Tayland-Kamboçya sınırı, sömürgeci geçmişin mirası olarak çatışmalara yol açmayı sürdürüyor

Ecem Şahinli Ögüç
02.07.2025
Ankara

"Ekonomik bağımlılık göz önüne alındığında, savaş her iki ülkenin de uzun vadeli çıkarına olmasa da gerilimin tırmanması önemli bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor"

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin

Tayland ile Kamboçya arasındaki 817 kilometrelik sınır, bölgenin Fransız sömürgesi haline gelmesinden bu yana gerginlik ve çatışmalara sahne olurken, gerilimin diplomatik yollarla çözümünün mümkün olduğu düşünülüyor.

Güneydoğu Asya bölgesinde yer alan ve 817 kilometrelik sınır telleriyle ayrılan Tayland ile Kamboçya sınırı, uzun süredir iki ülke arasında sorun teşkil ediyor.

Tayland ile Kamboçya arasındaki sınır krizi bölgenin kolonileştirdiği 19'uncu yüzyıla kadar uzanıyor.

Kamboçya, 1863'te Fransızlar tarafından sömürgeleştirildi. Fransa ile Tayland (o dönemdeki adıyla Siyam) arasında 1904'te yapılan anlaşmayla Tayland-Kamboçya sınırları yeniden belirlendi.

Anlaşma sonucunda, Tayland sınırları içinde yer alan 11. yüzyıldan kalma Preah Vihear Tapınağı, Kamboçya topraklarına dahil edildi. Ancak Tayland, Fransızlar ile uzlaşılan çizgilerden çıkıldığını iddia ederek sınıra itiraz etti.

Böylece iki ülkeyi ayıran 817 kilometrelik sınır hattı, iki ülke arasında ihtilaf kaynağı haline geldi.

En büyük ihtilaf olrak her iki ülke de Preah Vihear adlı Hindu tapınağı ve etrafındaki topraklarda hak iddia etti.

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), 1962'de tapınağın Kamboçya'ya ait olduğuna karar verse de tapınak çevresindeki topraklar ve sınır anlaşmazlıkları bugüne kadar devam etti.

Tapınağın 2008'de UNESCO Dünya Mirası listesine alınması, Tayland'da büyük protestolara neden oldu ve iki ülke arasında çatışmalara yol açtı.

Uluslararası Adalet Divanı, 2013'te kararını kesinleştirerek Preah Vihear Tapınağı'nın Kamboçya'ya ait olduğuna bir kez daha hükmetti.

İki ülke arasında ipler yeniden gerildi

İki ülke arasındaki sınır sorunu, mayıs ayının sonunda bir kez daha çatışmalara neden oldu. İki ülke arasındaki ilişkiler, son 10 yılın en gergin dönemine girdi. Tayland ile Kamboçya arasında 28 Mayıs'ta kısa süreli çatışma çıktı.

Tayland, Kamboçya'nın sınır anlaşmasını ihlal ederek ihtilaflı bir bölgeye girdiğini ve duruma müdahale etmek üzere bölgeye yaklaşan Tayland askerlerine Kamboçya tarafından ateş açıldığını bildirdi. Tayland ordusu da bu saldırıya karşılık verdiklerini açıkladı.

Kamboçya tarafı ise sınır ihlali iddialarını reddederek, bölgede yalnızca rutin devriye faaliyeti yürüttüklerini savundu. Çatışma sırasında bir Kamboçyalı asker hayatını kaybetti.

İki ülkenin orduları, 29 Mayıs'ta sorunun barışçıl yollarla çözüme kavuşturulması konusunda anlaşmaya vardı. Ancak Tayland ile Kamboçya arasında tansiyon düşmedi. Kamboçyalı ve Taylandlı siyasiler, karşılıklı sert açıklamaları sürdürdü.

Kamboçya Başbakanı Hun Manet'in sınır sorunlarının çözümü için Uluslararası Adalet Divanı'na başvurduklarını açıklaması ile iki ülke arasında ipler yeniden gerildi.

Olayların ardından Tayland Başbakan'ı görevden uzaklaştırıldı

İki ülke arasındaki sınır gerginliğinin sürdüğü esnada, Tayland Başbakanı Paetongtarn Şinavatra'nın eski Kamboçya Başbakanı ve Senato Başkanı Hun Sen ile yaptığı telefon görüşmesi basına sızdırıldı.

Telefon görüşmesinde Paetongtarn Şinavatra'nın, Hun Sen'e "amca" şeklinde hitap etmesi ve Taylandlı bir askeri komutanı görevden alacağını söylemesi büyük tepki topladı.

Tayland Anayasa Mahkemesi, Şinavatra'yı görevden uzaklaştırma kararı aldı.

"Gerginlik, silahlı çatışmaya dönme riski taşıyor"

Kyoto Üniversitesi Güneydoğu Asya Çalışmaları Merkezinden Profesör Pavin Chachavalpongpun, konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Her iki tarafın da çatışmanın ardından ihtilaflı bölgelerdeki askeri varlığını artırdığını söyleyen Pavin, bu durumun olası bir silahlı çatışmaya dönme riski taşıdığını ifade eti.

Pavin, tapınak ve çevresindeki topraklar nedeniyle her iki ülkede de milliyetçi duyguların körüklendiğini dile getirdi.

Sınırdaki gerginliğin siyasetçilerin de gündeminde olduğunu ve bu yönde sert açıklamaların peş peşe geldiğini belirten Pavin, bu durumun aynı zamanda siyasilere duyulan güvenin azalmasına yol açtığını kaydetti.

Pavin, "Ekonomik bağımlılık göz önüne alındığında, savaş her iki ülkenin de uzun vadeli çıkarına olmasa da gerilimin tırmanması önemli bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor." dedi.

İki ülke arasındaki gerginliğin sadece ikili ilişkileri değil, aynı zamanda bölgesel istikrarı da bozacak güçte olduğuna işaret eden Pavin, özellikle bu durumun Güneydoğu Asya Uluslar Birliğini (ASEAN) etkileyebileceğini ifade etti.

"ASEAN, arabuluculuk yapmak için ideal bir konumda"

Öte yandan Pavin, bu durumun diplomatik yollarla çözülebileceğini vurgulayarak "Diplomatik yollarla barışçıl bir çözüm mümkün ancak bunun için yoğun çaba ve her iki tarafın da gerçek bir kararlılık göstermesi gerekiyor." diye konuştu.

Uzun süreli çatışma veya gerginliğin her iki ülke ve bölge için çok daha büyük maliyetler taşıdığını aktaran Pavin, çözümün "zorunlu" olduğunun altını çizdi.

Pavin, ASEAN ve Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere, uluslararası toplumun çatışmanın yatıştırılmasında büyük sorumluluğu olduğunu kaydetti.

Bölgesel bir aktör olarak ASEAN'ın "arabuluculuk yapmak için ideal bir konumda" olduğuna dikkati çeken Pavin, "ASEAN müdahale etmeme ilkesini aşmalı ve aktif bir şekilde üst düzey diyalog kurmalı." ifadesini kullandı.

Pavin, "Her iki üye devlete de gerilimi düşürmeleri ve diyaloğa yeniden başlamaları için baskı uygulamalıdır." dedi.