

Daha fazlası için Instagram’dan takip edin
Eski profesyonel kick boks dünya şampiyonu Hanna Hansen, Müslüman olmaya karar verdikten sonra çok olumlu tepkiler aldığını, ancak başörtüsü takmaya başlamasının ardından Almanya’da nefret söylemlerinin ve ölüm tehditlerinin arttığını belirterek, "Başörtüsünü ve daha sonra da himarı giymeye başladığımda her şey değişti. Medyanın ilgisi dramatik bir şekilde arttı. Birdenbire, artık istenen anlatıya uymuyordum. Sözde hoşgörü, çoğu zaman yüzeysel olduğunu ortaya koydu." dedi.
Eski dünya kick boks şampiyonu ve bir dönem modellik yapan Hanna Hansen, İslamiyet’le tanışma sürecini, Müslüman olduktan sonra karşılaştığı olumlu ve olumsuz tepkileri ile Almanya’daki Müslümanların durumunu AA muhabirine değerlendirdi.
Ateist bir aileden geldiğini ve yıllarca Hristiyanlık ile Hinduizm gibi farklı dinleri araştırdığını belirten Hansen, bir dönem Budizm’den etkilense de hiçbir dinin ya da kültürün kalbine dokunmadığını ifade etti. Bu nedenle hayatına anlam katacak bir arayış içinde olduğunu dile getiren Hansen, 2023 yılında İslamiyet’le tanıştıktan sonra hem ruhen hem de bedenen dinginliğe kavuştuğunu vurguladı.
Dünyevi olarak pek çok şeyi başarmış olmasına rağmen Müslüman olmadan önce hayatında hep bir eksiklik hissettiğini aktaran Hansen, dini araştırmalar yapmaya başladığı dönemde ülkesinde İslam hakkında çok fazla olumsuz haber çıktığı için bu dini en son incelediğini söyledi.
Kur'an-ı Kerim'i okumaya ve anlamını düşünmeye başladıktan sonra bu kutsal kitaba adeta aşık olduğunun altını çizen Hansen, "Kur'an'ı okudum ve sözlerine aşık oldum. Gerçek açık, saf ve şüpheye yer bırakmayacak kadar netti. İslam sadece sorularıma cevap vermekle kalmadı. Kalbimi iyileştirdi ve hayatıma anlam, netlik ve yön verdi." dedi.
"Her gün nefret içerikli yorumlar, hakaret ve hatta ölüm tehditleri alıyorum"
Hansen, Müslüman olmaya karar verdikten sonra çok olumlu tepkiler aldığını, ancak başörtüsü takmaya başladıktan sonra tüm Alman medyasının bir anda kendisini hedef alarak yakından takip etmeye başladığını kaydetti.
Tesettürlü giyinmeye başlamasının ardından çok ciddi nefret ve hakaret içerikli yorumlarla karşılaştığını, hatta ölüm tehditleri aldığını vurgulayan Hansen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başörtüsünü ve daha sonra da himarı giymeye başladığımda her şey değişti. Medyanın ilgisi dramatik bir şekilde arttı. Birdenbire, artık istenen anlatıya uymuyordum. Sözde hoşgörü, çoğu zaman yüzeysel olduğunu ortaya koydu. İnternette Müslümanlardan güçlü destek alıyorum, ama aynı zamanda her gün nefret içerikli yorumlar, hakaret ve hatta ölüm tehditleri de alıyorum. Ancak gerçek hayatta insanlar genellikle saygılı davranıyor. Birçoğu, çevrim içi olarak ifade ettiklerini çevrim dışı olarak ifade etmeye cesaret edemiyor diyebilirim. Tüm bunlar tek bir şeyi gösteriyor ve bu çok önemli. İslam ne kadar görünür bir şekilde uygulanırsa, bir Müslüman'ın karşılaştığı sınav da o kadar zorlaşıyor."
Özellikle Müslüman olması ve tesettüre girmesinin ardından hayatının, alışkanlıklarının ve önceliklerinin köklü biçimde değiştiğine dikkati çeken Hansen, "Eskiden başarı ve takdir görmek benim için çok önemliydi. Şimdi ise İslam üzere yaşamak, Allah sevgisi, düzen, netlik, iç huzur, adalet ve samimiyet gibi kavramlar hayatımın merkezi haline geldi." diye konuştu.
