Küresel vicdanın sesi "Madleen" gemisinin domino etkisi

Belirsiz Kişi
13.06.2025
İstanbul

Madleen olayı başka Gazze gemileri ve toplumsal hareketlere de yol açacak ve domino etkisi oluşturacak potansiyele sahiptir

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin

Kırklareli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muharrem Ekşi ve AYBİR Başkanı Doç. Dr. Ebubekir Ceylan, Madleen gemisinin dünya kamuoyunun Gazze farkındalığı özelinde nasıl bir kırılma noktası oluşturduğunu AA Analiz için kaleme aldı.

***

Gazze soykırımı, 7 Ekim 2023'ten bugüne yaklaşık 54 bin Filistinlinin hayatını kaybettiği dünya tarihinin en önemli kırılma noktalarından birini teşkil ediyor. İsrail tarafından bebek, çocuk, kadın, yaşlı ayırt etmeksizin tüm Gazzeli sivillerin bütün uluslararası hukukun ihlal edilerek katledildiği ve Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere hükümetlerin durduramadığı ya da durdurmadığı Gazze vahşeti, 21. yüzyılın kesintisiz haber-bilgi çağında bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor.

Filistin'deki zulüm ve katliamların Ekim 2023 tarihinde başlamadığı, İsrail’in kurulduğu 1948'den itibaren devam ettiği artık herkesin malumudur. O günden bugüne İsrail, Filistin'de hemen hemen her gün insanlık suçu işliyor. Ne gariptir ki, modern dünya bu zulüm ve vahşeti asla durduramıyor. Filistin'de yaşanan katliamlar, hükümetlerinden beklediklerini bulamayan toplumlar için sivil toplum inisiyatifinin bir meselesi haline geldi.

Deniz haydutluğu

1 Haziran 2025'te İtalya'dan Gazze'ye Küresel vicdanın sesi olma amacıyla Özgürlük Filosu Koalisyonu adlı sivil toplum kuruluşunun öncülüğünde yola çıkan Madleen isimli küçük gemi de beklendiği gibi 9 Haziran'da yine İsrail zorbalığına maruz kaldı. Bu zorbalığa "yine" diyoruz çünkü İsrai'in hukuk tanımazlığı ve deniz haydutluğu tehlikeli bir "rutin" haline geldi.

Yelkenli geminin küçük olması bakımından taşıdığı insani yardım malzemeleri Gazze'ye yetmeyecek olsa da sembolik anlamı çok büyüktü. Madleen gemisi bebek maması, bebek bezi ve temel gıdalardan oluşan yardım malzemesi taşıyordu. Gemiye İsrail tarafından uluslararası sularda, uluslararası hukukta "insanlığın düşmanı" olarak tabir edilen deniz haydutluğu ile el konuldu ve silahsız aktivistler silah zoruyla kaçırıldı.

İsrail'e karşı en etkili silah: Kamuoyu diplomasisi

Netanyahu hükümeti, Madleen gemisine bütün uluslararası hukuku ihlal ederek el koyduktan sonra dünyaya kendini şirin göstermek, işlediği hukuksuzluğu aklamak ve perdelemek için İsrail askerlerinin aktivistlere su ve sandviç verdikleri görüntüleri dünya ile paylaştı. İsrail bu görüntüleri paylaşarak karşı bir kamu diplomasisi yürütmeye çalışsa da, dünya onun zorbalığını ve propaganda çabalarını açıkça gördü. Madleen gemisi, Gazze'ye her ne kadar insani yardımı ulaştıramasa da dünya kamuoyuna İsrail haydutluğunu bir kez daha gösterdi.

Domino etkisi

Madleen olayı, sivil toplumun ve aktivistlerin dünya tarihine geçecek bir kamu diplomasisi faaliyeti olarak yerini aldı. Madleen gemisinde bulunan aktivistler; Gazze soykırımını, İsrail'in zorbalığını ve hukuk tanımazlığını dünyaya göstererek yeni bir hikaye yazdı. Madleen olayı başka Gazze gemileri ve toplumsal hareketlere de yol açacak ve domino etkisi oluşturacak potansiyele sahiptir. Gazze yolcusu Madleen yelkenlisi, bu yönüyle arkasından çok daha fazla gemi filolarının önünü açtı. Madleen olayının esas başarısı da budur.

12-15 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek "Gazze’ye Küresel Yürüyüş" eylemi de Madleen eyleminin bir devamı olarak görülmelidir. 32 ülkeden aktivistler, siyasetçiler, akademisyenler ve öğrenciler Kahire'de toplanıp Gazze sınırındaki Ariş'e gitmeyi ve buradan da yürüyerek Refah sınır kapısına ulaşmayı planlıyor.

