

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin
Türkiye'nin nüfus artış hızının kendisini yenileme eşiğinin altına düşmesi, evlenme ve daha fazla çocuk sahibi olma gibi hususlar üzerinde şehirleşme ve konut modellerinin etkisini gündeme getirdi.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mahmut Hakkı Akın, AA muhabirine, şehirleşme ile demografi arasındaki ilişkiyi değerlendirdi.
Prof. Dr. Akın, nüfusun kendisini yenileme eşiğinin altına düşmesindeki birçok sebepten birinin konut yapısı olduğunun altını çizerek, büyük şehirlerin nüfus olarak çok fazla artmasının aile ve akrabalık ilişkileri, mahalle hayatı gibi noktalarda sorunlara yol açtığını söyledi.
Türkiye'deki aile, evlenme, boşanma ve doğurganlık gibi istatistiklerin Türkiye'nin içinden geçtiği değişimin bir sonucu olarak okunması gerektiğini kaydeden Akın, doğurganlıktaki değişimlerin nüfusun kendini yenileme eşiğinin altına düşmesi nedeniyle vakıanın "demografik kriz" olarak algılandığını belirtti.
Akın, deprem bölgeleri gibi acil konut ihtiyacının olmadığı yerlerde sürekli yenilenen konut stokunda da şehirleşme ile ilgili problemlerin olduğundan bahsederek, şunları söyledi:
"Gecekondu köyden şehre adaptasyonla alakalı geçici bir model gibiydi. Ne köydü ne kentti. Yani ikisi de değildi belki ama bir yandan da o geçişi sağlayabilecek bir ara formdu. Şimdi oluşan şehir modellerinin bir kısmında 30-40 katlı binaların yapıldığı, hiçbir şekilde insanların birbirleriyle temaslarının doğru düzgün olmadığı çok dar konutlarda yaşama pratiğinin de başka maliyetleri ortaya çıkacak. Başka şeyler düşünülebilir belki ama bunun için şöyle bir zihniyet değişikliği de gerekiyor. Konut meselesine sadece inşaat mühendisi ve mimarın işi olarak görmekten ziyade çok yönlü bakmak lazım. Elbette ekonomik taraflar var ama bir yandan da sosyolojik taraflar var. Bir çocuğun psikolojisinin orada yaşamayla ilgili nasıl etkileneceğini de düşünmek lazım. Mutlu bir aile modelini nasıl inşa edebiliriz bunun düşünülmesi gerekiyor."
Şehir planlamaları ve kentsel dönüşümler planlanırken, geleneksel aile modelinin korunması ve ahlak gibi hususların hesaplamalara dahil edilmediği düşüncesini paylaşan Akın, konutun Türkiye için bir ihtiyaç olmasına karşın bu ihtiyaç giderilirken bir arada yaşama ve akrabalık ilişkilerinin daha güçlü tutulacağı modeller geliştirmenin aslında mümkün olduğunu vurguladı.
"Çok fazla dinamiği göz önünde tutmak gerekiyor"
Akın, küçük konut tipinin yaygınlaşmasının konutun içerisinde yaşayacak olan ailenin de dinamiklerinin değişmesini beraberinde getirdiğini kaydederek, çocuk sayısının düşmesinde ev hanımlığının büyükşehirlerde zorlaşması, eğitim oranlarındaki artış ve 1+1 veya 2+1 konutların yaygınlaşması gibi unsurların etkili olduğunu bildirdi.
Büyükşehirlerde tek bir maaşla geçim sağlamanın zorlaşmasının ailelerde çocuk sahibi olma ile ilgili ekonomik kaygılara yol açtığına dikkati çeken Akın, çocuk doğum oranlarındaki azalma ve demografik artış hızındaki düşüşün birden çok faktörün sonucu olarak ortaya çıktığını kaydetti.
Akın, Türkiye'nin eğitim alanında çok ciddi bir okullaşma tecrübesi yaşadığını ve ayrıca büyükşehirlerde bir ailenin tek bir maaşla geçinmesinin zorlaştığını anlatarak, "Demografi ve ailedeki değişimi anlamak için birden çok dinamiği göz önünde bulundurmak gerekiyor. Kadın-erkek rollerinin, annelik ve babalıkla ilgili rollerin değişimi, dönüşümü de buna dahil. Yani eskiden var olan kurumsal yapının daha farklılaştığı bir gerçekliği tecrübe ediyoruz. Şehir hayatı ve dönüşen konut modeli bunun mekan bağlamı." diye konuştu.
Bugünün dünyasında akrabalık, komşuluk ilişkilerinin bütünüyle ortadan kalkmasa da azaldığı ve bu eğilimin devam ettiğini kaydeden Akın, mevcut konut tarzı ve daha yalıtılmış mekanların yaygınlık kazanmasıyla böyle bir gerçekliğin ortaya çıktığını söyledi.
Akın, Anadolu'nun sahip olduğu gelenekte komşuluğun çok mühim olduğunu hatta bazı yörelerde komşu kadınlara çocukların "komşu anne" diye hitap ettiğini anımsatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Komşuluk dinimizde de bilhassa dikkat edilmesi ve hassas olunması istenen bir husus. Mahalle hayatı dönüştü. Mahalle hayatının dönüşümü bir yandan şehirleşmeyle alakalı, bir yandan da kitle iletişim araçlarının, yeni medyanın hayata daha fazla girmesiyle ilgili yönlere de sahip. Bunlar ister istemez daha 'bireyselleşme' dediğimiz bir sonucu ortaya çıkartıyor."