Uzmanlar, nüfus artışı için ekonomik desteklerle sosyal politikaların da genişletilmesi gerektiğini vurguladı

Halil İbrahim Medet
21.11.2025
İstanbul

"Boşanmayı zorlaştıran ara etkenler vardı. Akrabalık, aile ilişkilerinin daha hakim olması, aile büyüklerinin devreye girmesi gibi etkenler de söz konusuydu. Yavaş yavaş bunlar toplumda kaybolmaya başladı"

Uzmanlar, Türkiye'de boşanma oranları ve yaşlı nüfus oranı artarken doğurganlık hızının artmamasının geleceğe dair endişelere yol açtığına dikkati çekerek, ekonomik adımlarla birlikte aile ve akrabalık gibi sosyal kurumların da güçlendirilmesi için adımlar atılması gerektiğini belirtti.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) araştırmacısı ve "Sosyal Panorama 2025: Nüfus ve Aile" kitabının editörlerinden Doç. Dr. Cenk Beyaz ile İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mahmut Hakkı Akın ve SETA Direktörü ve "Sosyal Panorama 2025: Nüfus ve Aile" kitabının editörlerinden Prof. Dr. Faruk Taşcı, AA muhabirine, Türkiye'nin içerisinden geçtiği demografik dönüşümü değerlendirdi.

Beyaz, "Sosyal Panorama 2025: Nüfus ve Aile" adlı çalışmada araştırmacıların 2024 yılı başta olmak üzere Türkiye'ye dair doğum, ölüm, nüfus hareketliliği, evlilik, boşanma, engelli ve yaşlı gruplarına has çok detaylı analizleri içeren metinler ortaya çıkardığını söyledi.

Çalışmanın 2025 Aile Yılı kapsamında yapıldığını ve ilerleyen yıllarda yaşlılık, gençler gibi farklı temalarda sürdürülmesinin planlandığını bildiren Beyaz, Türkiye'deki ve başka ülkelerdeki toplumsal eğilimler ve değişimleri takip edip bulguları kamuoyuna sunmayı hedeflediklerinden bahsetti.

Beyaz, "Sosyal Panorama 2025: Nüfus ve Aile" adlı çalışmanın 20'nin üzerinde yazı ve yazarın katkısıyla ortaya çıktığını ve veri temelli bir çalışma olduğunu kaydederek, "En kritik bulgular doğurganlığın azalan bir eğilimle gerçekleşiyor olması ve Türkiye toplumunun giderek yaşlı bir nüfusa sahip olması. Yaşlılık şu anda yüzde 10,6 seviyesinde. 15-24 yaş nüfus grubu yüzde 20'ler civarında seyrediyor ama projeksiyonlar bunun, eğer doğurganlık artmazsa, giderek azalacağını söylüyor." dedi.

Türkiye'nin doğurganlık hızının düşmesi ve nüfusunun yaşlanmasına dair süreçleri son 20-30 yıl içerisinde hızlı şekilde katettiği iddialarının büyük ölçüde doğru olduğuna dikkati çeken Beyaz, Fransa ve ABD gibi ülkelerde 100 yılda katedilen bu süreçlerin Türkiye'de çok daha hızlı katedilmesinin ister istemez yıkıcı etkileri olduğunu vurguladı.

Beyaz, yaşlanan bir toplum için yeni barınma imkanları ve sosyal politikaların geliştirilmesi gerektiğini kaydederek şunları söyledi:

"Kısa süreli çözüm önerileri var. Ekonomik destekler yapılmalı fakat biz sadece ekonomik desteklerle nüfusun ideal seviyeye ulaşamayacağını biliyoruz. Bunu başka ülkeler denedi ve maalesef olmuyor. Aile kurumu güçlendirilmeli. Din ve kültürün etkisi belki daha belirgin hale getirilmeye çalışılabilir çünkü sekülerleşmenin de getirdiği etkiyle nüfusumuz azalma eğilimine doğru gidiyor."

