

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin
Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde 1993 yılında terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen ve 33 sivilin hayatını kaybettiği katliamın tanıkları ve mağdurları, yıllardır hem faillerin bulunmasını hem de terörsüz bir Türkiye'ye kavuşmanın hayalini kuruyor.
Başbağlar Köyü Güzelleştirme ve Kalkındırma Derneği Başkanı Erhan Aydınlı ve katliamdan sağ kurtulan Eyüp Aydınlı, AA muhabirine, Başbağlar katliamında yaşadıklarını, birlik ve beraberliğin sürmesi için verdikleri mücadeleyi anlattı.
Katliam sırasında 9 yaşında olan ve o gün İstanbul’dan gelen bir çocuk olarak yaşananlara tanıklık ettiğini söyleyen Eyüp Aydınlı, “Köyün her tarafı yanıyordu, etraftan taşlar düşüyor, hayvanların canhıraş sesleri geliyordu. O an hala gözümün önünde.” dedi.
Aynı zamanda Başbağlar Köyü Güzelleştirme ve Kalkındırma Derneği Genel Sekreteri Eyüp Aydınlı, olayın gerçekleştiği pazartesi akşamına kadar köyde normal bir gün geçirdiklerine söyleyerek, baskın sırasında kadınların ve çocukların başında bir kadın ve bir erkek terörist bulunduğunu, kadın ve çocukları köyün bir ucunda, erkekleri de diğer yakasında ayrı ayrı topladıklarını aktardı.
Kadın ve çocuklara yaklaşık yarım saat boyunca terör örgütü propagandası yaptıklarını bildiren Aydınlı, ardından teröristlerin kadınların ziynet eşyalarını topladığına işaret etti.
Aydınlı, köydeki evlerin yakıldığını ve sivillerin kaçmaması için köyün giriş ve çıkışlarının kapatıldığını vurgulayarak, "O sırada önümüzden 35-40 kişilik bir terörist grubu geçti. Kadınların olduğu yerdeki evleri yakmaya başladılar, annelerimiz bizi korumak için üzerimize kapandı. Başımızdaki bir terörist, ‘Buraya bomba koyduk, hareket ederseniz patlatırız.’ diyerek bizi tehdit etti. Geceyi o korkuyla orada geçirdik.” diye konuştu.
Gece boyunca köyün her tarafından alevler yükseldiğini anlatan Eyüp Aydınlı, sabaha karşı erkeklerin bulunduğu yere gittiklerinde 27 kişinin köyün dışında kurşuna dizilerek şehit edildiğini öğrendiklerini söyleyerek, "Bir akrabamız yanan bir araca atılmak istendi, direnince orada kurşunlanarak şehit edildi. Dedemle birlikte 5 yakınımız evleriyle beraber yakılarak öldürüldü.” ifadelerini kullandı.
O gece yaşadığı korku ve dehşeti unutamadığını vurgulayan Aydınlı, "Ellerine geçen her erkeği öldürdüler. Bugün büyüdükçe, olayı idrak ettikçe acısı da etkisi de derinleşiyor. Neden Başbağlar seçildi? Neden biz hedef alındık? diye sorguluyoruz. Allah’a şükür, ailemizin, akrabalarımızın birlikteliğiyle bu acının içinden sağ çıkabildik. En hafif hasarla atlatabildiğimiz için şükrediyoruz.”
“Köyümüzü bırakmadık”
Başbağlar Köyü Güzelleştirme ve Kalkındırma Derneği Başkanı Erhan Aydınlı, katliamdan sonra köyde kalan yetim çocuklarla ilgilendiklerini belirterek, "Başbağlar davasının bize yüklediği sorumlulukla yaşamaya çalışıyoruz. Şehitlerimize layık olmaya gayret ediyoruz." dedi.
Başbağlar’ın konumunun ve kimliğinin hedef seçilmesinde belirleyici olduğunu söyleyen Erhan Aydınlı, köyün Yavuz Sultan Selim döneminde uç karakol olarak kurulduğuna dikkati çekerek, tarihi ve jeopolitik olarak kritik bir konumda olduğunu ve karayolunun bittiği en uç köy olduğunu dile getirdi.
Erhan Aydınlı, katliamın, 1993'teki Sivas olaylarından sadece üç gün sonra gerçekleştiğine dikkat çekerek, “Orada Alevi vatandaşlar katledildi, burada Sünni vatandaşlar. Amaç, karşılıklı intikam duygusunu tetikleyip Türkiye’yi kaosa sürüklemekti. O vadinin boşaltılmasını istediler. Ama biz o oyuna gelmedik.” diye konuştu.
İki olayın aynı güçlerce planlandığını düşündüklerini ifade eden Erhan Aydınlı, “Kimseyle sorunumuz olmadı. Büyüklerimiz hep birlik ve beraberliği önceledi. Bu yüzden bu saldırı bizi daha da derinden yaraladı." dedi.
"Bu dünyada da adalet görmek istiyoruz"
Başkan Aydınlı, 5 Temmuz 1993 Pazartesi günü saat 20:00 sularında, yaklaşık 150 kişilik silahlı bir terörist grubun köyün hakim noktasına geldiğini ifade ederek, akşam namazını bekleyen saldırganların, ezanın okunmasıyla birlikte dört koldan köye dağıldığını ve yardım gelmemesi için elektrik ve telefon hatlarını kestiğini aktardı.
Katliamdan sonra şehitlerin 30 kilometre ilerideki Başpınar nahiyesine defnedildiğini ve o süreçte yardım gelmediğini vurgulayan Aydınlı, “Savcı, kaymakam ve güvenlik güçleri olaydan 14 saat sonra köye ulaştı. Şehitlerimiz yaklaşık 18-20 saat boyunca yerde bekletildi. Karakol defalarca aranmasına rağmen, komutan telefona çıkmadı. Aşağı köylerden bile arayanlar oldu.” yorumunda bulundu.
Katliam sonrası yakalanan 16 kişiden hiçbirinin ceza almadığını söyleyen Aydınlı, davanın önce Erzincan’da, ardından güvenlik gerekçesiyle İzmir’e taşındığını söyledi.
Başkan Erhan Aydınlı, davanın sürekli akamete uğratılmak istendiğini hatırlatarak, şunları söyledi:
“1998’de dava kapandı. Bu süreçte mahkeme bize ikinci bir ceza oldu. Sanki biz suçluyduk. Mahkeme salonunda hasta biri terlikle geldi diye dışarı çıkarılmaya çalışıldı. Köylülerimiz onur kırıcı muameleye maruz kaldı. 2018’de Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından süreç yeniden başladı, 2021’de tekrar mahkeme kuruldu ancak sonucun yine hüsran oldu. Katliama karışanlardan çoğu ölmüş, bazıları yurt dışına kaçmıştı. Bu dava da kapandı. Adalet hâlâ yerini bulmadı. Biz katillerimizi öğrenmek istiyoruz. Ahirette zaten hesabı sorulacak ama bu dünyada da adalet görmek istiyoruz.”
Aydınlı, "Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızdan Başbağlar için özel bir kurul talep ediyoruz. Bu dava sonuçlanmalı. Bu köyün baştan sona yeniden ihya edilmesini istiyoruz. Biz bu ülkenin karışmaması için elimizden geleni yaptık. Devletin de bize sahip çıkmasını bekliyoruz.” dedi.