

İletişim araçlarının gelişimiyle son 100 yılda siyasi propagandacıların en çok başvurduğu görsel malzemelerden biri halini alan sembol ve işaretler nasıl ortaya çıktı ve ne anlama geliyor?
🖐️ El işaretleri ve semboller, kimi zaman siyasi ve kültürel birleşmenin bir aracı olarak kullanılırken, kimi zaman da başka grupları hakir gören, aşağılayan bir nefret söylemine dönüşebiliyor
— Ayrımcılık Hattı (@AyrimcilikHatti) September 3, 2024
Propaganda aracı bu sembol ve işaretler nasıl ortaya çıktı ve ne anlama geliyor? ⤵️
Nazi Selamı (Hitler Selamı)
Hitler ya da diğer adıyla Nazi selamı, 1920’lerde Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi tarafından partinin lideri Adolf Hitler'e itaati ve bağlılığı göstermek için benimsendi. 1930’lardaki Hitler'in liderliği döneminde ise daha yaygın hale geldi ve partinin resmi selamı olarak benimsendi. 1933’te Nazi Partisi Almanya'da iktidara geldikten sonra, selam devletin resmi selamı olarak kabul edildi.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Almanya’da Hitler selamının kullanılması zorunluydu. Selam, Nazi Almanyası'nda bir tür toplumsal kontrol aracı olarak kullanıldığı gibi Aryan ırkının üstünlüğünü ve faşist ideolojiyi temsil ediyordu. Selamı kullanmayı reddedenlerse muhalif olarak görülüp cezalandırılabiliyordu.
Nazi selamı, Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi ve Nazi Almanyası'nın yenilgisinden sonra pek çok ülkede yasaklandı.
Günümüzde Nazi selamı, neo-Nazi gruplar ve aşırı sağcı hareketler tarafından kullanılmaya devam ediyor. Ancak pek çok ülkede bu selamın kullanımı yasal olarak yasaklanmış durumda ve kullanılması durumunda cezalandırılıyor.
Fransız aşırı sağ parti lideri Marine Le Pen'in babası ve Ulusal Cephe'nin (Front National) kurucusu Jean-Marie Le Pen, çeşitli zamanlarda Nazi selamına benzer hareketler yapmış ve antisemitik açıklamalarda bulunmuştu. Le Pen, bu tür davranışları nedeniyle partiden ihraç edildi ve çeşitli cezalar aldı.
Zafer İşareti
V işareti olarak da bilinen zafer işareti, ilk kez 1941 yılında dönemin İngiltere Başbakanı Winston Churchill tarafından İngilizce 'Victory (Zafer)' kelimesinin baş harfi olan V’yi simgeleyecek şekilde kullanıldı ve İkinci Dünya Savaşı’nın ardından zaferin sembolü haline geldi.
İşaret özellikle 1960'lardan sonra ise barış hareketleri ve sivil haklar mücadelelerinde kullanıldı. Bu dönemde ABD'deki Vietnam Savaşı karşıtı protestolarda popüler hale geldi. Hem el işareti hem de grafik çizimi, savaş karşıtı hareketlerin ve sivil haklar mücadelelerinin sembolü oldu.
ABD’de sivil haklar lideri Martin Luther King, Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi lideri Mahatma Gandhi ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ilk siyahi Devlet Başkanı Nelson Mandela gibi isimler barış işaretini kullanarak şiddetsiz direnişi vurgulayan aktörlerden sadece birkaçı.
Yumruk İşareti
Yumruk işareti, dünya genelinde farklı dönemlerde ve farklı bağlamlarda direniş, güç ve dayanışma sembolü olarak kullanıldı.
Özellikle 20. yüzyılın başlarında işçi hareketleri ve sosyalist gruplar tarafından kullanılarak işçilerin birlik ve dayanışmasının simgesi haline geldi. İlk kullanımları genellikle Rusya, İspanya ve Almanya gibi ülkelerde görüldü, daha sonra ABD ve dünya genelinde çeşitli hareketler tarafından yaygınlaştırıldı.
1917 Rus Devrimi sırasında ve sonrasında, Bolşevikler ve diğer sosyalist gruplar tarafından yaygın olarak kullanılırken, İspanya İç Savaşı sırasında Cumhuriyetçiler ve solcu gruplar tarafından direnişin sembolü olarak benimsendi.
1930'lar ve 1940'larda faşizme karşı mücadele eden gruplar tarafından Avrupa'da yaygın olarak kullanılırken 1960'larda ABD’de sivil haklar hareketleri sırasında, özellikle Kara Panter Partisi (Black Panther Party) tarafından yaygın olarak kullanıldı. Siyahilerin güç ve dayanışmasını simgeledi.
Bu yönüyle yumruk hareketi zamanla Siyah Güç Selamı (Black Power Salute) olarak da anıldı.
Meksika 1968 Olimpiyatları'nda ABD’li eski atletler Tommie Smith ve John Carlos, madalya töreni sırasında yumruk işareti yaparak siyahilerin haklarını savundu ve bu sembol dünya genelinde büyük yankı uyandırdı.
Günümüzde, bu hareket özellikle ABD’deki Black Lives Matter (Siyahilerin Yaşamları Değerlidir) Hareketi gibi polis şiddeti ve ırksal adaletsizliklere karşı protestolar sırasında yaygın olarak kullanılıyor.
Çetnik Selamı
Çetnik selamı, İkinci Dünya Savaşı sırasında Yugoslavya'da faaliyet gösteren Sırp milliyetçi grubu Çetnikler tarafından kullanılmaya başlandı. İşaret, Sırp milliyetçiliği ve Ortodoks Hristiyanlığın bir sembolü olarak kabul edilirken, üç parmak Kutsal Üçleme'yi simgeliyor.
İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, Çetnik hareketi Yugoslavya'nın komünist lideri Josip Broz Tito tarafından bastırılıp sembollerinin kullanımı azaltılsa da 1990'larda Yugoslavya'nın dağılması ve ardından gelen Yugoslav Savaşları sırasında, Çetnik selamı Sırp milliyetçileri ve paramiliter gruplar tarafından yeniden canlandırıldı.
Bu dönemde, Çetnik sembolleri ve selamı, Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Kosova'da işlenen savaş suçları ve etnik temizlik ile ilişkilendirildi. Bu yüzden Çetnik selamı bugün hala tartışmalı bir sembol.
BM Genel Kurulu, Mayıs 2024’te, 11 Temmuz'u '1995 Srebrenitsa Soykırımını Anma ve Uluslararası Düşünce Günü' olarak belirleyen kararı kabul ettiğinde, Sırbistan Devlet Başkanı Aleksandar Vucic, Sırbistan bayrağına sarılarak ağlamış ve kameralara bayrağı göstererek çetnik selamı vermişti.
Vucic, 1995’de henüz 25 yaşında aşırı milliyetçi partiden milletvekiliyken "Bir Sırp öldürürseniz biz 100 Müslüman öldürürüz." ifadelerini kullanmıştı.
Üç Parmak Selamı
İlk kez 2012’de gösterime giren ABD yapımı The Hunger Games (Açlık Oyunları) filminde kullanılan Üç Parmak Selamı, baskıya karşı direnişi, özgürlüğü ve adaleti simgeleyerek popüler hale geldi.
Selam gerçek dünyada ise ilk kez, Tayland'daki hükümet karşıtı protestolar sırasında kullanıldı. Ülkede 2014'teki askeri darbenin ardından protestocular, üç parmak selamını hükümete karşı direnişi ve demokrasiyi savunma amacıyla kullanmaya başladı.
Tayland hükümeti, selamın protestolarda kullanımını yasakladı ve selamı yapanları tutukladı. Diğer yandan Myanmar'da da 2021 askeri darbesinin ardından protestocular üç parmak selamını kullandı.
Bozkurt Selamı
Bozkurt, Türk mitolojisinde önemli bir sembol olarak kabul ediliyor ve Türklerin Orta Asya'daki kökenlerine dair anlatılarda Türk milletinin rehberi ve koruyucusu olarak görülüyor. Bu yönüyle Türk mitolojisinden anlamlar taşıyan bu işaret siyasi görüş temsil etmeksizin tarih boyunca Türk halkları tarafından kullanıldı.
20. yüzyılda ise özellikle Ziya Gökalp gibi düşünürlerin etkisiyle, bozkurt Türk milliyetçiliğinin önemli parçası haline geldi.
Bozkurt selamı, özellikle 1960'larda kurulan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve onun gençlik yapılanması olan Ülkü Ocakları tarafından kullanıldı. MHP'nin kurucusu Alparslan Türkeş, bozkurt sembolünü Türk milliyetçiliğinin bir simgesi olarak benimsedi.
Milli Görüş Selamı
Türkiye'de 1969’da Necmettin Erbakan liderliğindeki Milli Görüş Hareketi’nin selamı olarak ortaya çıktı. Baş parmak işareti olarak da bilinen Milli Görüş selamı, Milli Görüş hareketinin ve lideri Necmettin Erbakan'ın sembolik ifadesi olarak biliniyor.
Erbakan, bu selamı kullanarak taraftarlarına hareketin ideolojik temelini ve birlik çağrısını iletti. Hareketin sembolik bir selamı haline gelmesi, Erbakan'ın liderlik tarzı ve hareketin ideolojisinin bir yansıması olarak zamanla yaygınlaştı. Bu selam, birlik ve beraberliği simgeleyen bir anlam taşımakla birlikte hareketin mensupları arasında dayanışma ve birliktelik mesajını iletmek için kullanılıyor.
ANAP Selamı
ANAP selamı, Turgut Özal’ın 1983 yılında kurduğu Anavatan Partisi’nin (ANAP) sembolü olarak biliniyor. İki elin baş hizasında birleştirilmesiyle yapılan selamlaşma birliğin, beraberliğin ve dayanışmanın bir göstergesi olarak ortaya çıktı. Turgut Özal, bu sembolü özellikle siyasi mesajını ve partinin vizyonunu vurgulamak için kullanıyordu.
Bu el hareketi, ANAP’ın temel ilkelerinden biri olan farklı kesimleri bir araya getirme ve ortak bir hedef doğrultusunda çalışma anlayışını temsil ediyordu. Aynı zamanda, halka yakın olma ve herkesin katılımını sağlama gibi mesajlar da içeriyordu. Özal, parti içindeki ve toplumdaki birlik ve beraberlik ruhunu güçlendirmek amacıyla bu selamlaşmayı yaygınlaştırdı.
Fidel Castro’nun Yumruğu
Fidel Castro'nun yumruğu, 20. yüzyılın önemli devrimci sembollerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu işaret, Castro'nun liderliğinde 1952 ile 1959 yılları arasında gerçekleşen Küba Devrimi ile ortaya çıktı ve zamanla sosyalist ve anti-emperyalist hareketlerin evrensel bir işareti haline geldi.
Castro’nun, devrimci lider olarak halkı selamlarken ve zafer konuşmaları yaparken sıkça yumruğunu havaya kaldırılması, devrimci mücadeleyi, direnişi ve sosyalist idealleri simgeleyen bir sembol olarak görülüyor.