"Kirli meslek" damgalaması, yeni kuşağın kariyer tercihlerini ve istihdamı derinden etkiliyor

Mehmet Kara
16.06.2025
İstanbul

"Kirli meslekler, literatürde fiziksel kirli iş, sosyal kirli iş ve ahlaki kirli iş olarak 3'e ayrılıyor. Bu algılar, özellikle meslek tercihlerini etkiliyor"

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin

Toplumda "kirli" olarak etiketlenen mesleklere yönelik algılar, bir yandan gençlerin kariyer tercihlerini ve iş gücü piyasasındaki dengesizlikleri etkilerken diğer yandan da meslekler arasındaki ayrımcılıkları artırıyor.

Fiziksel emek, sosyal damgalama veya kültürel nedenlerle bazılarının "kirli meslek" olarak nitelendirilmesi, meslekler ve kişiler arası ayrımcılıkların da kapısını aralıyor, bireyler arası ve toplumsal uyumu zedeliyor.

Uluslararası literatürde kimi zaman fiziksel zorlukları, kimi zaman ise toplumsal damgalamayı veya ahlaki tartışmaları temel alarak nitelendirilen "kirli meslek" grupları, yalnızca çalışma koşullarıyla değil aynı zamanda toplumsal algılarla da şekilleniyor.

Uzmanlar, bu algının yalnızca bireylerin istihdam kararlarını değil aynı zamanda üretim süreçlerini ve hizmet sektöründeki arz-talep dengesini de doğrudan etkilediğini belirtiyor.

Uzmanlara göre sosyal medyanın ve güncel sosyoekonomik gelişmelerin etkisiyle gençler arasında daha hızlı ve kolay yollarla para kazanma isteği artarken gelir potansiyeli yüksek olan bazı işler ise fiziksel zorlukları ve prestij kaygısı nedeniyle daha az tercih ediliyor.

Sanayi işçiliği, avukatlık, emlakçılık, çobanlık, tarım işçiliği, çöpçülük, marangozluk, maden işçiliği gibi birçok meslek, kirli damgasıyla karşı karşıya kalırken bu algı hem istihdam tercihlerini hem de mesleki saygınlık düzeylerini doğrudan etkiliyor.

Uzmanlar, toplumun özellikle fiziksel emek gerektiren ya da düşük prestijli kabul edilen mesleklere karşı ön yargılı tutum geliştirdiğini, bunun da gençlerin bu alanlara yönelmesini zorlaştırdığını ifade ediyor.

Z kuşağı için öncelik "kolay" ve "kazançlı" işler

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İnsan Kaynakları Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seyhan Özdemir, kirli meslek algısının farklı boyutlarını AA muhabirine anlattı.

Kirli mesleklerin literatürde "fiziksel kirli iş, sosyal kirli iş ve ahlaki kirli iş" olarak 3'e ayrıldığını söyleyen Özdemir, bu algıların özellikle tercihleri etkilediğini söyledi.

Bu konudaki tecrübelerini paylaşan Özdemir, "Bir maden ocağında çalışan bir insan kaynakları uzmanı şunu söylemişti: '150 bin lira veriyorum ama kimse buraya gelmek istemiyor.' Bu, özellikle bu Z kuşağıyla ilgili problemlerden kaynaklı. Z kuşağı, 'Daha kolay bir meslek olduğu zaman çalışırız.' veya 'Esnek olursa, biraz daha geç gidersem.' şeklinde söylemlerde bulunuyor, gözlemlediğimiz kadarıyla. Gözlemim şu şekilde: Yeni kuşağın, özellikle Z kuşağının, kolay yoldan ve çok para kazanma konusunda bir algısının olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.

Özdemir, prestij konusunun tercihleri çok etkilediğini belirterek, "Kaportacı ya da usta bulunamaması, prestij algısıyla ilgili. Hem prestiji düşük algılandığı hem çalışma şartları ağır olduğu ve esnek çalışma saatleri olmadığı için tercih nedeni olmuyor, yüksek gelir olsa bile." değerlendirmesini yaptı.