Şehirleşme ve kadın-erkek rollerindeki dönüşüm boşanma oranlarını etkiliyor

Prof. Dr. Mahmut Hakkı Akın, Türkiye'deki demografik değişimin önemli yansımalarından birinin de boşanma oranları olduğunu ve Türkiye'de doğurganlık hızının düşüşünün yanı sıra boşanma oranlarında da bir artışın söz konusu olduğunu söyledi.

Boşanmadaki artışın çok yönlü ele alınması gerektiğini ve okullaşma ve büyük şehirleşme gibi faktörlerin boşanma oranlarına etki ettiğini kaydeden Akın, kadın-erkek rollerinde yaşanan dönüşümlerin de boşanma oranlarındaki değişime etki eden bir başka sosyal faktör olduğunu belirtti.

Akın, Türkiye tarım toplumuyken boşanmayı zorlaştıran pek çok faktörün devrede olduğunu ve toplumun bu örgütlenmesinin yüzyıllara yayılan bir gücünün bulunduğuna dikkati çekerek, "Bu güce ek olarak boşanmayı zorlaştıran ara etkenler vardı. Akrabalık, aile ilişkilerinin daha hakim olması, aile büyüklerinin devreye girmesi gibi etkenler de söz konusuydu. Yavaş yavaş bunlar toplumda kaybolmaya başladı." dedi.

Boşanma oranlarında evlilikteki ilk 5 yılın kritik eşik kabul edilmesine karşın son dönemlerde 15-20 yıllık evliliklerde boşanma oranın arttığına dikkati çeken Akın, şu anda 1 ile 5 yıllık evliliklerde boşanma oranı yüzde 30, 16 yıl ve sonrasındaki boşanma oranının ise yüzde 29 olduğunu bildirdi.

Boşanma oranlarındaki yükselişle ilgili çözülemeyecek sorunların var olmasına karşın, özellikle aile içerisindeki örgütlenme biçimi ve yeni toplumsal değişimleri göz önünde tutmanın etkileri olacağını kaydeden Akın, evlenmeden önce kişilere eğitim verilmesi ve yeni evlenecek kişinin evliliği bir sosyal gerçeklik olarak kabullenmesinin sağlanmasının çözüme katkı sağlayacağını söyledi.

"Nüfusla ilgili tedbirlerin sonuçları 20-25 sene içerisinde görülebilir"

SETA Direktörü ve "Sosyal Panorama 2025: Nüfus ve Aile" kitabının editörlerinden Prof. Dr. Faruk Taşcı, doğurganlık hızı yavaşlarken ölüm oranlarının düştüğüne ve buna bağlı olarak Türkiye'nin hızla yaşlı bir toplum haline geldiğine işaret ederek, TÜİK verilerine göre 2023 itibarıyla Türkiye’de 65 yaş üstü nüfus oranının yüzde 10’un üzerine çıktığını ifade etti.

Türkiye'nin yaşlı nüfus oranında dünya ortalamasını geçtiğini ve nüfusun seyri göz önüne alındığında 65 yaş üstünün nüfustaki oranının 2045-2060 döneminde yüzde 30’lara yaklaşmasının öngörüldüğüne dikkati çeken Taşcı, bu durumun ekonomi, sosyal yaşam, sosyal güvenlik, yaşlılık psikolojisi, toplumun yaşlıya bakışı ve yaşlı bakım teknolojileri gibi birçok alanda yeni sorunlar ve fırsatlar ortaya çıkaracağını kaydetti.

Taşcı, nüfusla ilgili olumsuz görülen gelişmelerin bir günde oluşmadığını, bunların 20–25 yıllık sosyolojik dönüşümlerin sonucu olduğunu belirterek, "Bu nedenle bugün alınan önlemlerin etkisi de yine 20-25 yıl içinde tam olarak görülebilir. Kısa vadede bazı sonuçlar alınabilir ama asıl yapısal değişim uzun vadede ortaya çıkar. Hedef, nüfus artış hızının durmasını sağlamak ve mümkünse yeniden 2,1’in üzerine çıkarmak olmalı. Ancak asıl önemli olan 'nitelikli' nüfus artışı. Yani artan nüfusa uygun sosyal, ekonomik ve kültürel ortamın hazırlanması." ifadelerini kullandı.