Boşnak lider İzetbegoviç'in fikirleri ve mücadelesi, vefatının 22. yılında yaşamaya devam ediyor

İsmail Özdemir
18.10.2025
Saraybosna

Bosna Hersek'in bağımsızlığını kazandıktan sonra ülkenin ilk Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Aliya İzetbegoviç, vefatının 22. yılında da fikirleri, ahlaki duruşu ve mücadelesiyle anılmaya devam ediyor.

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin

Eski Yugoslavya döneminde, Boşnak halkının dini ve milli bilincini korumak için büyük bir çaba gösteren ve bu uğurda iki kez hapis cezası alan İzetbegoviç, 19 Ekim 2003'te hayatını kaybetti.

Genç yaşlardan itibaren Boşnakların ülkedeki diğer halklarla eşit haklara sahip olabilmesi için mücadele eden İzetbegoviç, 1990'lı yıllarda Sırp ve Hırvat güçlerin Bosna Hersek'i paylaşma ve işgal girişimlerine karşı bağımsızlık savaşına öncülük etti.

Bosanski Samac'ta 1925 yılında Mustafa ve Hiba çiftinin beş çocuğundan biri olarak dünyaya gelen Aliya İzetbegoviç, üç yaşındayken ailesiyle Saraybosna'ya taşındı. Burada eğitimini tamamlayarak gençlik yıllarından itibaren Müslümanlara yönelik ayrımcılıklara karşı durdu.

İkinci Dünya Savaşı sırasında, Hırvatistan'daki faşist Ustaşa rejiminin Bosna Hersek'i ilhak ederek "Bağımsız Hırvatistan Devleti"ni (NDH) kurmasıyla Müslüman Boşnaklar zorla "Hırvat" kimliğine dahil edilmeye çalışıldı. Kimliğini korumakta ısrar eden Boşnaklar büyük zulme maruz kaldı. Aynı dönemde, "ırkçı" Sırpların oluşturduğu Çetnik hareketi de Müslümanları hedef alarak "Sırp olmayan tüm halkları bu topraklardan temizleme" amacıyla katliamlar gerçekleştirdi.

Genç Müslümanlar hareketinin öncü isimlerinden biri olarak mücadelesine başlıyor

Yugoslavya Krallığı döneminde Boşnak toplumunu dini ve milli konularda bilinçlendirmeyi hedefleyen "Genç Müslümanlar" adlı oluşumun aktif üyelerinden biri olan İzetbegoviç, Müslümanların eşit haklara sahip olması, Çetnik ve Ustaşalarca yıkılan evlerin ve camilerin yeniden inşası için dava arkadaşlarıyla çalıştı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti'nde, Müslümanların sorunlarını dile getirdiği için 1946'da "Genç Müslümanlar" üyeleriyle birlikte tutuklandı. 21 yaşındaki İzetbegoviç, bu davadan 3 yıl hapis cezası aldı.

Tahliye sonrası önce ziraat, ardından hukuk fakültesinde öğrenim gördü ve buradan mezun oldu. 1949'da Halida ile evlendi, bu evlilikten Leyla, Sabina ve Bakir adında üç çocuğu dünyaya geldi.

Josip Broz Tito liderliğindeki Yugoslavya döneminde de insan hakları mücadelesine devam eden İzetbegoviç, "Preporod", "Takvim" ve "Glasnik" gibi yayınlarda çocuklarının baş harflerinden oluşan "LSB" mahlasıyla makaleler kaleme aldı.

1960'larda kaleme aldığı "İslam Deklarasyonu" adlı eseri, 1970'te yayımlandı ve kısa sürede tüm İslam dünyasında yankı uyandırdı.

"İslam Deklarasyonu"ndaki fikirleri nedeniyle 14 yıl hapis cezası aldı

Tito'nun 1980'deki ölümünün ardından Yugoslavya'da milliyetçi söylemler yeniden yükseldi. 1983 yılında "Doğu ve Batı Arasında İslam" kitabı yayımlanmadan hemen önce Aliya İzetbegoviç ve 12 Müslüman aydın "Saraybosna Süreci" olarak bilinen davada tutuklandı.

Mahkeme, "ifade suçu" ve "örgüt kurarak düşmanca faaliyet yürütmek" gerekçesiyle İzetbegoviç'i 14 yıl hapis cezasına mahkum etti. Karar, "İslam Deklarasyonu" adlı eserindeki fikirlerine dayandırılmıştı.

Cezaevinde kaldığı sürede "Özgürlüğe Kaçışım - Zindandan Notlar (1983-1988)" adlı kitabını yazdı. 1988'de çıkarılan af sayesinde serbest kaldı.

İzetbegoviç, 1990'da kurulan ve bugün de Bosna Hersek'teki en büyük Boşnak partisi konumundaki Demokratik Eylem Partisinin (SDA) ilk genel başkanı seçildi ve eski Yugoslavya'daki 6 sosyalist cumhuriyetten biri olan Bosna Hersek'in de başkanı oldu.