Sosyal medya ve televizyonun mesleklerin popülerliği konusunda önemli etkiye sahip olduğunu anlatan Özdemir, aşçılık, itfaiyecilik ve polislik gibi mesleklerin zamanla bu nedenle daha popüler hale geldiğine dikkati çekti.

İş görüşmelerindeki taleplerle ilgili gözlemlerini de anlatan Özdemir şunları kaydetti:

"Yeni nesilde şu tarz talepler oluyor. 'Ben esnek çalışayım. Sabah 09.00'da işe gitmek istemiyorum. Bana değer verilsin ve yönetimde katılımım olsun' istiyor. 'Bana daha az emir verilsin.' diyor. Emirle çalışmak istemiyor. Az zamanda çok iş yapıp bitireyim istiyor. Burada da sosyal medyanın ve kültürün etkisinin olduğunu düşünüyorum. Şimdi onlara çalışmak zor geliyor. Kendilerine sorduğum zaman, 'Hocam, ben kolay yetiştirildim, zorluk görmedim, ne istediysem önüme geldi. Ben şimdi daha kolay ulaşılabilir şeyler istiyorum.' diyor."

Meslek algıları, ülkeden ülkeye değişiyor

Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Melih Sever de mesleklere ilişkin algıların toplumsal boyutlarını değerlendirdi.

Doç. Dr. Sever, her ülkede mesleklerin farklı prestij seviyelerine sahip olduğunu belirterek, "Uluslararası literatürde dişçilik, fiziksel kirli bir iş olarak görülürken Türkiye'de yüksek prestijli iş olarak tanımlanıyor. Toplum tarafından böyle algılandığı için tercih edilmesinde fiziksel durum bir engel teşkil etmiyor hatta çok talep edilen bir meslek. Örneğin, Romanya'da doktorların eve çağrılabilmesiyle ilgili bir deneyimim olmuştu. Romanya'daki mesleki algılar, bizdeki gibi değil. Statülerin ve insanların kendi ait oldukları meslek grubuna göre bir statü belirlendiği, mesleklerin eşit algılandığı, berber ve doktorun aynı çalışma koşullarını benimseyebildiği, aynı parayı kazanabildiği bir toplum. Türkiye'de de benzer şekilde değişimler gözlemlenebilir." ifadelerini kullandı.

Sosyal medyanın etkisinin çoğalmasıyla meslek tercihlerinin daha da değişeceğini söyleyen Sever, hızlı para kazanma isteğinin de giderek artacağını kaydetti.

Z kuşağı, daha çok iş değiştiriyor

Sever, meslek tercihlerinin her geçen yıl farklılaştığını ve her ülkede farklı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Türkiye'de mesleklerin toplumsal olarak bir statü meselesi olarak algılanması hala çok yaygın, yerleşik. İleride mesleklerin paraya göre itibar gördüğü bir topluma doğru gidebiliriz diye düşünüyorum. Meslekler bağlamında da sosyal medya sanırım en kolay para kazanılan, en itibar gören meslekler arasında olacak diye düşünüyorum. Bence Türkiye'de zamanla üniversite eğitimi yavaş yavaş tükenecek, prestiji ve anlamını kaybedecek. Üniversiteli olup meslek sahibi olmak anlamını yitirecek. İnsanlar, paraya yönelecek ve maddi olarak nerede imkan varsa oraya yönelme olacak diye görüyorum. Daha kolay ve çok para getiren işlerde yığılma olacak ve bunu beceremeyenler de 'ev genci', 'Zor işi yapmam, evde otururum.' diyen gençler olacak. 'Niye ben fabrikada çalışayım ki arkadaşım YouTuber olarak milyonlar kazanırken?' Durum çok zor yani."

Araştırmalara göre Z kuşağının mesleki sadakatinin de daha düşük olduğuna dikkati çeken Sever, "Bir araştırmaya göre Z kuşağında personel devir hızı, 3000 kişilik bir firmada son 5 yılda yüzde 25 civarında yani 750 kişi her sene girip çıkıyor. Bu, büyük bir rakam." ifadelerini kullandı.