Hukukçu Hüsnü Tuna, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanma sürecinin, Bosna ve Kosova’da işlediği savaş suçları ve soykırım nedeniyle yargılanan Sırp lider Slobodan Miloşeviç'inkine büyük ölçüde benzediğini belirterek, Netanyahu’nun da eninde sonunda hüküm giyeceğine inandığını söyledi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM), İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve birçok yetkili hakkında sivillere yönelik savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle çıkan tutuklama kararı güncelliğini korurken, uzmanlar, yargılanma sürecinin Miloşeviç'in yargılanma süreciyle benzerlik gösterdiğini, uluslararası siyasi konjonktür değiştiğinde Netanyahu'nun da benzer şekilde yargılanacağını öngörüyor.

Uzun yıllar adaletten kaçan Sırp lider Miloşeviç, hakkındaki tutuklama kararı nedeniyle 2001'de yargıya teslim edilip, 2002'de Lahey'deki eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi"nde, hakkında açılan 66 ayrı davadan yargılanmaya başlanmıştı. Miloşeviç, 2006'da yargı süreci tamamlanmadan hücresinde hayatını kaybetti fakat tarih sahnesine adını bir soykırım suçlusu olarak yazdırdı.

Uzmanlar, tutuklama öncesinde Sırp liderin de yargılanmayacağını düşündüğünü fakat değişen şartlarla birlikte UCM'de yargılandığını ve uluslararası toplum nezdinde "soykırım suçlusu" olarak mahkum olduğunu kaydetti.

UCM'de İsrailli yöneticiler hakkında açılan savaş suçu davalarını yakından takip eden, aynı zamanda Uluslararası Hukukçular Birliği'nin kurucu üyesi olan avukat Tuna, davayla ilgili güncel gelişmeleri ve düşüncelerini AA muhabirine anlattı.

"UCM'de Netahyahu ve ekibi mutlak suretle mahkum olacaklar"

Tuna, Sırp lider Miloseviç'in yargılanmalardan uzun süre kaçtığını belirterek, "Srebrenitsa katliamı işleyenler uluslararası mahkemede yargılandı ve yüreklere su serpmese de cezalandırıldılar. Önünde sonunda UCM'de Netahyahu ve ekibi mutlak suretle mahkum olacaklar ve cezalandırılacaklar." dedi.

Yargılanma sürecinin uluslararası hukuk alanında önemli bir gelişme olduğunu söyleyen Tuna, benzer bir kararın Netanyahu için verileceğinden emin olduğunu belirtti.

Miloseviç ve Netanyahu'nun karakter olarak da benzerliğine dikkati çeken Tuna, "Miloseviç'in de aynı Netanyahu gibi çok ukala ve fütursuzca insanları katleden, katletme emirlerini veren, onları aşağılayan bir tarafı vardı. Netanyahu'nun akıbetinin de onun akıbeti gibi olacağından ben şüphe etmiyorum, inşallah. İnsanlık vicdanı bunu sağlayacak diye düşünüyorum." diye konuştu.

Tuna, Bosna'da yaşananların tespit edilmesi ve uluslararası ceza mahkemelerinde soykırım olarak nitelendirilmesinin de Gazze için bir örneklik teşkil ettiğini belirterek şunları kaydetti:

"Gazze'de neredeyse 2 yıla yakındır, uluslararası camianın gözü önünde bir katliam var. Birleşmiş Milletler'in katliamı gerçekleştiren siyonist yapıyla ve terör devletiyle ilgili birçok kararı var ama maalesef hiçbir uygulamaya konulabilmiş değil. Bununla birlikte katil Netanyahu ve ekibiyle ilgili UCM'de tutuklama kararı çıkmış olması UCM'de, daha doğrusu insani hukukta insani, vicdani düşünebilen hukukçuların olduğunu gösteriyor."

Tuna, kararın tüm dünyada gündem olduğunu ve İsrail'le ilgili yeni bir süreç başlattığını anlattı.

Kararın, Netanyahu'nun siyasi hayatını daha da zorlaştırdığını ve tedirgin ettiğini vurgulayan Tuna, "Netanyahu örneğin Amerika'ya gidecek. Üç, beş ülkeden güç bela izin almak suretiyle ancak gidebiliyor. Katliam hukuken sabit olup mahkumiyet çıktıktan sonra tamamen tecrit olacak. Bu alçak terör devletinin başı ve bu katliamı işleyenlerin cezasız kalacağını düşünmüyorum."

Gazze'de yaşananlar için "soykırım" ifadesinin bile yetersiz olduğuna dikkati çeken Tuna, saldırıların aralıksız acımasızca devam ettiğini anımsattı.

Tuna, UCM'deki davayı da yakından takip ettiklerini, bu davaya destek İsrail'in çocuk katliamlarıyla ilgili yeni bir rapor hazırlamaya başladıklarını kaydetti.

İsrail'in özellikle çocukları hedef aldığına dikkati çeken Tuna, raporla ilgili şu bilgileri paylaştı:

"Siyonist devletin birçok görevlisi bu katliamı destekliyor ve bilerek isteyerek sivilleri, çocukları, kadınları, yaşlıları, çadırları, evleri, hastaneleri bombalamak suretiyle, bir yönüyle artık soykırımda ifade etmiyor, bir bir katliamı destekliyor. Biz de İstanbul 2 No'lu organizesinde hukukçular ve akademisyen arkadaşlarımızla İsrail'in çocuk katliamlarıyla ilgili bir rapor hazırlıyoruz. Rapor hazırlanınca devletlerin ve hukukçuların imzasına açılıp UCM'ye ve BM'ye sunulacak. Siyonist devlet çocukları özel olarak hedef aldığını söylüyor ve 'Gazze'nin geleceği onlar' diyerek saldırı düzenliyor. Bunun soykırımın da ötesine geçen bir zihniyet olarak algılanması gerekiyor."