Bosna Hersek'in bağımsızlık savaşının lideri

Aliya İzetbegoviç'in hayatındaki dönüm noktalarından biri Bosna Hersek'teki kanlı savaş oldu. Yugoslavya, 1990'ların başında parçalanırken, Yugoslav Halk Ordusu (JNA), 1991'de Slovenya'da çatışmaları provoke etti ve kısa zaman sonra Hırvatistan'da da çatışmalar çıktı. Bu çatışmalar, 1991'de Bosna Hersek'in Ravno ve Popovo köylerine de sıçradı.

Bosna Hersek'in bağımsızlığı konusu Yugoslavya'nın dağılma sürecine girmesiyle gündeme geldi. Bosna'daki savaşta işlediği suçlardan müebbet hapse mahkum edilecek ve savaş suçlusu olacak Sırp siyasetçi Radovan Karadzic, bağımsızlık fikrine karşı çıktı ve savaş olması halinde ülkedeki Müslümanların yok olacağını iddia etti.

Bosna Hersek'teki tarihi "bağımsızlık" referandumu 29 Şubat-1 Mart 1992'de yapıldı ve Bosnalı Sırpların büyük çoğunluğunun boykot ettiği referanduma katılanların yüzde 99,7'si bağımsızlık için "Evet" dedi.

Referandumun hemen ardından JNA ve silahlandırdığı paramiliter Sırplar, Bosna Hersek'in farklı kentlerinde katliama başladı. İzetbegoviç, tüm Bosnalıları bu saldırılara karşı koymaya çağırdı ve bağımsızlık yanlıları onun liderliğinde zorlu bir mücadeleye başladı.

"Müslümanları yok etmekle" tehdit eden Sırp paramiliter gruplar, kadın ve çocuklar dahil sivillere yönelik büyük katliamlar yaptı. Saldırılar sonrası birçok insan evlerinden sürüldü, kadınlara tecavüz edildi, İslam'a ve Müslümanlara dair ne varsa yok edildi ve toplama kamplarına kapatılan sivillere akıl almaz işkenceler yapıldı.

Ülkenin bağımsızlığını savunanlar ise kuzeyde ve doğuda Sırplara, güneyde ve batıda ise Hırvatlara karşı çetin bir savaş veriyordu.

Sırplar, 3,5 yıl kuşatma altında tutulan ve yokluğa mahkum edilmeye çalışılan başkent Saraybosna'nın yanı sıra Prijedor, Bijelina, Zvornik, Visegrad, Srebrenitsa, Foca gibi birçok şehirde büyük katliamlar, soykırımlar yaptı.

"Adil bir barış değil, ama savaşın sürmesinden daha iyidir"

Bosna Hersek'te, 1995 yılında imzalanan Dayton Barış Antlaşması ile savaş sona erdi. Yaklaşık 200 bin kişi hayatını kaybetti, 1 milyondan fazla insan evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Antlaşmaya göre, Bosna Hersek, iki entite (Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti) ile Brcko Özerk Bölgesi'nden oluştu ve Bosna Hersek Federasyonu da kendi içerisinde 10 kantona ayrıldı.

İzetbegoviç, antlaşmayı değerlendirirken, "Bu adil bir barış değil, fakat savaşın devam etmesinden daha iyidir" sözleriyle tarihe geçti.

Aliya İzetbegoviç, 3,5 yıl süren savaş sonrası "bağımsız" olan Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanı ve daha sonra yeni siyasi yapıda Devlet Başkanlığı Konseyinin de ilk başkanı oldu.

Entelektüel mirası ve Filistin davası hassasiyeti

2000 yılında sağlık sorunları nedeniyle görevinden kendi isteğiyle ayrılan İzetbegoviç, 2001'de partisinin kongresinde yeniden aday olmayacağını açıkladı.

Hayatını Bosna Hersek'in özgürlüğüne ve bağımsızlığına adayan İzetbegoviç, ülkesine uluslararası alanda tanınan egemen bir devlet bıraktı.

Vefatından kısa süre önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen Aliya İzetbegoviç, 19 Ekim 2003'te vefat etti.

Cenazesine farklı ülkelerden 150 binden fazla kişi katıldı. Vasiyeti gereği, "şehitlerin arasında mütevazı bir mezara defnedilmek istediğini" belirtti ve Saraybosna’daki Kovaçi Şehitliği'ne gömüldü.

Fikir adamı kimliğiyle de tanınan Aliya İzetbegoviç, "Doğu ve Batı Arasında İslam", "İslam Deklarasyonu", "Özgürlüğe Kaçışım", "Tarihe Tanıklığım" ve "Köle Olmayacağız" adlı eserleriyle kalıcı bir entelektüel miras bıraktı.

Filistin davasına özel bir hassasiyet gösteren İzetbegoviç, 13 Kasım 1995'te ABD'nin Dayton kentinden dönemin Filistin Devlet Başkanı Yasir Arafat'a gönderdiği mektupta şu ifadeleri kullanmıştı:

"Yıllardır süren mücadelenizde halkınız azim gösterdi ve siyasi liderliğiniz, ulusal hedefler konusunda net bir vizyona sahip. Filistin'in en iyi evlatlarının bu erdemleri, Allah'ın yardımıyla meyve verecektir."