci, sekreter ve satış temsilcisi olarak ofislerde görev yapanlar. Dayanıklı, kir göstermeyen mavi gömlekleriyle sahada çalışan işçilere “mavi yaka”, temiz beyaz gömlekli masa başı çalışanlara ise “beyaz yaka” denmeye başlandı.

Ancak bu ayrım sadece beden ve zihin emeği farkını değil, sınıfsal statüyü de temsil ediyordu. Fabrika işçisinin terli mavi yakası ile bankacının ütülü beyaz yakası, sanayi çağının toplumsal hiyerarşisini görünür kılan güçlü metaforlara dönüştü.


Gri, pembe, yeşil ve altın yakalar

Sanayi sonrası döneme geçtikçe ve hizmet-bilgi ekonomisi yükseldikçe işler ve çalışan profilleri karmaşıklaştı. Artık ne tamamen “mavi” ne tamamen “beyaz” olan yeni bir kesim ortaya çıktı yani gri yakalar. Hem sahada hem ofiste çalışan tekniker, hemşire, vardiya şefi gibi çalışanlar, beden ve zeka emeğini birleştiren hibrit bir role sahipti.

Sosyal eleştirmen Louise Kapp Howe, 1970’lerde kadın emeğinin yoğun olduğu düşük ücretli meslekleri tanımlamak için “pembe yaka” kavramını ortaya attı. Hemşirelik, okul öncesi öğretmenlik, sosyal hizmet gibi işler, yıllarca düşük ücretli ve kadınlara “doğal” görülen meslekler olarak sınıflandırıldı.

Daha sonra yeşil yakalar, çevre teknolojileri, sürdürülebilirlik ve yenilenebilir enerji alanlarında çalışanları tanımlamak için kullanılmaya başlandı. İklim değişikliğine dair hassasiyet arttıkça, bu sınıfın istihdamdaki payı da giderek büyüyor.

Bilgi ekonomisinin gelişmesiyle öne çıkan bir diğer kategori de altın yakalar oldu: Finans, yönetim danışmanlığı, stratejik iletişim, yazılım ve ileri teknoloji gibi alanlarda çalışan, yüksek nitelik ve uzmanlık gerektiren meslek sahipleri bu gruba dahil edildi.

Yakasızlar dönemi

Son yıllarda iş gücü haritalarını tamamen yeniden çizen bir grup ortaya çıktı: Yakasızlar.

Serbest çalışanlar, dijital içerik üreticileri, tasarımcılar, girişimciler, sanatçılar Üstelik yapay zeka destekli üretim yapan robotlar bile artık iş dünyasının “geleneksel yakalarını” zorluyor. Bu çalışanlar, belirli bir mekana, kıyafete veya mesai saatine bağlı olmadan iş üretiyor. Üniforma giymiyorlar, “kurumsal kodlar” çoğu kez onlar için geçerli değil. Bu nedenle, “yakasız” bir iş tanımı yapılıyor.

Bugün bir mühendis ofise kravatla değil, kapüşonlu bir sweatshirt’le girebiliyor; bir gazeteci evinden çalışarak içerik üretiyor; bir fabrika işçisi ise üretim hattını yapay zeka destekli bir ekrandan yönetebiliyor.

Yakaların sembolik gücü, moda dünyasında da yankı buldu. New York Times, mavi iş gömleklerinin günümüzde “cool bir sokak stili” parçası haline geldiğini yazdı. Dün işçinin üstünde olan mavi gömlek, bugün şehirli bir tasarımcının gardırobunda yer alıyor.