Madleen adlı küçük yelkenli geminin ihtiva ettiği insani yardımlar, 2 milyon Gazzeliye yetecek miktarda olmasa da asıl amaç olan Gazze ablukası, Netanyahu zulmü ve zorbalığını dünyaya duyurma ve küresel bir vicdan hareketi başlatma misyonu hasıl oldu. Bundan sonra asıl beklenen küresel sivil inisiyatifin, devletlerin İsrail politikalarını nasıl etkileyeceğidir.

İsrail'in korkulu rüyası: Aktivisitler ve gazeteciler

İsrail’in hukuk tanımaz pervasızlığı gücünden değil, Gazze'de yaşanan soykırıma dünyanın sessiz kalmasından kaynaklanıyor. Netanyahu kabinesinin en çok korktuğu şey, Gazze soykırımının tüm gerçekliğiyle dünyaya gösterilmesi ve anlatılmasıydı. Gazze soykırımını kameralarla çekip dünyaya gösteren gazeteciler başta olmak üzere Madleen aktivistlerinin akıllı telefonlarla yayınladıkları hikayelerle Gazze ablukası ve İsrail haydutluğunu göstermeleri, Tel Aviv'i korkutmuştur. Öyle ki, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Madleen'i "Selfi gemisi" olarak adlandırarak küçümseme ve aşağılamaya çalıştı. Madleen aktivistlerinin 1 Haziran'da yola çıkmalarından itibaren özçekimleriyle dünyaya yayın yapmalarının İsrail'i endişelendirdiği aşikardır. İsrail bu durumu perdelemek için aktivistlere iyi davranıyor görüntüsü vermiştir. Zira İsrail'in 31 Mayıs 2010'da Mavi Marmara olayındaki gibi saldırı görüntüsü vermekten kaçındıkları ve tersi bir propaganda çabasına girdikleri gözlemlenmiştir.

Filistin ve Gazze'deki mücadelenin en önemli askerleri de katliam ve soykırımları haber yapan ve dünyaya adeta çevrimiçi soykırım izleten gazeteciler oldu. Nitekim İsrail askerlerinin, gazetecileri çekinmeden ve hedef gözeterek öldürmesi, İsrail'in Hamas'tan sonra en çok korktuğu aktörlerin gazeteciler ve medya mensupları olduğunu gösteriyor. Zira, bugüne kadar Netanyahu hükümetinin yaklaşık 226 gazeteciyi öldürdüğü biliniyor. İsrail'in bir savaş suçu olarak gazetecileri öldürmesinin en önemli motivasyonu, onların Netanyahu'nun Gazze'de yürüttüğü soykırımı dünyaya duyurmalarıdır.

Şimdi gazetecilerin yanında aktivistler de bir yandan Gazze soykırımını dünyaya duyuran en etkili aktörlerden biri olurken öte yandan gazeteciler gibi artık Netanyahu rejiminin hedefi ve tehdidi altında. Çünkü aktivistler, yumuşak gücün sert güce galebe çalabileceğini gösteren en etkili sivil toplum aktörleridir.

Madleen gemisindeki farklı din ve ülkeden bir araya gelen 12 aktivist, Filistin ve Gazze'nin siyaset üstü bir insanlık vicdanı olduğunu ortaya koydu. Bu anlamda Madleen olayı, küresel vicdanın sesi oldu. Zaten küçük yelkenli bir gemi olan Madleen'in taşıdığı insani gıda yardımı, Gazze'ye merhem olmaktan çok Gazze ablukasını, insanların açlığa mahkum edilmesini ve Netanyahu zulmünü dünyaya duyurmaktı. Madleen yelkenlisi, İsrail'in uluslararası sularda deniz haydutluğunu adeta rutinleştirerek pervasızca yaptığını dünyaya gösterdi. Madleen aktivistleri, İsrail'in terör devleti olduğunu hukuk tanımazlığını ve insanlık suçu işlediğini tekrar ifşa etti.

Sonuç olarak Madleen aktivistleri, İsrail'in Gazze ablukasıyla yaklaşık 2 milyon insanı açlığa mahkum ettiğini dünya kamuoyuna gösterdi. En önemlisi de domino etkisi yaratarak Filistin ve Gazze'deki soykırım ve katliamlara dünya kamuoylarının dikkatini bir kez daha çekti. Madleen olayı başka gemilerin ve konvoyların Gazze'ye doğru yola çıkması gibi toplumsal hareketlerin önünü açtı.

[Prof. Dr. Muharrem Ekşi, Kırklareli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanıdır.]

[Doç. Dr. Ebubekir Ceylan, İslam Ülkeleri Akademisyenler ve Yazarlar Birliği (AYBİR) Başkanıdır.]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.