Kendisine yöneltilen ölüm tehditlerine artık alıştığını ve bunlara karşı herhangi bir korku ya da çekince hissetmediğini de belirten Hansen, "Ben sadece Allah'tan korkarım. İslam'dan önce bile hayat beni birçok sınavla karşı karşıya bıraktı. Zorlu olaylara tanık oldum, tehlikeli durumlarla karşılaştım ve birden fazla kez ölümden kurtuldum. Dünyevi korkular benim için anlamsız. Beni hedef alan medya baskısı ve tehditlerden açıkçası korkmuyorum, Allah'a güveniyorum." şeklinde konuştu.
"İslam şeytanlaştırıldığında toplum bölünür"
Hansen, bugün kadınlara özel sohbetler yaparak hem Müslümanları bilinçlendirici hem de Müslüman olmak isteyenlere, medyada ya da kamuoyunda bilinenlerin aksine bu dinin ne kadar güzel anlatı ve amaçlara sahip olduğunu aktarmakla meşgul olduğunu, özellikle karşılaştığı ilgi nedeniyle bazen programlara yetişemediğini ve çok yorulduğunu, buna karşılık yaptığı bu işten büyük bir haz ve mutluluk elde ettiğini vurguladı.
Özellikle Müslüman olmasından etkilenen çok sayıda insanın bir şekilde kendisine ulaştığını ve İslam hakkında bilgi aldığını dile getiren Hansen, şunları kaydetti:
"Benim için en güzel deneyimlerden biri, Almanya, Avusturya ve İsviçre'deki kadınlar arasında Allah'a dönüşün ne kadar güçlü olduğunu görmek. Ben sadece kadınlarla çalışıyorum ve İslam'ı benimsemek isteyen kardeşlerimizin sayısı çok fazla. Fransız kadınlar, Almanlar, Avusturyalılar, İsviçreliler, her kökenden bana ulaşıyorlar. Bazen onlara yetişmekte zorlanıyorum ama bunu görmek büyük bir zevk. Bu kardeşlerin çoğu, Almanya'da İslam'ın sıklıkla yanlış tanıtılması nedeniyle kendilerini güvensiz hissediyor veya korkuyor."
Almanya’da kendisinin yaşadığı baskının çok daha fazlasıyla Müslümanların neredeyse her gün karşılaştığını, bazı Alman Müslümanların inançlarını gizlemek zorunda kaldığını, camilere yönelik saldırıların yaşandığını ve bunun çevrim içi boyutunun da bulunduğunu ifade eden Hansen, Müslümanların internet ortamında çok ciddi ayrımcılığa maruz kaldığını belirtti.
Hansen, özellikle Müslümanların “İslamcı” gibi terimlerle yaftalandığını ve bu nedenle Müslümanların maruz kaldığı baskının öngörülemez biçimde büyüdüğünü dile getirirken, asıl sorunun Müslümanları anlamak, tanımak veya eleştirmek yerine, medya ve siyasilerin eliyle “İslamiyet’in şeytanlaştırılması” olduğunu vurguladı.
Batılı toplumlara, Müslümanları anlamaları, onları tanımaya çalışmaları, bakış açılarını değiştirmeleri ve Müslüman karşıtlığıyla yüzleşmeleri yönünde tavsiyede bulunan Hansen, sözlerini şöyle tamamladı:
"Avrupa'da İslamcı gibi terimler genellikle yanlış bir şekilde kullanılıyor ve Müslümanlar bu etiket altında toplanıyor. Bu çarpıtma tehlikeli, ama bu tür sınavlar yeni değil. Sahabeler de bunlarla karşı karşıya kaldı. Bu beni korkutmuyor. Allah'a güveniyorum ve bizleri dinlemek tanımak isteyen herkesle konuşuyorum. Evet birçok tehdit alıyorum. Bunlar beni etkilemiyor. Tehlike eleştiride değil, Müslümanların şeytanlaştırılmasında yatıyor. İslamofobi derin bir adaletsizlik biçimidir. İslam şeytanlaştırıldığında toplum bölünür ve gereksiz yere korku yaratılır. Almanya'daki Müslümanlar barış içinde yaşıyor, çalışıyor, ailelerini büyütüyor, başkalarına yardım ediyor ve herkesle aynı saygınlığı hak ediyorlar. Kuran'ı okuyun. Müslümanlarla konuşun. Fikir oluşturmadan önce gerçeği arayın."